ÜniKuir Eşit Haklara Erişim Programı gönüllüleri, yeni perspektifleri keşfetmek ve taze ilgi alanları oluşturmak için sizi bir yolculuğa çağırıyor.
TANITIM: Eşit Haklara Erişim Programı Gönüllülerinin Rehberliğinde Yeni Ufuklar Keşfetmeye!
Ekin, Ira Sachs'ın yönettiği Passages (2023)’ı anlatıyor...
“Passages”, başrollerinde Franz Rogowski, Ben Whishaw ve Adèle Exarchopoulos'ı gördüğümüz film MUBİ’de Ekim ayının öne çıkarılanlarındaydı. “Great Freedom” ve “Transit” filmlerinden tanıyabileceğimiz Franz Rogowski, Tomas karakterine hayat veriyor. Hayatta ve ilişkide nerede duracağını bilemeyen Tomas’ın hikayesini izliyoruz filmde. Gitgelleri ve bencil davranışlarının bir bütünün izlediğimiz için kolay antipati duyabildiğimiz bir karakter Tomas. Martin (Ben Whishaw) ve Agathe (Adèle Exarchopoulos) arasında dönüp duran her şey kendi istediği gibi ilerlesin diye uğraşan Tomas’ta kendimizden bir parça bulmamak da filmin ilerleyen sahnelerinde pek de mümkün değil. Her şeyi isterken bir anda hiçbir şeyin kalmaması çoğu zaman yabancı bir durum değil. Filmin ana mesajı olmasa da bende uyandırdığı hissiyat EHE Yol Arkadaşı okurları, bazen kendimizi bulmak için koca bir şehrin ortasında yalnız kalmak da gerekebiliyor. Son olarak, kuir aşklar üzerinden işlenen filmde ben 3 karakterin de tarzlarına ve kendilerini ifade edişlerine bayıldım. Özellikle Tomas.. Üzümlü kekim harika bir stilistik çalışması.
Lara, 9-12 Kasım 2023 tarihinde Lübliyana'da gerçekleşen IGLYO Konferansı’nı anlatıyor...
Fotoğraf: Monica / IGLYO
IGLYO, 9-12 Kasım 2023 tarihleri arasında Lübliyana'da gerçekleştirdiği LGBTQI Youth International Conference on Hate Speech & Hate Crime adlı konferans ile Avrupa Konseyine üye devletlerden gelen yirmi kuir aktivisti bir araya getirdi. Sadece dört gün süren bu etkinliğin belki de en çarpıcı yanı, yöntem olarak akran öğrenimini esas alarak alışılmış hiyerarşileri yıkmasıydı. Atölyeler, uzman panelleri ve grup müzakerelerini içeren bu yoğun program, konferansa katılan herkesi bilgi ve deneyim dolu bir yolculuğa çıkardı.
Konferansın en etkileyici yönlerinden biri, çeşitli arka planlara ve uzmanlıklara sahip kuir aktivistlerin paylaştığı deneyimler ve önerilerin, gelecekte IGLYO tarafından hazırlanacak olan nefret söylemi ve nefret suçunu önleme kılavuzlarında kullanılacak olmasıydı. Katılımcıların ortaya koyduğu deneyim aktarımları ve çözüm önerileri konferans süresince IGLYO görevlileri tarafından titizlikle kaydedildi.
ŠKUC'un ev sahipliği yaptığı konferans, katılımcılara Slovenya'daki kuir aktivizme dair çeşitli etkinliklere de katılma fırsatı tanıdı. Bu etkinlikler arasında ise yılların kuir aktivisti Suzana Tratnik tarafından düzenlenen ve Lübliyana'daki LGBTİ+ hareketinin tarihini konu alan alternatif bir şehir turu öne çıktı.
Katılımcıların kendi ülkelerindeki LGBTİ+ harekete ilişkin paylaşımları genel anlamda hareketin gelişimi açısından aydınlatıcı bir perspektif sundu. Her ülkenin eksikliklerini görmek, daha kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğunu gösterse de kazanılan haklar ve bu haklar için verilen mücadele, tüm katılımcılara ortak bir umut ve dayanışma duygusu aşıladı. Bu bilgi ve deneyim aktarımları, sadece konferansın amacına hizmet etmekle kalmayıp aynı zamanda katılımcılar arasında güçlü bağlar oluşturdu.
Melis, Ali Abbasi’nin yönettiği Border (2018)'ı anlatıyor...
2018 yapımı Border filmi, fantastik bir film olmasının getirdikleriyle İskandinav mitolojisinden troll yaratıklarını ele alıyor. İnsanlar arasında yaşamaya ve aralarına karışmaya çalışan baş roldeki Tina, troll olmasının getirdiği bir özellikle insanlarda suç işlemenin yarattığı kokuyu alabiliyor ve bir güvenlik görevlisi olarak bunu suçluları yakalamada kullanıyor. Bu dünyaya sığamadığını ve burada rahat edemediğini gerek insan ilişkilerinden gerek de evinden anladığımız Tina, bir gün görev üzerindeyken onun gibi bir troll olan Vore ile karşılaşınca hayatı değişiyor. Kendi cinselliğini, aile kökenlerini, troll olmanın getirdiği güzellikleri ve onun gibi biriyle tanışmanın getirdiği özgürlüğü keşfeden Tina, her zamankinden daha fazla hayatının tadını çıkarsa ve kendine güveni gelse de, bunların hepsi ortaya çıkaracağı bir suç ile sona erecek. Ortaya çıkardığı suç sonrası hayatı tekrar radikal bir değişikliğe uğrasa da, bu değişimin bir son olmadığını göreceksiniz sevgili EHE Yol Arkadaşı okurları. Son cümlelerimde filmin troll anlam kurgusunun na-ikili olduğunu ve sonunun da şaşırtıcı olduğu kadar kuir olduğunu belirterek ağzınızı sulandırmak isterim. Border filmi, bizlere özgürleştirici bir deneyim sunuyor; öfke, hayal kırıklığı, şaşkınlık ve bir buruklukla birlikte lubun anlamda ait olmayı, sevilmeyi aramayı ve kendi hayatımıza sahip çıkmayı birbirine sarıp sarmalayan Ali Abbasi, bizlere bir katarsis tecrübe ettiriyor.
