"Başörtüsüne anayasal güvence" vaadiyle komisyona gelen teklifte, konu 41’inci madde olduğunda ortaya LGBTİ+ nefreti saçıldı.
Anayasa değişikliği teklifi, 19 Ocak’ta Anayasa Komisyonu’na geldi. Komisyon’daki ilk toplantıda, başörtülülere anayasal güvence sağlayacağı iddia edilen 24. Madde ağırlıklı olarak tartışılırken; bir yandan söz, “evlilik birliğinin ancak kadın ve erkeğin evlenmesiyle” kurulacağını öngören 41. Madde’ye de sık sık geldi.
41. Madde’ye ilişkin değerlendirmeler sırasında LGBTİ+’lar sık sık nefretin, damgalamanın, yok saymanın hedefine kondu. AKP ve MHP’li milletvekillerinin ağızlarından bir çırpıda dökülen "sapkın" damgalamalarının yanı sıra LGBTİ+’lar ve gündemleri Batı’dan “ithal” ve tehlikeli bir suç olarak gösterildi.
Komisyondaki LGBTİ+ nefretine ilişkin tabloyu daha karartıcı kılan ise muhalefet partilerinden milletvekillerinin söz aldıklarında, LGBTİ+’lardan hak temelli bahsetmeyi seçmemiş olması.
MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, komisyonda kendisine verilen sözü LGBTİ+’ları "sapkın", "Batı’dan ithal", "Lut Kavmi’nin postmodern versiyonu" diyerek damgalamaya ayırdı:
“Değerli arkadaşlar, toplumsal değer yargılarının dışına çıkılmasını arzu eden, kendi hastalıklarını ihraç etmek için her türlü yolu deneyen Batı, kadının kadınla yaşamasını, erkeğin erkekle yaşamasını aile diye tanımlamaya başladı; herhâlde haberiniz var. Her türlü sapkınlığı, farklı cinsel yönelimleri, farklı tercihlere saygı gösterilmesini insan onuruna saygıyla eş değer görmeye başladı. Bugün, kendi cinsine karşı cinsel davranışları normal görmek ya da bulunmak isteyenleri de normal görmek elbette sıklıkla duyulmaya başlandı. Bu bozulmaya, bu sapkınlığa karşı çıkan tüm itirazları etkisiz kılmak için de her türlü tertibin yapıldığına müsaade edildiğini görüyoruz.
Batı, ilahi doğal özden kopmuş durumdadır. Gey ve lezbiyen kiliselerinin kurulduğunu hepiniz biliyorsunuz. Lut Kavmi’nin sapkınlığının postmodern versiyonunu bugün ülkemize ihraç etmek istiyorlar ve maalesef, bazı belediyelerimiz bunlara yaptıkları yardımlarla, cesaretlendirmeyle, hatta bir siyasi partimizin Genel Başkan Yardımcısının özendirmesiyle öyle bir yere geldik ki bu, artık, toplumsal bir sorun hâline gelmeye başlamakta; bunun için de biz, buna karşı çok ciddi bir mücadele vermek zorundayız.”
AKP Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, Avrupa’daki LGBTİ+ hareketi kazanımları tehdit olarak gördüğünü açıklarken anayasa değişikliğinin “simgesel” önemi olduğunu söylüyor:
“Geçenlerde... Biz partimizin genel olarak veya grup olarak yurtdışındaki görevlendirmelerinde bulunuyoruz. Fransa, Lyon Rhone-Alpes Bölgesi’ne gittik, dört gün orayı gezdik. Oradaki hemşehrilerimizin tamamının ısrarla söylediği bir şey var. 'Vekilim Avrupa’da son dönemde LGBT inanılmaz derecede baskıcı. Çocuklarımıza ilkokulda ve ortaokulda bunun dersini veriyorlar. Biz ailede ‘hayır, evladım böyle bir şey yoktur.’ dediğimizde çocuklarımızı almaya kadar giden bir süreç yaşıyoruz.'
Hatta Danimarka'da gittiğimizde böyle bir olayla karşılaştık. Şimdi, bu, Avrupa’da çok yaygınlaşmış durumda. Lyon’un Belediyesinin 15 meclis üyesinin, işte, 7’si 8’i açıktan 'LGBT’yim' diyor bir kısmı da gizli 'LGBT’yim.' dediler ve o günkü basına da çok ciddi yansımıştı. Şimdi Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde hem büyük şirketler hem sosyal medya kuruluşlarının sürekli bunları gündeme getirdiği ve bununla ilgili çok ciddi örgütlenmelerin olduğu bir toplumda 42’inci maddeye 'Evliliğin erkek ve kadınla olur.' hükmünü yazmanın bence simgesel ve çok önemli bir faydası var."
CHP iki milletvekilinin söylemlerinde, LGBTİ+’ların taleplerini görmezden gelme ve evlilik eşitliğini anayasa tartışmaları için önemsiz buldukları görülüyor.
Bülent Tezcan (CHP Aydın Milletvekili):
“Bizim yasalarımızda erkek ile kadından başka bir evlilik yok, tahayyülümüzde de yok, böyle bir tahayyül de yok (…) Dedim ki: ‘İstatistiklerinizde böyle bir talep var mı?’ Yani bugüne kadar İçişleri Bakanlığı istatistiğinde, bakanlıkta... Ombudsman burada, kamu denetçimiz ‘Ya biz 2 erkek evlenemiyoruz, 2 kadın evlenemiyoruz.’ diye bir ihtilaf var mı, bir başvuru var mı? Bununla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hak arayan bir şeyler... Bir şey yok, olsa bile tek tüktür; yok, gündemde yok. Ha, gündeme getirdiniz, olmayan bir şeyi gündeme getirdiniz.”
