LGBTİ+’ların sağlık hakkına erişimini kolaylaştırabilmek ve tıp fakültesi öğrencileri ile dayanışabilmek için LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Ağı kuruldu.
“Biz, bir yandan sağlık hizmeti almaya çalıştığımızda ayrımcılığa, damgalamaya, nefrete maruz kalırken bir yandan da tıp fakültelerinde kendi sağlığımız hakkında konuşma ve araştırma alanı bulamayan LGBTİQA+’larız.”
LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Ağı, “kim?” olduklarına dair soruyu sosyal medyasında bu cümlelerle cevaplıyor. Amaçları, herkes için eşit ve erişilebilir sağlık hizmeti verebilmek, LGBTİQA+ sağlığına dair bilgi üretimine katkı sağlamak ve sağlık kurumlardaki nefret politikalarını değiştirebilmek. Ağ, geçtiğimiz hafta yayınladığı başka bir içerikle, böylesi bir ağa neden ihtiyaç olduğunu geçmiş zaman haber manşetleriyle ortaya koydu: “Trans kadın doktora ‘genel ahlak’ bahanesiyle memuriyetten men”, “Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi’nde transfobik ayrımcılık”, “Doktor trans bireyi tedavi etmedi!”, “Ekonomik kriz transların hormon ilaçlarını da vurdu: Eczane eczane ilaç arıyorlar”, “Cinsiyet değiştirme ameliyatlarının faturası ağır”
LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Ağı’nın üç kurucu üyesinden biri olan İlay’la dışlayıcı bir sağlık sisteminin içinde debelenen lubunyaların maruz bırakıldıklarını, tıp eğitimi içindeki ayrımcılıkları, ağın nasıl ortaya çıktığını ve dayanışma planlarını konuştuk. Çalışmalarının LGBTİQA+ tıp öğrencilerinin esenliği ve LGBTİQA+ sağlığı olarak iki ana hatta ayrıldığını belirten İlay, örgütlenmelerinin karakterinin altını çiziyor: “Bu ağ her şeyden önce bir dayanışma ağı”
Sosyal medyada kuruluş metinlerini yayınlamalarının üstünden 48 saat geçmişken 21 farklı üniversiteden 50’ye yakın başvuru aldıklarını söyleyen İlay, 20-21 Mayıs tarihlerinde düzenleyecekleri Örgütlenme ve Strateji Belirleme Çalıştayı’nda tıp fakültesi öğrencileri ile bir yol haritası çizmek için bir araya geleceklerini hatırlatıyor.
LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Ağı’nı kimler kurdu, ağ kimlerden oluşuyor?
Biz bu ağı aynı tıp fakültesinde okuyan, birbirlerini kişisel hayatlarında da tanıyan 3 kuir arkadaş olarak kurduk. Deklarasyonumuzdan itibaren iki gün içerisinde Türkiye’nin her yerinden 50’nin üzerinde başvuru aldık. Henüz tanışma toplantımız gerçekleşmemişken ve çalışmalarımız başlamamışken birkaç satırlık bir manifestoyla 21 farklı üniversitenin tıp fakültesinden 50’den fazla kişiye ulaşmak bizim için inanılmaz bir başarı.
Manifestonuzdan böyle bir ağın neden gerekli olduğuna dair kısa bir açıklamanız var ancak bu ağın kuracılarını kişisel olarak harekete geçiren şey ne oldu?
Türkiye’deki her sistemin olduğu gibi sağlık sisteminin de LGBTİQA+lar için yetersiz, güvencesiz, ayrımcı politikaları olduğu zaten hepimizce bilinen bir gerçek. Ancak yıllardır bu gerçekle yaşamamıza rağmen bu ağı şimdi kurmuş olmamızın elbette ayrı bir motivasyonu var. Jiyan, Arya ve ben Ankara’da hem sokak hareketinde hem de aktivizmin fırsat bulduğumuz her köşesinde mücadele etmeye çalışan translarız.
Aynı üniversitede okuyan kuir tıp öğrencileri olmamızın yanında bir ortak noktamız daha vardı: Üçümüz de aynı sene çeşitli nedenlerle eğitimimize ara vermek zorunda kalmıştık. Aynı fakülteden üç kişinin aynı sene eğitimlerine devam edememesi elbette bir tesadüf değildi. Her birimizin önünde fakülteye devam etmek için farklı engeller olsa da bu engeller dönüp dolaşıp bir yerde ortaklaşıyorlardı: Türkiye’de trans olmak.
