Lambdaistanbul’un “Kadın+ Öykü Okuma” etkinliği, gizli kalmış hikayelerin peşinden giderken sizi de yanına çağırıyor.
Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği her hafta, Kaos GL’nin düzenlediği Kadın Kadına Öykü Yarışması’ndan öykülerin okunduğu çevrimiçi bir etkinlik düzenleniyor. “Kadın+ Öykü Okuma” etkinliği, lubunyalar için edebiyatın birleştirici gücünü arkasına almayı ihmal etmiyor ve LGBTİ+’ların her yerde her alanda var olduğunun altını bir kez daha çiziyor. ÜniKuir gönüllüsü Yunus, sizler için Lambdaistanbul’dan etkinliğin kolaylaştırıcısı Zerrin ile etkinliğe dair sohbet etti. Keyifli okumalar!
Etkinlik hakkında bizlere bilgi verebilir misin? Nerede, nasıl, ne zaman yapılıyor, neyi amaçlıyor?
Lamdaistanbul’da her Çarşamba çevrimiçi olarak “Öykü Okuma Etkinliği” yapıyoruz. Bu etkinlikte Kaos GL Derneği tarafından 2006 yılından bu yana, yani 16 yıldır aralıksız düzenlenen Kadın Kadına Öykü yarışmasında ödüllendirilen ve “Aşkın L* Hali” adıyla 5 cilt halinde kitaplaştırılan yüzden fazla öyküyü okumaya karar verdik. Şimdiye kadar 36 hafta bir araya geldik ve buluşmalarımızda bazen öykülerin yazarlarının da katılımını sağlayarak hem öyküleri seslendirdik hem de öykülerin yazılma serüveni, yazıldığı dönemler ve bu dönemin LGBTİ+ hareketi, lubunyalığımızın geçirdiği süreçler ve öykülerin çağrıştırdıkları üzerine içtenlikli sohbetler gerçekleştiriyoruz.
Lambda’da Kadın+ görünürlüğü için bazı etkinlikler planlıyorduk. Resim atölyesi, queer tango atölyesi, şiir okuma atölyesi yapmıştık daha önce de. Şimdi de bu öyküleri okusak nasıl olur acaba derken başlayıverdik. Bu öyküleri pek çok kişi biliyordur belki ama bilmeyen daha çoktur eminim. Bilse de hiçbir öyküyü okumamışlar vardır mutlaka. Yarışmalar oluyor, sınırlı bir çevrede ilgilenen biliyor ama aslında her şey ondan sonra başlıyor bir anlamda. Çünkü bu öyküler yaşıyor. Üstelik yokmuş gibi yaşanıyor bu ülkede. Kitapların arka kapağında da yazdığı üzere “Yokmuş gibi yaşanan dünyaya önce bal gibi var diye haykırmak gerekiyor. Sonra da sıra nasıl var olduğunu anlatmaya geliyor.” Bu haykırışı gerçekten sese dönüştürmek istedik.
Etkinliğimizi “Aşkın L* Hali” kitaplarının arka kapağında açıklanan kapsayıcı tanımla “kendini Lezbiyen, Biseksüel veya Queer olarak tanımlayan ya da lezbiyen aktivizmle bağlantılı olduğunu hisseden herkese” açık ve bir saat sürecek şekilde öngördük. Bazen sohbet uzayıp gidiyor doğrusu. Her Çarşamba saat 20:00’de buluşuyoruz. Etkinliğe katılım için bir kere lambda@lambdaistanbul.org adresine mail atmak yeterli. Her hafta aynı link üzerinden katılmak da mümkün. Daha okuyacağımız bir dolu güzel öykü var elimizde. Üstelik bir yandan yarışma da hala devam ediyor, yeni öyküler yazılıyor. Her yıl yeni bir tema seçiliyor öykü yarışması için. Bu yıl da “Nasılsın?” temasıyla devam edecek olan yarışmada yüzden fazla öykü bizi bekliyor. Belki bu öykülerden ilhamla yeni öyküler yazılacak, onları da göreceğiz.
Lambdaistanbul olarak bu etkinliği düzenlemeye nasıl karar verdiniz? Süreçten biraz bahsedebilir misin?
Lambdaistanbul’da gönüllü olduğumda etkinliklerinin de katılımcısı olduğum Kadın+ Komisyonu’na dahil oldum. Sürekli yoğun olan gündemle şekillenen etkinliklerde homofobiyle mücadele ön plandaydı ve bir yandan yanlış ve yalnız olmadığımızı haykırırken bir yandan da dayanışmayı güçlendirmeye çalışıyorduk. Yeni gönüllülerle birlikte kadın+ komisyonu varlığını hissettirdi ve orada kadın+ görünürlüğünü güçlendirmek için bir şeyler yapmak gerekiyordu.
