Sosyal medya hesaplarını kurup, yola çıktıklarını haber veren Mersin Üniversitesi LGBTİ+ Dayanışması’nın kurucusu Rojda ile konuştuk.
Bu sıralar Güney’de bir şeyler oluyor. Üç büyük şehir dışındaki örgütlü mücadelenin önemli adreslerinden biri Mersin’in üniversitesinde bir LGBTİ+ topluluğu yeşeriyor. Çiçeği burnunda topluluğun kurucusu Rojda ile bu kararı nasıl aldığını, Mersin Üniversitesi’nin nasıl bir yer olduğunu ve topluluğun neler yapmak istediğini konuştuk.
Rojda, iki senedir Mersin’de ve lubunya topluluğu olmayan üniversitesindeki bu yoksunluğa daha fazla izin vermek istememiş. Onunla ile sohbetimiz “önce kendimi var etmek sonra daha güvenli alanlar yaratarak mücadeleyi oluşturabilmek için” yaptığı aktivizmle başlıyor. Mersin Üniversitesi’nde de lubunyaların birbirini tanıdığını söylüyor ama o, örgütlü mücadele kurmanın artık zamanı geldiğini düşünerek yola çıkmış.
Mersin’deki örgütlü lubunya tarihini bildiğini ancak şehre geldiğinde kendini çok yalnız hissettiğini aktaran Rojda, bu kez kendisinin örmeye niyetli olduğu dayanışma ile üniversitenin ve şehrin potansiyelini değerlendirmenin peşinde. Kampüsün hem lubunyanın iyi vakit geçirebilmesi hem de mücadele edebilmek için çok uygun olduğunu düşünüyor.
Topluluğun hedefleri arasında cinsiyetsiz tuvalet gibi uzun vadeli planlar yer alsa da öncelik, Mersin Üniversitesi’nde lubunyaların var olduğunu, lubunyaların bu üniversitede yalnız olmadığını gösterebilmek. İlk atölyelerin, etkinliklerin de buna paralel kurgulanacağını anlatıyor Rojda. Yola yalnız çıktığını ama daha on gün olmadan pek çok insanın ona ulaştığını söylemeden etmiyor: “Tek kişi değilim artık. Sanki birbirlerinden habersiz bir grup insan bekliyorlarmış, Mersin Üniversitesi LGBTİ+ Dayanışması kurulsun da yazalım diye…”
Rojda, ÜniKuir’le röportajında büyük haberler vermeden de etmiyor: Zamanı geldiğinde resmi topluluk olmak için ellerinden gelen mücadeleyi vereceklerini ya da eğitim yılının sonunda, üç kişi de olsa Mersin Üniversitesi kampüsünde ilk Onur Yürüyüşü’nü yapacaklarını…
Bunlar şehre, üniversiteye ve yeni kurulan Mersin Üniversitesi LGBTİ+ Dayanışması’na dair Rojda’nın anlattıklarının sadece küçük bir kısmı. Gelin çok daha fazlasını Rojda’dan dinleyelim.
Önce Rojda’yı tanımakla başlayalım mı? Nasıl çıktın aktivizm yoluna?
5 yıldır LGBTİ+ ve feminizm alanında aktivizm yapıyorum. Daha insanca yaşayabilmek için aktivizm yapıyorum. Bu alanda olmam tercih gibi değildi, biraz daha zorunluluktu. LGBTİ+ olduğum, kadın olduğum, bazı şeylere karşı çıktığım için bazı sorunlar yaşıyordum. Bir şeyleri değiştirmeye yönelik hareket etmek bana her zaman kendimi iyi hissettiriyor. Çünkü buna inancım var. Dönüştüremiyor olsak dahi o dayanışma ağını kurmak, bir lubunyanın başka bir lubunyayla dayanışması bile çok yeterli benim için. Önce kendimi var etmek, sonra daha güvenli alanlar yaratarak mücadeleyi oluşturabilmek için aktivizme girdim.
Önce Hacettepe Üniversitesi’ndeyken ben LGBTİ+ aktivizmiyle tanıştım. Lubunya lubunyayı tanır. Mersin Üniversitesi’ne geldiğimde de bir sürü lubunyayla karşılaşıyordum ama hiçbiriyle ilişki kuramıyordum. Mücadele etmek için de uygun bir yer Mersin. O yüzden Mersin Üniversitesi’nde böyle bir şey olmasını, öncelikli olarak lubunyaların birbirini tanımasını ve dayanışmasını daha sonra örgütlü bir mücadele kurmasını öncelediğim için “Neden Mersin’in bir topluluğu olmasın?” dedim.
