LGBTİ+ aktivistlerinden 8 Mart deneyimlerini dinlediğimiz serinin sonunda Yasemin, Serhat, Beha ve Buse bugün ile nasıl ilişkilendiklerini anlatıyor.
TIKLA: 8 Mart öncesi LGBTİ+ aktivistlerinden mesaj var
Dürüst olmak gerekirse ben her 8 Mart’tan önce “Burada bana da yer var mı?” diye düşündüm. Ama her seferinde yüzlerce lubunyayla beraber yürüdüm. Her seferinde o dayanışmayı hissettim. Etrafıma baktığımda benim için çok netti: Feminist gece yürüyüşleri lütfedip LGBTİ+’lara da kucak açmış bir alan değildi, zaten bizimle var oluyordu.
TIKLA: "8 Mart’tayız çünkü feminist isyandayız!"
Cisheteropatriyarkal sistemin şiddetine en çok maruz kalan iki grup varsa bunlar kadınlar ve lubunyalardır. Tam bu sebepten en az kadınlar kadar lubunyalar da feminizmin öznesidir. Bu yeni bir özne olma durumu da değil üstelik, geçmişten bugüne olan feminist eylemlere gidin bakın orada daima direnen lubunyalar olduğunu göreceksiniz. Göremezseniz asıl o zaman orada bir problem vardır demektir çünkü birbirine acıları ve yaşadıklarıyla bağlı olan kadınlar ve lubunyalar bir o kadar direnişiyle ve umuduyla da bağlı olmalıdır, nitekim olacaktır da. Kimseyi geride bırakmadan el ele sokaklarda, meydanlarda yaşamlarımız ve haklarımız için bulunmaya, bizi yalnızlaştırmak isteyenlere inat sloganlarımızda bir olmaya ve paparonlara mor boya fırlatmaya devam edeceğiz.
TIKLA: "Dayanışmamız, nefreti örgütleyenlerden hep büyük olmuştur"
8 Mart deneyimi ve deneyimsizliği benim için çok her sene farklı oldu. Son beş yılda bir kere kaçırmış olsam da her sene farklı bir Beha olarak çıktım. Bazen ojemle, jartiyerimle gidebildim bazen de sweatshirtümle… Ama zaten önemli olan nasıl gittiğim değil niçin gittiğimdi hep. Kadınların, lubunyaların çığlıklarından, haykırışlarından, sloganlarından güç bulmak için gittim; bin bir zorluğa göğüs gererek alana gelmiş kadınlara, lubunyalara güç olabilmek için gittim; “Travestiyiz ve buradayız” diye bağırmak için gittim; sinenlerden, itaat edenlerden olmadığımızı, alanları bırakmadığımızı / bırakmayacağımızı sistematik kötülüğe karşı barikat arkasından da olsa yüz yüze hatırlatmak için gittim. Bizleri biz olmaktan alıkoymaya çalışanlara inat yine sokakları “Jin, Jîyan, Azadî” sloganlarıyla dolduralım; ne yalnızız ne de yanlış!
8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü benim katıldığım ilk büyük aktivist eylem. Yaşadığımız sorunlara beraber ses çıkarmak, kol kola yürüyerek hakkımızı birlikte savunmanın ne demek olduğunu, sadece kendi yaşadığım haksızlıklara değil, deneyimlemediğim sorunları yaşayan kadınlar ve lubunyalar için de ses çıkarmanın önemini öğrendiğim ilk yer. Bu gece yürüyüşüne dahil olduğum andan itibaren içerisindeki kesişimsel alanlar sayesinde kendimi ait hissedebileceğim birçok farklı hareketi tanıma fırsatım oldu. Bunun en başında kuir feminist hareket geliyor benim için. Kuir feminist hareketin içerisine dahil olma ve kendimi kuir feminist bir aktivist olarak tanımlama sürecimi feminizmin içerisindeki bu kapsayıcı alana borçluyum. Tanıdığım birçok kuir feministin de bu hareketi tanımada feminist gece yürüyüşü içerisindeki kesişimsel alanların ve kapsayıcı yaklaşımların sebep olduğunu biliyorum. Bu sebeple 8 Mart’ın kuirler için oluşturduğu alanların örgütlenme ve dayanışma açısından biz lubunyaları ne kadar çok etkilediğini bizzat deneyimlemiş biri olarak bu 8 Mart’ta alanlardaki kuir feminist görünürlüğünün daha da artmasını umut ediyorum, sokaklarda buluşmak dileğiyle!
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.