“Üniversitelerde LGBTİ+ Mücadelesi Tarihi” etkinliğinde Boğaziçi, Ege, Hacettepe ve ODTÜ’deki öğrenciler geçmişi ve bugünü aktardı.
14 Eylül Çarşamba günü çevrimiçi gerçekleşen buluşma, ÜniKuir Siyasal Katılım ve Savunuculuk (SKS) Programı’nın üniversiteli ve genç LGBTİ+ hak savunucularını merkeze aldığı etkinlik serisinin ikinci adımıydı. Dört üniversiteden deneyim aktaran aktivistlerden kimileri LGBTİ+ topluluklarının kuruluşlarından kimi de kendilerine devredilen mirastan bahsetti.
Boğaziçi Üniversitesi
Uğur, 90’larda LEGATO’larla (Lezbiyen Gey Topluluğu) başlayıp 2012’de BÜLGBTİ’nin resmi topluluk olma yoluna girdiği yılları kısaca özetledi. BÜLGBTİ+’nin geçmiş yıllarda akılda kalan savunuculuk faaliyetlerini sıralayan Uğur, cinsiyet tuvalet ve kampüsteki LGBTİ+ hak ihlallerini raporlama girişimlerini aktardı. 2017’de kendisinin topluluğa üye olmasıyla başlayan topluluk deneyiminden söz eden mezun öğrenci, o yıl Ankara’da başlayan daha sonra İstanbul’a sıçrayan LGBTİ+ etkinlik yasaklarından ve engellemelerden bahsetti. Yasaklara karşı kimi zaman karşılığını bulmayan kimi zaman da kazanımla sonuçlanan topluluğun stratejik hamlelerini aktardı.
Boğaziçi Üniversitesi’nin ve BÜLGBTİ+’nın yakın dönemi için sözü alan Yaren ise konuşmasına her sene düzenli olarak yaptıkları etkinlikleri sıralayarak başladı. Pandeminin ve kayyum rektör Melih Bulu’nun Boğaziçi’ndeki LGBTİ+ mücadelesine etkilerinden bahseden öğrenci, üniversitedeki diğer kulüplerin BÜLGBTİ+’yı maruz bıraktığı yalnızlaştırma ve güçsüzleştirmenin altını çizdi. Son olarak Mayıs ayındaki Onur Haftası’ndan ve 80’e yakın öğrencinin gözaltına alındığı 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü’nden hatırlattı.
Polis, 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşüne saldırdı
Hacettepe Üniversitesi
Hacettepe Üniversitesi Kuir Araştırmaları Topluluğu Queer Deer’ın kuruluşunda görev alan Murad, söze 2013’ten başladı. Gezi Parkı eylemlerinin etkisinin yoğun hissedildiği bir dönemde Hacettepe’deki LGBTİ+ örgütlenmenin başladığını hatırlatan mezun öğrenci, görece sorunsuz ve hızlı bir büyüme yaşadıklarını aktardı. İlk etkinliklerinde kimi zaman 100’e kadar öğrencinin katılımına şahit olduklarını söyleyen Murad, o dönem topluluğun politikasına ilişkin derin tartışmaların yaşandığını ifade etti. Bugüne kıyasla kampüste çok daha rahat mücadele yürüttüklerinin altını çizen Murad, diğer topluluklara dayanışmanın da hat safhada olduğunu aktardı. Bu hızlı yükselişin resmi topluluk başvurusu ile sonuçlandığını ve topluluğun 2013’ün Kasım ayında kulüp statüsünü kazandığını hatırlattı.
Murad, kendilerini bekleyen kalıcı olmama riskini çok ciddiye aldıklarını ve çoğunlukla bu risk üzerine çalıştıklarını anlattı. Mezun öğrenci, devamlılığı sağlamalarının kulübün temel başarılarından biri olduğunu ortaya koydu. Savunuculuk faaliyetlerinden önce üyelerinin güvenli alan sosyalleşmesinin o dönem kulübün temel amaçlardan biri olduğunu aktaran Murad, topluluğu olmayan Ankara üniversitelerindeki diğer öğrencilerle dayanışma gösterdiklerinden de söz etti.
