LGBTİ+ aktivistleri, hukuksuz gözaltılar ve keyfi tutuklamalarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor.
Son günlerde gerçekleştirilen polis operasyonları kapsamında çok sayıda aktivist ev baskınlarıyla gözaltına alındı, bazıları ise tutuklandı.
Ankara’da sabah saatlerinde gerçekleştirilen bir operasyon kapsamında Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Umut Sendikası üyesi Boran Mergen, evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Gözaltına alınma gerekçesi henüz netlik kazanmazken, Pembe Hayat Derneği yaptıkları açıklamalarda Mergen’in derhal serbest bırakılmasını talep etti. Gelen gözaltılara karşı tepki önce haberler, ilerleyen saatlerde de dayanışma kampanyaları ile devam etti.
KuirFest gönüllümüz ve @pembehayatlgbti yönetim kurulu üyesi Boran Mergen bu sabah Ankara’da yapılan operasyonla gözaltına alındı.
Toplam gözaltı sayısı: 22
Boran’ı ve diğer gözaltıları serbest bırakın!
@kuirfest
Benzer şekilde, 20 Kasım Derneği’nden yapılan açıklamalara göre, aralarında derneğin fikir kurucusunun da bulunduğu beş LGBTİ+ aktivisti, hukuksuz bir şekilde günlerce gözaltında tutuldu. Gözaltı sürecini anlatan Ani’nin aktardıkları, yaşanan insan hakları ihlallerini gözler önüne serdi. Sabahın erken saatlerinde evi basılarak gözaltına alınan Ani, önce sağlık kontrolüne götürüldü, ardından yoğunluk gerekçesiyle Asayiş Şube’ye sevk edildi. Nezarethanede LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı muamele ve hak ihlallerine dikkat çekerken, Ani trans kadın olduğu için polisler arasında alay konusu olduğunu ve hangi nezarete konulacağının tartışma konusu haline geldiğini belirtti. Polis memurlarının transfobik söylemleri koşulların tek zorlu yanı değildi. Gözaltı sürecinden geçen birçok aktivistin de belirttiği üzere özellikle nezarethanedeki koşullar dikkat çekici derecede kötü. Tuvaletlerin tıkalı ve taşkın halde bırakıldığı, yemeklerin geciktirildiği ve kıyafet ile ilaç ihtiyaçlarının bilinçli olarak engellendiği ortaya çıktı. Avukat görüşlerinin keyfi olarak geciktirilmesi ve gözaltındaki kişilere zorla evrak imzalatılmaya çalışılması da yaşanan hukuksuzluklar arasında yer aldı. Nezarette bulunan LGBTİ+’ların, temel insani ihtiyaçlarının bile karşılanmadığı ve kötü muameleye maruz bırakıldığı gözler önüne serildi. Ani gibi birçok kişi sağlık kontrolü hakkından mahrum bırakıldı ve hastane kontrolleri geciktirildi.
Özellikle LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık, nezarethanedeki kötü muamele ile sınırlı kalmadı. Ani, gözaltında tutulduğu süre boyunca tecrit uygulandığını ve uzun saatler boyunca yalnız bırakıldığını belirtti. Trans kimliği nedeniyle diğer mahkumlardan ayrı bir nezarethanede tutulması gerektiği bahanesiyle yalnız bırakıldığını söyleyen Ani, bu durumun kendisini psikolojik olarak zorladığını ifade etti. Avukat görüşmelerinin de ciddi şekilde kısıtlandığını, avukatların koridorda beklemek zorunda bırakıldığını ve görüşmelerin kısa tutulduğunu aktardı. Ayrıca, gözaltına alınan kişilere imzalatılmaya çalışılan belgelerin hukuksuz olduğunu belirtti ve kendisinin bu belgeleri imzalamayı reddettiğini dile getirdi.
Gözaltındaki zor koşullar ve kötü muamele yalnızca Ani ile de sınırlı kalmadı. Direnişin Renkleri aktivistlerinden Oğuz ve Selman da yapılan ev baskınları ile gözaltına alındı. Oğuz’un tutuklandığı, Selman’ın ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı bildirildi. Nezaretteki kötü muamele, hijyen koşullarının ihmal edilmesi, tıkalı tuvaletler ve ayrımcı söylemler eylemlerdeki gözaltına alınan diğer aktivistler ile benzer bir şekilde dile getirildi. Oğuz ve Selman, 2911 sayılı Kanun’a muhalefet ettikleri iddiasıyla gözaltına alınırken, hak savunucuları, bu sürecin tamamen siyasi bir baskı aracı olarak kullanıldığını belirtti. Avukatlar Oğuz’un yüzünü kapatmak için kullandığı kumaşın gökkuşağı bayrağı olmasının da tutuklanmasını kolaylaştırmış olabileceğini söyledi.
Gözaltında kalan aktivistler, polis memurlarının kendilerine kötü muamelede bulunduğunu, zorla belge imzalatmaya çalıştıklarını ve ifade süreçlerinde baskıya maruz kaldıklarını belirtti. Özellikle LGBTİ+ aktivistlerinin kimliklerinden dolayı hedef gösterildiği ve hukuksuz bir şekilde kriminalize edilmeye çalışıldığı vurgulandı. Bu süreçte gözaltına alınan kişilerin sağlık hakları ihlal edildi, ihtiyaçları karşılanmadı ve temel insani haklardan mahrum bırakıldı. Bu tür uygulamaların yalnızca hukuksuz olmadığını, aynı zamanda bir işkence yöntemi olarak kullanıldığını belirten insan hakları savunucuları, yetkililere bir an önce adaletin sağlanması çağrısında bulundu.
Gözaltındaki aktivistlerin serbest bırakılması için çağrılar sürerken, kamuoyunun desteği de büyüyor. Sosyal medyada #LGBTİHaklarıİnsanHaklarıdır ve #ArkadaşlarımızıAlacağız gibi etiketlerle yapılan paylaşımlar, yaşanan hukuksuzlukları görünür hale getiriyor. İnsan hakları savunucuları ve LGBTİ+ dernekleri, adaletin sağlanması ve aktivistlerin özgürlüğüne kavuşması için mücadelelerini sürdüreceklerini belirtiyor. Yetkililere düşen görev, bu ihlallere derhal son vermek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak olmalıdır.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.