ÜniKuir, çoğu ilk defa oy kullanacak 7 genç LGBTİ+ aktiviste sandığa gitme motivasyonlarını sordu.
Seçim vakti geldi çattı lubunya! 14 Mayıs’ta heyecan, öfke ve umutla oy kullanmayı beklediğini biliyoruz. Evde, işte, okulda ve sokakta her gün mücadele ederek duyurduğun sesin, bu sefer de sandıkta duyulacak.
Biz de ÜniKuir olarak bu sese kulak vermek için çoğu ilk defa oy kullanacak genç lubunyalara sorduk: Neden sandığa gidiyorsun?
Bu Pazar kimisi açıkça silinmeye çalışılan kimliklerinin hiçbir yere kaybolmayacağını göstermek kimisi muhalif görüşlerinden dolayı yalnızlaştırılmamak kimisi de emeğinin ve mücadelesinin artık karşılığını almak umuduyla sandıkta olacak.
Eline mührü alacaklar arasında, nefret cinayetlerinde kaybettiği ve “bir seçim daha” göremeyecek mücadele arkadaşlarını hatırlayanlar da; “dün yüzüne baktığı” ancak depremde yitirdiği dostlarına bir yenisinin eklenmemesini temenni edenler de var.
Ancak bunun bir düzen değil, iktidar değişimi olacağını ve aktivizme hız kesmeden devam etmek gerektiği vurgusunu da genç lubunyaların aktarımlarında göreceksiniz.
Bu haber, ÜniKuir medya gönüllüleri Alaska, Ayşe, Eylül, Gökay ve İzot tarafından hazırlanmıştır.
Arya - Trans Feminist Yayıncı
"Sandık artık son bir umut gibi geliyor. Her seçim, son bir umut gibiydi, bu hissiyat son 20 senenin Türkiye seçimlerinde daim olan bir his oldu. Biz hayatta kalmış ve bir seçim daha görmüş olabiliriz ama belki de devran değişse bugün hayatta olacak kaybettiklerimiz var. Palmiye Deniz ve Ecem Seçkin gibi.
Bizi hedef gösterip, temel insan haklarımıza saldıran bir zihniyetin bir dönem daha bu ülkeyi yönetmesi sonucunda belki en kötü senaryolar yaşanmayacak ama özellikle de aramızda yardıma en çok ihtiyacı olanları kaybedebiliriz. Bugün şükrettiğimiz hallerimizden daha beterini yaşayabiliriz. 14 Mayıs günü sandıkta oy kullanmaya beni motive eden, Türkiye’de artık nefret dili değil sevgi dili isteyen büyük bir kitlenin oluşmuş olması ve yeni bir sabah, yeni bir ülkede demokratik ve saygılı bir toplum olabilme ihtimalimizdir."
Bahar – Feminist Kuir Aktivist
Yirmi iki yaşında bir üniversite öğrencisiyim ve ilk kez oy kullanacağım. Kendimi bildim bileli aynı hükümet tarafından yönetilen bir ülkede yaşıyorum. Ailede her zaman “her şeye muhalefet” olan kişi olarak tanınsam, kendi adıma muhalif görüşlerim olsa da feminist ve kuir kimliğimi benimsediğimden beri bu ülkenin bir vatandaşı olarak kendimi her geçen gün yalnız hissediyorum. Bize yapılan haksızlıklara, sindirme girişimlerine sesimi çıkarabildiğim alanlar yılın belirli günlerinde yapılan yürüyüşler ve sosyal medya olsa da, bu alanlarda yaptığım aktivizm istediğim kadar geniş bir alana ulaşamıyor ve genç yetişkin kuir bir kadın olarak tepkimi gösterebileceğim en somut yer sandıkta verdiğim oy oluveriyor. Tek seçeneğimizin bu olmasını istemezdim fakat önümüzde tüm özgürlüğümüzü hiçe sayan insanlar varken, oy kullanma motivasyonum önce yirmi yıllık diktatörlüğe son verebilme gücümüzün olduğunu ülkede, kendilerinin tuzu kuru olduğunu sanan çoğunluğa gösterebilmek.
Bu süreçte kimliklerimi temsil edebilen, bizzat temsil etmese de haklarımı Meclis'e ve kamuoyuna sunacak kişileri araştırıyor, destekliyorum. Beni en üzen, pamuk ipliğiyle bağlı olduğumuzdan eleştiri yapmamızın yarardan çok zarar vermesi ve muhalefete olan tepkilerimizi bir süreliğine bastırmak zorunda kalmamız. Neredeyse çeyrek yüzyılın lanetinden kurtulduktan sonra, haklarımız ve görünürlüğümüz için mücadele etmek, bizi bizzat temsil edecek insanları siyasete getirmek ve desteklemenin çok daha kolay olacağını, buna ortam sağlanacağını düşünüyorum. Evet yine hak almak için çaba sarf edecek zorunda olacağımızı ve hiçbir şeyin bu seçimle bitmeyeceğini, asıl yeni başlayacağımızı düşünüyorum.
