“Bilgi Türkiye’nin ikliminden ayrı düşünülebilecek bir fanus değil. Bizim mücadelemiz sayesinden hala güvenli alan denebilecek bir yer.”
ÜniKuir olarak, birkaç ay sonra kampüslere güneş gibi doğacak lubunyalar için pek çok üniversitedeki LGBTİ+ özneden deneyim aktarımları almak için yola koyulduk. Lubunya Tercih Yapıyor (LTY) serisinde, kampüs güvenliğinden barınma sorunlarına, ders içeriklerinden burs imkanlarına, üniversite personelinin tutumlarından şehirdeki koli fırsatlarına kadar pek çok şeyden konuşacağız.
Elbette bu seri, tek bir lubunyanın belirli bir dönem içindeki deneyimini kapsıyor. Üniversitenin farklı kampüslerin, farklı bölümlerinden hatta aynı dersi alan lubunyaların tecrübe ettiklerinin dahi birbirinin aksi olabileceğini göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü hepimizin deneyimi biricik.
Üniversiteli LGBTİ+ olmak hakkında daha çok deneyimi görünür kılmak ümidiyle oluşturduğumuz serinin üçüncü konuğu Bilgi Üniversitesi’nden Mert Can.
LTY Serisi #2 : Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Emir anlatıyor
Mert Can, Bilgi Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği okuyor. Mert Can’ın Bilgi Üniversitesi’nden ilk beklentisi lubunya komünitesiyle bağ kurabilmekmiş, isteği büyük oranda karşılanmış. Belli toplulukların okuldaki hadiselere karşı verdikleri politik refleks onu en mutlu eden noktalardan biri.
Bilgi Üniversitesi’nin Santral Kampüsü’nden genel olarak memnun olsa da en temel şikayetlerinden biri yemeklerin pahalılığı. Mert Can, ayrıca shuttle (servis araçları) ve laboratuvar eksikliklerinden de söz ediyor. Kampüs hayatının ona göre tek iyi kısmı çimler ve çimlerde oturan insanlar.
Mert Can, pandemi döneminde dahi üniversitedeki lubunyalara ulaşma motivasyonunda olduğunu, daha kampüse ayak basmadan üniversitenin LGBTİ+ topluluğu Bilgi Gökkuşağı ile etkileşime geçtiğini ifade ediyor. Lubunya görünürlüğünün yüksek olduğunu belirttiği kampüste genellikle kendini rahat hissettiğini ifade ediyor.
Bilgi’de açık kimlikli lubunyanın çok olduğunu söyleyen Mert Can, kampüs içinde olduğu gibi davranabildiğini aktarıyor. Pozitif bir izlenimi olduğu okulunun ise Türkiye’nin politik ikliminden bağımsız olmadığının altını çiziyor. Bu yüzden üniversitedeki ırkçı ve göçmen karşıtı lubunyaların varlığının onu hala etkilediğini anlatıyor. Yönetimin ise marka değeri kaygısı olmasa okulu daha boğucu bir yere çevireceğinden neredeyse emin.
Sözü uzatmadan Bilgi’deki bir lubunyanın deneyiminin tümünü dinlemeye geçelim. Söz Mert Can’da.
Senin tercih döneminden nasıl geçmişti, sen neye göre tercih yapmıştın onlardan başlayalım mı?
Çok da iyi geçmemişti. Pandemi hala devam ederken o belirsizlik üzerine bir de kafamda netleşmeyen (okumak istediğim bölüm, okul şehir gibi) sorular yüzünden psikolojik açıdan yıpratıcı bir süreçti. Tercih listem daha çok büyükşehirde kalmak ve aynı zamanda rahat edebileceğim bir okulda kalmak üzerine kuruluydu. Yani kurmaya çalıştım.
Bilgi Üniversitesi’ne gelmeden ne umuyordun? Beklentini karşıladı mı?
İlk beklentim lubunya komünitesiyle bağ kurabilmekti. Gerek pandeminin getirdiği yalnızlık ve öncesinde de kısıtlı etkileşimle ulaşabildiğim komünitenin, üniversiteyle birlikte bir parçası olmak istiyordum. İkinci büyük beklentim ise 2020 yılında İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının gündeme gelmesiyle oluşan politik dalgada politize olmamla üniversite içinde mücadele yürüten insanlara ulaşmak ve onlarla bir şeyler yapmaktı. Her iki isteğim de büyük oranda karşılandı. Özellikle okul içinde her şeye rağmen yürütülmeye çalışılan mücadelelerin çoğunun içinde var olabildim. Bu iki beklentimin karşılanmasında Bilgi Gökkuşağı ve Bilgi Kadın+ büyük rol oynuyor.