Doğuş, Lara Di Lara’nın son albümü Eskisi Gibi Değil’i anlatıyor...
Alternatif müziğin başarılı ve sevilen isimlerinden Lara Di Lara, üç yılın ardından 13 şarkı ve 3 geçişten (interlude) oluşan yeni albümünü yayınladı! En son 2020’de 19 şarkıdan oluşan Sudaki Çığlık isimli albümüyle pandeminin ortasında dinleyicilerine nefes aldıran/olan, yeni yollar ve yeni hayaller kurmaya ilham veren üretken sanatçımız bu üç yıla pek çok tekli sığdırmış olsa da hayranları epeydir ESKİSİ GİBİ DEĞİL’in yolunu gözlüyordu.
Lara Di Lara’nın eserlerinde sanatçının deneyimlerini, yaşamına dair izleri; hayata, doğaya, insanlara ilişkin fikirlerini kolaylıkla fark etmek mümkün. Bu durum sanatçının eserlerine derinlik, içtenlik ve samimiyet kattığı gibi dinleyicisiyle doğrudan ve güçlü bir bağ kurabilmesini sağlıyor, farklı deneyimlere sahip insanları ortak duygularda buluşturabiliyor. Eskisi Gibi Değil’de de açık bir biçimde Dilara’nın hayatındaki çok özel bir deneyime tanık oluyoruz ve anne olma sürecinde bir nevi eşlik ediyoruz kendisine. Pek tabii albümün tek teması bu değil, sanatçı bir röportajında albümünü şöyle tarif ediyor: “Annelik, doğurganlık, doğum, ölüm, doğa, birey olmak, güç, her şey ve hiçbir şey, protesto etmek, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, politik erozyon, ayrımcılık, birlik ve beraberlik, aşk ve bırakabilmek üstüne bir albüm.”
Akustik enstrüman ve synth tınıları içeren albüm, Lara Di Lara’nın kendisine has diliyle ve yatıştırıcı sesiyle akıyor. Albümde iki İngilizce şarkı da mevcut, hayranlarının “Artık İngilizce albüm istiyoruz!!” talebi henüz tam manasıyla karşılanmamış olsa da sanatçının bu iki nefis şarkısı tatlı bir dinginlikle başlangıç mahiyetinde. Albümde yer alan iki şarkıya, Büyü’ye ve Sonsuz Koşulsuz’a klip çekildi bile ve 11 Kasım Cumartesi günü albümün lansman konseri gerçekleşti (ben de konserdeydim!!). Sonsuz Koşulsuz, Eskisi Gibi Değil, To Ease The Pain ve Uçmak albümde en sevdiklerim arasında. Yazımı Sonsuz Koşulsuz’dan bir kuple ile tamamlamak istiyorum, kırılgan zamanlardan geçen ve umutsuzluğa kapılan lubunyalara,
“…baktın mı kendine döndün mü içine
buldun mu aradığın umudu
gittin mi üstüne korkuların
sevdin mi sonsuz ve koşulsuz”
Ege, Thomas King'in öyküsü ve Natasha Donovan'ın çizimleri ile "Sınırlar (Borders)" isimli çizgi romanı anlatıyor...
Hikayeyi, annesiyle birlikte Alberta’da, Karaayak (Blakcfoot) yerleşiminde yaşayan bir Kuzey Amerika yerlisi bir çocuğun gözünden okuyoruz. Utah, Salt Lake’e göç eden büyük kız kardeşi Laetitia’yı ziyaret etmek için annesiyle bir yolculuğa çıkıyorlar. Laetitia’nın Amerika’ya göç etme kararından sonra, annesiyle arasında süregelen çatışmalara dair anılarla başlayan hikaye, annesi ve çocuk sınıra vardıklarında karşılaştıkları soruyla bir başka direniş ve tanınma mücadelesine dönüşüyor. Sınır polisi, Kanada mı yoksa Amerika tarafından mı geldiklerini sorduğunda, annesinin Karaayak (Blackfoot) tarafından diye cevaplamasıyla anne ve çocuk kendilerini iki sınır arasında kimsesiz bir bölgede buluyorlar. Sınırda bekledikleri günlerin ardından, annenin direnişi sonuç veriyor ve sınır görevlileri özür dileyerek Amerika’ya geçmelerine izin veriyorlar. Hikaye anlatıcısı, bize “Bilirsin, onur sahip olman gereken bir şeydir. Laetitia çok onurluydu ve annem de öyle…” diyor. Gerçekten onurları ve kimliklerine sahip çıkmaları, annesi ve Laetitia arasındaki en büyük benzerlik iken, aynı özellikler onları çatışmaya da sürükleyen şey oluyor. Sınırlar (Borders), ebeveynlerimize karşı giriştiğimiz tanınma ve özgürlük mücadelesinin getirdiği karmaşık ilişkileri ve çatışmaları, sınırları ve ‘ülkesi olmayan’ ulusların tanınma mücadelesini, onurlu olmayı ve kimliğini yaşamayı bir araba yolculuğu hikayesine sığdırırken bizi de bu yolculuğa dahil ediyor.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.