“Heteronormatif yorumlar yapan hocama LGBTİ+’ları hatırlatmıştım… Çok kalabalık bir amfideydik ve hoca dahil herkes birkaç saniye boyunca sessizleşti”
Tercih dönemi başladı. ÜniKuir olarak, birkaç ay sonra kampüslere güneş gibi doğacak lubunyalar için pek çok üniversitedeki LGBTİ+ özneden deneyim aktarımları almak için yola koyulduk. Lubunya Tercih Yapıyor (LTY) serisinde, kampüs güvenliğinden barınma sorunlarına, ders içeriklerinden burs imkanlarına, üniversite personelinin tutumlarından şehirdeki koli fırsatlarına kadar pek çok şeyden konuşacağız.
Elbette bu seri, tek bir lubunyanın belirli bir dönem içindeki deneyimini kapsıyor. Üniversitenin farklı kampüslerin, farklı bölümlerinden hatta aynı dersi alan lubunyaların tecrübe ettiklerinin dahi birbirinin aksi olabileceğini göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü hepimizin deneyimi biricik.
Üniversiteli LGBTİ+ olmak hakkında daha çok deneyimi görünür kılmak ümidiyle oluşturduğumuz serinin ikinci konuğu Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Emir.
LTY Serisi #1 : Hacettepe Üniversitesi’nden Melis Yılmaz anlatıyor
Emir, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun. Kendi tercih döneminin iyi geçmemesi sebebiyle tercih döneminde detaylı bir araştırmanın elzem olduğunu belirtiyor. Okuldan memnun olduğu şeyleri sayarken, “en muhafazakar bölümlerden biri” olarak tarif ettiği Hukuk’ta okumuş olmasına rağmen hem kendi fakültesindeki hem de diğerlerindeki öğrencilerin çeşitliliğinin onu çok konforlu hissettirdiğini aktarıyor. Açık kimlikli olmasa da LGBTİ+ kimliğini kabullenmiş birisi olarak İzmir’e adımı atmasına rağmen “insanların çeşitliliği ve renkliliği” bir süre başını döndürmüş.
Emir, her akademisyen için söyleyemese de diğer okullardan duyduğu akademisyen ile öğrenci arasındaki o yüksek duvarları hissetmediğini ifade ediyor. Devlet bursları haricinde burs imkanlarının çok fazla olduğu hatırlatan Emir, üniversiteye gidecek lubunyalara iyi araştırmalarını ve fırsatları kovalamalarını öneriyor.
Emir, hukuk sisteminin cis (cinsiyeti ile atanmış cinsiyeti örtüşen) ve hetero kişileri baz aldığını hatırlatıyor ve hocalarının da bu normun dışında çıkmaya pek ihtiyaç duymadığını söylüyor. Öğrenci topluluklarının ise özellikle öğrencilerin önyargılarını yıkmak ve LGBTİ+ mücadelesini güçlendirmek, yalnız hissetmemek açısından çok önemli olduğunu düşünüyor. O yüzden Emir, öğrenci örgütlerini ve bu örgütlenmelere katılımı kıymetli buluyor.
Dağcılık takımı ihtiyacı şakalarının yapıldığı en büyük kampüslerine ulaşımdan üniversiteye gittikten sonra aile evine dönmenin zorluğuna, LGBTİ+ topluluğu olmamasına rağmen üniversite kulüplerinin lubunya etkinliklerinin maruz kaldığı engellerden hayalindeki üniversiteye pek çok noktaya dokunan aktarımları için söz Emir’de.
Senin tercih döneminden başlayalım, nasıl geçmişti?
Maalesef benim tercih listem çok bilinçsizce hazırlanmış bir listeydi. Tercih dönemimden 2 ay öncesine kadar bir bölümü çok arzularken, alanı olmamasına rağmen bu mesleği sürdüren rehberlik öğretmenim beni ciddi ölçüde etkileyerek hukuk fakültesi seçmem yönünde beni ikna etti. Puanım da rahat rahat yettiği için tercih listeme sadece bu bölümü yazdım. Demem o ki insanların etkisinde çok fazla kalmamak önemli. Tavsiye almayalım demiyorum ancak hem tavsiye alacağımız insanları iyi seçmek hem de bize tavsiye edilenleri kendi süzgecimizden geçirmek gerektiğine inanıyorum.
