"Lise hocam şöyle demişti: İstanbul’da üniversite okursan iki üniversite mezunu olursun. Biri kendi üniversiten biri de İstanbul’dan. Hakikaten böyle"
Üniversite tercih dönemi, bu yıl (2023) 27 Temmuz ve 8 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek. ÜniKuir olarak, geçen seneden beri Lubunya Tercih Yapıyor (LTY) serisiyle bir yola çıktık ve üniversite tercihi yapacak LGBTİ+’lar için önemli olduğunu bildiğimiz bir soruyu yanıtlamaya çalışıyoruz: “Gideceğim üniversitedeki lubunyalar neler yaşıyor?”
Elbette bu seri, tek bir lubunyanın belirli bir dönem içindeki deneyimini kapsıyor. Üniversitenin farklı kampüslerinden, farklı bölümlerinden lubunyaların hatta aynı dersi alanlarının bile tecrübe ettiklerinin birbirinin aksi olabileceğini göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü hepimizin deneyimi biricik.
Pek çok üniversitedeki LGBTİ+ özneden deneyim aktarımları aldığımız bu serinin, birkaç ay sonra kampüslere güneş gibi doğacak lubunyalara fikir vermesini umut ediyoruz. Lubunya Tercih Yapıyor (LTY) serisinde, kampüs güvenliğinden barınma sorunlarına, ders içeriklerinden burs imkanlarına, üniversite personelinin tutumlarından şehirdeki koli fırsatlarına kadar pek çok şeyden konuşuyoruz.
Lubunya Tercih Yapıyor dosyası ikinci yılında: Serinin altmış dokuzuncu konuğu İstanbul Gedik Üniversitesinden Deniz!
Kariyerini, dolayısıyla eğitim kalitesini önceleyerek tercih yaptığını ifade eden Deniz, iyi bir hukuk fakültesi arayışının onu İstanbul’a sürüklediğini; ancak İstanbul’un kendisi için bu kadar “öğretici” olacağından habersiz olduğunu ifade ediyor. Eğitim kalitesinden çok memnun olduğunu ifade ettiği bu “butik üniversitenin” öğrencilerine kampüs ortamı sunmadığının altını çiziyor Deniz, kendisi bu durumdan çok şikayetçi olmasa da…
Öğrencilerine kariyer olanakları yaratmada vakıf üniversitesi olmanın getirdiği sermaye imkanlarını kullandığını söyleyen Deniz, akademisyenlerinin özgeçmişlerinin eğitim kalitesinde keskin bir pozitif değişim yarattığı görüşünde.
Üniversitenin öğrencilere yarı zamanlı iş imkanları sunmak gibi iyi bir kaynak yarattığını aktaran Deniz, konu LGBTİ+ öğrenci olmaya geldiğinde ise kampüsün onun deneyiminde güvenli bir alan sunduğunu söylüyor. Üniversite personellerinden ya da akademisyenlerden yana fobik bir tavırla karşılaşmadığını ifade eden Deniz, yine de kampüsteki LGBTİ+ görünürlüğünün fazla olmadığı kanısında. Üniversitede LGBTİ+ topluluğu olmadığını aktaran Deniz, fobik öğrencilerin var olduğunu; ancak akademisyenlerin tutumlarının fobinin önünde bir engel olduklarını düşünüyor.
Senin tercih döneminden nasıl geçmişti, oradan başlayalım mı?
Ben İstanbul’da yaşamam gerektiğini ve burada okumam gerektiğini düşünmüştüm. Tercihlerden önceki yıl İstanbul’a tek başıma seyahate gelmiştim. Şehrin güzelliğine ve imkanlarına hayran kalmıştım. Hukuk bölümünün küçük şehirlerde okunmaması gerektiğini ve iyi bir akademik kadronun da hukuk eğitiminde çok önemli olduğunu biliyordum.
Bu noktada çok fazla kişiyle kontağım olmadı. İçime doğanı yaptım. Kadro iyi olmalıydı. Kadrolara baktığımda piyasada adı iyi üniversite olarak anılan üniversitelerin kadrolarına baktım. Oldukça vasat durumdaydı. Pek bir numarası yoktu. Hocaları arasında vasat hocadan farklı kimse pek yoktu.
