LGBTİ+’lar, LGBT’ler ve LGBT’liler… Geçen hafta cümlenin ve dünyanın neresindeydiler?
Türkiye LGBTİ+ hareketinin emektar isimlerinden, Pembe Hayat Derneği’nin kurucu üyelerinden Gani Met kaldırıldığı hastanede böbrek yetmezliği ve enfeksiyon nedeniyle hayatını kaybetti.
Başta LGBTİ+ dernekleri olmak üzere örgütler kaybın ardından, Gani Met’le yollarının kesiştiği yerleri, hem harekete hem kuir edebiyata katkılarını andığı mesajlar paylaşarak baş sağlığı diledi.
21 Nisan Pazar günü ise dostları Gani Met’i gani gani andı. Pembe Hayat ve Kaos GL’nin çağrısıyla sevenleri önce Gani Met’in mezarı başında bir araya geldi; ardından Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nde bir yandan helva kavurdu bir yandan da Gani Met ile anılarını paylaşarak anısını yaşattılar.
Ebrar Karakurt’un takımı Lokomotiv Kaliningrad’ın yarı finalde elediği kulübün menajeri, Karakurt’un maç sırasındaki sevinç anlarını paylaşarak “aynı cinsiyetten kişilerin cinsel ilişkiyi taklit eden hareketler” ve “başka iğrençlikler" sergilediğini yazdı.
Teknik ekipte yer alan Godina Rusya’da LGBTİ+’ların “aşırılık yanlısı terör örgütü” olarak yasa düzeyinde damgalandığını hatırlatarak “ülkenin kültür ve ahlaki değerlerini” hiçe saydığını savunduğu oyunculara müdahale edilmesi çağrısında bulundu.
Kulübün resmi sitesinin yorum bölümünde yer alan yazıya kulüp başkanı destek çıktı. Başkan Zinichev “maçı izlemeyen gelen çocukların huzurunda ve sosyal medyada cinsel hareketler sergileme” ifadelerini tekrarlayarak Ebrar Karakurt’u hedef gösterdi.
ODTÜ Direnişin Renkleri, polisin bir LGBTİ+ aktivistini, hiçbir işlem yapmadan saatlerce alıkoyduğunu duyurdu. Trans kimliği sebebiyle polis tehdidine maruz kalan aktivistin örgütlü mücadele ile bağının koparılmaya çalışıldığını ifade eden topluluk, “Ankara Emniyetini Teşhir Ediyoruz” açıklaması ile dayanışma çağrısında bulundu.
ÜniKuir’e konuşan trans aktivist, 16 Nisan’da kuaförden çıkıp yolda yürüdüğü sırada birden kimliğinin sorulduğunu ardından diğer polislerin de etrafını sarmasıyla zorla bir araca bindirildiğini anlattı. Hakkında ihbar olduğu gerekçe gösterilerek karakola götürüleceği söylenen aktivist, telefonuna da el konulmaya çalışıldığını aktardı.
Emniyet yerine parka götürüldüğünü ve iki saatten fazla tutulduğunu belirten öğrenci, ebeveynlerinin nerede çalıştığı ya da trans kimliğini bilip bilmediklerini dair sorgulandığını ifade etti. Aktivist, bu yasa dışı sorgu sırasında “Kardeşini seviyor musun? Kardeşini bir daha görmek istersin değil mi?” gibi tehditkar sorular aldığını da ekliyor. Soruların ardından yaşadığı evin önüne bırakıldığını anlatan öğrenci, ertesi gün polis memuru olduğunu söyleyen bir kişi tarafından tekrar görüşmek için mesaj aldığını belirtiyor.
Türkiye’nin Dünya Bankasından alacağı kredinin “skandal” maddeleri olduğu iddialarının üzerine Hazine ve Maliyet Bakanlığından jet hızında cevap geldi.
Bakanlık, sözleşmede yer alan “kırılgan gruplar” ifadesinin LGBTİ+’ları işaret ettiği iddiasının “asılsız ve mesnetsiz” olduğunu savundu.
İsveç Parlamentosundan geçen yeni yasayla, uyum süreci kolaylaştırıldı. 16-18 yaş arasındaki kişiler, ebeveynlerinin, bir doktorun ve Ulusal Sağlık Kurulu’nun onayıyla nüfus kayıtlarındaki cinsiyet hanesini değiştirebilecek. Ancak bu, tıbbi operasyonlara başlayabileceği anlamına gelmiyor. Kişiye 18 yaşından sonra operasyonlara başlamaya hak tanınırken, yumurtalık ve testislerin alınması için ise hala 23 yaşını doldurma şartı var.
Yasanın kolaylaştırdığı süreçlerden biri de sağlık otoritelerin kararlarına bağlılığın azaltılması. Daha önce, yasal olarak tanınan cinsiyet hanesini düzeltebilmek için doktorlar tarafından “cinsiyet disforisi” teşhisi koyması gerekirken, artık böyle bir “teşhise” ihtiyaç yok. Özetle yeni yasa, nüfus kaydına yönelik değişimleri tıbbi süreçler ile bir tutmuyor.
Geçen hafta, Almanya’da da benzer bir gelişme yaşanmış; trans, interseks ve nonbinary (ikili cinsiyet rejiminin dışında yer alan) kişiler, uzman raporu ve mahkeme kararına ihtiyaç duymadan resmi kayıtlardaki isim ve cinsiyet hanesini değiştirme hakkı kazanmıştı.
Öğretim üyesi Muhammet Taceddin Kutay, Yotube’daki programında LGBTİ+ olmanın yargılandığı Putin’in Rusyasını övdü ve kamusal alanda “ibne misyonerliği ile mücadele etmekten başka yol yok” dedi.
Türk-Alman Üniversitesi öğretim kadrosunda yer alan Kutay daha önce de “Eşcinsellik sapkınlıktır” demiş, tepkilere rağmen görevine devam etmişti.
İstanbul Film Festivalini desteklediği için sosyal medyada hedef gösterilen Kültür ve Turizm Bakanlığının ismi festival başladıktan üç gün sonra “Destekçiler” arasından silindi. Festivalin “LGBT'yi normalleştirmeye” çalıştığı iddia edilmiş ve festivalin yasaklanması yönünde çağrılar yapılmıştı.
ÜniKuir‘in haberi üzerine İstanbul Film Festivali, basın mensuplarına mesaj gönderdi ve “Bakanlıktan alınacak destek kesinleşmediği için Bakanlığın ismini web sitesinden kaldırdık” dedi. Açıklamada, logonun kaldırılmasıyla ilgili mevzuata vurgu yapılırken hedef göstermelerle ilişki kurulmadı.
İktidarın medyası Yeni Şafak ise yaptıkları haberlerden sonra Bakanlığın “festival yönetimi ile irtibata geçerek logolarını afişlerden ve katalogdan kaldırttığını” söyledi. Yeni Şafak’a görüş veren yetkililerin Kültür ve Turizm Bakanlığı adına konuştuğu, Bakanlığın festivale “maddi manevi”hiçbir desteğinin olmadığı ve logonun izinsiz kullanıldığı belirtti. Ayrıca, Bakanlığın sadece festival programında yer alan 8 filmi desteklediği vebu filmlerin “örf ve adetlerimize, gelenek ve göreneklerimize uygun olan filmler” olduğu iddia edildi.
8 - 14 Nisan: Haftanın Lubun Özeti
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.