Okuyanlar bilir, tıp fakültesi hem psikolojik olarak hem de ekonomik olarak öğrenciyi fazlasıyla yoran ve yıpratan bir fakültedir. Biz kuir tıp öğrencileri olarak cinsel kimliklerimiz sebebiyle maruz kaldığımız aile şiddetinin, ekonomik şiddetin, psikolojik ve çoğu zaman da fiziksel şiddetin yanında fakültenin ağırlığını da taşıyamadığımızı fark ettik. Bu yüzden ülkenin her yerindeki kuir tıp öğrencilerinin maddi ve manevi alanda güçlenebileceği bir dayanışma ağı kurmak istedik. Birlikte güçlenirken kendi sağlığımızla ilgili bilgilere ulaşabileceğimiz ve bu alanda yeni bilgiler üretebileceğimiz bir sistem de kurabileceğimizi düşündük. Çünkü bizi yoran tek şey fakülteyi bitirememe korkusu değil; geleceğin doktorları olarak kendi sağlığımıza dair hiçbir şeyi öğrenememenin yanı sıra ismimizi yalnızca ayrımcı, damgalayıcı, küçük düşürücü söylemlerin içinde duymak.
Sağlık hizmeti alırken lubunyaların yaşadıkları ayrımcılıkları, belki ilk aklımıza gelmeyenleri, örneklendirebilir misin?
Doktor ve hastanın ilk teması anamnez dediğimiz hasta hikayesini almakla başlıyor. Biz lubunyalar olarak daha ilk adımda yanlış cinsiyetlendirme, HIV fobi, transfobi gibi birçok damgalayıcı ve ayrıştırıcı şiddete maruz kalıyoruz. Özellikle cinsiyet uyum sürecindeki translardan rıza dışı HIV testi alınması, trans oldukları için tedavilerinin sağlık çalışanları tarafından reddedilmesi gibi durumlar sıklıkla yaşadığımız şeyler.
LGBTİQA+’ların sağlığa erişimi dediğimizde aklımıza gelen ilk şey cinsiyet uyum süreci olsa da bu kavram çok daha geniş bir alanı kaplıyor. Çok basit bir örnek: Cinsiyet uyum sürecinde olan ve testestoron kullanan bir arkadaşımız 15 yaşından beri halk arasında çikolata kisti olarak bilinen endometriozisle mücadele ediyor ve doktoru tarafından önerilen tek tedavi yöntemi doğum kontrol hapları yani bolca östrojen. Sonuç olarak tedavisi için önerilen tek seçenek cinsiyet uyum sürecini engelleyen bir seçenek. Peki başka tedavi yolları yok mu? Elbette var. Ancak tedaviyi öneren doktor cinsiyet uyum sürecini elzem görmediği için başka bir seçenek sunmaya gerek duymuyor. Bu örnek gibi göze çarpmayan ‘ufak tefek’ olarak nitelendirilen problemler birçok lubunyanın ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmasına sebep oluyor. Kısıtlı tedavi seçenekleri sebebiyle lubunyalar adeta sağlıkları ve cinsiyet kimlikleri arasında bir seçim yapmaya itiliyor.
Tıp öğrencileri, eğitim alırken hangi zorluklardan geçiyor, biraz özetleyebilir misin?
Biz lubunyalar cinsel yönelimlerimiz ve cinsiyet kimliklerimiz sebebiyle çoğu zaman inanılmaz bir aile şiddetine maruz kalıyoruz. Bu aile şiddetinin ilk adımı genelde ekonomik şiddet oluyor. Sokak aktivizmi içinde olanlarımız çok yüksek ihtimalle KYK burs ve kredilerimizi kaybediyoruz. Ebeveynlerimizin üzerine kayıtlı bulaşık makinesine kadar soran çeşitli özel kurumların burs formlarını ise birçoğumuz ailelerimizle görüşmediğimiz için dolduramıyoruz. Hal böyleyken dört basamaklı fiyatlardan başlayan kitaplarımızı almak imkansız bir hale geliyor. Beyaz önlük, stetoskop, scrubs derken eğitimimizi tamamlamak için adeta bir servet ödemek zorunda kalıyoruz. TUS dershanelerinden bahsetmiyorum bile. Birçoğumuz gerekli eğitim materyallerine ulaşamadığımız için eğitimimize ara vermek zorunda kalıyoruz.
Bu ekonomik buhran yetmezmiş gibi fakültelerimizde idare, hocalarımız ve akranlarımız tarafından türlü LGBTİQA+ fobik şiddete maruz bırakılıyoruz. Kendi sağlığımız hakkında bir şeyler öğrenmeyi beklerken adımızı yalnızca ayrımcı, damgalayıcı, küçük düşürücü cümlelerin içinde duyuyoruz. Açık kimlikli olanlarımız LGBTİQA+ fobik hocalar yüzünden stajlardan geçemiyor. Hatta inanması güç ama Hipokrat Yemini etmiş hocalarımız sınıflarımıza gelip bizleri ‘Büyük Aile Yürüyüşü’ adı altındaki nefret yürüyüşlerine katılmaya çağırıyor.
