“Biz buradayız, sen nerdesin aşkım?” diyen çiçeği burnunda Muğla Queer’in kurucu ekibinden Şilan ile konuştuk.
Geçen Mayıs’ta başlayan kuruluş heyecanını hala taşıyan Muğla Queer, yeni eğitim dönemiyle birlikte ilk tanışma etkinliğini aldı. Dört kişilik bir kurucu kadro ile yola koyulan Muğla Queer, öncelikle bir üniversiteli LGBTİ+ topluluğu olduğunun altını çiziyor.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi merkez kampüsü Kötekli öncelik olmak üzere, şehirdeki diğer dayanışma imkanlarını da kovalayacak topluluğun kuruluş aşamasında başından geçenler, üniversite tarafından tanınma hedeflerini daha başlamadan rafa kaldırmasına neden olmuş.
Yakın dönemde resmi topluluk statüsü alma planı olmayan Muğla Queer’in önceliği, kampüste yıllar boyunca istikrarla devam edecek LGBTİ+ dayanışmasının temellerini atabilmek.
Topluluğun nasıl ortaya çıktığını ÜniKuir’e anlatan Şilan’ın hikayesi, metropol olmayan şehirlerdeki üniversitelerde okuyan LGBTİ+’ların hikayesinde çok bilindik bir detayla başlıyor. Üniversite eğitimi için şehre gelmeden önce başlayan “Kuir gruplar var mıdır?” sorusuyla başlayan arayışın sonucu, Şilan için de “madem yok, biz kuralım” kararıyla sonuçlanıyor.
Muğla’nın diğer şehirlere görece rahat bir şehir olmasının örgütlenmenin önünde bir engel olduğunu düşünen Şilan, şehrin ve kampüsün düşünüldüğü kadar güvenli bir alan olmadığının bir dizi örnek vererek altını çiziyor.
Kendi örgütlenme hikayesinden başlayarak, Muğla Queer’in nasıl kurulduğunu, zorlukları ve imkanları, topluluğun planlarını Şilan’dan dinlemeye başlayalım…
Mersin Üniversitesi lubunyaları için yeni bir dönem başlıyor: Artık bir LGBTİ+ öğrenci topluluğu var!
Aktivizme nasıl başladın ve Muğla’da bir topluluk kurmaya nasıl karar verdiniz oradan başlayalım mı?
Benim de çoğu insan gibi örgütlenme hikayem üniversitede başladı. Öncesinde minik minik kendimi geliştirmeye çalışıyordum kuramsal olarak. Onun dışında sivil toplum örgütlerini araştırıyordum. Ama kendim ve çevremdekiler için mücadele etmenin dışına pek çıkmıyordum.
Üniversitenin ilk senesi pandemiydi zaten. Twitter’ı da daha aktif kullanmaya başladıktan sonra ben artık sahada olmak istiyorum, sadece kendim için değil bütün lubunyalar için bir şeyler yapmaya başlamalıyım dedim.
Muğla’da kuir topluluklar var mı, lubunyalar bu şehirde napıyor ne ediyor diye araştırdım ve hiçbir şey bulamadım. O zaman içimde “Gerçekten hiçbir şey yoksa, mutlaka benim gibi bir araya gelmek isteyen lubunyalar vardır” hissi oluştu. Sonra pandemiden sonra yüz yüze eğitime geçince Muğla’ya geldim.
Sonra bir şekilde lubunyalarla birbirimizi çektik ve aslında hepimizin ortak bir süreçten geçtiğini fark ettik. Hepimiz daha önce şehirde bir grup var mı diye bakmışız, bulamamışız.
Başta resmi topluluk girişiminde bulunduk; ancak baktık olmayacak, inanılmaz bir sansüre maruz kalacağız. Hocalarımız da çok yanaşmadı, “çok politik olur” gibi bir yerden yaklaştılar. Durum öyle olunca okulun desteğini almak çok da önceliğimiz olmadığını düşündük. Toplamda dört kişi Muğla Queer’i kurduk.
Sana örgütlenme kararını verdiren spesifik bir hadise var mı?