Aşkın L* Hali kitapları 5 cilt halinde birbirinden farklı temalarda çok farklı kalemlerden çıkmış öyküler olarak, öykülerin hem ortaya çıkış şekli hem de çeşitliliği başka bir heyecan veriyor okuyana. O yüzden öylece durup durmamalıydı sanki, bir şey yapılmalıydı bu öykülerle. Kitapların çıkmasını uzun zaman beklemiştik zaten ve çıktığında da bu kadar çok öykünün var olması bizi şaşırtmıştı doğrusu. Beş cilt kitabı kaç kişi alır okur ki dedik. Sonra bu öykülerin daha bir ete kemiğe bürünmesi arzusu bizi sürekli kışkırttı ve bu etkinliği yapmaya karar verdik.
Kitapların önsözünde yarışma jürisinden Güzin Yamaner ilk yılın heyecanını anlatırken “Sandım ki büyük bir mahremin içindeyim. Okumaya hakkım var mı diye düşündüm” diyor mesela. Kadın+ lubunyanın hikayeleri o kadar gizli kalmış bir alan ki böylesine bir coşkuyla kadın+ların kalkıp kendi hikayelerini yürek açıklığıyla yazmaları, “biz varız” demeleri şaşırtıcı bir şey ve o alana girmek de elbette cesaret istiyor. Büyülü bir ormana açılan bir kapı var önümüzde ansızın çünkü. Daha önce hep başkaları tarafından karamsar yaklaşılan, olumsuzlanan, lanetlenen, canavarlaştırılarak, ölümcül tablolarla ya da haz nesnesi olarak sunulmuş hikayelerden sonra o büyülü gerçeğin dünyasına usulca girmek ve o ışıltılı dünyaya tanık olmak ürperten bir şey gerçekten.
Peki bugüne kadar neler yapıldı, yaşandı, buluşmalar nasıl geçti?
Şimdiye dek kitaplaşmış 108 tane öykü var ve her yıl buna yenileri ekleniyor. Mesela 2021 yılının “Ev” temasıyla bir 16’ıncısı gerçekleştirilen yarışmanın öyküleri bu kitaplarda yok henüz. Bazılarına yazarlarının da katılmasını sağladığımız etkinliğimizde 16 yıldır devam eden bu uzun yolculuğu şimdi başka bir şekilde zaman zaman geriye dönerek hep birlikte yaşıyoruz. Bazen okuduğumuz öyküyle görüyoruz LGBTİ+ hareketinde ne çok şey değişmiş ne kadar güçlenmişiz, biz de varız diyoruz gürül gürül ve gururla. Ailelerimizle yaşadığımız problemlerde, aşklarımızda, dayanışmamızda ne çok şey değişmiş ne çok yol almışız. Yanlış olmadığımızı bu yürek ısıtan sevgi öyküleriyle haykırmışız ve yalnız da olmadığımız bu yüzü aşkın öyküyle bir daha perçinlenmiş.
Bugüne kadarki geri dönüşler nasıldı? Süreç içerisinde değişen ve gelişen şeyler oldu mu?
Öyküleri bu şekilde de gündeme taşıyınca yeni hayaller de ortaya çıktı. Yazarlar birbirleriyle tanıştılar bu süreçte, yeni dostluklar kuruldu. Türkiye’de üretilen “Queer Edebiyat”ın başka dillere pek çevrilmediğini fark ettik. Bu öykülerin İngilizceye çevrilmesi projesi gündeme geldi bu süreçte. Bazı öyküler oldukça sinematografik, belki gün gelir filmlere de ilham olur, kim bilir. Yeni öyküler yazılması için de heyecan yaratmış olmayı diliyoruz. Çünkü lubunyalar olarak bizlerin nasıl da hayatın her alanında var olduğumuzu, herkes gibi olduğumuzu, kendi öykülerimiz üzerinden başka hayatlara da dokunabildiğimizi görüyoruz. Bu öyküler bir yandan var olma, hayatta kalma mücadelesi veren lubunyanın diğer yandan hayatı onurlandırma, birbirini güçlendirme, birbirinin sesine ses olma çabasına katkı sağlıyor.
Eklemek istediğin şeyler var mı?
Binlerce yıldır cinsiyetçi bir dünyada yaşıyoruz ve o katı yapı kolay kolay da yok olacağa benzemiyor. Ama heteroseksizm ve homofobiye rağmen bir yandan onlara papuç bırakmadan kendi öykülerimizi yaşamaya, anlatmaya, hayallerimizdeki ilişkileri resmetmeye, tabuları-önyargıları yıkmaya, içine sıkıştırıldığımız çerçeveyi yırtmaya, düşlerimizi satırlara dökmeye, hayal etmeye cesaret edebilmeye ve böylece daha renkli bir dünya kurmaya çoktan karar vermişiz bir kere. Öykülerimiz bugünü ve yarını nasıl inşa ettiğimizin kanıtları olarak bunu anlatıyor. İkili cinsiyetlerin ötesinde yeni öyküler doğuyor artık. Kadın Kadına öyküler de sınırları aşıyor ve Non-Binary öyküler yazılıyor. Çok aşklılığı konuşuyoruz ve monoseksizmi de sarsıyoruz. Seks pozitif olmayı seviyor ve hazlarımızdan da öyküler yaratmak ve paylaşmak istiyoruz. Aşkın L* Hali bir güzel hal. O halin içinde daha çok olalım istiyoruz. Çağrımız açık: Yaşayalım, yazalım, paylaşalım.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.