“Tercih öncesinde lubunya olarak beklentim sadece homofobiye maruz kalmamaktı. Çok üzücü bu kadar düşük beklentimin olması, biliyorum.”
Tercih dönemi devam ediyor. ÜniKuir olarak, birkaç ay sonra kampüslere güneş gibi doğacak lubunyalar için pek çok üniversitedeki LGBTİ+ özneden deneyim aktarımları almak için yola koyulduk. Lubunya Tercih Yapıyor (LTY) serisinde, kampüs güvenliğinden barınma sorunlarına, ders içeriklerinden burs imkanlarına, üniversite personelinin tutumlarından şehirdeki koli fırsatlarına kadar pek çok şeyden konuşacağız.
Elbette bu seri, tek bir lubunyanın belirli bir dönem içindeki deneyimini kapsıyor. Üniversitenin farklı kampüslerin, farklı bölümlerinden hatta aynı dersi alan lubunyaların tecrübe ettiklerinin dahi birbirinin aksi olabileceğini göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü hepimizin deneyimi biricik.
Üniversiteli LGBTİ+ olmak hakkında daha çok deneyimi görünür kılmak ümidiyle oluşturduğumuz serinin sekizinci konuğu İstinye Üniversitesi’nden Yalçın.
LTY Serisi #7: Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nden Egemen anlatıyor
Yalçın, İstanbul’daki üniversitelerden İstinye Üniversitesi’nin Hemşirelik bölümünden yeni mezun. Açık kimlikli bir lubunya olarak ayrımcılıkla karşılaşmamak üniversiteye dair beklentilerinde ilk sıralardaymış, öyle de olmuş. Üniversitesinden memnun olduğunu gösteren çok fazla başlık aktaran Yalçın, sadece son eğitim yılında müfredat değişiminden hoşnut olmadığını dile getiriyor.
Dersi olmadığında dahi vakit geçirmek için kimi zaman kampüsü seçen Yalçın, çok canlı ve genç diye tanımladığı kampüste, yönetimin sahip çıktığı ve personel kimliği taşıyan Oscar isimli köpekle oynamanın kendisini en mutlu eden şeylerden biri olduğunu söylüyor.
İstinye Üniversitesi’ni tercih etmeyi düşünen öğrencileri tercih dönemi okuldaki “guide” (rehber) öğrencilerin çok başarılı bir şekilde bilgilendirdiğini aktaran Yalçın, konu kendi tercih döneminden açıldığında ise lubunya bir öğrenci olarak dönem tek beklentisi olduğunu anlatıyor: “Sadece homofobiye maruz kalmamaktı.”
Kampüste hiçbir zaman zorbalığa uğramadığın, derslerde hak savunuculuğu yaptığında yadırganmadığını ifade eden Yalçın, kampüste cinsiyetsiz tuvaletlerin de yer aldığını aktarıyor. İki açık kimlikli LGBTİ+ arkadaş olarak üniversitede LGBTİ+ topluluğu kurmayı denemişler ancak sayıca az oldukları ve ders/staj yoğunluğu nedeniyle başarılı olamamışlar. Yalçın, “belki yeni tercih eden arkadaşlar bunun başarır” diye temenni ediyor.
Sözü uzatmadan Yalçın’ın deneyimi baştan sonra dinleyelim.
Senin tercih döneminden başlarsak eğer, nasıl geçmişti hatırlıyor musun?
Ben üniversite tercihi yaparken akademik kadroya ve okulun benim okumak istediğim bölüm için sağladığı imkanlara odaklanmıştım. Hemşirelik okudum. Okulun kendi hastanesi olması, sağlıkla ilişkili gelişmiş laboratuvarlarının olması, fobik olmaması, staj imkanları, mezuniyet sonrası sağladıkları iş imkanları ve eğer düşünürsem yüksek lisans bölümleri gibi konuları öncelikle önemsediklerim arasındaydı.
