Af Örgütü acil eylem çağrısı yaptı; ODTÜ bileşenleri, LGBTİ+’ların aileleri basın açıklaması yayınladı. Tepkiler gelmeye devam ediyor.
10 Haziran'da gerçekleşmesi planlanan Onur Yürüyüşü öncesi, ODTÜ Rektörlüğü öğrenci ve mezunlara mail göndererek yürüyüşü yasakladığını bildirmişti. Açıklamada, Onur Yürüyüşü’ne yönelik çağrılar “Üniversitemiz kampüsünü kendilerinin ülkemizdeki izinsiz yürüyüş merkezi olarak lanse etmeye çalıştığı farklı paylaşımlar” olarak nitelendiriliyor. Rektörlük, kampüste Onur Yürüyüşü gerçekleştiği takdirde “her türlü güvenlik önleminin” alınacağını açıkladı.
ODTÜ Rektörlüğü, Onur Yürüyüşü’nü yaptırmayacağını açıkladı!
Yasağın üzerine sivil toplum örgütleri ve ODTÜ bileşenleri açıklama yayınlayarak üniversite yönetiminin kararından dönmesine yönelik çağrıda bulundu. ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması, “ne derlerse desinler” yürüyüşü düzenleyeceğini ve kampüs yollarını bir kez daha rengarenk hale getireceklerini açıklarken, LGBTİ+ aileleri ortak açıklama yayınlayarak Anayasa’nın 34. Maddesiyle güvence altına alınan barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını hatırlattı: “Bizim çocuklarımızın elinde silah mı var?”
Yasağa karşı bir tepki de Af Örgütü’nden geldi. İnsan hakları örgütü, acil eylem çağrısı yaptı ve yasağın bir an önce kaldırılmasını istedi. Af Örgütü, 2019’da düzenlenen 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne yönelik polis saldırılarını hatırlattığı çağrıda devletlerin bu yürüyüşleri engelleme değil, kolaylaştırma zorunluluğuna değindi.
Rektörlüğün açıklamasından bir gün sonra, 43 ODTÜ öğrenci topluluğu ortak açıklama yayınladı ve ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması’nın metninin altına imzalarını atarak topluluğa destek verdiklerini gösterdi.
Son olarak Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği, ODTÜ Mezunları Derneği ve Eğitim-Sen kampüste yaptıkları ortak basın açıklamasında, kampüsteki barışçıl ortamı bozanın üniversite yönetiminin keyfi uygulamaları olduğu ortaya kondu. Bileşenler, olası polis şiddetinin sorumlusu olarak üniversite yönetimini işaret etti.
Rektörlüğün 7 Haziran gönderdiği maile ilk tepki, yürüyüşe çağrı yapan topluluk ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması’ndan geldi. Basın açıklaması yayınlayan topluluk, 25 yıldır kampüste aktivizm yürüttüklerini ve 10 yıldır yürüyüş yaptıklarını hatırlattı. Daha önce resmi topluluk statüsü almak için başvuruda bulunduklarını ve ısrarla tanınmadıklarının altını çizen Dayanışma, rektörlüğün kendilerini “okulu karıştıran bir grup” gibi konumlandırılmasına itiraz etti. Topluluk, tüm engellemelere rağmen yürüyüşü yapmakta kararlı olduğunu açıkladı: “Ne derlerse desinler 10. ODTÜ Onur Yürüyüşü düzenlenecek ve kampüs yolları bir kez daha rengarenk olacak.”
Aynı gün, aile dernekleri GALADER, LİSTAG, Akdeniz Antalya Aileleri Grubu, Denizli LGBTİ+ Aileleri Grubu, İzmir LGBTİ+ Aileleri Grubu ortak bir tepki metni yayınladı. Aileler, 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne verilen beraat kararını ve Anayasa’nın 34. Maddesini hatırlattı. Herkesin önceden izin almadan silahsız ve saldırısız yürüyüş düzenleyebileceğini söyleyen maddeyi işaret eden aile dernekleri, “? Bizim çocuklarımızın elinde silah mı var? Bizim çocuklarımız bir yere mi saldırıyor?” diye sordu.
ODTÜ Rektörlüğü’nün yaptığı açıklamada yürüyüşün üniversitenin imajına zarar verdiği iddiasına da değinen açıklamada, ifade özgürlüğünün önünü açmanın mı yoksa yasaklamanın mı ODTÜ’nün imajına zarar vereceği soruldu. Aileler “eşit, özgür, daha yaşanabilir bir dünya isteyen herkesi Onur Yürüyüşü’nü desteklemeye” davet etti.
İnsan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Şubesi de aynı gün, “ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne izin verilmeli” diyerek acil eylem çağrısında bulundu.
Af Örgütü çağrıda, yürüyüşün yapılması halinde rektörlüğün katılımcıları polis müdahalesiyle tehdit ettiğinin altını çizdi. Rektörlüğün kararının, ODTÜ öğrencileri ve çalışanlarının ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü haklarını kısıtlamaya dönük “yersiz bir girişim” olarak yorumlandığı açıklamada kararın iptal edilmesi gerektiği ifade edildi.
ODTÜ kampüsünde 10 Mayıs 2019’da düzenlenen ve polisin “aşırı güç” kullandığı 9. ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne ilişkin davada öğrencilerin beraat ettiği hatırlatılan açıklamada, devletlerin barışçıl toplanma hakkının kullanılmasını kolaylaştırmakla yükümlü olduğunun altı çizildi:
“Türkiye hukukunda da yer aldığı gibi, barışçıl toplanma özgürlüğü hakkının kullanımı devlet yetkililerinin iznine tabi değildir ve bu hak, uluslararası hukuk ve Türkiye’nin imzaladığı sözleşmelerde belirlenen standartlar uyarınca da koruma altındadır.”
Yasak açıklandıktan bir gün sonra, 43 ODTÜ öğrenci topluluğu ortak açıklama yayınladı ve ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması’nın metninin altına imzalarını atarak topluluğa destek verdiklerini gösterdi.
Son tepki ise Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği, ODTÜ Mezunları Derneği ve Eğitim-Sen’den geldi. 2019 yılını örnek gösteren bileşenler, kaygılı olduklarını açıkladıkları ortak metinde, rektörlüğün keyfi uygulamarının kampüsteki barışçıl ortama asıl zararı verdiği vurgulandı. Kampüste polis şiddeti istemediklerinin altını çizen bileşenler, olası şiddet atmosferinin sorumlusunun üniversite yönetimi olacağını ifade etti. Açıklamada tüm ODTÜ kamuoyu, keyfi uygulamaların karşısında, demokratik hakların yanında olmaya ve ODTÜ ilke ve değerlerine sahip çıkmaya davet edildi.
Fotoğraf: ODTÜ Mezunlar Derneği
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.