Murad’dan sonra söz alan Doğuş, keyifli bir dönemden sonra kurucu kadronun ayrıldığı, aktif üye sayısının azaldığı bir topluluğu devraldıklarını ve bunun kendilerinde yarattığı stresi anlattı. Söz konusu durumun onları yeniden yapılanmaya ittiğini ifade eden Doğuş, topluluk içindeki aktarımların önemine dikkat çekti. Ankara’da etkinlik yasaklarına kadar kampüste rahatça stant açabildiklerini ancak 2017’yle birlikte görünürlüklerine ilişkin baskıların başladığını anlattı: “Biz resmi topluluktuk. Avantaj olması gereken şey, dezavantaj olmaya başladı.”
Kampüsteki görünürlük sorununu aşmak için başvurdukları lobicilik faaliyetlerinden ve aktivist hamlelerden söz eden Doğuş, yasaklara karşı yasal yollara başvurmaya kadar giden süreçleri aktardı. Ankara’daki yasaklara rağmen şehir merkezinde düzenledikleri etkinlikleri sıraladı.
“Valilik yasağı bizi güçsüzleştiren bir şey görünürken, kendi grubumuz içinde birbirimize sarılmamıza ve güçlenmemize neden oldu. Yasaktan önce üç kişiyken şimdilerde 600 üyesi olan bir topluluğuz.”
Hacettepe Kuir Araştırmaları Topluluğu etkinlik komisyonuna seçildi!
ODTÜ
ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması’nda aktif mücadele yürüten Özgür ise ODTÜ’de kuruluşu 90’lara kadar giden LGBTİ+ örgütlenmelerinden başladı. Savunuculuk çalışması olarak resmi statü kazanmak için yıllardır süren mücadeleyi örnek gösteren Özgür, rektörlüğün Dayanışma’nın önüne çıkardığı engellerden bahsetti. Resmiyet başvurusunu sadece statü kazanmak olarak görmediklerini ifade eden Özgür, resmi topluluk olma taleplerini burs, yurt, ders izlencesinin değişmesini de içeren kampanya süreci olarak kurguladıklarını açıkladı. Artık faal olmayan Öğrenci Temsilcisi Konseyi’nde (ÖTK) o dönem lubunyaların çok aktif olduğunu hatırlatan Özgür, söz konusu örgütlenmenin kendisini ÖTK Başkanlığına götürdüğünü anlattı.
ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması’nın yürüttüğü savunuculuk faaliyetlerini sıralayan Özgür, Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme ve Cinsel Tacizi Önleme Birimi’nin (CİTÖB) kurulmasına ve cinsiyetsiz tuvaletlerin yapılmasına yönelik faaliyetlerden söz etti. ODTÜ Onur Yürüyüşü’nün kampüsten çıkıp kitlesel bir etkinliğe dönüştüğünü de ekleyen Özgür, onur haftası ve yürüyüş geleneğinin ODTÜ kültüründeki kalıcı etkisini yorumladı.
Bir "İzinsiz Yürüyüş Merkezi" olarak ODTÜ
Ege Üniversitesi
Ege Üniversitesi Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırma ve Dayanışma Topluluğu LeGeBİT’in kurucularından Duygu, örgütlenmenin Facebook sayfası aracılığıyla başladığını hatırlatarak söze girdi. Dijital karşılaşmalarla başlayan bir araya gelmelerin topluluğun resmi statü başvurusuna yapmasına kadar gittiğini anlatan Duygu, rektörlüğün başvuruya ret cevabı verdiğini hatırlattı.
Ege Üniversitesi’ndeki LGBTİQ+’lar resmi topluluk başvurusunda bulundu
O dönemde resmi olmamalarına rağmen stant açabildiklerini, stantta olmasa da broşür dağıtabildiklerini aktaran mezun öğrenci, LEGEBİT’in kampüsteki aktivist faaliyetlerinin bir süre sorunsuz gittiğini ifade etti. Lubunyalar olarak pek çok farklı başlıkta aktivizm yürüten grupla dayanıştıklarını, o dönem bunun topluluğun ayakta kalması için hayati olduğunu anlatan Duygu, diğer topluluklar gibi onların da cinsiyetsiz tuvalet talepleri olduğunu ancak sonuçsuz kaldığını anlattı. Ayrıca rektör seçimlerinden önce adaylara mail atarak lobicilik faaliyetleri düzenlediklerini ve öznelerin kampüste maruz kaldığı ayrımcılıkları anket açarak kayıt altına aldıklarını ifade etti.
Fotoğraf (1): sondakika.com
Fotoğraf (2): ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması Arşivi
Fotoğraf (3): Kaos GL
Fotoğraf (4): Boğaziçi Üniversitesi Öğrenci Kulüpleri 2015 Raporu
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.