İşkence ile gözaltına alınan 42 kişinin yargılandığı davada LGBTİ+ aktivistleri maruz kaldıkları polis şiddetini teker teker anlattı.
5 Temmuz 2022’de Tunalı’da düzenlenen onur yürüyüşüne katılanlar, yoğun polis şiddetine maruz kaldı ancak haklarında dava açılan LGBTİ+ aktivistleri oldu. Yürüyüşe katılan 42 kişi, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ihlal ettikleri gerekçesiyle bugün yargılanmaya başladı.
42 kişinin anayasal haklarını kullanmalarının yargılandığı davanın ilk duruşması yaklaşık 6 saat sürdü. 19 kişinin savunmasının alındığı duruşmada hakim, “yoruldum, ben de insanım” diyerek davayı 22 Haziran 2023 saat 10:00’a erteledi.
ÜniKuir, duruşmada yaşananları an be an kamuoyuyla paylaştı.
Kapak fotoğrafı: @onuncukoyferdi
Ankara 52. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına saat 10:00’da başlandı. Duruşma öncesi adliyenin önü polis barikatı ile çevrelendi.
Ankara Adliyesi Sıhhiye Merkez Binası'nda görülen duruşmayı LGBTİ+ aktivistleri; LGBTİ+derneklerinden ÜniKuir, 17 Mayıs, GALADER, Kaos GL, Lambdaistanbul, Pembe Hayat, SPoD; İstanbul ve Ankara barosundan avukatlar ve hak örgütlerinin yanı sıra Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Ankara milletvekili adayı Selma Gürkan ve büyükelçilik temsilcileri takip etti.
Duruşmadan canlı aktarım:
[Aktarımlarda okuyucuları tetikleyebilecek ifadeler bulunmaktadır]
Duruşmanın başında görevli olmadığı halde duruşma salonuna giren polisler, avukatların itirazı üzerine salondan çıkarıldı.
Kimlik tespitinin ardından aktivistlerin savunmalarına geçildi. Aktivistler, anayasal haklarını kullanmalarına rağmen polis tarafından işkenceye maruz kaldıklarının altını çizdi.
Yürüyüşe katılan LGBTİ+ aktivistlerin savunmalarından bazı başlıklar şöyle:
Aktivist B.Ş, polis hiçbir uyarıda bulunmadan yürüyüş katılımcıları darp edip alıkoyduğunun altını çizdi: “Şiddet ve işkence gözaltı otobüsünde, hastanede devam etti". Avukatının, aktivist B.Ş.'ye sağlık raporu alma sürecinde hastanede beklerken şiddete tanıklık edip etmediğini, ne kadar süre bekletildiğini sorması üzerine B.Ş.:
"Eski demiryolları hastanesine götürüldüm, bırakılırken Pursaklar'a götürülüp oradan salındım. Hastanede saatlerce bekletildik ve polis şiddeti hastane bahçesinde polis aracında devam etti. Emniyete sevk edildiğimizde İçişleri Bakanlığı'ndan geldiği söylenen bir kararla avukatımızın yardımda bulunması engellendi, bunu eklemek istiyorum."
GMK Hastanesi'nden girip çıkışta Pursaklar'dan bırakıldığını aktaran B.G., hastanede şiddete tanık olduğunu ifade etti: “Bir kişiyi dışarıya çıkardılar gözaltı aracından. Birkaç polis kafasına yumruk attı.”
Yürüyüşe katılmasının sebebini fobiye, ayrımcılığa, yaşama hakkını elinden alan faşist iktidara karşı var olduğunu söyleyen bir diğer aktivist B.D., “Biz bunları Esat-Eryaman'dan biliyoruz. Bu faşizme karşı, varlığımızı haykırdığımız günlerde sokaklarda alanlarda meydanlardayız ve terk etmeyeceğiz. Şiddet bizi yıldırmıyor, yıldırmayacak." ifadelerini kullandı.
Savcı avukatlara cihatçı çetelerin kim olduğunu, görüntülerinin olup olmadığını sordu. Avukatlar ise internette “5 Temmuz Kuğulu Park” aratarak bulabileceğini belirtti.
Fotoğraf: Aslı Alpar / Kaos GL
Duruşmaya verilen 10 dakikalık aranın ardından B.D. savunmasına polis şiddetini anlatarak devam etti:
"Ben size ne yapacağımı bilirdim ama siz zaten zevk alırdınız dedi polis. Tunalı'da başka bir polis ise 'S***** senin belanı' diye üzerime koştu, polisi görürsem teşhis edebilirim."
Aktivistlerin yerine yürüyüşe saldıran cihatçı çetelerin yargılanması gerektiğini vurgulayan D.Ç.'nin savunması zabıta geçirilirken işkence kelimesi alınmadı. Sansürün üzerine avukatlar müdahale etti, D.Ç. hem fiziksel hem psikolojik işkenceye maruz bırakıldığını yineledi.
Hakim: İşkenceden kastın ne?
D.Ç.: Sinkaflı küfürler, ters kelepçe, havasız susuz araçta bekletildim, darp edildim.