Tüm bu nefret biçimleri karşısında bazılarımızın kendi arasında kurduğu dayanışma mekanizmaları dışında maalesef hiçbir korunağımız yok. Bu mekanizmaların işe yaradığı yerler elbette var ancak yeterli değil. Örneğin Ankara’da bir süre boyunca tanıdıklar üzerinden iletişime geçip birbirimize kitap, önlük, scrubs, stetoskop ulaştırmaya çalıştık. Ancak ulaşabildiğimiz bir kişi varsa ulaşamadığımız yüz kişi var, biliyoruz. Bu yüzden LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Ağı’nı kurduk. Bu ağ her şeyden önce bir dayanışma ağı. Hedefimiz her fakültedeki tıpçı lubunyalara ulaşmak.
Planlarınız neler?
Genel olarak planlarımız LGBTİQA+ tıp öğrencilerinin esenliği ve LGBTİQA+ sağlığı olarak iki ana hatta ayrılıyor.
LGBTİQA+ tıp öğrencilerinin sosyal, fiziksel, psikolojik ve ekonomik esenliği için kısa vadeli planlarımız arasında yeni örgütlenen bir ağ olarak üyelerimizle fiziksel veya online ortamlarda bir araya gelmek, deneyimlerimizi çeşitlendirmek ve esenliğimiz için ortak dayanışma pratikleri geliştirebilmek olarak sıralanabilir. Esenlik için uzun vadeli hedefimiz ise bu esenliği sağlayabilecek kaynakları ve ortamları geliştirmek ve sürdürülebilir olmasını sağlamak denebilir. Bu kaynak ve ortamlar şöyle sıralanabilir: LGBTİQA+ tıp öğrencilerinin düzenli aralıklarla bir araya geldiği esenlik buluşmaları düzenlemek, fobi veya şiddete maruz kalan üyelerimize psikososyal yardım sağlayabilmek, halihazırda yüksek eğitim masraflarıyla boğuşan LGBTİQA+ tıp öğrencileri için maddi dayanışma mekanizmaları kurabilmek…
LGBTİQA+ sağlığı için yapmak istediklerimiz ise gerçekten çok fazla ve çok yönlü. Bu alandaki çalışmalarımızı bir eğitim kolektifi de olabilecek şekilde kurmaya çalışıyoruz. Bize kendi komünitemizin sağlığına dair nerdeyse hiçbir şey öğretmeyen, sadece hedef gösterilmek için dile getirildiğimiz tıp müfredatını değiştirmek ve genişletmek istiyoruz. Bu dönüşümü sağlamadan önce bizlerin de LGBTİQA+ sağlığı alanında kapsayıcı ve yeterli bir bilgiye sahip olması gerekiyor. Türkiye’deki mevcut durumda bu alanda yüzeysel bir eğitim alabilmek dahi çok zor. Bizlerin de öğrenme süreci aslında globalde mevcut birçok LGBTİQA+ sağlığı ders kitabına ve rehberlerine erişimimize bağlı. Bu rehberleri dil bariyeri veya doğrudan erişememe gibi engelleri ortadan kaldırarak erişilebilir hale getirmek hedeflerimiz arasında.
Kimlerle dirsek temasında, kimlerle iletişim halinde yürütmeyi planlıyorsunuz bu projeyi?
LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri ağı kendini bir dayanışma ve eğitim kolektifi olarak kurguluyor. Bünyesinde birçok kurum, dernek, sivil toplum örgütü, sendika, öğrenci kulübü, meslek odası ve bunların sağlık-öğrenci kollarıyla temasta üyeleri halihazırda bulunuyor. Bu kurumlarla çeşitli projelerde ortaklaşmaya, beraber bir proje yürütmeye, kurumları LGBTİQA+ sağlığını da kapsayacak şekilde dönüştürmeye yönelik planlarımız mevcut. İletişim halinde olduğumuz ve çeşitli alanlarda ortaklaşmayı planladığımız kurumlar arasında Türk Tabipleri Birliği (TTB), TTB Tıp Öğrencileri Kolu (TTB-TÖK), LGBTİ+ ve sağlık dernekleri, sağlık emek sendikaları, bağımsız LGBTİ+ örgütlenmeleri, sağlık uzmanlık dernekleri bulunuyor.
LGBTİ+ tıp öğrencilerini bu ağa davet ederken ne söylersin?
Sistemin karşımıza getirdiği zorluklarla tek başımıza başa çıkmak zorunda değiliz. Birleşerek daha güçlü daha kalabalık bir mücadele verebiliriz. Ben trans bir tıp öğrencisi olarak yalnız olmadığımı biliyorum. Herkesi bu dayanışmaya ortak olmaya çağırıyorum. Hayatta kalabilmek için, eğitimimizi tamamlamak için, kendi sağlığımız hakkındaki bilgiyi kendimiz üretebilmek için ve bence her şeyden önemlisi bu sağlık sistemindeki ufak bir taşı bile yerinden oynatarak birçok LGBTİQA+’ nın hayatına dokunabilmek için bir araya gelelim ve birlikte mücadele edelim. Yanımızda bize hatırlatacak kimse olmadığını düşündüğümüz zor zamanlarda hatırlatmak için varız: Dayanışma yaşatır.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.