Ben bölümde kendi içimde netleştikten sonra okulları araştırdım. O dönem çevremden sürekli bu bölümü hangi okulda okuduğumun bir önemi olmadığına dair yorumlar alsam da bu tavsiyeyi pek dinlemedim. Aradan geçen 5 yılda sadece kendi bölümüm için değil tüm bölümler için bu tavsiyenin kesinlikle dinlenmemesi gereken bir tavsiye olduğunu ve içinin ne kadar boş olduğunu daha iyi anladım. Yeri gelmişken şunu paylaşmak isterim ki ben tercih döneminde şu 3 unsurun önemli olduğunu düşünüyorum: Bölüm, okul ve şehir. Bölümümü seçtikten sonra okulları araştırdım. Belki burada birçok yorum ve görüş duymak iyi olabilir. Şehir seçimi ise birçok kriter bakımından önemli. Örneğin İstanbul her zaman benim gözümü korkutan bir şehir olduğu için, orada birçok iyi hukuk fakültesi olmasına rağmen hiçbirini tercih listeme eklemedim çünkü orada yaşama fikri gözümü korkuttu. Onun yerine hem yaşamın benim için daha kolay olacağını düşündüğüm hem de İstanbul gibi gözümü korkutmayan İzmir, Ankara ve Eskişehir’den okulları tercih listeme ekledim. Okulun sadece eğitim kalitesinin değil, diğer birçok imkanının da tercihleri etkilemesi gerektiğini ise çok sonradan fark ettim. Ama söylediğim gibi genellikle bu 3 esas noktayı düşünmek belki de süreci kolaylaştırabilir.
Dokuz Eylül Üniversitesi’nden ne umuyordun, ne buldun?
DEÜ’yü tercih etme sebebim hukuk fakültesinin eğitiminin iyi olduğunu öğrenmem ve İzmir’i hiç görmemiş olmama rağmen İzmir’e karşı olumlu hisler beslememden kaynaklanmıştı. İzmir’i çok sevdim, eğitim de beklediğim gibi kaliteliydi (ülkemizde nitelikli eğitime ne kadar izin veriliyorsa tabii) ancak tercih yaparken biraz daha detaylı araştırmalar yapmak gerektiğini çok sonradan fark ettim. Ben diğer konularda pek beklentisi olan birisi olmadığım için bu husus beni çok zorlamadı ancak beklenti düzeyine göre araştırma ve bilgi edinme de daha elzem bir hale geliyor sanırım.
Genel hatlarıyla değerlendirsen, okulda ne seni memnun etti ne etmedi?
Memnun olmadıklarımdan başlayacak olursam okulun, özellikle benim okuduğum kampüsün konumu, şehrin görece ulaşımı daha zor bir semtindeydi. Herkesin sandığının aksine merkeze uzak değil çünkü merkez ilçelerden birisi ancak diğer merkez ilçelere kıyasen ulaşım biraz daha zor. Sadece ulaşım değil, yaşam da biraz meşakkatli. Özellikle benden 4 5 yaş büyük arkadaşlarım anlatırken kampüsün bulunduğu muhitte güvenlik sorunları bile olduğundan bahsetmişlerdi ancak bunlar yıllar içinde geri kalmış. Ben bile bu değişimi çok açık bir şekilde görebiliyorum.
Onun haricinde son dönemde gelen yönetimin, muhafazakar bakış açısı maalesef özellikle biz LGBTİ+’lar için bazı şeyleri daha zora soktu. Örneğin bir toplulukla etkinlik gerçekleştirirken bile konuyu iki kez düşünmek zorunda bırakıldık ancak şu anda ülkenin her yerinde durumun bu olduğunu üzülerek takip ediyoruz. Tüm çabamız, daha iyi günler için.
Memnun olduğum kısımlar ise öğrencilerin çeşitliliği. Ben en muhafazakar bölümlerden birinde okumuş olmama rağmen kendi fakültem ve özellikle diğer fakültelerden öğrencilerin çeşitliliği beni çok konforlu hissettiriyordu. Bu konuyla ilgili de pek bir olumsuz tutum duymadım. Yani en azından diğer illere göre öğrenciler, kendilerini DEÜ’de daha fazla var edebiliyordu.
Nasıl bir kampüs ortamı sunuyor sence Dokuz Eylül Üniversitesi?
