2 yılı aşkın süredir devam eden ODTÜ Onur Yürüyüşü davasında tüm sanıklar suçsuz bulundu.
ODTÜ'de 2019 yılında gerçekleştirilen Onur Yürüyüşü'ne katıldıkları gerekçesiyle yargılanan 18 öğrenci ve 1 akademisyen hakkında karar duruşması görüldü. “Kanuna aykırı gösteri yürüyüşüne katılarak ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta direnme” suçlamasıyla yargılanan tüm sanıklar beraat etti. Bir öğrenciye polise hakaretten para cezası verildi ve hükmün açıklanması geri bırakıldı.
İzleyicilerin duruşmaya girmesi engellenmeye çalışıldı
8 Ekim günü görülen ODTÜ Onur Yürüyüşü Davası’na Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi'nin E Blok 5 No'lu duruşma salonuna sanıklar, avukatlar ve davayı takip etmek isteyen kişiler alınmasıyla başladı. Sanık avukatları İrem Balcı, Evrim Demirtaş, Mert Ekinci, Öykü Didem Aydın, Erkan Çiftçi, Candan Dumrul, Ayşe Çelik ve Mahmut Şeren davayı takip etti.
Avukatlar duruşma salonunda bulunan sivil ve üniformalı polislerin dışarı çıkarılmasını talep etti. Hâkimin talebi kabul etmesinin ardından üniformalı polisler salondan çıktı, ancak avukatlar sivil polisleri bildiklerini ve halen çıkmadıklarını ifade ettiyse de duruşma sivil polislerin salonda kalmalarıyla duruşma devam etti.
Davayı takip etmek için Adliye’ye gelen kişiler, başsavcılık talimatı gerekçe gösterilerek binaya alınmadı ve girişte GBT kontrolü yapıldı. Adliye binasına girişlerine izin verilmeyen izleyiciler, şikâyet dilekçesi yazarak Adliye'ye girdi.
"Bir otoritenin bir şeyi yasaklaması kanuna aykırı mı?"
Duruşmada önce avukatların savunmaları dinlendi. "Biz buraya #ayberaatver diyerek gel diyerek geldik, umarız zaten yargılanmanın kendisi hak ihlaliyken yeni bir hak ihlali olmadan bu dava sonuçlanır" diyerek savunmasına başlayan Öykü Didem Aydın, savcının istediği ceza mütalaasına değinerek "Savcı 'yasaklanmasına rağmen' ve 'bilirkişi raporuyla suçun sabit olmasına rağmen' denerek mütalaa vermiş. Nasıl böyle bir ifade kullanabilir? Bir otoritenin bir şeyi yasaklaması kanuna aykırı mı demektir?" sorusuyla devam etti. İdare Mahkeme tarafından valilik yasağının iptal edildiğini hatırlatan Aydın, mahkeme yasağı iptal etmese dahi onur yürüyüşünün meşru olacağının altını çizdi.
Müvekkilleri için beraat isteyen Avukat Aydın'ın savunmasından sonra sanık 3 öğrenci ve 1 akademisyen, savunmalarını tekrar ettiklerini beyan etti.
“Kamu düzenini bozan esas polisin kendisidir”
Savunma avukatları, 9.ODTÜ Onur Yürüyüşü’nde kamu düzenini bozanların öğrenciler değil polisler olduğunu tekrar tekrar dile getirdi. Onur Yürüyüşü’nde polisin “Biz sizin varlığınıza karşıyız” dediği hatırlatıldığı duruşmada, polisin işkenceye varan güç kullanımına işaret edildi.
Avukat Mert Ekinci, savunmasında sanık ifadelerinden alıntılar yaparak o gün ODTÜ için sıradan bir gün olduğunu ve şiddet olaylarının başlamasının nedeninin polisler olduğunu aktardıktan sonra duruşma salonunda yargılanması gerekenlerin hak ve özgürlükleri engelleyenler olduğunu, ODTÜ Onur Yürüyüşü davası sanıklarının müşteki sıfatında olmaları gerektiğini ifade etti. Ardından bu davanın LGBTİ+’lar için önemini vurguladı: “Bugün vereceğiniz karar çok önemli. Öyle bir karar çıkmalıdır ki LGBTİ+'lar 'Bu ülkede hakimler var' diyebilsinler. Tarihi bir sorumluluğunuz vardır sayın yargıç.”
"Kolluk sizi kendi düşmanlığına alet ediyor"
Duruşma Avukat Erkan Çiftçi'nin savunmasıyla devam etti. Tarih boyunca öğrencilerin toplumsal hareketlerde ne kadar aktif ve gündemi ilerleten bir konumda olduğunu hatırlatan Çiftçi, dava dosyasının hukuki olmadığını belirterek “Kolluk sizi kendi düşmanlığına alet ediyor. İhtara rağmen dağılmamak deniyor, orada ihtar falan yok, tehdit var. Polis fezlekesinin başlığını iddianame diye değiştirip önünüze sundular bu iddianame savcılığın kişisel görüşlerini yansıtan hukuki olmayan bir belgedir” ifadelerini kullandı.
İfade özgürlüğünün ve LGBTİ+’ların insan haklarının önemi vurgulanan duruşmada Avukat Çiftçi, AİHM kararlarını hatırlatarak ifade özgürlüğünün iktidarı rahatsız da etse küçük düşürse dahi engellenemeyeceğinin altını çizdi:
“Mahkeme salonlarında ifade özgürlüğünün kullanılıp kullanılmayacağını mı tartışacağız? Polisten bir beklentimiz yok ama hukukçu olarak iddia makamı gelip ifade özgürlüğünün olup olmadığını nasıl tartışabilir mütalaasında? Müvekkillerimiz ifade özgürlüklerini korudukları için karşınızda sanık olarak bulunuyorlar."
