LGBTİ+’ları suç örgütü üyesi gibi göstermek için kolları sıvayan TRT World, 6 videodan oluşan belgesel görünümlü dijital dizisini yayınladı.
True Colours (Gerçek Renkler) isimli seride, gökkuşağının her bir renginin “gerçek yüzünün” açığa çıkarılacağı iddia ediliyor.
TRT World, “LGBT lobisinin karanlık yüzünü” araştıran dijital diziye başlayacağını duyurdu
Devlet kaynakları ile LGBTİ+’lara yönelik nefret kampanyasını uluslararası boyutta örmeye çalışan İngilizce hazırlanmış dizide Türkiye’den bir akademisyen var. Kadın düşmanı açıklamaları ve “LGBTİ+ aktivizmi yasaklanmalıdır” ifadeleri kamuoyuna yansımış Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nden Emir Kaya’nın dışındaki diğer görüşmeciler yurt dışından: Transfobik söylemlerinden dolayı sendikasından uzaklaştırılmış bir sporcu ya da ayrımcı ifadeleri yüzünden okuldan atılmış bir öğretmen yardımcısı “asıl ayrımcılığa uğrayanın” kendileri olduğunu iddia ediyor.
Seride konuşan kişilerin iddiaları arasında gittikleri okullarda çocukların hormon almaya itilmesi, sağlık otoriterlerinin eksik bilgi vererek insanları uyum sürecine soktuğunu ve LGBTİ+ aktivistlerin çok karlı bir endüstrinin aktörleri olduğu yer alıyor.
Gökkuşağı renklerini nefret örgütlemek için kullanan seri altı ayrı renkte, altı videodan oluşuyor. Turuncu rengin kullanıldığı videonun başlığı “Denek Nesil” ; mor temalı videonun başlığı “Uyum Sürecini Tersine Çevirme”; kırmızı videonun başlığı “Kadın Sporları”; mavininkini “İptal(Cancelled)”; sarınınki “Lobicilik” ve yeşil temalı videonun başlığı “Akademik Özgürlük”.
Video serisi LGBTİ+’ları, asırlar boyunca baskıya ve şiddete maruz kalan bir topluluk değil de kurumların ve LGBTİ+ olmayan insanların üstünde hüküm süren bir iktidar grubuymuş gibi tasvir ediyor.
14 yaşında otistik bir çocuğun annesi olduğunu iddia eden biri, çocuğunun okulda “toplumsal cinsiyet ideolojisi” ile zehirlendiğini savunuyor. Ergenlik dönemindeki çocuğunun okul tarafından “hemen cinsiyet değiştirmesi” için yönlendirildiğini ortaya atan Britanyalı konuşmacı, aynı zamanda çocuğunun internette dolaşırken cinsel istismar failleriyle karşılaştığını anlatıyor ve faillerden birinin kadınlıkla özdeşleştirilmiş kıyafetler giydiğini söyleyip pedofili ile LGBTİ+ olmayı eşitliyor.
“Çocuğumun telefonuna baktığımda çok garip bir grup insanın onunla cinsel içerikli konuştuğunu gördüm. İçlerinden biri penisinin fotoğrafını göndermişti. Bunlar yaşlı, muhtemelen genç çocukları avlayan pedofillerdi. Çocuğumu cinselleştiren bu insanlarla konuştuktan sonra çocuğum kızlar gibi giyinmek istemeye başladı, aynı anime kızlar gibi…”
Okuldaki trans öğrencilerin araştırma projesinin çocuğuna “bozuk doğduğunu” hissettirdiğini iddia eden ebeveyn, kendisini “böyle hisseden” çocukların uyum süreci için tıbbi işlemlere başlamasını ve “hemen cinsiyetini değiştirmesini” tavsiye ettiğini ortaya atıyor. Hatta ebeveynin anlattığına göre okul hemşiresi, ailesinin haberi olmadan çocuklara ergenlik baskılayıcıları ve hormon alabilecekleri bir sevk kağıdı yazmış.
Okulda toplumsal cinsiyet kimliklerinden bahsedildiği için çocuğunun manipüle olduğunun savunan kişi, kadın kromozlarına sahip olmak istediğini söyleyen çocuğuna karşı çıktığı gün ise çocuğunun bileklerini kestiğini iddia ediyor.
Amerikalı yüksek lisans öğrencisinin, dokuz yıl yaşadığı trans deneyimin ardından uyum sürecini tersine çevirdiğini anlattığı “Mor” hikayede, sağlık otoritelerinin çocukları eksik bilgilerle uyum sürecine soktuğu iddia ediliyor.
“Yan etkilerden hiç haberim yoktu. Doktorum, terapistim, cerrahım, hiçbiri uyum sürecinin yan etkilerini bana açıklamadı (...) Örneğin, çocuk sahibi olmak istiyorum ama göğüslerimi aldırdığım için emziremeyeceğim. Bu yüzden çok pişmanım.”
Kadınların küçük görüldüğü bir kültürden geldiği için erkek olmak istediğini söyleyen öğrenci, deneyimini paylaştığı ileri yaştaki transların ona hemen “Sen transsın!” dediğini söylüyor. Uyum sürecine başlamanın çok kolay olduğunu, bir doktorun yanına gittiğinizde aynı gün hormona başladığını iddia eden öğrenci; süreci tersine çevirmek istediğinde ise terapistinin onunla görüşmeyi bıraktığını söylüyor.
