Sıray flörtüyle ilk buluşmasından önce aklından geçenleri anlatıyor. Flörtünü beklerken, ona eşlik etmeye ne dersin?
Kaldığımız yerden devam edelim mi aşkım?
-
Kafenin caddeye bakan kısmına oturdum. Önümde bir kahve, yanımda Baldwin’in bir kitabı... Kahvenin mocha mı latte mi olduğunun, sütünün bitkisel mi hayvansal mı olduğunun, Baldwin’in teninin renginin siyah mı beyaz mı olduğunun bir önemi yok. Az sonra bir uygulamadan bulduğum date’im gelecek. Hayır, sırada beklerken telefonda konuştuğum değil. Bir diğeri; umudu da, heyecanı da bir başka, hepsi sil baştan.
Caddeden insanlar akıyor, sular seller gibi... Sular seller gibi akan insanların arasında tanıdık bir yüz arıyorum. Tanıdık bir yüz, ki dönüp bana “Sıray, kız” desin, “çok güzel olmuşsun.”
Sıray, kız, bu seferki farklı olacak.
Yazmışsın oraya kocaman SIRAY, TRANS KADIN, KADIN, TRAVESTİ. Gelip sana sormayacak bu seferki…
Ne olduğunu sormayacak.
Hormonunu, ameliyatını merak etmeyecek.
Orada ne olursa olsun seni sevdi mi süpet alıkacak.
Bu seferki çok farklı olacak, çok çok, içtiğim kahvedeki sütün laktozunu soracak.
Partnerin varken flörtleşmek, insanlarla konuşmak, kendini açmak daha da zor. Ama hepsinin yeri ayrı: telefonun ucunda, app’te, barda, kafede... Bu sırada cinsiyetin bir kamuoyu meselesi hâline gelmiş, gelecek sene referandumla belirlenmesi için gerekli çalışmalar yapılmakta. Bu flört işi öyle “ben yaptım, oldu” demekle çözülmüyor. Her flört, her partner, her koli, her situationship, her sağa kaydırma cinsiyetimi de etkiliyor. Yani yarın öbür gün, bir koli gelip de but similyayı gördükten sonra benimle nasıl ilişkilenecek, koliden sonra sigara içerken bana dönüp “ben şimdi ne oldum?” deyince ben onun karşısında hangi cinsiyetten hangisine koşacağım – bunların hepsinin ince ayarını yapmam gerek. Gerçi hangimizin cinsiyeti yalnızca kendine ait? Psikanalitik teorileri at çöpe… Çünkü ben similyamla doğdum, sonra anneme de tutuldum, ama öyle bir tutuldum ki aynı cinsten iki insan birbirine nasıl tutulursa öyle. Ondan beridir cinsiyet bir yere ait olmaktır benim için.
Sevilmeyi ve sevmeyi ve daha çok sevmeyi ve daha çok sevilmeyi çekiyor canım. Yani ikinci ya da altıncı partnerim yetmediği için değil; her partnerde daha ait hissettiğim için. Partnerleri tüketmiyorum ben hayır, tüketim kültürüyle oldum olası aram yoktur. Zaten neyi tüketebilirim ki ben travestiyim, düzenli gelirim yok.
Düzensiz gelir düzensiz tüketimdir!
Ne diyordum ben, partner tüketmiyorum hayır, annemin beni zamanında dahil etmediği ve üst kat komşum Döndü teyzenin beni ısrarla reddettiği kadınlığı tüketiyorum. Kana kana içiyorum hem de, bak anne şimdi bir kafede ilk defa göreceğim date’imi bekliyorum ve o date beni kadınlığımın zirvesine taşıyacak, ve sen de göreceksin kadın nasıl olunur. Döndü teyzenin yaptığı gibi ikisi ölü on bir çocuk doğurmakla kadın olunur mu?
Döndü teyzenin kadınlığı beni reddettiği yerde başlıyor. Ve benim canım sevilmek çekiyor.
Aslında herkes gibi olmak çabam. Bir kafeyi herkes kadar boykot edeyim, sonra herkes kadar orada buluşayım flörtlerimle. Oradan gelsin bana, beni annemden istesin. Burada olmak istemiyorum yani, bunu anlatmaya çalışıyorum. Sonra evinde çay bardağında Türk kahvesi içen herkes gibi olayım, yanına herkes kadar yaktığım sigaramla herkes kadar dedikodu yapayım. Sıray’lık denen bir müessese olmasın, aynı noktada eriyip buluşalım, göbek bağlarımız karışsın birbirine. Nefret ile karışıp bir olmak kolay değil elbette. Ama hakkını vermek lazım. Ben de aralarından çıkıp geldim.