Lubunya oluşum benim İstanbul’u seçmemde pek etkili olmadı doğrusu. Kendimi tanıyordum; fakat ideallerim daha çok eğitim almak üzerineydi. Nerede olursam olayım iyi hukuk eğitimini almak istiyordum. Özetle şunu demeliyim ki ben kadroya ve kadrodaki kişilerin sıradan akademisyenler olmamasına dikkat ettim. Herkes yüksek lisans ve doktora yapıp hoca olabilir. Ama bu hocaların farklılıkları da olmalı bence. Fakültemin kadrosu çok iyi. Bu da beni tercih döneminde etkiledi. İstanbul’da yaşama fikri de fena değil hani dedim. Tabii sonra sonra fark ettim. Bir lubunya için Türkiye’deki neredeyse en konforlu alan, tabii ne kadar olabilirse bu şehirmiş.
Lisede bir hocam vardı, şöyle demişti: İstanbul’da üniversite okursan iki üniversite mezunu olursun. Biri kendi üniversiten biri de İstanbul’dan. Hakikaten böyle. Ben buna ekleme yapıyorum iki değil ikiden fazla üniversiteden mezun oldum.
İstanbul Gedik Üniversitesine gelmeden ne umuyordun? Beklentini karşıladı mı?
Benim üniversitem butik bir üniversite. Gerçekten tipik bir butik üniversite. İçerisinde şaşırdığım ve hala şaşırdığım çok üst düzey görevlerde bulunmuş hocaları barındırıyor. Fakültemin vizyon ve misyonuna baktım, kadrosuna baktım, ders programına baktım. Bunların karşılığında fakülteye geldiğim için memnunum. Beklentimi karşıladı.
Kampüs açısından aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü kampüs ortamı maalesef yok. Ben her ne kadar bu duruma takılmasam da gerçekten bunu isteyen çok arkadaşım var. Üniversitede kafe ve restoran açısından çok büyük eksiklik var. Üstelik üretimde hiçbir farklı beslenme biçimine uygun yöntemlere rastlanmıyor. Eğer farklı beslenme biçimlerinden biri ile besleniyorsanız şans eseri denk gelirse ürünleri tüketebilirsiniz.
Üniversitenin artı ve eksileri neler sence?
Üniversitenin genel olarak iş edindirme odakla faaliyet göstermesinden memnunum. Bu konuda pek çok üniversite, “akademik yeterliliğime bakarım, iş bulup bulmaması beni ilgilendirmez” gibi bakıyor. Gedik bu dediğimi aynı isme sahip holding ve vakfının desteği ile yapıyor bence. Sanat faaliyetlerine anlam veremediğim bir şekilde yatırım yapıyor. Bu kadar sanat faaliyetine yatırım yapan üniversite bir elin beş parmağını geçmez. Örneğin Gedik Filarmoni Orkestrası ile Zorlu PSM, Süreyya Operası, CRR’de sezon boyunca konserler veriliyor. Radyo, podcast gibi çalışmalara yatırım yapılıyor. İşte bu dediklerimde öğrenciler dilerse çalışmalar yapabiliyor.
Kişinin kendini fark edebilmesi için pek çok aracı sunuyor. Bu aracı fark etmek ve bunu kullanmak ise kişiye kalmış bir şey. Üniversiteye ilk geldiğimde hep küçük bir üniversite kalacağını düşünüyordum yani üniversitenin vizyonu küçük kalmak gibi bir şeydi sanki. Şimdilerde yeni rektör üniversitenin gelişimi için ciddi çalışma yürütüyor.
Üniversitenin fiziki koşulları eksik. Pendik’teki kampüsü baya kötü. Doğru düzgün bir yatırım yapılıp öğrencilerin sosyal yaşamlarını keyifle sürdürebileceği bir kampüse ihtiyaç var. Kantin ve yemekhane olanakları çok zayıf. Her kampüste bir yer var ama pek kaliteli değil. Fiziki olanaklar artarsa bunun da gelişeceğini düşünüyorum.
Aldığın eğitim hakkında neler söylersin?
Yukarıda hocalarımız uzman demiştim. Her hoca uzman ama bunlar bir başka. Örneğin Anayasa Hukuku dersini emekli Anayasa Mahkemesi üyesi bir profesörden, medeni hukuk derslerini emekli hakim bir profesörden, hukuka giriş dersini Bosna Hersek İnsan Hakları Mahkemesi yargıcından aldım, bir sürü daha böyle ders ve hoca sayabilirim. Bu kişilerle iletişimlerimiz de çok kuvvetli.