Burada şu da çok etkili açıkçası: ÜniKuir’le olan bağım arttıkça bu topluluğu kurabilmeye inancım da arttı. Ben bunu çok uzun zamandır düşünüyordum, ama “Nasıl olacak? Süreç nasıl ilerleyecek? Okulun adı olan bir sayfa açıyorum, resmi olmam gerekir mi? Resmi olmamamın avantajları olur mu?” gibi şeyleri düşünürken, ÜniKuir’le ilişkim sağlamlaştıkça bazı destekler aldım.
Sen de üniversitende topluluk kurmaya niyetliysen ancak örgütlenme danışmanlığına ihtiyaç duyuyorsan bize ulaş: danisma@unikuir.org adresine mail atman yeterli!
Diğer üniversitelerdeki LGBTİ+ dayanışmaları da benim için güçlendirici oluyor. Deneyim aktarımı bence aktivizm için çok değerli. Çünkü çok benzer şeyleri yaşıyoruz. Boğaziçi’nde yaşanan şeyle Mersin Üniversitesi’nde yaşanan birbirinden çok ayrı değil. Keza AYBÜ’deki deneyimle yeni açılan bir topluluğun deneyimi çok farklı değil. Yeni olanlar nasıl sorunlarla karşılaşıyorlarsa ben de çok yüksek ihtimalle ona benzer sorunlarla karşılaşacağım.
Lubunya lubunyayı tanır dedin, kampüste herkes birbirini tanıyorsa niçin böyle bir topluluğa ihtiyaç var sence?
Arkadaş çevresinde de LGBTİ+’lar dayanışmayı bir yerden kurabilir ama benim önceliğim aktivizm oldu. Ben kendimi bir aktivist olarak tanımlıyorum. Bir mücadele alanı yaratmak istiyordum. Üç-beş kişi ile arkadaş olabilirim; ama elli kişiyle birlikte bir topluluk olarak mücadele edebiliriz. Okulda LGBTİ+’lara yönelik bir sorunla karşılaştığınızda ya da Mersin’in herhangi bir yerinde daha güçlü hareket edebiliriz. Bir fırtına var, o fırtınada iki üç arkadaşımla savaşmaya çalışmaktansa daha çok insana sesimizi duyurduğumuz daha çok insanı yanımıza aldığımız kalabalık bir mücadele ekibiyle bu fırtınalardan yeni doğarak çıkabiliriz.
Sence Mersin Üniversitesi, bu gayenin gerçekleşebilmesi için yeterli potansiyeli barındırıyor mu?
Bir, iki ya da üç lubunyanın olduğu her alan bu mücadele alanı için yeterlidir, neresi olursa olsun. Benim lubunyalara olan inancım çok yüksek. Bu açıdan bir kaygım yok.
Mersin Üniversitesi özelinde lubunyaları öncelersek, buradaki imkanlar ve kısıtlar neler sence?
Açıkçası, Ankara’da yapılamayan Onur Yürüyüşleri’nin Mersin’de yapıldığını, billboardlarda Mersin Onur Haftası’nın reklamının yapıldığını bilerek ve bunun heyecanıyla geldim buraya. Ancak ben Mersin’e geldiğimde kendimi çok yalnız hissettim.
Çok farklı zorlukları olmasına rağmen örgütlenmek için Mersin aslında çok uygun bir şehir. Üniversite olarak da sorun yaşamadım: Feminist hocaların olduğu, Ankara’da kuir partilerde karşılaştığım kişilerin olduğu bir okul aslında. Bir de mücadele kültürü var Mersin’in. Şehre gelmeden önce daha önceki politik deneyimlerine bakıyordum. Yıllardır Onur Haftası yapılıyordu, daha öncesinde yine sol örgütler örgütlenebilmiş ve bir şeyler yapılabilmiş bu zamana kadar. Son dönemi göz ardı edersek, böyle şeyler bir dönem yapıldıysa yine yapılabilir diye düşünüyorum. Hatta lubunyalar, feministler ve kadınlar öncülüğünde bu örgütlülük çok daha iyi örülebilir.