İstinye Üniversitesi’ne gelmeden ne umuyordun? Beklentini karşıladı mı?
İstinye’ye gelmeden önce aslında yukarda belirttiğim beklentilerimle beraber güzel bir üniversite ortamı umuyordum. En önemli noktalardan biri açık kimlikli bir lubunya olarak fobiyle karşılaşmamaktı. Evet, beklentilerimi karşıladı.
Okula dair sevdiğin şeyler neler ya da sevmediklerin? Nasıl bir kampüs ortamı sunuyor sence İstinye Üniversitesi?
Okul çok köklü ve eski bir okul olmadığından, imkanları mümkün olan en üst düzeyde sunarak “iyi bir üniversite” olmak hedefleniyor bence. Memnun olduğum şeylerden bazıları; okulun eğitim dışında çok sosyal olması, sürekli alanında uzman kişilerle etkinlikler yapılarak mentor buluşmalarının yapılması, neredeyse tüm özel günlerin başarılı diyebileceğim etkinliklerle kutlanması, yıllardır birçok okulda olmayan bahar şenliklerinin her yıl yapılması, araştırma görevlileri dışında dışında profesör hocalara dahi mail ve hatta Whatsapp üzerinden çok basit ve hızlı ulaşmak memnun olduklarım arasındaydı. Memnun olmadığım tek şey en son eğitim yılıma denk gelen müfredat değişimiydi…
İstinye Üniversitesi bence çok canlı ve “genç” bir kampüs ortamı sunuyor. Dersim olmadığında bile okulda çok rahat zaman geçirilebiliyordum. Hocalar sorduğumuz tüm sorulara içtenlikle cevaplar veriyordu. Okulun binası yapılırken orada yaşayan bir köpeği yönetim sahiplenmişti. Oscar adındaki personel kimliği olan bu köpeği gezdirmek ve onunla top oynamak beni en çok mutlu eden aktivitelerdendi. Bence bunlar, Cevizlibağ gibi bir sanayi mahallesinde ve etrafında 3 tane daha üniversitenin bulunduğu bir bölgede hoş şeyler.
Aldığın eğitim hakkında neler söylersin?
Okulun yeniliğinden dolayı bölüm başkanı değişti ve bu benim eğitim dönemime denk geldi. Yeni gelen hoca sonrası müfredat değişti. Öncesinde verilen dersler ve ders içerikleri çok başarılıydı. Yeni müfredat bence daha başarılı değil. Akademik kadro benim dönemimde iyiydi. Özellikle hocalara ulaşmak çok kolaydı ve hocalarımız çok tatlı insanlardı.
Kütüphanenin sağladığı imkanlar çok geniş. Birçok ücretli uluslararası ve ulusal yayına kolayca ve sınırsızca erişebiliyorduk. Sadece kullanılması biraz zor. Nasıl kullanılması gerektiğini çözdüğüm andan itibaren birçok kaynağa kolayca erişebilmiştim.
Barınma ihtiyacını nasıl giderdin?
Üniversitenin ilk yılında civar semtte bir evde yalnız yaşadım. Sonraki yıllarda ailemle yaşadım. Her iki deneyimde benim için sorunsuz ve tatmin ediciydi. Okulun metrobüse yakınlığı ve olduğu konum sebebiyle çok pahalı olmayan birçok seçenek mevcut. Ayrıca okul Cevizlibağ’da olduğundan çok büyük KYK yurdu olan Atatürk Öğrenci Yurdu’na yürüme mesafesinde. Okulun anlaşmalı olduğu özel yurtlar ve bu yurtlardan direkt servis gibi imkanlar mevcuttu. Tercih zamanı, tanıtım günlerinde bu konularda çok başarılı “guide” (rehber) öğrenciler mevcut okulda. Okulun öğrencileri çok samimi şekilde bilgilendiriyorlar.
Burslara erişim imkanın oldu mu? Eğer çalışman gerektiyse iş bulman zor muydu?