Biliyorum ki hepimiz buluşmalarda konuyu ister istemez ekonomiye getiriyoruz, dengeli ve yeterli beslenmekten vazgeçtik, eğlencelerimizden kıstık, hobilerimize veda ettik ya da yeni bir hobi edinmeye hayal gözüyle baktık, kendimizi başka ülkelerdeki yaşıtlarımızla kıyasladık, bizim için önemli olan bir sınava çalışırken geleceğin belirsizliğinden motivasyonsuz kaldık, iktidarın sağladığı aynı belirsizlikten dolayı mental sağlığımızda dalgalanmalar yaşadık, önümüzü göremezken anda kalmaya çalıştık. Onca psikolojik-fiziksel yıpranmalar yaşamışken, eminim ki çevremizdeki yetişkinler tarafından bunlar görülmüyorken nasıl tükendiğimizi birbirimizden başka kimse anlayamaz. Tam bu haldeyken dayanışma ve örgütlenme içerisinde olmanın bizi güçlendireceğini, iyi geleceğini düşünüyorum. Yaşadığım umutsuzluk ve dibe çöküşe karşın, iktidarı gönderdiğimiz gün, onların ve destekçilerinin ellerini, gözlerini, dillerini ve fikirlerini üzerimizden çektiklerinde hissedeceğim rahatlığı ve özgürlüğü düşünerek akıl sağlığımı korumaya çalışıyorum. Umuyorum ki, yıllarımızın telafisini sağlayacak huzurlu günlere kavuşacak, güzel günler göreceğiz."
Leo - LGBTİQAA+ Aktivisti
14 Mayısta beni sandığa götürecek şey yirmi bir yıllık sistematik fobinin ve korku baskısının sona ermesini istemem. İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe girmesi ya da Taksim'de doya doya slogan atabilecek olmamız beni bu seçimlerde sandığa götürecek.
Emeğin, işçinin ve lubunyanın rahat bıraklacağı, nefret suçlarının yasada bir karşılığının olacağı ve basının özgürleşebileceği gibi bizim de özgürleşebileceğimiz bir Türkiye için bu seçimlerde sandığa gideceğim. Meclis'te trans+ bir vekil olabilmesi için bu sene seçimde sandığa gideceğim. Hande Kader’in, Mira Güneş’in, Hande Buse Şeker’in ve daha onlarca kişinin hesabının sorulması için bu sene sandığa gideceğim! Yaşadığımız deprem sonrasında gördüğüm ve göremediğim tüm olaylar, yüzlerinden umutsuzluk akan her insan ve kaybettiğim her sıra arkadaşım, öğretmenim, akrabam için bu sene sandığa gideceğim. Aynı şeyleri tekrar yaşamamak ya da yaşarsak dün yüzüne baktığım insanlara bugün sarılabileceğim şekilde yaşayabilmek için sandığa gideceğim. Kısaca değişim için sandığa gideceğim.
Rojda - Kürt LGBTİ+ Aktivisti
2002 yılında dünyaya gelmiş birisi olarak gençlik yıllarımın başında AKP-MHP iktidarında hayatta kalmaya çalışıyorum. Barış sürecinin son bulması ile Kürt halkının siyasi temsiliyeti üzerindeki baskılar artmaya başladı. Kürdistan’da haftalarca süren sokağa çıkma yasaklarını haberlerde izlerken bunun normal olduğunu sanıyordum. Ege’nin milliyetçi-muhafazakar kentlerinden birinde büyüdüm, dolayısıyla izlediğimiz bu haberlere ailem dışında çevremizde kimse ses çıkarmıyordu.
Lise yıllarımda politik gelişmeler karşısında kendi fikirlerim oluşmaya başladı. Gezi Direnişi ardından LGBTİ+’lara yönelik sistematik bir kriminalizasyon süreci başladı, halen devam ediyor. Hak savunuculuğu ağının en önemli paydaşlarından biri olan LGBTİ+’lar olarak her fırsatta baskılara karşı direnişimizi sokakta, okulda ve meydanlarda gösteriyoruz. Tüm bunların birer parçası olmanın verdiği gururla 14 Mayıs’ta seçme hakkımı kullanmanın heyecanındayım. Barış ve özgürlüklerimizi geri alacağımız bir geleceğin umuduyla sandığa gideceğim.
Safa Ernam - Kuir Marksist
Seçimlere giderken beklentimi en başından beri gerçekçi tutmaya özen gösterdim çünkü bu temsili, eşitsiz düzenin ve bu düzeni devam ettirenlerin hiçbir zaman bizim getireceğimiz değişimi getirmeyeceğini, bir oydan fazlası olduğumuzu bilsem de, bu seçimlerin tarihi bir öneme sahip olduğunu da biliyorum.