Deniz kenarında da bir kampüsü var ancak kampüslerin ve dolayısıyla fakültelerin çoğu Buca’da. Özellikle en büyük kampüs için yapılan dağcılık takımı ihtiyacını doğurması şakaları da maalesef gerçeklikten çok uzak değil. Özellikle hukuk fakültesi, diğer fakültelerden biraz daha kopuk bir noktada kampüs içerisinde ancak zaten yüzlerce öğrencisi olduğu için bu durumu bir nebze dengeliyor kendi içinde. Her ne kadar şehir dışında ve çok tepede olduğu düşünülse de ulaşıma çözüm için de birçok otobüs vs. var.
Aldığın eğitim hakkında neler söylersin?
Ben insan hakları alanında kendimi güçlendirmeye çalışan birisi olarak insan hakları hukukuna, hukuk fakültesi lisans düzeyinde yeterince önem verilmediğini düşünüyorum. Onun haricinde akademik kadro gerçekten güçlü. Diğer okullardan duyduğum, hoca ile öğrenci arasındaki o yüksek duvarlar da pek bizim okulda yoktu. Her hoca için tabii ki söyleyemem bunu ama ben ihtiyacım olduğunda hocalarımla iletişim kurmakta pek zorlanmazdım. 2 saat odasında dersler haricinde sohbet ettiğim bir hocam bile olmuştu.
Barınma ile ilgili bir sorun yaşadın mı?
Lisans dönemim boyunca hep KYK yurtlarında kaldım. İlk yıl okula çok uzak bir yurttaydım ve küçük bir yerde doğup büyümüş birisi için epey zorlayıcı olmuştu bu ancak ikinci yıldan itibaren en yakın ve en lüks (yine ülke şartlarının elverdiğince) yurtlardan birine geçmiştim. Oda arkadaşlarımla pek anlaşamadım o yüzden yurtta edindiğim hiçbir arkadaşım olmadı. Kendimi pek rahat hissetmezdim o yüzden her ne kadar evcimen birisi olsam da yurda uğramak istemezdim. Ancak şunu eklememde fayda var, aile evinden ayrılınca aile evine dönmek bir daha asla eskisi gibi olmuyor. Özgürlüğe alışınca artık aile evi şartları ayrıyeten zor gelmeye başlıyor ve aile evinde okuyan arkadaşlarınız da sizi bu konuda asla anlamıyor.
Burslara erişim imkanın oldu mu? Çalışman gerekti mi?
KYK bursu aldım tüm lisans sürecimde. Son iki yılda bir vakıftan burs aldım. Hiç çalışmak zorunda olmadım çünkü giderim azdı. Ailemden de neredeyse hiç destek almadım. Devlet bursları haricinde burs imkanları çok fazla, iyice araştırmak ve fırsatları kovalamak önemli olabilir.
Özellikle bir LGBTİ+ öğrenci olarak kampüs deneyimini de konuşmak isteriz. Öncelikle tercih öncesinde bu mesele üzerine okula dair beklentilerin varsa onları konuşmaya başlayabiliriz ve elbette bu beklentilerinin karşılanıp karşılanmadığını, ne umduğunu ve ne bulduğunu.
Tercih dönemimde bu konuyu hiç düşünmedim. Tamamen saklandığım ve içime gömdüğüm bir dönemdi benim için. Zaten kimliğimi hiç açmayacağımı düşündüğüm için bunun bir fark yaratacağını da düşünmedim. Bu yüzden bir şey ummadım veya bir beklentiye girmedim. Ancak önceki sorulardan birinde de belirttiğim üzere DEÜ’de öğrenci çeşitliliği oldukça zengin. Ülkemiz koşullarında güvende hissedilebilecek nadir okullardan birisi olduğunu düşünüyorum.
Bir LGBTİ+ olarak kampüste, derste, yemekhanede, kantinde, tuvalette neler yaşadın?
Tuvaletler maalesef cinsiyetlere göre “ikiye” ayrılıyor ve cinsiyetsiz bir tuvalet de yok. Trans+ kimlikli olmadığım için bununla ilgili bir ayrımcılığa maruz bırakılmadım bu yüzden trans+’lardan bu konudaki deneyimlerini dinlemek daha doğru olacaktır.