Hem Mersin çok karma bir şehir, her yerden insan var. Birlikte yaşamaya alışmış insanlardan bahsediyoruz. Ben renklerimle Mersin’de yaşamaya çalışırken korkunç şeyler yaşamadım bu yüzden. Benim Mersin’e dair umudum var.
Peki Mersin Üniversitesi’ne odaklanırsak, nelerle uğraşıyor nelerle mücadele ediyor oradaki lubunyalar?
Bir kere Türkiye’nin siyasi ikliminden kaynaklı, hocaların tavırları öyle olmasa da derste kullanmak zorunda kaldıkları bir dil var. Akademide ne yazık ki ikili cinsiyet ve heteroseksist dil üzerinden her şey ilerliyor. Benim yaşadığım en büyük sorunlardan biri buydu. Bir derste hocam sürekli, bir kadının erkeklerden hoşlanacağını varsayarak çizgide konuşuyordu. Ben ve benim sınıfımdaki lubunyalar bu yüzden kendilerini kötü ve yalnız hissediyorlardı. Eğitim fakültesindeyim ben bir de… Eğitim fakültesindeki bir hocanın böyle davranması beni biraz sarmıştı, kendimi orada var edemiyor gibi hissetmiştim. Daha sonra açık şekilde hocaya kaygımı ilettim, “Sizin LGBTİ+ öğrencileriniz var bunun farkında olarak bu atamaları yapsanız daha iyi olur” dediğimde şok oldu başta. Sonrasında buna çok çok dikkat etmeye çalıştı.
LTY Serisi #16: Mersin Üniversitesi’nden Sedat anlatıyor
Üniversitenin fiziki koşulları da çok güzel, kocaman bir kampüsü var. Hem mücadele edebilmek hem de mücadeleden de öte bir lubunyanın vakit geçirebilmesi için de gayet uygun bir kampüs.
Topluluğun hedefleri arasında da elbette cinsiyetsiz tuvalet çalışması da var. Ne kadar başarabiliriz bilmiyorum ama hedefler arasında bu da var açıkçası. Önceliğim “Bu üniversitede lubunyalar var, lubunyalar bu üniversitede yalnız değil” bunu gösterebilmek. Bizden sonra gelecek lubunyalara da güvenli alanlar sağlamak için mücadele etmek.
Maalesef Türkiye’nin ve kampüslerini atmosferini biliyoruz, o yüzden bir devlet üniversitesinde cinsiyetsiz tuvalet belki uzun vadeli bir plan kalıyor. Peki uzun vadeli planların dışında bir ay sonra başlayacak eğitim dönemi için kısa vadeli planların var mı?
Kafamda kurduğum şuydu: Evet bizler mücadele edeceğiz, aktivistlere el vereceğiz ama öncelik lubunyanın dayanışması, öncelik birbirini bilmesi ve güvenli alanı yaratabilmek. Önceliğimiz bu. İlk atölyeler, etkinlikler kısmı da buna paralel kurgulanacak. Lubunyaların birbirleriyle kaynaştığı, lubunca atölyesi, çok değerli açılma sohbetlerinin yapılması ve yereldeki LGBTİ+ örgütlerle görüşmek, Mersin’deki güvenli alanları tespit edebilmek… Bazı mekanlara gidip bayrak vermek ya da “Buradan bir lubunya geçti” notuyla varlığımızı Mersin’in her köşesinde duyurmak aslında amacımız.
Tek başına çıktın bu yola, şu an her şey çok yeni olsa da üniversitedeki lubunyalarla ilişkilenmeler başladı mı?
Kesinlikle! Tek kişi değilim artık. Sanki birbirlerinden habersiz bir grup insan bekliyorlarmış, Mersin Üniversitesi LGBTİ+ Dayanışması kurulsun da yazalım diye… Hesaplar kurulduktan sonra Mersin’de sınıf arkadaşlarım üzerinden duyurdum önce. Onlar çok heyecanlandılar. Aktivist olan ancak halen adım atmamış, Mersin Üniversitesi’nde böyle bir yapılanmayı bekleyenler yazdı. Ankara’da olan ama hayatının bir döneminde Mersin’de bulunmuş, Mersin Üniversitesi’nde okumuş insanlar “Neye ihtiyacın var, bir şey lazım mı?” diye sordu.
