Kampüsten Uzakta #8 - İsmail anlatıyor
“Aile evinde sürekli olarak atanmış ismimi duymak benim için inanılmaz rahatsız edici bir hale geldi”
Kampüsten uzak kalmanın LGBTİ+’ları karşı karşıya bıraktıklarını, LGBTİ+ öznelerden dinleyerek ele aldığımız dosyanın bu bölümünde Hacettepe Üniversitesi'nden Endüstri Mühendisliği üçüncü sınıf öğrencisi İsmail’le birlikteyiz.
YÖK’ün kararıyla aile evine dönmek zorunda kalan İsmail, her ne kadar pandemi döneminden dolayı şartlara alışık olsa da kararın beraberinde getirdiği hayal kırıklığını kabullenmediğini ifade ediyor:
“Tek bir insanın veya asla eğitimi öncelemeyen bir öğretim kurumunun bir kararla, bir anda okul ve LGBTİ+ çevremden, kampüsümden, eğitim alanımdan uzaklaşmak; devlet tarafından ne kadar günübirlik hayatlara maruz bırakıldığımızı, başta öğrenci ve LGBTİ+ kimliğimizle irademizin yok sayıldığını tekrar hatırlattı. Hissedebildiğim tek şey alışılmış bir öfke haliydi.”
Uzaktan eğitim kararının eğitim kalitesini büyük bir ölçüde düşürdüğü kanaatindeki İsmail, eğitimin “birtakım teorik bilgiden, sınavlardan çok daha fazlası” olduğunu hatırlatıyor:
“Eğitmenlerle veya aynı eğitimi aldığım arkadaşlarımla yüz yüze kurduğum iletişim; kampüste, sınıfta olmamın verdiği motivasyon, yarattığımız güvenli alanlarda olmamın verdiği moral… Hepsi akademik hayatımın bir parçası. Özellikle LGBTİ+ öğrenciler olarak, bizleri, emeklerimizle yarattığımız güvenli kampüslerden uzaklaştırmak, verdiğimiz emeği de bir noktada yok sayıyor. Sağlığın sadece nefes, mesleğin sadece nakit, liyakatsizliğin normal, insan canını tehlikeye atacak haraketlerde bulunmamın kâr sayıldığı bu dönemlerde; eğitimin de sadece kitap ve sınavdan ibaret görülmesine de şaşırmıyor insan.”
Kararı LGBTİ+ kimliği ve topluluğu açısından değerlendiren İsmail, eğitimdeki kesintinin onu sadece akademik hayattan değil “üniversite hayatımın en güçlendirici noktası” diye tanımladığı aktivizmden de uzak kıldığını anlatıyor:
“LGBTİ+ komünitesi olarak ailevi ilişkilerimizde iyisiyle veya kötüsüyle farklı deneyimlere sahibiz. Ben görece muhafazakar bi aileye sahip, aileme açılmamış bir lubunya deneyimine sahibim. Doğrudan bir şekilde olmasa da üstü kapalı bir şekilde, onların deyimiyle ‘öteki, marjinal’ oluşum hissettiriliyor sürekli. Politik görüşlerden, ahlaki değerlere, yaşam tarzındaki değişiklikler istemeden de olsa çatışmalara sebep oluyor.
Ülke olarak çok ağır ve travmatik zamanlardan geçtiğimiz bu günlerde, eğitime aile evinde devam etmek stres ve gerginliğimin artmasına neden oluyor. Kampüsümde, eğitim gördüğüm şehirde lubunya çevremden uzak bir şekilde bu gündemde iyileşmek bir kenara; aile evindeki baskı hâli bu süreci daha da zorlaştırıyor.
Kampüste, Ankara'da verdiğimiz lubunya mücadelesi benim için üniversite hayatımın en güçlendirici noktası. Uzaktan eğitim kararı bu noktada sadece akademik hayatımı değil, aktivizm alanlarımı da olumsuz etkiliyor. Dijital olarak devam ettirebildiğimiz dayanışma da her ne kadar değerli olsa da, kendimde aynı motivasyonu bulmakta zorlaniyorum. Her şeye rağmen bu zorlu süreçte uzaktan da birlik olabildiğimizi görmek umut verici ve güçlendirici.”
“Kampüsten Uzakta” lubunyalar ne yaşıyor?
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.