Engin Altay (CHP İstanbul Milletvekili):
“Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdüler.”
AKP Konya Milletvekili Ahmet Özdemir, tehlike olarak gördüğü LGBTİ+’lara karşı önlem alınması gerektiğini söyleyecek kadar ileri gitti:
“Gelmesi muhtemel tehlikeye karşı aldığımız önlem aslında takdir edilmesi gereken bir önlem çünkü dünyada toplumların kimyasını bozan bir şeydir bu, geçmişte toplumların helak olma sebebidir. Allahüteala Lût Kavmî'ne 3 meleğini gönderiyor bu cinsel sapkınlık diye değerlendirilen bu eylemleri durdurmaları için, sonra durdurmayınca helak oluyorlar. Şimdi, demek ki bu, toplumu bozan bir şey. Yıllardır ülkeler buna karşı önlemler alarak gelmişler ama konuşulurken popüler ve cazip gibi gösteriliyor.”
Özdemir ayrıca başörtüsü gibi bir “mağduriyetin” tekrar yaşanmaması için evlilik eşitliğini şimdiden engelleme teşebbüsünün takdir edilmesi gerektiğini iddia etti:
“’Bu geçmiş niye konuşuluyor? Bu geçmiş artık niye kaşınıyor? Geçmişteki yaralar niye kaşınıyor?’ mantığıyla bakılması bir eleştiri noktası. Geçmişteki yaralara bakarsınız ki hekimler öyle yapar; gelecekle ilgili bir fikir, yeni tedavi yöntemleri geliştirirler. Şimdi, geçmişte bu yaşananların üzerine böyle bir teklifle ‘Bu, bir daha yaşanmasın.’ diye alınan önlemler varken, 41’inci madde gelecekte... Bu 24’üncü maddedeki teklifle ‘Geçmişte yaşanan mağduriyetler yaşanmasın.’ diye 41’inci maddeyle ilgili bir önlem almışız.
Yani aslında bunun takdir edilmesi gerekir çünkü yaşanmadan yaşanması muhtemel, geliyor görünen bir tehlikeye karşı bir toplumu koruma önlemi almışız. Dolayısıyla aslında buna daha çok sahip çıkmak ve bunu korumak gerekir diye düşünüyorum.”
LGBTİ+’ların “aile birliğini yıkmaya” çalıştığını iddia eden Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, devlete görevlerini hatırlattı:
“Birtakım sapkın ideolojilerin, özgürlük ve eşitlik güzellemeleriyle üretilen ve yayılan cinsiyetsizleştirme politikaları nedeniyle insanlığın büyük bir yıkımla karşı karşıya olduğunu görmekteyiz. Kadın-erkek gerçekliğini yok sayan bu cinsiyetsizleştirme politikaları, alenen insana ve aile kurumuna saldırı niteliği taşımaktadır.
Kadını annelikten, erkeği babalıktan soyutlayan bu anlayışın tek amacı vardır, o da aile birliğini yıkmaktır. Birçok yabancı menşei fonların desteklediği, gençlerimizi ve geleceğimizi karartmaya dönük bu yaklaşımların toplumumuzca normal karşılanmaması için, devletimizle birlikte hepimizin üzerine düşen görevler var. İnternet ve sosyal medyadaki her türlü içerik aleni hâle gelmiş ve denetlenmez duruma dönüşmüştür...”
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, evlilik eşitliğini konuşmanın toplumsal huzuru bozduğu kanısında:
“Kimsenin böyle bir talebi yok, neden böyle bir gereklilik duyuyoruz? Bu gerekliliğin neticesinde de, bakın, toplumda çok farklı algılar oluşuyor, ben bu farklı algıların oluşmasının da aynı zamanda toplumsal huzurumuza da zarar verdiği kanaatindeyim. Toplumu devamlı böyle korkularla diken üstünde tutmanın doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum: Anayasa’da böyle bir düzenleme getirdiğiniz zaman o engellemeyi arzu ettiğinizi engellemiş olmuyorsunuz ki.
Türkiye genelinde nefret mitingi örgütleyen Birleşik Aile Platformu’nun Hukuk Komisyonu Başkanı Saliha Sasa, bazı transların sahip olduğu bir avuç hakkının da gasp edilmesini öneriyor:
“Bizim 41'inci maddeyle ilgili somut önerimiz şu şekildedir: ‘Madde 41 – Aile Türk toplumunun temelidir. Evlilik birliği ancak cinsiyetini doğumla biyolojik olarak kazanmış kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabilir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile çocuklar başta olmak üzere tüm aile bireylerinin korunması, sağlıklı nesillerin devamı, aile kurumunu tehdit eden yönelimlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.’
Bu somut önerimizin ana esasları şunlardan oluşmaktadır: Mevcut değişiklik önerisinde yer alan ‘kadın’ ve ‘erkek’ ibarelerinin cinsiyet değiştirerek kadın veya erkek kimliğini almış kişilerin evlenmelerine izin vermemesini teminen ‘doğumla biyolojik olarak kazanılmış cinsiyet’ şeklinde yer alması teklif edilmiştir.”
AKP Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, partisinin "tercihlere saygılı" olduğu kanaatinde:
“Cinsiyetlerin tartışılması, üçüncü bir cinsiyetin ortaya çıkartılması, bu cinsiyetler üzerinden aile yapısının bozulmasıyla ilgili çok ciddi bir çalışma yapıldığını herkes çok iyi biliyor ama herkesin bir tabii ki tercihi vardır, buna saygımız sonsuzdur. Kesinlikle burada hangi cinsten olursa olsun, kimseye, hayvana da şiddet uygulanmaması için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.”
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.