Tüm gün süren programa katılarak katkılarını sunan herkese çok teşekkürler!
GALERİ
Cumartesi günü Türkiye’de Üniversiteli ve Genç LGBTİ+ İnsan Hakları Savunucularının Güçlendirilmesi Projesi'nin kapanış çalıştayını Goethe Enstitüsü’nde (Ankara) düzenledik. Çalıştay boyunca genç LGBTİ+’ların savunuculuk faaliyetlerinin ve siyasal katılımlarının önündeki engeller ile katılıma ilişkin imkanları gündem eden konuşmacılar, katılımcıların da katkısıyla iş birliklerini ve çözümleri tartışmaya açtı.
Açılış oturumunda Siyasal Katılım ve Savunuculuk Programı Koordinatörü Mahmut Şeren, Almanya Federal Cumhuriyeti İstanbul Başkonsoslosluğu'nun desteğiyle yürütülen projenin raporunu sundu. Sunumda proje kapsamında yapılan etkinliklerin yanı sıra genç ve üniversiteli LGBTİ+'ların savunuculuğa ilişkin görüşlerine, ihtiyaçlarına ve motivasyonlarına dair bulgular yer aldı.
İkinci oturumda Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nden Burcu Bingöllü, KONDA ve Hafıza Merkezi’nden gençlerin insan hakları algısına yönelik araştırmayı sundu. “Gençler ve İnsan Haklarını Savunmak” başlıklı sunumunda Bingöllü, gençlerin sivil topluma ve siyasal katılıma ilişkin eğilimlerine dair aktarımda bulundu; araştırmanın dikkat çekici bulgularını paylaştı. Bingöllü ayrıca Hafıza Merkezi olarak gençlerin katılımının önündeki bariyerleri anlamaya yönelik motivasyonlarından bahsetti.
Oturumun ikinci konuşmacısı ise Gençlik Örgütleri Forumu’ndan (GoFor) Ela Evliyaoğlu’ydu. “Gençlerin Politik Tercihleri Araştırma Raporu” başlıklı sunumunda GoFor’un raporunu sunan Evliyaoğlu, araştırma kapsamındaki gençlerin geleceğe dair beklentilerini aktardı. Karar alma süreçlerine gençlerin katılımının önündeki engelleri değerlendiren Evliyaoğlu, gençlerin sivil toplum kuruluşlarına yönelik bakış açılarındaki farklılığı ortaya koyan bulguları paylaştı. Evliyaoğlu’nun aktarımında öne çıkan noktalardan biri gençlerin, siyasiler tarafından duyulmadığını düşünmeleri ve çözüm getirmek için çabalamadıkları kanısında olduklarıydı.
Civil Rights Defenders’tan Mustafa Sarıyılmaz, ikinci oturuma çevrimiçi bağlandı ve “Avrupa’da LGBTİ+ Karşıtı Hareketler ve Türkiye’deki Durum”u özetledi. Sarıyılmaz, Avrupa’daki toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlerin gelişimini, politik aktörler ve iktidardaki partiler tarafından bu hareketin nasıl benimsendiğini ve hareketi destekleyen politikaları aktardı. Bu ülkelerde, son yıllarda görülen LGBTİ+ karşıtı politikalarda, sivil birliktelik yasa tasarısı, beden uyum sürecini engellemeyi hedefleyen yasaların geçmesi, LGBTİ+’lardan arındırılmış bölgeler ve eğitim sistemini destekleyen eden protokol gibi uygulamaları ve gelişmeleri özetledi.
Sarıyılmaz, özellikle dini grupların ve pandeminin bu hareketlerdeki yükselişteki etkisine dikkat çekti. Türkiye’deki güncel durumun da benzerlikleri üzerine vurgu yaptı. Türkiye'de kamu özelinde destek bulamamasına rağmen LGBTİ+ karşıtı hareketlere siyasi destek verildiğini ifade etti.
“Stratejik Belirsizlik: Kuir Bir Helalleşme Mümkün Mü?” başlıklı sunumuyla Siyasal Katılım ve Savunuculuk Programı gönüllüsü Yaren Arabacı, 2023 seçimlerinin yaklaşmasıyla LGBTİ+ların siyasetçilerden talep ve beklentileri olduğunu hatırlatarak konuşmasına başladı.
Seçim öncesi vaatlerden birine, ana muhalefet partisi başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından başlatılan helalleşme kampanyasına odaklanan Arabacı, geçiş dönemi adaleti ve uzlaşma kavramlarını tartışmaya açtı. Helalleşme çağrısının kimlere yapıldığı, kapsam ve yöntemi “stratejik belirsizlik” altında kavramsallaştırılarak yalan sosyolojisi literatürü üzerinden açıklayan Arabacı, LGBTİ+ların seçim taleplerine bağlı olarak geçiş dönemi adaletinin kuir bir perspektiften yürütülmesinin yöntemlerini tartışmaya açtı.
Dördüncü oturum Emirhan Şaşmaz’ın “Popülist Bir Strateji Olarak Homonasyonalizm” sunumuyla son buldu. Kimlik politikalarının yükselişiyle birlikte LGBTİ+ hareketinin ivme kazandığını ve ana akım siyasal mekanizmalarda daha görünür hale geldiğini söyleyen Şaşmaz, liderlerin seçim gündemlerinde radikal konumlarda bulunan LGBTİ+ hakları alışılageldiği üzere sadece sol partilerin değil, artık milliyetçi ve muhafazakâr sağ partilerinin de gündemine oturmaya başladığının altını çizdi.
Şaşmaz, “neden bir zamanlar heteroseksist aile yapısını yücelten bu partiler LGBTİ+ haklarının ‘destekçisi’ haline geldi?” sorusunu tartışmaya açtı ve çalışmasıyla Fransa’nın sağ partilerinden Ulusal Birlik’in popülist lideri Marine Le Pen ve diğer parti üyelerinin söylemleri üzerinden LGBTİ+ hareketinin sağ partide nasıl yer aldığını aktardı.
Tüm gün süren program kapanış oturumunda değerlendirmeler ve kokteyl ile son buldu.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.