Müfredat güncel hukukî gelişmelere göre hazırlanmış. GSÜ ve İÜHF müfredatlarına benzer. Çünkü zaten fakültede bulunan hocalar GSÜ’de, İÜHF’de, Koç Hukuk’ta uzun yıllar görev almış insanlar. Bahsini ettiğim fakültelerin müfredatı ne ise aşağı yukarı bizim fakültenin müfredatı da o yönde. Bunlara baktık ve öyle müfredat hazırladık diyeni duymadım. Tamamen kişisel araştırmalarım ve gözlemlerim nedeniyle bunu söylüyorum.
Kütüphanesi çok büyük değil. Hukuk kütüphanesi var ama ben oraya hukuk kitaplığı diyorum. Fazla kitap var ama kütüphane değil bence orası kitaplık. Veri tabanlarına erişim var. Bu güzel bir şey.
Hukukta dil bilen ve biraz ortalama sahibi herkes Erasmus değişim programına katılır. Erasmus eğitim hareketliliğinin yanı sıra staj imkanı da sunuluyor. Hocaların geniş ağı sayesinde staj yapılacak yer bir telefonla bulunabiliyor. Geriye sadece öğrencinin hibe almaya hak kazanması kalıyor.
Burslara erişim imkanın oldu mu? Eğer çalışman gerektiyse iş bulman zor muydu?
Bir kere İBB bursu aldım. Diğer burslar da hep tanıdıklar aracılığıylaydı. Aynı zamanda okurken hep çalıştım. Bu çalışmalarım yarı zamanlıydı.
Üniversitenin artılarından biri de burada karşımıza çıkıyor. Çünkü üniversitede çalışmak isteyen herkese neredeyse bir iş imkanı çıkabiliyor. Ben üniversitenin bir departmanında haftanın 15 saati yarı zamanlı olarak çalıştım. Birçok üniversitede bu çalışmanın karşılığında çok düşük ücretler verildiğini duydum. Bu konu hakkında bir yönetmelik var. Bizim üniversite bu yönetmelikte yazan maksimum tutarı veriyordu. Aynı zamanda çalıştığın gün karşılığında diğer personellere ne kadar veriyorsa o kadar yemek parası veriyordu.
Yaz dönemlerinde tercih tanıtımda çağrı merkezinde çalışma imkanı sunuyor. Buralarda da diğer idari personellerine ne kadar maaş veriyorsa o kadar maaş veriyor.
Üniversitede çalışmamın yanında hukuk bürolarında da çalıştım. Buralarda ofislerin taleplerini karşılayacak şeyler yazdım ya da benzeri şeyler. Bu da bir gelir kapısıydı. İş bulmam çok zor olmadı. Bence İstanbul’da iş bulmak diğer şehirlere göre daha kolay.
Özellikle bir LGBTİ+ öğrenci olarak kampüs deneyimini de konuşmak isteriz. İstanbul Gedik Üniversitesine yerleşmeden önce bu meseleye dair beklentilerin var mıydı?
Lubunya olarak üniversitemden bir beklentim yoktu. Fakat geldiğimde üniversite personeli ya da hocalar tarafından hiç fobik bir davranışla karşılaşmadım. Üstelik kimliğimi gizlemeyen ama çok da dillendirmeyen biriydim. Tıpkı hetero biri ben heteroyum demiyorsa ben de homoyum demiyordum o kadar. Ama eğer karşılaşsaydım nasıl bir mekanizma işletir ve bu durum için gerekli aksiyonların alınmasını sağlardım bunu bilmiyorum. Çünkü üniversitede bu konuya dair bir birim bence yok.
Özgür bir hukuk eğitimi umuyordum ve bunu buldum. Düşüncelerimi sonuna kadar ifade ettim. Sınav kağıtlarımda bu düşüncelerimi hep açtım. Düşüncelerim yüzünden dersten kaldığım olmadı. Söylemesi ayıp yüksek notlar alırdım. Ben düşüncelerimi ifade edebilecek özgür ortamlarda bulunmayı önemserim. Üniversitemin bana sunduğu bu ortam benim sosyal hayatta da bazı şeyleri rahatlıkla aşmamı sağladı, bir özgüveni destekledi bu durum.
Bir LGBTİ+ olarak kampüste, derste, yemekhanede, kantinde, tuvalette neler yaşadın, neler deneyimledin?
