9. Boğaziçi Onur Davasının ikinci duruşmasında dört öğrenci daha savunmasını tamamladı. Bir sonraki duruşma 23 Şubat’ta görülecek.
20 Mayıs 2022’de kampüste düzenlenen Onur Yürüyüşü'ne katıldığı için işkence ile gözaltına alınmış olmalarına rağmen haklarında kamu davası açılan 69 kişinin yargılaması sürüyor. İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davada, “Kanuna aykırı yürüyüşe katılarak ihtara rağmen dağılmamakla” suçlanan öğrencilerden ikisi ayrıca "görevi yaptırmamak için direnme" suçlaması ile yargılanıyor.
NE OLMUŞTU?
Kamu davası 70 kişiye açılmış olsa da öğrencilerden biri, Ekim 2022’de hayatını kaybetti. Bir akademisyenin de aralarında bulunduğu yargılanan 69 kişi, 29-30 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerindeki ilk duruşmada savunmalarına başladı.
Bugün saat 09.30’da, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ikinci duruşmayı LGBTİ+ aktivistleri, LGBTİ+ derneklerinden ÜniKuir, Hêvî LGBTİ+ Derneği ve SPoD; İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Sivil Alan Araştırmaları, Yurttaşlık Derneği; EuroMed Rights; Ankara ve İstanbul Barosundan, Galler’den davayı izlemeye gelen avukatlar ile Almanya ve ABD İstanbul Başkonsolosluğundan temsilcisi takip etti.
İkinci duruşma öğrenci savunmaları ile başladı. Önceki duruşmada olduğu gibi, yürüyüşe katıldığı için işkence ile gözaltına alınan öğrenciler asıl yargılanması gerekenin, kampüsü savaş alanına çeviren polisler olduğunu tekrar ortaya koydu.
Öğrencilere dağılmaları için ihtar yapılmadığının, çok kötü şartlarda gözaltında bekletildiğinin ve sağlık sorunlarının polislerce dikkate alınmadığının hatırlatıldığı savunmaların ardından söz alan sanık avukatlarından Eşe Nur Özge, öğrencilerin işlediği iddia edilen suçlara ilişkin “Kanuna aykırılık nerede bilelim ki ona göre savunma yapalım?” diye sordu.
"Söz konusu suçlamaya dair kanuna aykırılık olduğu iddia edilmiş; ancak hangi gerekçeyle aykırılık olduğu ne savcılık makamının iddianamesinde ne kolluk fezlekesinde aykırılık gerekçesi açıklanmıştır. Ayrıca ihtara rağmen dağılmama suçlamasında, ihtarın yapıldığına dair kanıtı sunma sorumluluk polistedir."
Talep üzerine hakim, 9. Onur Yürüyüşü'nün düzenlendiği 20 Mayıs gününe dair kamera kayıtlarının Boğaziçi Üniversitesinden istenmesine karar verdi.
Dava, 23 Şubat 2024 saat 10.00’a ertelendi.
“Bu ülkede yok sayılan LGBTİ+'ların var oluşunu savunmak onurdur”
Kampüslerin öğrencilerin kendini ifade edebileceği alanlar olduğunu hatırlatan B.C. kayyum rektörlerin LGBTİ+ görünürlüğüne dair faaliyetleri keyfi şekilde yasaklayamayacağını söyledi:
"LGBTİ+'lar bu ülkede katledilirken, yok sayılırken LGBTİ+'ların var oluşunu savunmak haktır, onurdur.
O gün yürüyüş başladığı gibi bir uyarı yapılmadan polis tarafından ablukaya, sonra da işkence ve ters kelepçeyle gözaltına alındık. Hakkımdaki suçlamayı kabul etmiyorum."
Yargılanan bir diğer öğrenci G.S.Ö. ise polisin girdiği kampüste yaşayan bir öğrenci olduğunu hatırlatarak polisin ihtar dahi yapmadan öğrencileri ablukaya alarak kampüste arbedeye neden olduğunu aktardı:
“O gün festival dolayısıyla kampüs çok kalabalıktı. Arbede sırasında zarar görmemek için yerimde durdum ve ilk gözaltına alınanlardan oldum. Otobüste, 7-8 saat karanlık ve havasız bir ortamda bekletildik”
“Kampüs hekimi geldi ancak polisler onu da dinlemedi”
Yürüyüşe katıldığı için yargılanan öğrenci N.S.Y. ise polis müdahalesi nedeniyle sağlık durumunun kötüye gittiğini ancak dikkate alınmadığını anlattı:
"Ablukada panik atak geçirdim, yere yatıp ağlamaya başladım. Kampüs hekimi gelip sakinleşmem için alan açılması gerektiğini söyledi. Ancak polisler kulak asmadı, 'Sen şuraya geç' dedi.
Reçeteli ilaç kullanıyorum, kendi kendime sakinleşmeye çalıştım. Tıbbi yardım gelmedi, sonrasında ambulansla değil ekip aracıyla hastaneye götürüldüm.
Bırakılacağım söylendi ancak gözaltına alındım."
Söz avukatlarda
Sanık avukatı Meral Bolat Akşen ise beraat koşulları oluşmuş olmasına rağmen CMK'daki hüküm bilerek uygulanmadığını ifade etti.
“Dosya kapsamındaki öğrencilerin beyanları dışında da mahkûmiyet koşulları hiç oluşmamışken, dosyanın uzatılması kamu kaynaklarını boşa harcamaktır.”
Avukat Mahmut Şeren ise kolluğun esasında direnme suçunun unsurları oluştuğu için değil, ayrımcı bir saikle onur yürüyüşünü engellemek için hareket ettiğini vurguladı ve öğrencilerin bir an önce beraatına karar verilmesi talep etti:
“Diğer sanıkların beyanları alınmasa dahi dosyada beraat kararı verilmesi gerekir zira suçun unsurlarının oluşmadığı gerek iddianameden gerek diğer sanıkların ifadeleri göz önünde bulundurulduğunda anlaşılmaktadır."
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.