Ardından LGBTİ+ aktivisti D.E.'nin savunmasına geçildi:
Uygulanan ters kelepçenin sökülmesini istediğinde, polislerin daha çok sıktığını aktaran D. E. ters kelepçeyleyken de darp edildiğini bildirdi. D.E. de diğer aktivistler gibi suçluları işaret etti: “İşkenceden, tecavüz tehdidinden kaçınmayan Ankara Emniyeti yargılanmalıydı, bugün onlar kapıda beklerken bizim yargılanmamız bir suçtur."
D. E., maruz kaldığı korkunç şiddeti paylaşmaya devam etti:
"Darp edilirken polis beni yüz üstü yere yatırdı. 'Seni bu şekilde yatırmayı çok sevdim yine yapmak isterim sen zaten böyle yatmayı seversin' dedi. Bir diğeri 'orospu bitireceğim seni' dedi. Teşhis edemem, biber gazından dolayı görüşüm kısıtlıydı."
LGBTİ+ aktivisti D.E.Y. ise yargılandığı için kaygı duymadığını çünkü yasa dışı bir şey yapmadıklarının altını çizdi:
“Bu ifadem bir savunma değil haksızlıkları dile getirmek için bir platform. Yargılanmamın sebebi kimliğimdir. Nefreti kusan faşist islamcı grubun burada olmaması ama bizim olmamız fobidir.
"Anons yapıldığı iddiası yalan, polis doğrudan saldırdı. Videoda göründüğü üzere trafiğe kapattığımız iddiası yanlış hatta araçlar akarken polis bizi yola atarak can güvenliğimizi tehlikeye attı.
"Bu devran döndüğünde o polislerle hesaplaşacağız, hepsi yargılanacak. Günün sonunda hatırladığım şey, kelepçenin bileklerimizde bıraktığı acıydı. Hareketimizi kısıtlamak için değil canımızı yakmak için kelepçelediler.
"Burada son yargılanması gereken bizleriz. Her zaman vardık, her zaman buradaydık ve olmaya devam edeceğiz."
LGBTİ+ aktivisti D.E.Y.'nin savunmasının ardından salonda alkışlar yükseldi.
E.D. ise savunmasında yürüyüş katılımcılarına saldıran cihatçılardan birinin bir basın emekçisini yaraladığının hatırlattı ve polislerin olayı izlediğini aktardı. E.D. ayrıca kimliğinde yazan 'kadın' ifadesi sebebiyle polis tarafından ayrımcılığa maruz kaldığını söyledi:
“Polis, 'A**** koyayım bunların ne olduğu belli değil, hepsi birbirine benziyor' diye hakaret etti. Ters kelepçeli bindirildiğimiz gözaltı aracı havasızdı. Polisler bize 'siz bu hale getirdiniz yalatacağım size burayı' dedi.
Şikayet etmek amacıyla bir polisten sicil numarasını istedim. Numarasını vermedi. ‘İstediğiniz yere şikayet edin, beni tanırlar, devletim ben’ gibi laflar söyledi. Bu polisi görsem tanırım."
Polis şiddetini farklı boyutlarını ortaya koyan bir diğer LGBTİ+ aktivisti E.K., 5 Temmuz’da yaşananları şöyle aktardı:
"Şiddete müdahale etmeye çalışan insanları engellediler. Polis aracının içinde silikon musun sen, Twitter'da ünlüsün, biliyorum evini gibi laflar edildi. Sinkaflı küfürler söylendi. Muayeneye götürüldüğümde telefonumu istediğimi söyledim bana polisin işini polisten iyi mi biliyorsun dediler. Almadığımız şeyi nasıl vereceksiniz dediler. Sonra üstüme yürüdüler."
Cihatçıların “hepinizi öldüreceğiz” diye Tunalı’da kendilerine saldırdığını aktaran E.B. ise arkadaşlarını korumaya çalışırken polisin hakaretine maruz kaldığını anlattı:
“Arkadaşım astım hastası olduğu biber gazına karşı kendimi siper ettim. Polis, 'S***** sizin hakkınızı, karakolada göstereceğim.' dedi. "Emniyet'te araçtan inmemize izin verilmedi. Önümüzde yemek yediler, babam polis olduğu için yalan ifade vermek koşuluyla salmayı teklif ettiler, kabul etmedim.
Aç, susuz bırakıldık. Avukatlar yanımıza getirilmedi. Beni sabah altıda Pursaklar'a bıraktılar. Bunlar insanlık suçu."
Polis tarafından şiddete kaldığı yetmezmiş gibi sonrasında hak gaspına uğradığını aktaran H.B. maruz kaldıkları hukuksuzluğu tasvir etti:
"Muayene anında kafamdan saçlar dökülüyordu. Gözaltı aracı havasızdı ve biber gazı vardı içeride, ters kelepçeliydik. Saatlerce üzerimizde biber gazı varken tenimiz yanarken araçta bekletildik. Alenen bir işkenceydi, sonucunda KYK'm kesildi. Tek gelirim buydu. "Ben hukuk öğrencisiyim. Seneye sizlerin koltuklarında olacağım! Bugün bu sanık koltuklarında bizim yerimize polislerin cihatçıların olması gerekirken şu an burada olmamız hukuksuzdur."