Aslında kötü bir şeyle karşılaştım diyemem. Sadece yer yer şunu düşündüm: Pek dillenmiyoruz sanırım. Çekingen lubunyalar var sanırım diye de düşündüm. Bir örgütlenme yoktu. Zaten dedim ya butik bir üniversite, öğrenci sayısı çok değil. Derste lubunyaları destekleyen ifadeler kullandığımda hoca tarafından konu hakkında hiçbir olumsuz şeye maruz kalmayacağımı aksine bir öğrencinin beni susturmak için, ki susturamadı kimse orası ayrı, harekette bulunmasına hocanın müdahale edeceğini hissediyordum.
Diğer öğrencilerin tutumları nasıldı?
Elbette fobik öğrenciler var. Sanırım hocalardan çekindikleri için bu fobikliklerini pek gösteremiyorlar. Dedikodu çok dönüyor. Aman olsun şanımız yürüsün.
Üniversite personelleri peki?
Bir keresinde bir şoförün “ibne” ifadesini kötücül anlamda bir başkasına kullandığını duydum. Bu durumu pek dikkate almadım.
Üniversite yönetiminin LGBTİ+’lara yönelik tutumları ve politikaları?
Bence üniversite yönetiminin önüne lubunyalarla ilgili bir konu gelmedi. Gelirse rektöründen biraz şüpheliyim, iktidar yanlısı olabilir. Ama idari personelin çoğunluğunun konu hakkında lubunyaların yanında olacağını düşünüyorum.
Üniversitendeki öğrenci toplulukları hakkında bilgin var mı? LGBTİ+’lar için güvenli mi sence senin bildiklerin?
Üniversitede LGBTİ+ topluluğu yok. Hukuk kulübünü biliyorum. Bence güvenli.
Kulübün tüzüğünde cinsel yönelim, cinsel kimlik gibi ifadeler yer alıyor. Kulübün cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gözetmeden faaliyetlerini sürdürür şeklinde hükmünü içeren bir tüzüğü bulunuyor. Kulüp yönetiminde belki de fobik diyebileceğimiz insanlar da var; fakat kulübün disiplin kurulu olduğu için ve bu kurul da ciddi bir şekilde görevini yerine getirdiği için tüzüğe aykırı davranışlarda bulunanlara yaptırım uygulanıyor. Bu da bir noktada güven sağlıyor.
Kampüsün neler sunduğundan bahsettik, biraz da şehirden bahsedelim. Nasıl bir şehir sence İstanbul?
Güzel, pahalı, zor, yorucu, bolluk içeren, duygularda tatmin yaşanabilecek, çok şey öğrenilecek bir şehir.
LGBTİ+’ların çalışmalarını yürüttüğü sivil toplum örgütleri İstanbul’da bariz bir şekilde fazla. Bu alanda bir şeyler yapmak isteyen birisi için Gedik’te okumak mantıklı.
Ev ararken pek bir zorlukla karşılaşmadım. Herkesin güvenliğine ekstra özen göstermesi gereken bir şehir olduğunu da düşünüyorum.
Bir lubunya olarak sana bir kampüs yaratma imkanı verilse, nasıl bir yer yapardın orayı?
İfade özgürlüğünün maksimum şekilde tanındığı, örgütlenmenin önünde engel olmadığı, uluslararasılaşmada sistematik biçimde yayılmanın sağlandığı, fiziki imkanların çoğaltıldığı, insan onurunun her şeyden üstten tutulduğu yaşamsal alan ve hoşgörülü bir yer yapardım.
İstanbul Gedik Üniversitesini tercih etmeyi düşünenlere söylemek istediğin bir şey var mı?
İstanbul’da olmak istiyorsan ve büyük kampüs hayallerin yoksa Gedik’e gelebilirsin. Hukuk bölümü için söyleyecek olursam oldukça ileri kalitede eğitim veriliyor. Üretmek istersen önünü açıyorlar. Birlikte büyüyorsunuz üniversite ile. Diğer bölümlerde sektöre yakın olduğu ve uygulamalı olduğu için tercih edilebilir yerlerden.
Lubunya olman senin bu üniversitede kendini geliştirmene engel olmaz. Ben deneyimlerime dayanarak böyle olduğunu düşünüyorum.
2022 yılı LTY listesi için tıkla!
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.