“Toplumsal cinsiyet baskı altında ama bu alandaki çalışmalar azaldı demek mümkün değil. Tıpkı gittikçe artan LGBTİ+ öğrenci toplulukları gibi...”
Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği (CEPD) Ekim ayında sosyal medyada ilk paylaşımını yapıp kurulduğunu açıkladığında, toplumsal cinsiyet gibi çok geniş bir çalışma alanının kritik bir noktasını odağına alacağını kamuoyuna duyurmuş oldu: Dernek, çalışma yaşamında cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kurumsal politikalar geliştirilmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.
Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği, proje koordinatörü Cemre Baytok ve proje asistanı Yasemin Köker’in çabalarıyla yeşerdi. Biz, CEPD’i Cemre Baytok’tan dinleyeceğiz.
Derneğe dair merak ettiklerinizi cevabını bulabilmek ve ürettiklerinden haberdar olmak için web sayfalarını ve sosyal medyalarını takip edebilirsiniz.
5 yıl görev yaptıktan sonra işine son verildiği Boğaziçi Üniversitesi Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü’nün (CİTÖK) işlevsiz hale getirilmesine rağmen çok fazla kurum ve kişiye örnek olduğunun söyleyen Baytok, derneğin de bütün bu deneyimlerin sonucunda kurulduğunu vurguluyor.
Derneğin merkeze aldığı çalışma hayatına dair politikalardan bahsederken söz üniversitelere geldiğinde Baytok, söz konusu sorumlulukların kurum sebebiyle ilişkide olan herkesi kapsadığının altını çiziyor ve kişilerin var olduğu sosyal medya dahil bütün alanların güvenli olmasını beklemeye hakkımız olduğu hatırlatıyor.
Üniversitelerdeki Cinsel Taciz ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi’nin (CTS) varlığının neden hayati olduğunu anlatan Baytok ayrıca bizimle kampüste güvenli alanı sağlamaya yönelik önleyici politikaları paylaşmayı da ihmal etmiyor.
Toplumsal cinsiyet alanında mevcut durumu, eşitliği sağlamaya yönelik kurumlara düşen sorumlulukları, üniversiteleri ve kampüs atmosferini, güvenli alanı sağlamaya yönelik imkanları ve kısıtları konuştuğumuz röportajımız için söz Cemre Baytok’ta.
Önce seni tanımakla ve Yasemin’le nasıl bir araya geldiniz onu konuşmakla başlayalım mı?
2008’den beri feminist hareketteyim. Boğaziçi Üniversitesi Cinsel Tacizi Önleme (CİTÖK) Ofis Koordinatörü olarak beş yıl çalıştım. Kuruluşundan beri de Çatlak Zemin feminist web sitesi ekibindeyim. Derneğin diğer çalışanı olan Yasemin’le feminist çevrelerden tanışıyoruz, Çatlak Zemin’de de birlikteyiz.
İnternet sayfanız şöyle açılıyor: “Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği çalışma yaşamında cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kurumsal politikalar geliştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla kuruldu”. İş hayatını çalışmalarınızın odak noktası yapmanızın arkasında nasıl bir geçmiş var? Hangi eksikleri ve ihtiyacı görerek buraya odaklanma kararı aldınız?
Boğaziçi’ndeki CİTÖK deneyimi, üniversite ve başka kurumlardan benzer bir birim oluşturma konusundaki talepleri görmeme sebep oldu. Son birkaç yıldır kurumların bünyelerinde hem taciz ve şiddeti önleme hem de cinsiyet eşitliğini sağlama konusunda politika geliştirmeleri için çalışıyorum. Toplumsal cinsiyet alanı çok geniş ve Türkiye’de bu alanda çok fazla deneyim birikti. Ancak özel olarak çalışma yaşamında eşitliğin sağlanmasına, talep de olmasına rağmen, odaklanan bir yer yoktu. Bir dernek kurarak bu çalışmayı daha kalıcı ve verimli hale getirmek istedik.
Sözü üniversitelere getirmek istiyoruz ama bir yandan çalışma alanınızı konuşmaya devam etmek de istiyoruz: Çalışma yaşamı neyi kapsıyor? Örneğin çalışan olarak yer almayan ancak o kurumun faaliyetlerinden etkilenen öznelerin güvenliğini ve haklara erişimi sizin konunuz mu, öğrenciler gibi?
Çalışma yaşamını tanımlarken feminist perspektiften beslenmenin yanı sıra ILO 190 sayılı Sözleşme’den de yararlanıyorum. Yani bir kurumda, kurum sebebiyle ilişkide olan herkes ve her zaman, farklı sorumluluklar içerse de, konuya dahil. Bir üniversite için öğrenci, idari personel, akademisyen, taşeron çalışan gibi kampüs içi olduğu kadar kampüse ulaşım, sosyalleşilen alanlar, sosyal medya araçları gibi bütünlüklü bir kapsam söz konusu.
Mantığı da şu: Bütün bu alanların güvenli olması hakkımız, kurumlar da bundan sorumlular. Ve bildiğimiz üzere, tacizin bugün en sık karşılaşılan formu dijital taciz ve örneğin, bir üniversitenin bir öğrencinin diğer bir öğrenci hakkında bir cinsel taciz şikayeti karşısında “kampüste değil Whatsapp’ta gerçekleşmiş, bir şey yapamayız” demesi kabul edilebilir değil.