Seçime bakış açım şöyle: Yeşil Sol Parti'ye verdiğim oy, mecliste ezilenlerin daha yüksek bir sesi olmasını sağlayacak, onların haklarını savunacak, ayrımcılık ve eşitsizliklere karşı mücadele edecek bir güç yaratmak için olacak. Diğer yandan, Kemal Kılıçdaroğlu'na vereceğim oy, Recep Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için verilmiş bir oy olacak. Lubunyalar olarak, Erdoğan'ın yönetimi altında yaşayan ezilenlerin haklarına, özgürlüklerine ve yaşamlarına yönelik saldırıların son bulmasını, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesini istiyoruz. Kılıçdaroğlu, bu konularda verdiği sözlerle, bu yönde bir umut yaratıyor. Bu nedenle verdiğim oy, bu beklentilerimle örtüşüyor.
Samet - Keskesor Amed LGBTİ+ Oluşumu Aktivisti
Kürt LGBTİ+ olarak 14 Mayıs’ta sandığa gitmem ile ilgili birden fazla motivasyonum var. Ayrımcılığa uğrayan ve ötekileştirilen kimliklerim artık açıkça silinmeye çalışılıyor. Bu uğraş içerisinde olan özellikle gücünü sağ-milliyetçi kesimden alan politikaların yarattığı buhrandan çıkıp nefes almaya hepimizin ihtiyacı var.
Oy kullanmakla ilgili oldukça kişisel düşüncelerim var. Bizim gibi demokrasi bilinci gelişmemiş ülkelerde kullandığımız oyun nereye gittiği oldukça meçhul. Cebren ve hile ile irademize el koymaktan hiçbir zaman çekinmeyen bir anlayıştan bahsediyoruz burada. Kayyum ve bitmek bilmeyen (süresiz) OHAL ilanları ile devamlı baskılanmaya çalışılan, kimliği hiçe sayılan, bunun yanında ekonomik güçlerle boğuşan bir millet söz konusu. Ama biz yine de her daim umudunu taze tutan, Newroz ateşini alnında hisseden bir halkız. Bu motivasyonla düzenlerin değişeceğine dair inancımızı saklı tutup oyumuzu kullanacağız. Aslında değişecek olan düzen değil sadece iktidar olacak ama umuyoruz ki ilerleyen süreçlerde bir gün gerçekten demokrasiyi öğrenen ve ona göre hareket eden bir millet oluruz.
Lubunya kimliğim özelinde konuşacak olursam, Gezi Parkı olaylarından sonra bizi hedef tahtasına oturtmuş ve halihazırda seçim döneminde bizi kullanarak oy toplamaya çalışan bir iktidara karşı direnç göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Devletin çeşitli mevkilerinden gelen LGBTİ+fobik açıklamalar kurumsallaşmış bir nefretle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Geçmişten gelen ve mücadele etme kültürüne aşina olan direngenliğimizle her ne kadar bu saldırılara meydan okuyor olsak da bir kısmımızı lince, işsizliğe, depresyona, intihara sürüklediğinden de haberdarız.
Kuir kimliklerimizin kesişimselliği gereği birden fazla alanla iç içeyiz ve bu alanların yapısına aşinayız. Tam da bu nedenle bu alanların yapısını ters yüz etmek, kendimize çevirmek, kendimizden süzmek için attığımız adımlara dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Sibel - İnterseks Aktivist
2023 Türkiye Cumhurbaşkanı seçiminde ilk defa kullanacağım oyumu sadece beni temsilen değil diğer LGBTİ+ dostlarım için, ülkede yaşayan tüm halklar ve azınlıkta kalan her insan için sandıkta doğru kararla, doğru kişinin gelmesi için kullanacağım. Bunları belirtmemin nedeni, halkın ve LGBTİ+ dostlarımın yaşamsal haksızlıklara maruz kalmasındandır.
Sandık başına gidip oy kullanmamın bir diğer nedeni de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşayanlar olarak son yıllarda gerek ekonomi gerekse eğitim alanında yaşamsal sıkıntılara maruz bırakılıp istediğimiz şekilde ses çıkartamayan bizler içindir. Bu yüzden devleti devlet yapan içindeki halktır. İktidardakiler halka hizmet etmek için var olsa da şimdi görüyoruz ki insanların dini inancını ve vatan sevgisini kullanarak iktidar efendi, halk ise köle durumuna getiriliyor. Temenim şudur ki, devleti yönetecek olanlar miletine hizmet edecek olanlardır. Bu seçimde karar verdiğim partinin, yazımda belirttiklerimi ve eksik olan her şeyi düzenlemelerini diliyorum ve bunu Cumhuriyet Halk Partisi’nin başarmasını umuyorum. Özgür yaşam için savaş veren bu millet ve diğer bütün interseks dostlarım için bu seçimin, hepimizin huzura erişeceği bir seçim olmasını diliyorum.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.