Çocukların, cinsiyet meselesi ile ilgili hiçbir sorunlarının olmadığı iddiasındaki kişiye göre asıl sorun, hissettikleri gibi yaşamak isteyen çocuklarına hoşgörü ile yaklaşarak çocukları kötü etkileyen ebeveynler.
Trans sporcuları, spor müsabakalarında yer alma hakkından mahrum etmemek için çözümler aramak yerine; onları, diğer sporcuların haklarını işgal eden suçlular olarak gösteren söyleme bir katkı da TRT World’ün “Kırmızı” bölümünden geldi.
Transfobik söylemleri sebebiyle dünya gündeminde yer almış April Hutchinson’ın trans sporculara atanmış cinsiyetleriyle hitap etmekte ısrar ederek yer aldığı röportajda; trans sporcuların varlığı bir “adalet sorunu” olarak yer buluyor. April Hutchinson, 2023 yılının Kasım ayında trans sporculara yönelik söylemlerinden dolayı Kanada’daki sendikasından geçici süreyle uzaklaştırılmış bir sporcu.
Trans sporcuları, bağlı bulunduğu sendikasına şikayet etmesine rağmen sonuç alamadığından yakınan Hutchinson; bir sporcunun istediği an, istediği cinsiyetteki müsabakalara dahil olabileceğini, hiçbir kontrolün olmadığı bir sistem yaratıldığını iddia ediyor.
“İnsanlar konuşmuyor çünkü iptal kültüründen korkuyorlar. İşlerini kaybetmekten korkuyorlar.”
Galler’de lisede öğretmen yardımcılığı yaptığını söyleyen Ben Dybowski’ye göre, LGBTİ+’lara karşı ayrımcı söylemleri nedeniyle değil de sadece geleneksel aile değerlerine bağlı olduğu için iki kere işinden atıldı. Birinin, atanmış cinsiyeti dışında bir cinsiyeti olamayacağını ya da evliliğin kadın ile erkek arasında gerçekleşebileceğini savunduğu için kovulduğunu söyleyen öğretmen yardımcısı, söylemlerinin ayrımcı değil ifade özgürlüğü olduğu fikrini savunuyor.
“Britanya’da Müslüman ya da Hristiyan olduğunu söylemekte sorun yok ama detaya inemezsin. İnsanlar, bu inançların içinde ne barındırdığını bilmelerine rağmen sanki bilmiyorlarmış gibi yapıyorlar.”
Savunma avukatlığı yapan Anna Loutfi’nin iddiası, “LGBT lobisi” dediği hareketin çok karlı bir endüstri olduğu yönünde. Bu lobinin, parlamentodan da güçlü, politika üreten bir yerde durduğunu savunan Loutfi; mevcut LGBTİ+ dostu politikaların ABD’den ithal olduğuna dair bazı imalarda bulunuyor.
LGBTİ+ şemsiyesinin içine her türlü kavramı ekleyip bunları okullarda ders olarak okutacak kadar güçlü bir lobiyle karşı karşıya olduğunu iddia eden görüşmeci, bu sayede derneklerin “otorite” olarak danışmanlık verdikleri alanlardan çok büyük karlar elde ettiğini savunuyor.
“Yanlış bedende doğabileceğinize dair fikri destekliyorlar ve belirli yaşlarda öğretilmesi uygun olmayan cinsel uygulamalar gibi çok tartışmalı şeyleri teşvik ediyorlar.O zaman bir sonraki soru şu: Neden? Cevap, para.”
Aile kurumunun güçlü olduğu toplumlarda translığın yaygın olmadığını söyleyecek kadar ileri giden avukat, Batı’nın bir an önce uykudan kalkmasını ve çocukların sağlığı için bu karlı endüstriden vazgeçmesi gerektiğini salık veriyor.
Çalıştığı Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu (Londra Üniversitesi SOAS) LGBTİ+ aktivizmini şeytanlaştıran söylemlerine izin vermediğinde, Batı akademisini sansürle suçlayan akademisyen Emir Kaya, şimdilerde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinde doçent unvanı ile akademisyenlik yapıyor.
“LGBT çocuklar vardır” diyen bir akademisyenin Facebook gönderisinin altına çocuklara cinselliğe teşvik etmenin suç olduğunu yazmasıyla “olayların başladığını” söyleyen Emir Kaya, bu olayın ardından yazdığı “LGBTİ+ gündemler neden eleştirilemiyor?” diye yumuşatarak anlattığı nefret yazıları sebebiyle Türkiye’de lince maruz kaldığını iddia ediyor.
Yazısında “LGBT çocuklar vardır” demenin cinsel istismar ve kendisinin de açıkça “LGBT karşıtı” olduğunu söyleyen akademisyen, kaleme aldığı metindeki ifadelerin çalıştığı kurumlara iletilmesini iftira olarak değerlendiriyor. Ayrımcı söylemleri nedeniyle, daha önce birlikte çalıştığı kurumların kendisiyle ilişiğini kesmesini de akademik imajına saldırı olarak nitelendiriyor.
İfade özgürlüğünü savunan Batı akademisinin, konu LGBTİ+’lara gelince LGBTİ+ hareketin akademiyi “özgür” bırakmadığını iddia ediyor.
“Neredeyse bütün akademik çalışmalar, LGBTİ+ ile ilgili olmak zorunda. Sosyal bilimlerde bir ölçüde anlaşılır; ancak bu mühendislik alanında bile böyle.”
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.