Alt katında oturan travestiyi kadınlıktan atan Döndü kadar kadınım ben de. İlk öğretmenim onun büyük ablasıydı, mahallede kıçımı sallayarak dolaşmayı ondan öğrenmiştim.
Yağmur başlıyor. Caddedekiler hızlanmaya başladı, renk renk şemsiyeler açıldı, date’im yarım saat gecikti, reglim on bir sene gecikti; antidepresanım altı saat, kredi kartı borcum iki hafta, ergenliğim hormonuma reçete yazılana kadar gecikti.
Olsun.
Her gecikmede kendimi buldum, büyüdüm ben. Biraz daha gecikirsen instagram’da ankarapasif’in isteğini kabul edeceğim, biraz daha gecikirsen twitter’da aldığım like’ların azlığına üzüleceğim, biraz daha gecikirsen belki de yeniden varoluşsal krizlere gireceğim. Şimdi, çok sevdiğim Ankara’nın hiç sevmediğim kaldırım taşlarının arasından fışkıran çamurlu sular gibi uçup kaçıyorum kendi hayatımdan, başka hayallerin paçasına yapışıyorum. Eskiden travestiler farklı yaşarmış, farklı yerlerde takılır, farklı alışkanlıkları olurmuş. Şimdi herkesin ortasındayım.
Travestilerin cis-heterolara bağlanmasının müsebbibi de küreselleşme. Cis-heterolar zaten hep bize bağlı, gönülden…
Date’im gecikeli bir saat oluyor. Aslında gecikeni, hemen gelmeyeni daha iyi derler. Onu beklerken ister istemez kayıyor aklım öncekilere, şimdikilere, gelecektekilere… Benimle birlikte eşcinsel olduğunu sanan erkekler, benimle birlikte hetero olduğunu sanan kadınlar, benimle birlikte ne olduğunu bilemeyen diğer cinsiyetler… Çok önemsedim zamanında, kimin hangi kelimeyi kullandığını, kendine ne dediğini, beni alıp kafasında nereye koyduğunu. Kocalarıma çok iyi davrandım, bir dediklerini iki etmedim, nasıl olsa trans kocası olmak ayrı bir meziyettir dedim. Sosyal medya hesaplarımı sildim, hepsi ya yalandan bir heyecan ve telaşla geçen üç dakika elli bir saniye için ya da sonradan blog hesabından bile engellenmek içinmiş, bunu keşfettim. Karılarıma çok iyi davrandım, bir dediğimi iki ettirmedim, ama ne yapıp ne ettiysem kendimi sevdiremedim. Üç kedimiz ve bol sıfırlı gelirimizle istediğim lezbiyen hayatını Mamak’ın hiçbir yerinde yaşayamayacağımı anladığımda başka bir kafenin başka bir caddeye bakan başka bir penceresinde kim bilir kimi bekliyordum.
Yağmur yavaşlamaya başlıyor. Etekle çıktığım için bütün bunlar. Travestiliğin süper gücüdür, giydiği etek dünyayı değiştirir. Tunalı Hilmi’de bir travestinin şanlattığını caddenin başından anlarsın, anlamıyorsan o travesti sensindir, hoş geldin.
Kaliteli peruklar en az yirmi beş bin’den başlar. Sıfırdan dolap dizerken Kızılay’daki ucuz butiklerden başlarsın, hepsi ter kokusu yapar. İyi bir ağdacı, iyi bir tırnakçı, iyi bir sağlıkçı, iyi bir emlakçı derken bir bakmışsın kadınlığının CEO’su olmuşsun. Hepsinin bir trans kocası bulmak için olduğunu zannederler; ama kimi zaman, sadece, bir satış danışmanının aldığın rimeli sevgiline değil de kendine aldığını düşünmesi içindir.
Benim kocam bugün gelmeyecek.
Kimlik adımı söylediğim baristaya çıkarken bir göz kırpsam, çantasına lezbiyen pini takmış kadınlara instagramlarını sorsam, eve gidip twittera nude atsam? Belki kahve seçimlerim ve similyamın büyüklüğü o kadar da önemsiz değildir.
Hatta belki bir gün, cinsiyetim, Baldwin’in ten rengi kadar önemli bile olabilir.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.