-Röportaj-
Üç büyük şehrin dışındaki illerdeki üniversitelerin LGBTİ+ öğrenci toplulukları artmaya devam ediyor. Ekim ayı başından beridir Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin de bir LGBTİ+ topluluğu var. İsimlerinde, kuir sinema tarihinin başyapıtlarından Paris is Burning’ten (1990) logolarında, kuir topluluktaki balo kültürünü ekrana yansıtmaya devam eden My House’tan (2018– ) ilham alan Cumhuriyet Üniversitesi LGBTQİA+ Öğrenci Topluluğu’nun kurucularından bir aktivistle topluluğunun kuruluşunu ve gelecek planlarını konuştuk. Sivas ve Cumhuriyet Üniversitesi’nde lubunya olmaya ve LGBTİ+ aktivizmi yürütmeye dair değerlendirmelerini aldık.
Fakülteler arası iletişimsizlik olduğunu, bu yüzden topluluklarının henüz yeteri kadar duyulmadığından dem vuran Cu is Burning! üniversiteden resmi statü alma hedefleri olmadığını açık şekilde ifade eden bir topluluk. Çünkü “diğer toplulukların etkinliklerine engel olan şeylerin” onlara da engel olmasını istemiyorlar. Cumhuriyet Üniversitesi’nden konuştuğumuz aktivist, kampüs içinde lubunyaların fobiyle karşılaşma ihtimallerinin düşük olduğu yorumunda bulunsa da aşırı sağcı öğrenci topluluklarının fazlalığının farkında olduğunu, bu toplulukların varlığının tedirginlik yaratmasına karşın direnmekten vazgeçmeyeceklerinin altını çiziyor: “Sadece onların kulüpleri olmayacak tabii ki, bizim kulübümüz de var olacak.”
Cu is Burning! ilk etkinliğini, katılan tüm lubunyaların kendilerini güvende hissedeceklerinden emin oldukları bir mekanda yapmayı planlıyor.
Kuruluş aşamasında aklınızda ne vardı, neyi hedefleyerek başladınız?
Böyle bir eksiklik vardı üniversitemizde. Cumhuriyet Üniversitesi’ne gelmeden önce kafamda çok büyük önyargılar vardı, buraya geldikten sonra aslında o önyargıları kırdım. Fakat LGBTİ+ hakları için fırsat yoktu. Kampüste 40.000’in üzerinde öğrenci var, 2.300’ün üzerinde de yabancı uyruklu öğrenci. Kampüs içerisinde lubunların varlığını hissedebiliyoruz fakat onların bir sorunla karşılaştıklarında muhafazakâr yönetimden dolayı sesini çıkaramayacağını tahmin ediyorum. Bu topluluğun küçük bir aile olduğunu hissettim ve hemen sosyal medyadan kendimizi ilan ettik, topluluğu kurduk. Şu anda sayımız beş kişi fakat zamanla büyüyeceğimi biliyoruz. Onun dışında şu anki tek sıkıntımız fakülteler arasındaki iletişimsizlik aslında yani kendimizi çok fazla duyuramamak, sosyal medyada takipçi sayımız da biraz az, sosyal medyada bizi takip edenlere ulaşabiliyoruz. Zamanla çok daha farklı projelerimiz var.
Resmi bir topluluk olma hedefiniz var mı?
Kesinlikle resmi bir topluluk olma hedefimiz yok. Bir üst kuruma hesap vermek istemiyoruz. Ne zaman ki yönetim bizi de tanır ötekileştirmezse o zaman resmi bir topluluk olma hedefimiz elbette olacaktır ancak henüz hem yeni olduğumuz için hem de başka toplulukların etkinliklerine engel olan şeylerin bize de olmasını istemediğimiz için şimdilik resmi topluluk olma hedefi söz konusu değil.
Cumhuriyet Üniversitesi’ndeki lubunyalara hangi metotları kullanarak erişmeye çalışacaksınız?
Çok yakında gerçekleştirmek istediğimiz şey sticker. Stickerlar bastırıp bunları bulabildiğimiz her yere ama her yere, tuvaletlere, parklara, direklere, kafelere yani bulabildiğimiz her yere yapıştıracağız hatta çok farklı yerlere de yapıştırabiliriz… Onun dışında formumuz var, formumuzu doldurarak bize ulaşabilirler.
Peki, Sivas’ta genel anlamda şehir olarak ve özelinde de Cumhuriyet Üniversitesi’nde lubunya olmak nasıl bir şey?