"Valilik yasağının zaten kampüste bir geçerliliği yok"
Hapis istemi ile yargılanan Melike Balkan, iki yılı aşkın süredir devam eden davanın kendisine Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu öğrettiğini belirtti ve maruz kaldıkları hukuksuzluğu şöyle sıraladı:
“Birincisi, yürüyüş yasak değildi. İkincisi, yasak olsaydı bile açık ve yakın bir tehlike olması gerekirdi, ki yoktu. Ben müzakere etmeye başladığım zamanlarda da polis bana hep valilik yasağını söyledi. Türkiye'nin BM'ye verdiği cevapta belirtildiği üzere valilik yasağının zaten kampüste bir geçerliliği yok. Nedense polis bunları bilmiyordu.
Hadi diyelim yasak vardı, o zaman 3. nokta: Makul sürenin verilmesi. ODTÜ Fizik çimlerinde toplandığımız sırada kolluk bizi ablukaya aldı. Biz oradaki öğrencileri korumak için müzakereler yapıp tansiyonu düşürmeye çalışıyorduk. Her nasılsa Özgür ve ben isimlerimizi söylememiş olmamıza rağmen bize isimlerimizle hitap edildi polis tarafında. Polisin anonsu tamamlandıktan 22 saniye sonra gözaltına alındım. Kolluk anonsundan sonra 2 dk içinde 4 kişi gözaltına alındı. Uyarıdan 1 dk içinde biber gazı kullanılmaya başlanıyor takdir edersiniz ki bu makul bir süre değil. 4 dk içerisinde arkası dönük insanlara gaz fişeği atılmaya başlanıyor. Bu insanlar uzaklaşmaya çalışırken polis güç uyguluyor."
"Bundan sonraki onur yürüyüşleri için bu karar çok önemli"
ÜniKuir Derneği Genel Koordinatörü Melike Balkan, yargılamanın duygusal olarak kendilerini çok yıprattığını ifade ederek beraat talep etti. Ancak bu talebin kendisi için öneminden ziyade Türkiye’deki LGBTİ+’ların güvenliği için kritik olduğunun altını çizdi: “Bu mahkemeden çıkan karar bundan sonraki onur yürüyüşlerine yönelik saldırıların engellenmesi için çok önemli.”
Balkan, ODTÜ Onur Yürüyüşü’nün düzenleyicileri arasında olmaktan dolayı mutluluk duyduğunu ve eylemlerine suç atfedilirse de “bu suçu işlemekten gurur duyduğunu” beyan ederek savunmasını tamamladı.
"Bir lubunya kendisini yalnız hissetmesin diye..."
Hapis cezası ile karşı karşıya kalan aktivistlerden olan ÜniKuir Derneği Genel Koordinatörü Özgür Gür ise sözlerine “Neden burada olduğumu hala bilmiyorum” ifadesiyle başladı. Türkiye’de polis şiddetine maruz kalmış milyonlarca insandan biri olduğunun altını çizen Gür, kendini şanslı addettiğini çünkü yalnız olmadığını bildiğini ve sesini yükseltme şansı olduğunu ifade etti. Gür, aynı sebeple kendini LGBTİ+ topluluğuna karşı sorumlu hissettiğini beyan etti: "Benim bugün burada yalnız hissetmediğim gibi her yerimiz nefretle dolmuşken daha üniversiteye yeni girmiş bir lubunya, liseli bir lubunya yalnız hissetmesin diye mücadeleye devam ediyorum, bütün bu yaşadığım saçmalıklara #aybirahatver diyorum."
Soruşturmalar ve ev baskınları
Gür, soruşturmalar ve evinin basılması gibi bu süreçte yaşadığı hak ihlallerini hatırlattı ancak mücadeleden vazgeçmeyeceğini de açıkladı. Gür, siyasilerin ve kanaat önderlerinin LGBTİ+’ları hedef göstermesine karşı LGBTİ+’ların tavizsiz mücadeleye devam edeceğini ifade etti: “"Bakın, buradayız işte, tıpkı iş yerlerinde, atölyelerde, tezgahlarda, emeğin görünmez olduğu evlerde, sokaklarda, meydanlarda, üniversitelerde olduğumuz gibi... Evet üniversitelerde de varız ODTÜ'de, Boğaziçi'nde bütün üniversitelerde."
"Hiçbir kayyum üniversitelere rektör olamaz"
Balkan gibi Gür de yürüyüşü düzenleyen aktivistlerden biri olmakla gurur duyduğunun altını çizdi ve maruz kaldıkları şiddetin faillerinin bir gün yargılanacağını umduğunu ifade etti. Gür savunması, baskı altındaki akademiyi işaret ederek bitirdi: "O gün hızlıca alındığım için atamadığım sloganlar vardı: Verşan Kök ODTÜ'ye rektör olamaz, hiçbir kayyum üniversitelere rektör olamaz."
Gür’ün ardından savunma avukatı Mahmut Şeren söz aldı ve Cumhuriyet savcılarını hukuka uygun hareket etmelerini beklediğini belirtti. Ankara Valiliği’nin yasaklamalarına ilişkin iki iptal kararının mahkeme tarafından tanınmadığını belirten Şeren, ayrıca 10 Mayıs 2019’da ODTÜ’de yaşanan hak ihllalerini bir kez daha hatırlattı. Polisin yürüyüşe katılanları ikaz etmeden gözaltına aldığının altını çizen Şeren, son olarak beraat kararının delil yetersizliğiyle verilmesini kabul etmediklerini açıkladı.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.