Dayanışmaya açık olan bir sürü insan var bu da daha güçlü hissettiriyor. Çünkü başlamadan önce “Yapabilecek miyim?” diyordum. Çünkü baktım, benden önce iki tane Instagram sayfası var, bir şekilde başarılı oldular ama olmadılar duruyorlar öyle. Böyle olmasın kaygısını güttüm. Hesapları açtıktan sonra çorap söküğü gibi geldi.
Bir topluluk kurmak deyince bazen gözümüzde büyüyor ve bu durum, adım atamamanın ya da ertelemenin önünü açıyor. vet pek çok yük var; ama senin örneğinde, sosyal medya hesapları kurarak birkaç destek alarak, olmayan bir şeyi yani Mersin Üniversitesi’nde bir LGBTİ+ topluluğunu var ettiğini görüyoruz. Ne söylemek istersin bununla ilgili?
Kolay bir şey değil, insan bu yola girerken bir sürü şey düşünüyor. Ama tek başına bir kişi, Mersin’de öyle büyük bir çevresi, öyle büyük bir arkadaş grubu olmamasına rağmen çıkıp böyle bir şey yapabiliyorsa demek ki yapılabiliyordur. Bunun birçok örneği var. Bizim görüp bildiğimiz, bir örgüte bir oluşuma bağlı olmayan pek çok LGBTİ+ sayfası var. Binlerce takipçisi var. Bu insanlar yola çıktıklarında gerçekten çok genç lubunyalardı.
Adım attım sadece ben, inanıyorum ki benim attığım adım bir ses çıkarıyorsa bir hafta sonra on ses çıkaracak. Eğer başka üniversitelerdeki insanlara biraz olsun cesaret verebiliyorsak, “Yapılıyormuş” hissiyatı veriyorsak bu çok kıymetli. Konya’da ya da Kırşehir’de böyle bir şey yapılacak ve insanlar bizim izlediğimiz bu yöntemlere bakacak ve bize bir şeyler danışacaklarsa… Bu gerçekten muazzam bir his, tarif edemiyorum gerçekten bu hissi.
Kampüsteki lubunyalara nasıl ulaşmayı düşünüyorsun, planların var mı?
Kendi deneyimimden yola çıkayım biraz. Mersin Üniversitesi’ne ilk geldiğimde gözüm tuvalet kapılarının ardında, kampüsün herhangi bir köşesinde bir şeyler arıyordu. “Vardır birileri, birileri bir yazılama yapmıştır, bir sticker yapıştırmıştır” diyordum ama hiçbir yerde göremiyordum. Evet, sosyal medyada sayfamız çıkacak elbette ama kampüsün herhangi bir yerinde gezerken “Buradan bir trans geçti, bir eşcinsel bir ace+ geçti” stickerını (çıkartmasını) gören oradan bize ulaşmaya çalışan insanlar olacağını düşünüyorum çok fazla. Bunun çok etkili bir yöntem olduğu kanısındayım. Belki merdiven boyar, mücadele yöntemi olarak merdiven boyama yöntemini benimseriz. Her gün bir lubunya gider o merdiveni boyar, onlar boyadıkça biz yeniden boyarız.
Biraz daha kalabalıklaştığımızda ise okul yönetimi ile iletişime geçmeye başlayacağız. Bizim için tehdit oluşturabilir bu ama… Bunu şeye benzetiyorum biraz: Bundan yedi sene öncesine kadar Türkiye’de LGBTİ+’lar faşistler tarafından konuşulmuyordu. Çünkü bir tehdit değildik. Şimdi en büyük korkuları biziz. Bize saldırıyorlar ama onun karşısındaki direniş de her zaman büyüme devam ediyor. O açıdan Mersin lubunyasının dayanışarak bunun üstesinden gelebileceğine inanıyorum. Daha sonra akademide yerimizi almaya, danışman hocaya sahip olacağız. Gerekirse okul içinde etkinlik yapacağız, gerekirse hocalarla birlikte etkinlik çıkarmaya çalışacağız. Diğer topluluklarla iletişime geçerek orada sağlam zemin oluşturup Mersin Üniversitesi siyasetine yön vermeyi düşünüyoruz açıkçası. İddialı laflar ama… (Gülüyor).
Buradan şunu anlıyoruz: Resmi topluluk olmaya gözünüzü diktiniz, bunun politikasının yapma gibi bir planınız var?