Cinsiyet eşitliği politikalarının güçlenmesinde ve üniversitelerde şiddet ve taciz ile mücadelede CTS birimlerinin önemli olduğunu görüyoruz. Bu birimlerin varlığı ve yokluğu arasındaki farkı nasıl özetleyebiliriz?
Bir birimin olması, o birimin mekanı ve çalışanının olmasının sadece cinsel taciz ve şiddet başvuruları için değil daha genel olarak toplumsal cinsiyet ile ilgili danışılan bir yerin olmasına, dolayısıyla da öncelikle bu konunun konuşulmasına yarar sağladığını deneyimledim. Fiziksel, erişilebilir, konu ile ilgili bilgisi olan bir çalışana sahip bir yerden söz ediyorum. Öte yandan, eğer bir kurum politikası varsa ve çeşitli mekanizmalar öngörülmüşse, onların işlemesi için, izlenmesi için de bu birimlerin önemli bir yeri var. Eşitliği sağlamak için önleyici faaliyet yürütmek gerekiyor. CTS birimleri de önleyici faaliyetlerin olmazsa olmazı.
Politikanızın, cezalandırıcı değil önleyici perspektife dayandığının altını çiziyorsunuz. Peki, CEPD’in üniversitelere ve kampüste güvenli alanı sağlamaya yönelik önleyici politikayla uyumlu planları neler?
Üniversite yaşamında toplumsal cinsiyete ve ilgili konularda bilgiye erişim, doğru ve etkili yönlendirme, eğitimler, atölyeler, forumlar düzenleme, bir birimin ve bir ekibin bağımsız şekilde sadece bu konularda çalışması, kulüplerin varlığı ve desteklenmesi, diyalog kanallarının açık olması ve tüm bu çalışmanın yönetim ve akademisyenler tarafından sahiplenilmesi önleyici faaliyetlere örnekler.
Üniversiteleri konuşurken, bir yandan kişisel kanaatlerini de merak ediyoruz. Örneğin Cemre, Boğaziçi Üniversitesi CİTÖK’te koordinatör olarak çalışıyordun. Birimin önce içi boşaltıldı, işlevsiz hale getirildi en son işine son verildi. Üniversite mensubu olarak üniversitelerdeki son yıllardaki değişimi nasıl okuyorsunuz?
Toplumsal cinsiyet kavramının yasaklandığı bir dönemdeyiz. Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi, LGBTİ+ fobinin en kuvvetli olduğu zamanlar. Boğaziçi CİTÖK iyi bir örnekti ve ülkede iyi işleyen başka şeylerde olduğu gibi o da durduruldu. Ancak 2016’dan (CİTÖK’ün ofisi açıldıktan) bu yana çok fazla kurum ve kişiye de örnek oldu. Bugün, STK’lar, meslek odaları, barolar, belediyeler, şirketler kurumda cinsiyet eşitliği konusunda adım atmış durumda. Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği de bütün bu deneyimlerin sonucunda 2022’de kuruldu. Toplumsal cinsiyet baskı altında ama bu alandaki çalışmalar azaldı demek mümkün değil. Tıpkı gittikçe artan LGBTİ+ öğrenci toplulukları gibi. Yani evet, inanılmaz ama, iyi giden demek kolay olmasa da iyi gelişmeler hâlâ var bu ülkede.
Yine sitenizde, kurum politika/taahhüt belgeleri örnekleri mevcut. Biraz magazinsel bir soru olsun bu da: Bu bölüme hangi kurumun belgesi eklense, o gün CEPD’te “Evet, amaçlarımıza ulaşıyoruz galiba” diye hissedersiniz?
Her kurumun böyle bir sorumluluğu var esasen. Kiminle konuşsak “ihtiyaç var” diyor. Ama örneğin baroların, belediyelerin, sendikaların, medya kuruluşlarının alanları gereği bir an önce bu konuyu gündemlerine almaları gerekiyor. Ve bugün hayal bile edemiyoruz ama tüm devlet kurumlarının da elbette.
Toplumsal cinsiyet merkezli çalışmalar üretirken LGBTİ+’lar doğalında o çalışmaların öznesi aslında. CEPD’nin LGBTİ+’lara ya da LGBTİ+’larla işbirliğine yönelik çalışmaları olacak mı?
Dediğiniz gibi toplumsal cinsiyetin önemli bir parçası LGBTİ+’lar. Derneğin kuruluşundan bu yana LGBTİ+ dernekleriyle temasımız var. Ve elbette çalışma yaşamında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden ötürü herhangi bir ayrımcılık yaşamamak ve güvenli ve eşit bir biçimde çalışma yaşamına erişmek derneğin ana konularından bir tanesi.
Bu röportajı okuyan üniversiteli ve genç LGBTİ+’lara ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz? Bireysel ve ait olduğu topluluklarla yaratabilecekleri değişimler var mı?
Birkaç kişi bile olsa yan yana gelmek ve ÜniKuir’e ulaşmak (gülüyor). Başka üniversite topluluklarıyla iletişim kurmak, deneyim aktarımı yapmak, üniversite dışı toplumsal cinsiyet alanında deneyimi olan kurumları araştırmak, onların çalışmalarına dahil olmak. Temas kurmak ve gönüllülüğü de içerecek şekilde bu çalışmalarda yer almak çok önemli.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.