Genel olarak okula dair memnun olduğun ve olmadığın şeylerden bahsedebilir misin? Bilgi nasıl bir kampüs ortamı sunuyor sence?
Okul içinde belli bir topluluğun okulda gerçekleşen sorunlara ve haksızlıklara karşı reaksiyon alabilmesi beni en memnun eden özelliklerinden biri. Çünkü günümüzde üniversite içinde örgütlenebilmek, eylem yapabilmek çok imkan dahilinde olmayan şeyler. Bilgi hala bunların gerçekleştirilebildiği sayılı üniversitelerden. Bunun sebebi ise yine mücadeleyi yürüten öğrenciler tabii ki.
Santral Kampüsü başlı başına güzel bir kampüs. Yeşil çimler, ağaçlar, estetik binalar ile güzel bir kampüs imajını veriyor. Ama kampüs içindeki imkanlar için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Yine yönetimsel sıkıntılar yüzünden kampüs içerisinde yemekhane olmaması sebebiyle yemeklerin çok pahalıya satılması (30 TL gibi minimum ücretler), shuttle sorunları, laboratuvar eksiklikleriyle yansıttığının aksine çok da iyi olamayacak deneyimler yaşatıyor. Kampüs hayatının tek iyi kısmı çimler ve çimlerde oturan insanlar diyebilirim.
Aldığın eğitim hakkında neler söylersin?
Bilgi hala hocalarının çabasıyla iyi bir eğitim verebiliyor gibi geliyor. Ama yine yönetimsel sorunlar yüzünden hocalarımızın okulu bırakmaları ve arkadaşlarımın aktardıklarından çıkardığım kadarıyla yavaş yavaş geçmişin birikimini kaybeden bir okul izlenimini veriyor içten. Kütüphanemiz çok büyük olmamakla birlikte büyük bir kitap koleksiyonuna sahip. Erasmus imkanı da geniş olan bir üniversite.
Barınma sorunu yaşıyor musun peki?
Ailem İstanbul’da yaşadığı için onlarla birlikte yaşıyorum. Aile evi deneyimim daha çok görmezden gelmeyle geçiyor. Ev içinde gerçekleşen sınır ihlallerini bir şekilde minimalize edebiliyorum. Yemeğe ve barınmaya daha az para harcamamla bu durumu bazen olumlayabiliyorum. Ama her şeye rağmen tüm sorunlar asla sıfırlayamıyorum.
Özellikle bir lubunya öğrenci olarak kampüs deneyimi konuşursak: Okula dair beklentilerin neydi, karşılandı mı?
Okulumun ilk senesi pandemi yüzünden uzaktan olarak devam etti ama benim okulu kazanmamla birlikte ilk uğraştığım şey bir sekilde lubunyalarla etkileşime geçmekti. Bunu da Bilgi Gökkuşağı sayesinde kısıtlı olsa da karşıladım. Kampüse geldiğimde beklentim ise o kulüpten insanlarla etkileşime geçmek ve kulüp içinde bir seyler yapabilmekti.
Bilgi, açık kimlikli lubunyası bol olan bir okul ve birçok farklı lubunyayı tanımak bana büyük bir perspektif kattı. Kampüs içinde lubunya görünürlüğü bayağı var. Okulda ikinci senem ve aklıma kampüste lubunya olarak çok rahatsız hissediyorum dediğim bir an gelmedi. Ama bu benim deneyimim dediğim gibi. Ama yaşama ihtimalim olduğu durumlarda ulaşabileceğim ve arkamda duracağını bildiğim arkadaşlarım olduğu hissini veren bir kampüs deneyimi sağlıyor.
Bir LGBTİ+ olarak kampüste, derste, yemekhanede, kantinde, tuvalette neler deneyimledin? Buralarda LGBTİ+ bir öğrenci olmanın yaşattıklarından bahseder misin?
Kampüs içerisinde hemen her yerde lubunyalığımı alıktırdım ve gözlemlediğim çoğu lubunya da alıktırdı. Biz alıktırırken birinin sınırımızı ihlal ettiğine henüz rastlamadım. Pek cesarette edebilirmiş gibi gelmiyor aslında. Çünkü kampüse girdiğim anda ilk hissettiğim şey güvenli bir alana girdiğim oluyor. Tabi bu sadece dışarıya kıyasla bir güven. Kendi içinde güvensiz ortamlara sahip doğal olarak. Bazen lubunyalar içinde bile güvende hissedemediğin olabiliyor. Ama kısaca şunu söyleyebilirim ki kampüsümüz lubunyaların dışarda çoğunlukla sahip olamadığı birkaç katman güvenli alanı sağlıyor.
Senin deneyimlerin içinde kampüsün, okulun veya yaşadığın şehrin olumlu yönlerinin olduğu bir şeyler var mı?