ÖSYM bursu, başarı bursu ve tercih bursum mevcuttu. Bunlara erişmem doğal olarak hiç sorun yaratmadı. Ben hiç çalışmadım ama sınıfta çalışan birçok arkadaşım mevcuttu. Okul döneminde kütüphanede ve öğrenci işlerinde çalışan arkadaşlarım dışında sadece sosyalleşmek için bile tercih döneminde “guide” olarak çalışan arkadaşlarım vardı. Hepsi de halinden memnundu. Şikayetlerini hatırlamıyorum.
Bir lubunya öğrenci olarak kampüs deneyimin nasıldı? Üniversiteye başlamadan beklentilerin neydi, karşılandı mı?
Tercih öncesinde bu konudaki beklentim sadece homofobiye maruz kalmamaktı. Öncesinde de zor bir lise dönemi geçirdiğim için şiddet ve aşağılanmaya maruz kalmamak benim için yeterli olacaktı. Çok üzücü bu kadar düşük beklentimin olması, biliyorum. Fakat kampüste şiddete maruz kalmak şöyle dursun birçok arkadaşım tarafından desteklendim. Umduğumdan fazlasını bulmuştum, bundan dolayı mutluydum.
Bir LGBTİ+ olarak kampüste, derste, yemekhanede, kantinde, tuvalette neler yaşadın, neler deneyimledin?
Bir lubunya olarak kampüste hiçbir zorbalık ve ötekileştirmeye maruz kalmadım. Derslerde zaman zaman konular içerisinde konuşulurken rahatlıkla söz alıp, hak savunuculuğu yaptığımda kimse farklı bakmıyor hocalar ve arkadaşlarım tarafından sıkça destekleniyordum. Tuvaletler genellikle kadın/erkek olarak ayrılsa da okulda cinsiyetsiz tuvaletler mevcut. Kapısında tabii ki “cinsiyetsiz tuvalet” gibi şeyler yazmıyor ama sadece “WC” yazan ve cinsiyet ibaresi olmayan tuvaletleri erkek/kadın/lubunyalar olarak sorunsuz kullanıyorduk.
Hocaların LGBTİ+ öğrencilere ve LGBTİ+ gündemlere yaklaşımları nasıldı?
Hocalarım açıkça LGBTİ+ olan bana ve yakın arkadaşıma karşı normal davranıyorlardı. Pozitif veya negatif herhangi bir ayrımcılık içeren yaklaşımları yoktu. Sadece cerrahi hocamız transfobik bir espri yaptı. Hiçbirimiz onu duymadık ve bu konu hakkında konuşmadık. Ben o hocanın bunu söylemesine tepki vermedim çünkü versem de anlamayacak bilinçte biriydi. Ruh sağlığı hocamız ise LGBTİ+’lar hakkında bir derste uzun uzun konuştu ve birçok arkadaşımıza fikrini sordu. Cevaplarda olumsuz herhangi bir şey hatırlamamakla birlikte hocanın olumlu birçok şey söylediğini hatırlıyorum.
Diğer öğrencilerin, okul personelinin ya da yönetimin tutumları?
Öğrenciler arasında fobik olduğunu tahmin ettiğimiz insanlar vardı. Ama genel görüşe kıyasla sayıları çok az olduğu için bırakın tepki göstermeyi fikirlerini ifade etme ortamı dahi bulamadılar. Öğrencilerin genel tutumu olumlu yöndeydi.
Okuldaki hiçbir personel ve idareci açıkça veya bakış/gülümseme gibi üstü kapalı dahi fobik tavırlar sergilemedi. Üniversite yönetiminin ise destekleyen veya ayrımcılık içeren tutumları yoktu.
Üniversitende LGBTİ+ öğrenci topluluğu var mıydı? Varsa ve bu topluluğa dahilsen, neler yapıyorsunuz kısa bahseder misin?