Bunun haricinde her ne kadar hocalarımızın çoğu çok kapalı görüşlü olmasalar da diğer sosyal bilimlerdeki hocalar kadar da kapsayıcı değiller. Hukuk sistemi cis ve hetero insanları baz alarak oluşturulduğu için hocalar da bu normun dışında çıkmaya pek ihtiyaç duymuyor. Bu konuyla ilgili henüz açık kimlikli değilken ancak yavaş yavaş en yakın çevreme açıldığım bir dönem, derste çok heteronormatif yorumlarda bulunan hocama katkı olarak LGBTİ+’ların da varlığını hatırlatmıştım. Olumsuz bir cevap ile karşılaşmadım ancak çok kalabalık bir amfideydik ve hoca dahil amfideki herkesin birkaç saniye boyunca sessizleştiğini hatırlıyorum.
Senin deneyimlerin içinde kampüsün, okulun veya yaşadığın şehrin olumlu yönlerinin olduğu bir şeyler var mı?
Şehir okuldan daha renkli. Açık kimlikli olmasam da LGBTİ+ kimliğini kabullenmiş birisi olarak adımımı atmıştım İzmir’e. Buna rağmen insanların çeşitliliği ve renkliliği bir süre başımı döndürdü. Şu zamana kadar şehirle ilgili en sevdiğim şey kesinlikle budur.
Bunun haricinde her ne kadar daha sonra farklı yönetimlerce engellenmiş olsa da okuldaki topluluklardan birisi ve danışman hocası, LGBTİ+ hakları konulu bir etkinlik düzenleme girişiminde bulunmuşlardı. Derslerde de birçok hocamızın, özellikle eşcinselleri dışlayıcı kanun hükümlerini eleştirdiklerini hatırlıyorum. Burada LGBTİ+’lar yerine eşcinselleri ifadesini kullanmam bilinçli bir tercih, maalesef henüz birçok insan gibi, cisgender ve hetero olmayanların ne kadar çeşitli olabileceği konusunda hocalarım da pek farkındalık sahibi değildi.
Hocaların, okul personelinin ya da üniversite yönetiminin LGBTİ+ öğrencilere ve LGBTİ+ gündemlere yaklaşımları nasıldı?
Yukarıda sayılan hiç kimseyi, doğrudan bir LGBTİ+ ile iletişim kurarken görmedim. Ancak genel olarak bakış açıları hakkında şunları söyleyebilirim: Hocaların çoğu bu konuda iletişim kurmaya müsait, her ne kadar pek kapsayıcı olmasalar da bu konuda dönüşleri kabul edebilecek insanlar. Ancak çok fobik olanları olduğuna da eminim. Yönetimin tamamen fobik olduğunu düşünüyorum. LGBTİ+ hakları konulu herhangi bir etkinliğe izin vermeyecekleri gibi buna kalkışan öğrencileri de kendi zihinlerinde mimleyeceklerine eminim. Birçok hoca da yönetimden korktuğu için aslında içlerinden geçenden veya doğru buldukları tutumdan farklı bir davranış sergileyeceklerdir.
Güvenlik görevlileri ve diğer personellerle ilgili hiçbir bilgim yok ancak direkt olarak yönetimden talimat aldıklarını göz önünde bulundurmakta fayda var. En açık ve destekleyici olanlar ise diğer öğrenciler. Hukuk fakültesi içerisinde bile bu konuda insan haklarını ve dolayısıyla LGBTİ+ haklarını, etik bir şekilde korumaya ve savunmaya çalışan öğrenciler vardı. Ama tamamen zıttı görüşten öğrenciler de vardı. Bu konuda yelpaze çok geniş.
Üniversitende LGBTİ+ öğrenci topluluğu var mıydı? Varsa bu toplulukla ilişkilendin mi?
Geçmişte resmi topluluk olabilen bir LGBTİ+ topluluğu bugün resmiyetini kaybettiği gibi kampüs içinde veya dışında herhangi bir faaliyet de göstermiyor. Halen olsaydı bile özellikle değişen son yönetimle birlikte kapatılacağına veya sistematik olarak etkinliklerinin engelleneceğine ve zorlanacağına eminim. Bahsettiğim gibi ben lisansın ilk iki yılında açık kimlikli değildim, son iki yıl ise pandemiye denk geldi. Bu yüzden böyle bir topluluk olsaydı bile burada örgütlenmeye çok çekinirdim. Ancak şu an öğrenci olsam, dahil olacağım veya tanımaya çalışacağım ilk topluluk, LGBTİ+ hakları ile ilgilenen topluluklardan birisi olurdu. Öğrenci toplulukları, özellikle yine öğrencilerin önyargılarını yıkmak ve kendimizi güçlendirmemiz, yalnız hissetmememiz açısından çok kritik ve kıymetli. Birlikte hem çok güzel işler gerçekleştirebiliyor hem de yine kendimize dönük çok fazla verim alabiliyoruz. Bu yüzden öğrencilerin örgütlenmesini çok değerli buluyorum.