Hep içimde bu istek vardı ama tam olarak dönüm noktası olmasa da “Artık yeter be!” dedirten İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı haftaydı, o hafta çok şey oldu. O zaman, “Yok ben yerimde duramayacağım, bir şeyler yapmam gerekiyor” dedim.
Geçen seneki İstanbul 8 Mart Gece Yürüyüşü’nden videolar da inanılmaz etkilemişti beni.
Topluluğu kurduğunuz arkadaşlarınla nasıl tanıştınız tam olarak?
Okuldaki başka bir topluluğun altında tanıştım birkaçıyla. Sonra bir arkadaşla Üniversiteli Feminist Kolektif’in stickerlarından iletişime geçerek tanıştım. Birbirimizin lubunya kimliğinden zamanla haberdar olduk. Zaten çoğumuz güvenli alanında açık olan kişiler.
Adınızdan yola çıkarsak yanılabiliriz, o yüzden sormakta fayda var. Muğla Queer başta Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde aktivizm yürütecek bir üniversite topluluğu mu yoksa Muğla şehrinde bir LGBTİ+ oluşum mu?
Aslında biz bunu çok tartıştık. Hepimiz şu noktada uzlaştık: Öğrenci topluluğuyuz çünkü Muğla çok büyük bir yer ve ilçeleri arasında farklılıklar var. Biz Muğla derken aslında ana kampüsün bulunduğu Kötekli’yi kastediyoruz. Bir yandan da evet bir öğrenci topluluğu ama öğrenci olmayan lubunyalara da açık bir topluluk.
18 Ekim’de ilk tanışma etkinliğinizi aldınız, nasıl geçti?
Başta şunu söyleyebilirim: Aslında biz Mayıs ayında kurulduk. Kuruluş aşamasında çok toplandık ama etkinlik çağrısına çok çıkmadık. Tüzük oluşturmak, sosyal medyayla kim ilgilenecek, görev paylaşımı bu detaylarla geçti kuruluş aşaması.
Geçen eğitim döneminde sadece bir buluşmamız vardı. Bu dönem oturduk bir etkinlik takvimi hazırladık, ilki tanışma etkinliği oldu. Tanışma etkinliği dışında yakın dönem için dört etkinlik planladık. Açılma sohbeti, film gösterimi, atölyeler… Bundan sonra da her 10 güne bir etkinlik sığdırmaya çalışacağız.
Tanışma etkinliği için yazan çok kişi oldu ancak o kadar büyük bir katılım sağlayamadık. 13 kişilik bir ilk toplantı aldık. Beklentiler arasında en öne çıkan, güvenli alan meselesiydi. Bence o yüzden bizim öncelikli amaçlarımızdan biri güvenli alanımızı yaratmak, hiçbir lubunyanın yalnız hissetmemesini ve olası bir kötü durumda o lubunyanın gidebileceği bir yer olduğunu bilmesini sağlamak. Örneğin, bir hoca ısrarla atanmış ismiyle hitap ediyorsa bunu anlatabileceği ve istiyorsa mücadele ederken yanında olacağını birilerinin olduğunu bilmesini kastediyorum.
Bir de çok önemli bir nokta daha var. ÜniKuir’in topluluk kampında “Ankara ve İstanbul’daki Devlet Üniversitelerinde LGBTİ+ Hakları Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu”nu inceledikten sonra üniversitenin Cinsel Taciz ve Cinsel Saldırıyla Mücadele (CİTSAM) birimine ulaşmaya karar vermiştim. Kamptan döndükten sonra arkadaşlara anlatmış “Varlığını biliyordum, ama çok az okulda varmış bizimki de onlardan biriymiş” demiştim. Kurucu üyelerden biri “Benim böyle bir şeyden haberim yoktu” dedi. O birimle iletişime geçip hem etkinlik yapmalarını sağlamak istiyoruz hem de insanların bu birimden haberi olmasını istiyoruz.