Evet kesinlikle. Olamasa da “Biz bu mücadeleyi verdik, biz buradayız siz gideceksiniz ama biz yine burada olacağız” demiş olacağız.
Planlarınız arasında başka duyurmak istediğin bir şey?
Bu senenin sonunda, okullar kapanmadan Mersin Üniversitesi Onur Yürüyüşü’nü örgütleriz ve bunun bir adımını atmış oluruz. Üç kişi de olsak Mersin Üniversitesi 1. Onur Yürüyüşü’nde bayrağımızı sallandıracağız, kampüs içinde gezeceğiz.
Diğer öğrenci topluluklarını nasıl değerlendirirsin? “LGBTİ+’ları kapsadığını biliyorum, işbirliği yapılabilir” dediğin topluluklar var mı?
Mersin’de bulunduğum sürede topluluklarla bir bağ kuramadım. Ama iletişim becerisi iyi insanlarız, çevremdeki insanlar da keza öyle. Bu şekilde Mersin Üniversitesi topluluklarına ulaşıp ya da oralardaki arkadaşlarımızla iletişime geçip “Biz bir topluluk kurduk, dayanışmayı bekliyoruz” demeyi planlıyoruz. Daha da güçlendiğimizde her topluluğa birer ikişer üye gönderdiğimizde oraları ele geçireceğiz, her yeri lubunya yeri yapmaya çalışacağız böyle sinsi planları da var Dayanışma’nın (Gülüyor).
Senin bir özne olarak Mersin Üniversitesi’nde yaşadığın güçlendirici bir deneyim var mı aklında olan?
İkinci sınıfın başında okula maskeyle gidiyorduk. Ben LGBTİ+ maskesiyle okulda dolaşıyordum ve insanların gözündeki o “Lubunya var burada, yalnız değilim” bakışlarını görünce şekillenmeye başladı aslında benim aklımda topluluk kurma fikri. Burada bir şeyler yapılabilir çünkü ben maskeyle dolaştığımda karşılaştığım elli insanın hiç tanımadığım on tanesi bana gülümsüyor, burada lubunya bir bayrakla dolaşsa kim bilir neler olur diye düşünmüştüm.
Sence işler yolunda giderse Mersin Üniversitesi’ndeki bu topluluk nasıl bir yere dönüştürür kampüsü? Nasıl bir yer hayal ediyorsun?
Kampüsü değiştirmekle kalmayacaktır muhtemelen tüm Mersin’i değiştirecektir işler istediğimiz gibi giderse. Tüm lubunyaların, kadınların, herkesin kendi rengiyle istediği şekilde var olabildiği bir alan olacağını düşünüyorum. Birimizin saçımızın teline, tırnağına bir şey olduğunda ortalığı ayağa kaldıracak bir sürü lubunya ve aktivist olacaktır Mersin’de. Öncelikli hayalim bu.
Bir manifestonuz yok henüz. Manisfestovari bir açıklaman olsa şu an, Mersin Üniversitesi LGBTİ+ Dayanışması “Bunu yapar, bunu yapmaz; buna karşıdır, bunun yanındadır” diye bir şey söylesen ne dersin?
Mersin Üniversitesi LGBTİ+ Dayanışması, her türlü ırkçılığa, türcülüğe, cinsiyetçiliğe, homofobiye-bifobiye-transfobiye ve bilimum fobiye karşı olan ve bunlara karşı söz söyleyen bir noktada olacak. Her zaman tavrı da çok net olacaktır. Kendi içinde de yatay örgütlenmesi olan, bugün gelen herkesin aidiyet hissedebilmesi için elimizden geleni yaptığımız, herkesin inisiyatif alarak bir şeyler yapabileceği bir mücadele ve dayanışma alanı olarak görüyorum. Mersin’de bulunan, lubunya olan olmayan, mülteci ya da dezavantajlı tüm gruplarla dayanışma çağrısında bulunan bir yerde olacak.
Mersin Üniversitesi’nde okuyan ya da birkaç hafta sonra kampüse adım atacak yeni lubunyalara ne söylemek istersin?
Çok şey söylemek isterim. Ama öncelikli olarak “Lubunya diyarı Mersin’e hoşgeldiniz!” demek isterim (Gülüyor).
Burada sen yoksan biz bir renk eksiğiz. Burada bizimle olmanı gerçekten istiyoruz. Burada olduğun için biz de şanslıyız, sen de şanslı hisset diye elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.