Yüzölçümü büyük olsa da Sivas gerçekten küçük bir şehir. Kampüs olarak herhangi bir fobiyle karşılaşacağımı düşünmüyorum, kampüsümüzün gerçekten yeterli olduğunu düşünüyorum. Birçok üniversite gördüm, aslında biri “catwalk” bile yapsa, makyaj yapsa, ne yaparsa yapsın en fazla bir bakış alır ve bu da nefret dolu bir bakış olmaz. En fazla şaşkınlık bakışı olur. “Aaa bizim üniversitede de mi lubunyalar varmış” gibi bir şaşkınlık bakışı olur. Yani ben herhangi bir fobiyle karşılaşacağımı en azından kampüs içinde bir fobiyle karşılaşacağımızı düşünmüyorum ama şehir olarak buna kesinlikle bir cevabım yok.
LGBTİ+’lara yönelik fobi kimi zaman devletten gelebiliyor, yönetimden, resmi aygıtlardan gelebiliyor. Ancak kimi zaman da örgütlü bir şekilde bir araya gelen ve fobi üreten birtakım gruplardan gelebiliyor, aşırı sağ örgütlenmelerden bahsediyorum. Cumhuriyet Üniversitesi’ndeki durum nedir, böyle bir aşırı sağ faşist örgütlenme söz konusu mu?
Kampüsteki öğrencilerden bir fobiyle yaşayacağımızı düşünmüyorum ama en çekindiğimiz şey elbette ki aşırı sağ, aşırı muhafazakar üniversite yönetimi ve böyle öğrenci gruplarının fazlalığı. Kesinlikle üniversite topluluklarımızın çoğu buna yönelik. Ama biz de LGBTİ+’lar olarak kendimizi tanıtacağız, direneceğiz, sadece onların kulüpleri olmayacak tabii ki, bizim kulübümüz de var olacak.
Cumhuriyet Üniversitesi’nde yeni kurulmuş bir topluluk olarak neleri değiştirmek, neleri sarsmak, yerinden oynatmak, kimlere karşı “bakın biz buradayız” demek, kimleri sinirlendirmek için kuruldunuz?
Cisheteroseksizmi yıkmak için kurulduk aslında, LGBTİ+ aktivizm içinde bizi ötekileştirenlere karşı çabalamak için kurulduk. Üniversitemizdeki öğretim görevlilerinin düşünce yapısını biraz daha kuir düşünceye sahip olmasını isterdik. Var kesinlikle, yok değil; çok daha fazla olmasını isterdik.
Sivas’tan, üniversite yönetiminden, kampüsten bahsettik. Şimdi de hocaları sormak istiyorum. Daha açık fikirli olduğunu bildiğiniz, iletişim halinde olduğunuz ya da olmasanız dahi olmayı düşünebileceğiniz öğretim görevlileri var mı?
Yani kuir düşünceye açık olan hocalarımızın bizim yanımızda olması, en azından bizim için bir danışman hoca olarak bize yardım etmesini, bir danışman hoca olarak yanımızda olabilecek hocalar olmasını kesinlikle isteriz. Fakat tam olarak “kesinlikle evet kuir düşünceli hocamız var” diyemem. Zamanla olacaktır buna inanıyoruz.
Bir manifestonuz var mı?
Evet tabii, okumak isterim:
Dünyayı cis-heteroseksizmin öteki kıldığı bizler için daha güvenli, barışçıl, renkli bir yer yapmayı ve bunu kampüsümüze yansıtmak istiyoruz. Cinsel yönelimlerin ve cinsel kimliklerin farkındalığını arttırmayı ve görünür kılmayı istiyoruz. Her türlü fobiye hayır diyoruz. LGBTQIA+ aktivizmin önündeki yasakları aşmak için çabalıyoruz. Cisheteroseksist toplumum bizi ötekileştiridiğini biliyoruz. Fakat, biliyoruz ki farklılık her zaman büyük bir zenginliktir. LGBTQIA+ fobiye her zaman sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz, birlikte olarak daha çok anlatarak her şeyi yeneceğiz.
Motto: Bitch, don't ask us why, you can't deny us! Çünkü, LGBTQIA+ varlar, kampüsümüzün her yerindeler. Tüm renklerinle, siyahlarınla, kimliğinle, kimliksizliğinle gel, gel ve bize katıl beraber gökkuşağına tapalım.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.