Bazı şehirlerde aktivizm yürütürken öğrenciler için ilk amaç toplantı alabilecek bir yer bulabilmekten başlarken bazı şehirlerde kampüste stant açabilmek hedef oluyor. Sence genelde Muğla, özelde Sıtkı Koçman Üniversitesi üniversiteli lubunya aktivizmi yapmak için görece uygun yerler mi?
Hepimiz şu noktada ortaklaşıyoruz toplulukla: Muğla, başka şehirlere göre kısmen rahat olabileceğiniz bir yer, kimse kimsenin umrunda değil. Aslında maalesef ki lubunyalar da bu yüzden örgütlenmeye yanaşmıyor: Ben nasılsa istediğimle kolileşebiliyorum, kimse bana değmiyor bu yüzden örgütlenmeme gerek yok çünkü rahatça görünür olabiliyorum. Ama durum tam olarak böyle değil. Lubunya Tercih Yapıyor serisinde de bahsetmiştim, ufak ülkücü çeteleri var. Okuldaki bazı hocalar ya da idari işleri yapan kişiler sorun yaşatabiliyor. Bunun farkında olan arkadaşlarla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz zaten.
Bahsettiğin “örgütlenmeye gerek yok” fikrini değiştirmek, insanlara ulaşmak için neler yapılabilir sence?
İnsanlar örgütlenme kelimesine bile çok önyargılı. Bunu da anlıyorum. Bu yüzden ilk etkinliklerimizi birbirimizi tanımaya ayırmaya, başkasının deneyimini öğrenmeye ayırdık. Evet teorik bir şeyler bilmek çok önemli, ama Muğla’da diğer lubunyalar neler yaşıyor bunları anlamak da çok önemli. Örneğin açılma etkinliğini böyle bir yerden tasarladık. İnsanlar bunu fark ettikçe, “Evet belki ben o kadar zorlukla karşılaşmıyorum ama zorluklarla mücadele arkadaşların yanında olabilirim” farkındalığı kazandırmaya çalışmak önceliğimiz olacak.
Hepimiz örgütlenmeye aynı noktadan bakmıyoruz belki ama hepimizin bir hikayesi, bir amacı var ve bu bir arada olmamız için yeterli. Başlangıç motivasyonumuzu bu oluşturuyor, topluluğumuzun varlığını bilmelerini ve bize katılmalarını istiyoruz. Şu an mesaimizin çoğu insanları bu topluluğa çekmeye harcamakla geçiyor.
Kampüste geçirdiğin zaman diliminde, yürüteceğiniz mücadele için sana ümit veren bir şey oldu mu hiç?
Sosyoloji Günlerinin toplumsal cinsiyet temalı bir etkinliği vardı. Kesin TERF’ler (Trans Dışlayıcı Radikal Feminist) gelir gibi bir önyargı ile gittim. Ama inanılmaz tatlı ve kapsayıcı bir sunumdu. Konu başlıklarından biri Huysuz Virjin örneği drag performansları üzerinden toplumsal cinsiyeti açıklıyorlardı. Hocalar pek fazla ikili bir dil kullanmıyordu ya da cinsiyetçi, fobik bir yerden konuşmuyordu. O zaman “Tamam, bazı hocaların desteğini alabiliriz bu süreçte” diye düşünmüştüm.
Şehre dair de kendimi güvensiz hissetmediğimi söyleyebilirim. Çok rahat bir şekilde partnerimi öpebiliyorum, asla çekinmiyorum. Hala bu bana garip geliyor. Ancak maalesef şöyle bir gerçek var: Erkek atanmış lubunyalar daha çok sorun yaşıyor bu konuda. Yine de onlar da kısmen rahat diyebilirim. Maksimumum garip bakışlara maruz kalıyoruz ama o da hem yoğun değil hem ender yaşanıyor.
İyi andığın noktalar dışında yaşadığın, duyduğun, gördüğünden yola çıkarsan Muğla’daki lubunyalar nelerle başa çıkmak zorunda kalıyor? Bildiğin kadarını anlatır mısın?