Benim deneyimlerim açısından İstanbul mücadele edebilmem için birçok alan açıyor. Feminist ve lubunya mücadelesine İstanbul’dan ulaşabilmek büyük ihtimalle daha kısa bir yol. Kültürel ve sosyal açıdan da diğer şehirleri pek bilmesem de İstanbul iyi bir deneyim diye düşünüyorum. Bilgi özelinde ise hocasına göre değişmekle birlikte genel çerçeveden açıkça bir fobi yapıldığına şahit olmadım henüz. Ama yapıldığı takdirde öğrencilerden bir tepki doğacağına da eminim diyebilirim. Ama tabii ki Bilgi de Türkiye’nin politik iklimiyle değişen bir üniversite. Bu dönemin sonunda gözlemlediğim en büyük sorunlardan biri ırkçılık ve göçmen karşıtlığının okul içinde çok yayılması. Lubunya çevrelerde bile arttığını gözlemlemiştim ve bu beni bayağı etkilemişti. Gelecek dönem ne olur bilemiyorum.
Hocaların, diğer öğrencilerin, yönetimin LGBTİ+ öğrencilere ve LGBTİ+ gündemlere yaklaşımları nasıldı?
Hocalarımızın gözlemleyebildiğim büyük çoğunluğu lubunyalara karşı pozitifler. Ama bu sadece benim gözlemleyebildiğim kısıtlı bir perspektif. Eminim çok başka deneyimlerde çok başka cevapların duyulabileceği bir sorudur bu. Benim bulunduğum alan içerisinde arkadaşlarım diyebileceğim insanlar tarafından bir fobiye maruz kalmadım. Tabii ki de okulda birçok sosyal katman var. Başka bir ortamda başka başka deneyimler yaşanabiliyordur. Ama bilginin bir avantajı da sanırım bu. Birçok topluluk var ve hangisinde iyi hissedebileceğini seçebiliyorsun. Atanmışlar hakkında ise ne söyleyebilirim bilmiyorum. Marka değeri kaygıları olmasa okulu daha boğucu bir yere çevireceklerinden şüphem yok sanırım.
Üniversitendeki LGBTİ+ öğrenci topluluğundan bahsedelim mi?
Üniversite içinde LGBTİ+ kulübü ve ayrıca lubunyaların var olabileceği feminist kulüp ve topluluklarda var. Bilgi Gökkuşağı Kulübü, Bilgi Kadın+ Topluluğu ve Bilgi Kadın Çalışmaları Kulübü okul içerisindeki aktif oluşumlar. Sene içerisinde benim en çok dahil olduğum iki oluşum Bilgi Gökkuşağı ve Bilgi Kadın+ydı. Özellikle Kadın+ vasıtasıyla tanıştığım insanlar sayesinde okul içi ve okul dışı feminist mücadeleyle ilgili çok şey öğrendim. İlk kez bir eyleme tek gitmediğimde de bu toplulukla gitmiştim. Çok güçlü hissettirmişti ve aynı zamanda ilk kez eylemlerde eğlenebileceğimi fark etmiştim.
Biraz da şehirden bahsedelim. Nasıl bir şehir sence İstanbul? Hem lubunyalığı hem diğer deneyimleri göz önünde bulundurursan nasıl bir ilişkin var şehirle?
İstanbul deneyim açısından maksimumu veren bir şehir sanırım. Sosyalleşme açısından, kültürel açıdan çoğu istediğimi bana veren bir şehir. Ben doğduğum günden beri bu şehirde yaşıyorum ama şehrin arka mahallesi sayılabilecek bir noktasında doğmam sebebiyle şehirle dediğimiz yerle tanışmam aslında üç dört yıl diyebileceğim bir süreyi kapsıyor. Tanıştığım günden beri bu şehri bolca romantize ettim. Son 2 yıldır ise romantize etmemdeki en büyük etkenlerden biri de lubunyalar diyebilirim. Lubunyalarla birlikte şehrin birçok yerinde birçok lubunyalık deneyimi yaşadım. Partisi olsun, draması olsun, aktivizmi olsun İstanbul tüm bunları maksimum derecede veriyor.
Bilgi Üniversitesi’ni tercih etmeyi düşünenlere söylemek istediğin bir şey var mı?
Bilgi bizim mücadelemiz sayesinden hala güvenli alan denebilecek bir yer. Bunu devam ettirmenin biricik yolu da mücadele etmeyi devam ettirebilmekten geçiyor. Bilgi Türkiye’nin ikliminden ayrı düşünülebilecek bir fanus değil. Hali hazırda alanlarımızın ve sınırlarımız ihlal edildiği faşist bir tarafın ses kazandığı her an bozulabilecek bir okul. Her yerde olduğu gibi burada da bunu korumak mücadeleden geçiyor.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.