Okuldaki LGBTİ+ öğrenci topluluğu olmayan diğer öğrenci topluluklarını nasıl değerlendirirsin? Bu topluluklar lubunyalar için güvenli mi? Faaliyetlerinde lubunyaları kapsıyor mu?
Sadece birini (TOG) iyice tanıyacak kadar derin ilişkilendim. O topluluk da zaten kendimi sevmeme ve açılmama yardımcı oldu. Ancak şunu belirtmekte fayda var: Her ne kadar toplulukların vizyonu, misyonu veya ilkeleri; çeşitliliklerin kapsanması gerektiği yönünde olsa da bu biraz da içerisindeki insanların tutumuna bağlı. Bu yüzden bu alanlarda bile hak savunmamız gerekebiliyor. Ancak bunu yapmak da kıymetli. Toplumu değiştirip dönüştürmeyi amaçlayan bir topluluğun öncesinde kendi içine dönmesi gerekiyor ve biz de birçok kez bunun için emek sarf ediyoruz. En sona şunu eklememde yarar var, bahsettiğim toplulukla birlikte LGBTİ+ haklarına ilişkin yaptığımız etkinliklere okul yönetimi ve hatta MEB dahi çeşitli engellemelerde bulunuyordu. Yani bir topluluk LGBTİ+ öğrenci topluluğu olmasa bile sadece tek başına etkinlikler de benzer muameleler görüyordu.
Kampüsün neler sunduğundan bahsettik, biraz da şehirden bahsedelim. Nasıl bir şehir sence İzmir?
İzmir, birçok şehirden daha güvenilir bir alan sunuyor bence LGBTİ+’lara. LGBTİ+ dostu mekanlar çok daha fazla ve buralarda gerçekten güvende hissedebiliyorsunuz. Hem insan sayısının fazla olması hem de insanların kendilerini, küçük şehirlere oranla gözden daha uzak ve dolayısıyla güvende hissetmelerinin sonucu olarak flört/koli deneyimleri de daha çeşitli ve güvenli. Ben pek takip etmesem de çeşitli sosyal etkinliklerin “varlığından” haberdarım. Diğer birçok şehirde hiç olmadığı için sadece varlığından bahsetmek isterim. Lubunya deneyimleri haricinde İzmir için maddi anlamda pahalı veya ucuz diyemem sanırım. Ev sahipleri, her yerdeki ev sahipleri gibi maalesef. Ulaşım son dönemde, diğer şehirlerde olduğu gibi birden pahalandı ama pahalılıkta başı çekmiyor gözlemlediğim kadarıyla. Maddi anlamda bazı şehirlerden daha zor olabilirse de diğer her konuda İzmir bana çok daha güvende hissettiriyor.
Bir lubunya olarak, bir üniversite/kampüs yaratma imkanı verilse sana, nasıl bir yer yapardın orayı?
Çok daha renkli bir yer olurdu. Hem estetik görünmesi hem de ekolojiye zararı olmaması için uzmanlarla birlikte çalışmak isterdim. Hem çevreye zarar vermemesini hem de her türlü çeşitlilikleriyle birlikte tüm insanları hem de hayvanları kapsamasını hedeflerdim. Kimseyi dışarıda bırakmadığımız, şiddetsiz bir ortam, benim hayalim.
Dokuz Eylül Üniversitesi’ni tercih etmeyi düşünenlere söylemek istediğin bir şey var mı?
Eğer seçmek istediğiniz bölüm, DEÜ’de kaliteli bir eğitim şansı sunuyorsa size, ben tercih etmenizi öneririm. Aynı şehirde yaşıyorsanız gelmeyin diyemem tabii ki ama ben üniversitenin, imkanlar elverdiğince şehir dışında okunması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuyu da bir kenarda kısaca düşünmek isteyebilirsiniz. Hangi üniversitede hangi bölümü seçip hangi şehirde okursan oku lubunya, yalnız değilsin. Umarım çok mutlu olursun.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.