Akranlarım tarafından fobik şakalara maruz kalmak, mitler üzerinden yargılanmak; derslerde hocalar tarafından fobik ve ikili cinsiyetli dil benim tanık olduklarım. Bir de ben psikoloji öğrencisi olduğum için zaten eğitimin kendisi genellikle böyle. Hocalar LGBTİ+’ları ayrı bir şey olarak işliyor. Onun içi de saçma sapan bilgilerle dolu, şey diyor mesela: “eşcinseller ve lezbiyenler”.
Onun dışında, topluluğumuz resmi olsun diye başta çabalarken bir danışman hoca arıyorduk. Bölümün hocalarından biriyle görüştük. O zamanlar topluluğu Kadın+ Dayanışma adı altında kurmayı düşünüyorduk çünkü rektörlüğün baskısına uğramak istemiyorduk. İsmimiz böyle olsa da etkinliklerimiz kapsayıcı olur diyorduk. Bir hocamıza bu planı anlattık, “Artı ne?” dedi. Sorusunu cevaplayınca, “LGBT’lerden bahsediyorsun herhalde” dedi. Evet dedim, “Artı derken? Kaç tane cinsiyet var ki?” gibi bir şey söyledi. Ben de çok minik kuir teori 101 anlattım. Sonra hoca “Sizin kafanız biraz karışmış” dedi, zorbalık yaptı. Bunu yaşadığımıza bayağı üzülmüştük.
Bir derste, psikoloji güncellemeye çok açık bir bölüm ve toplumsal cinsiyetle ilgili binlerce araştırma var hala bize bilmem kaç senesinden çalışmalar gösteriyorsunuz demiştim. O da “okay” dedi. Arada laf sokuyor, “Şilan şimdi beğenmez bu araştırmayı” diye ama dikkat ettiğini fark ettim. Artık 2005’ten değil 2010’dan çalışmalar getiriyor (Gülüyor).
Yine de şunu ekleyerek bitireyim: İki tane hocamız var, şunu sıklıkla belirtiyor: “Arkadaşlar, ben bu düşüncelere katılmıyorum ve çok ikili cinsiyet üzerinden ilerliyoruz bunun farkındayım ama müfredat bu şekilde olduğu için böyle anlatıyorum” diye altını çiziyorlar.
Dersin izlencesini değiştirsin o zaman?
Evet bu arada (Gülüyor). Gerçekten! Saçma ama en azından bunun altını çizmeleri tatlı bir detay.
Öğrencileri hedef alan bir fobi oldu mu?
Duyduğum bir tek şey geliyor aklıma. Öğrenci söylemesine, “benim adım bu değil” demesine rağmen inatla atanmış cinsiyetiyle hitap etmesi var.
Müfredat fobik ya da ikili cinsiyetli, hocalardan fobik söylemler üretenler var hatta bu fobinin dersteki öğrenciyi hedef aldığı örnekler var, LGBTİ+ topluluğa danışmanlık etmek isteyen hoca bulunamıyor ama bir taraftan bazı lubunyaların “Biz iyiyiz burada” dedikleri bir tabloyu aktardın. Aslında o lubunyalara “o kadar da iyi” bir durum yok diyebilir miyiz?
Evet böyle seslenebiliriz: Arkadaşlar, rahatça kolileşebiliyor olmak Muğla’yı ve kampüsü yüzde yüz güvenli bir alan yapmıyor.
Toplulukları bekleyen en büyük tehlikelerden biri, işi götüren ekip mezun olduğunda bayrağı nasıl devredeceğinin meçhul olması. Muğla Queer’in yıllarca devam edecek bir yer olabilmesi için atılması gereken ilk adım ne sence?
Bizden önce bir hareket olmaması, sıfırdan başlıyor olmamız nedeniyle önceliğimiz mümkün olduğunca kişiye ulaşmak ve topluluğa katmak. Ben ve diğer arkadaşlarım da mezun olduktan sonra büyük olasılıkla topluluğa destek vermeye devam edeceğiz. Ama dediğim gibi, eğer bir şeyleri oturtamazsak zaten biz buradayken de bu topluluğun kaybolup gitme riski var. O yüzden mümkün olduğunca kişinin Muğla Queer’e katılması çok önemli.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.