Üniversite yeni olduğu için birçok topluluk yeni yeni kuruluyordu. Bize sürekli bu konuları okulun değil öğrencilerin geliştireceği açıkça söyleniyordu. Sürekli kulüp kurma konusunda veya sosyal etkinliklere katılmamız konusunda cesaretlendiriliyorduk. Bunların sonucunda okulda İSÜ PRİZMA isminde bir öğrenci kulübü kurmak istedik. Ama o dönemdeki yoğun derslerden ve stajdan çok vakit bulamadık.
Okuldaki kulüp danışmanıyla bu konuyu konuştuğumda şunu dediğini çok iyi hatırlıyorum; “Burası çok yeni bir okul. Toplam öğrenci mevcudumuz 5.000 kişi zaten. Bu kulübü kurabiliriz ama çok aktif çalışabileceğini düşünmüyorum”. Zaten sonrasındaki ders ve staj yoğunluğu sebebiyle de bu girişimin devamını getirmedik. İki açık kimlikli lubunyaydık bunu isteyen. On kurucu üye gerekiyordu. Diğer sekiz kişi lubunya olmayan ama açıkça destek veren arkadaşlarımızdı. Özetle başaramadık. Belki yeni tercih eden arkadaşlar bunu başarır.
Okuldaki LGBTİ+ öğrenci topluluğu olmayan diğer öğrenci topluluklarını nasıl değerlendirirsin? Bu topluluklar lubunyalar için güvenli mi?
Okulda birçok kulüp etkinliği lubunyalar için güvenli fakat kapsayıcılık adına maalesef ek bir çalışmaları yok. Ben Hayvanseverler Kulübündeydim mesela ve kurucumuz açık kimlikli bir geydi.
Kampüsün neler sunduğundan bahsettik, biraz da şehirden bahsedelim. Nasıl bir şehir sence İstanbul?
İstanbul berbat, karmakarışık, herkesin koşuşturma içinde olduğu saçma bir şehir. Ama bunların yanında lubunyalar için çok güvenli etkinliklerin olduğu, gece hayatının sürekli canlı olduğu, koli bulma sorununun asla yaşanmayacağı pahalı bir şehir. Ben İstanbul hakkında daha fazla konuşmak istemem çünkü zaten eminim herkesin bu konuda bir fikri vardır.
İstinyee Üniversitesi’ni tercih etmeyi düşünenlere söylemek istediğin bir şey var mı?
Özetle İstinye Üniversitesi için güvenli bir ortam denilebilir. İnsanlar genç ve güzel eğleniyorlar. Kütüphane, kaynaklara ulaşma konusunda bence çok başarılı. Şehrin Avrupa Yakası’nın merkezinde, metrobüs sayesinde çok kolay ulaşılabilen bir konumda, sürekli etkinliklerle kendini güncelleyen ve yaşayan bir üniversite. Bunu söylüyorum çünkü daha önce bu saydıklarımın asla olmadığı başka bir “özel” üniversitede okumuştum. Okulun akademik kadrosu bölümlere göre değişen fakat başarılı hocaların olduğu güçlü bir kadroya sahip.
Okul içinde lisans okumuş iki açık kimlikli lubunya arkadaşlar olarak asla sorun yaşamadığımızı söyleyebilirim. Sohbetlerimiz, kahkahalarımız ve hatta ara ara “herrrraaaaalldeee” naralarımız bile tepki görmedi. Hatta okulda sıkça karşılaştığımız ama tanımadığımız ve tanışmak için yanına yaklaşmaya cesaret edemediğimiz aşırı havalı, çok güzel makyaj yapan erkek lubunyaya bile herkes arkasından hayranlıkla bakar ve güzel tepkiler verirdi.
Çok güzel eğitim aldığımı düşündüğüm, fobiye maruz kalmadığım, istediğim birçok imkana eriştiğim ve okulun bunları kolaylaştırmak için çaba sarf ettiği güzel bir deneyimdi benim için. Tabii ki bir Boğaziçi veya Koç değil. Son olarak da bunu söylemek isterim.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.