Polis şiddetine müdahale ettiği için kendisinin de şiddete maruz kaldığını aktaran E.D.K., diğer aktivistler gibi yürüyüş sonrası türlü yollardan cezalandırıldığını açıkladı:
"Otobüste ‘kaç kadın, kaç erkek belli değil ne oldukları’ dediler. Tecavüz tehditleri devam etti sonrasında. Suya ve yeme ulaşmamıza izin verilmedi. Pursaklar'da telefonumu vermeden bıraktılar.
Onur Yürüyüşü'ne katıldığım için KYK bursum kesildi. Tek geçim kaynağımdı. Ekim ayından beri kesik KYK, savunma bile istenmedi. Bir baktım burs yatmamış."
Polisin orantısız güç kullanımını eleştiren F.A. “orospu çocuğu” denerek ters kelepçeliyken yerde sürüklendiğini aktarırken bir diğer LGBTİ+ aktivisti I.G.D. şiddetin hastane sürecinde de sürdüğünü hatırlattı:
"Polisler, hastane bahçesinde arkadaşımı araçtan indirip dövdü. İfademden sonra gecenin 4'ünde Sincan'a götürüldüm. Anneme benim orada olmadığı söyleyerek yanlış bilgiler verdiler.”
I.G.D.’nin savunmasının ardından hakim savunmaları durdurdu ve davayı 22 Haziran 2023 saat 10:00’a erteledi. Duruşmada, yürüyüşe katıldığı için yargılanan aktivistlerin sadece yarısının savunması tamamlanmış oldu.
Ankara 52. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilen savcılık iddianamesinin dikkat çeken noktalardan biri, protesto hakkını kullananlardan “Lgbti+ yapılanmasına müzahir şahıslar” olarak bahsedilmesi. Şiddete maruz kalan LGBTİ+ aktivistleri, sabaha kadar süren gözaltıların sonunda içinde şehir merkezinden uzak olanlar da dahil üç farklı hastaneden salınırken, aktivistler aleyhine ifade vererek şikayetçi olan polis memurlarının beyanlarında görülüyor ki bazı polisler darp edildikleri gerekçesiyle iki gün rapor almış.
Savcılığın iddianemesinde LGBTİ+ aktivistlerinin “herkese açık sosyal medya platformları vasıtasıyla suç işlemeye tahrik ve teşvik edici mahiyette yaptıkları paylaşımlar sonucu gerçekleştirdikleri kanuna aykırı eylem” düzenledikleri öne sürülüyor.
“Suçtan zarar gördüğü” iddiasıyla şikayetçi olan bir polisi beyanında, yürüyüşe katılanların gözaltına alırken direndikleri için kelepçelendiği yer alıyor. Yoğun polis şiddetinin gözle görüldüğü 5 Temmuz günü için aynı polis memuru yürüyüşe katılanlar tarafından şiddete maruz kaldığını iddia ediyor ve “soruşturma dosyasına eklenmek üzere sunduğu faturadan da anlaşılacağı gibi 299,99 TL’ye almış olduğu Mavi marka kot pantolonunun yırtılarak kullanılamaz hale getirdiğini” ifade ediyor.
5 Temmuz’da 2022’de, Tunalı'nın farklı yerlerinde LGBTİ+'ları darp etmeye çalışmasına rağmen haklarında işlem başlatılmayan, Tevhid bayrağı taşıyan gruplar iddianamede “karşıt grup” olarak geçiyor. Savcılığın iddianamesinde, “Susma haykır, lubunlar vardır”, “Vardık varız varolacağız” sloganları sebebiyle kendisini “uyaran” vatandaşlara LGBTİ+ aktivistlerinin hakaret ettiği iddia ediliyor.
Anayasal haklarını kullanmalarına rağmen işkence ile gözaltına alınan ve sanık sıfatıyla ifade veren aktivistlerin onur yürüyüşüyle “başkalarının can güvenliği tehlikeye düşürdüğü” iddia ediliyor. Aynı zamanda, aktivistlerden biri hakkında iddianamede “kanuna aykırı eylemlere katılmayı alışkanlık haline getirdiği” ifadesi kullanılıyor.
Aktivistler yürüyüş günü emniyette verdiği ifadelerde herhangi bir ikaz yapılmadan darp edilerek, ters kelepçeyle gözaltına alındıklarını vurguluyor.
Ayrıca polisler tarafından yumruklandıkları, kafalarına basıldığı, gözaltı aracına bindirilirken tekmelendikleri, 3 saate yakın gözaltı aracında bekletildikleri, küfür ve tehdite maruz kaldıkları, başına darbe aldığı halde hastanede uzun süre bekletildikleri yürüyüşe katılan aktivistlerin beyanlarında yer alıyor.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.