Polis şiddetine maruz kalan öğrencilerin yargılandığı 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü davasının 3 gün süren ilk duruşması son buldu.
20 Mayıs 2022’de gerçekleşen 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşüne katıldığı için gözaltına alınan 70 kişiye kamu davası açılmıştı. “Kanuna aykırı yürüyüşe katılarak ihtara rağmen dağılmamakla” suçlanan öğrencilerden ikisine ayrıca "görevi yaptırmamak için direnme" suçlaması yöneltildi. Kamu davası 70 kişiye açılmış olsa da öğrencilerden biri, Ekim ayında hayatını kaybetti. Bir akademisyenin de aralarında bulunduğu yargılanan 69 kişinin ilk duruşması, bugünkü (1 Haziran) üçüncü oturum ile son buldu.
Son celsede 16 öğrenci daha savunma verdi ve dava 2 Kasım 2023, saat 09.30’a tarihine ertelendi.
Polis, sanıklara ve davayı takip edenlere duruşma çıkışında “toplu şekilde” hareket etmemelerini salık verdi. Basın açıklaması ya da herhangi bir anayasal hakkın kullanılmasını engellemek amacıyla adliye çıkışında 11 gözaltı aracı, 1 TOMA, 4 polis arabası, 100'ün üzerinde kalkanlı ve tam teçhizatlı çevik kuvvet polis yer aldı!
1. gün neler yaşandı?
2. gün neler yaşandı?
- Öğrenciler, önceki iki celsede olduğu gibi anayasal haklarını bildiklerini, daha önce Boğaziçi Üniversitesi’nde 8 kere gerçekleştirilmiş bir yürüyüşün suç olmadığını ve yargılanması gerekenlerin kendileri olmaması gerektiğinin altını çizdi.
- 20 Mayıs 2022 günü kampüsteki polislerin öğrencileri ihtar olmadan ablukaya aldığı, çıkmak isteyenlere izin verilmediğine dair ifadeler, sanıkların savunmalarında tekrarlanan noktalardan biri oldu.
- 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü’ne katıldığı için işkenceye maruz kalan, arkadaşları tarafından da yerde yattığı görülen A.Ş., polisin kendisine “Seni öldüreceğim!” dediğini aktardı. İstanbul Onur Yürüyüşü gibi pek çok yürüyüş ve hak arayışında katılımcılara uyguladığı şiddet belgelenen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin’in ablukaya öğrencilere “Ya seve seve ya da sike sike sizi göz altına alacağız!” dediği bu duruşmada da şiddete maruz kalan öğrenciler tarafından beyan edildi.
- Bir öğrenci, Hanefi Zengin’in yanına gidip ablukada çıkmak istediğini söylediğinde, Zengin’in çıkış yolu olarak gözaltı araçlarını işaret ettiğini aktardı. Başka bir öğrenci, koridor açıldığında ablukadan çıkabileceklerini sandığını; ancak koridorun sonunda gözaltına alındığını bildirdi. Öğrenciler, polisle müzakere yoluna gitmeye çalışsalar da polisin gözaltı sayısını artırma gibi bir çabasının olduğunun altını çiziyor.
- Bir öğrenci, bileğindeki kelepçenin çok sıkı olduğunu polisler çözmeye çalışırken bileğinin bıçakla kesildiğini ve bunun raporlanarak belgelendiğini bildirdi.
-Birden çok öğrenci, savunmasında polisler tarafından psikolojik şiddete de maruz kaldığını anlattı: "Gözaltı aracında yanımda kişi panik atak geçirdi, araçtaki polis de 'Sizin aileniz bunun için mi sizi üniversiteye yolluyor?' gibi rencide edici şeyler söyledi." (Öğrenci T.K.)
- Sanık avukatlarından Türkan Özdemir, polisin çektiği görüntülerin hukuka aykırı delil olduğunu, mevcut kayıtlardan yargılama yapılamayacağını belirtti: “Dosyadan çıkarılmalıdır. Bunlar olmadığında, zaten başka delil yok. Yargılamaya da gerek yok."
- Herhangi bir ifade özgürlüğü ya da anayasal hakkın kullanılmasına yönelik polisin tutumunun tahmin edilebilir olduğu ve kampüste polisleri yaşanacakları tahmin ettiğini ifade eden Boğaziçi Üniversiteli öğrenci, o gün kampüste öğrencilere işkence uygulayan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin’in görev tanımını sordu:
“Bu davada müşteki olarak yer alan Hanifi Zengin'i yılda 10 kere görüyorumdur. 8 Mart'ta, İstanbul Sözleşmesi eylemlerinde, 25 Kasım'da, Onur Yürüyüşlerinde... Kendisini sadece kadın ve LGBTİ+ hakları eylemlerinde görüyorum.
Görev tanımını merak ediyorum çünkü sadece eylemcileri darp ederek gözaltı emri veriyor! Anladığım kadarıyla kadın ve LGBTİ+ meselelere yönelik mesleki ilgisi mevcut!”
Ben Hanifi Zengin'e müdahil olabileceği vakalar önerebilirim: Yakılarak öldürülen Hande Kader, namus cinayetine kurban giden Ahmet Yıldız, yıllardır aradığımız Gülistan Doku, iki gün önce balkondan atılan Saliha Tuncel'in davaları takip etmeye değerdir!
Ayrıca toplantı ve gösteri yürüyüşlerine özel ilgisi varsa eğer, 'LGBTİ+'lara idam!' sloganları atılan sözde aileyi koruma buluşmalarına da göz atabilirdi."
- Yargılanan öğrencilerden bir diğeri Z.E. Emniyet Hanifi Zengin'in yürüyüşün içinde olmayanlara dahi bağırdığını aktardı: "Yanıma geldi. 'Ne oldu, çok mu merak ediyorsun? Katılmak mı istiyorsun?' dedi. Arkadaşlarıma bakıyorum deyince, 'Gel seni de yanlarına götüreyim' dedi ve kolumdan tuttu. Derdimi anlatmaya çalıştım ama dinlemedi bile. Ablukanın içine atıldım.”
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.