"Yeni bir başlangıç, çağdaşlık, özgürlük vaat edenlerin, bunları LGBTİ+’lar yokmuş gibi kurguladığı ve LGBTİ+’lar olmadan yapamayacakları görülmeli."
ÜniKuir Siyasal Katılım ve Savunuculuk Programı Koordinatörü Mahmut Şeren her ay, derneğin LGBTİ+ odaklı Meclis izleme bülteninin yayınlanmasının ardından Mevzu Meclis’e köşesinde değerlendirmelerini paylaşacak...
ÜniKuir Derneği olarak bu yılın Ekim ayından itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki yasama ve denetim faaliyetlerini LGBTİ+ hakları bakımından izlediğimiz çalışmamızı başlattık. Türkiye’deki LGBTİ+’lar örgütlenmeye başladığı günlerden bu yana siyasal katılım konusunda çalışmalar yürütüyor. Bugüne kadar çok sayıda aktivist ve LGBTİ+ örgütü bu alana muazzam katkılar sundu. Bir çırpıda saymakla bitiremeyeceğimiz çalışmalar bunlar: Protestolar, çalıştaylar, eğitimler, kamplar, adaylıklar, kampanyalar, taahhütnameler, protokoller, lobicilik…
Elbette bunca emeğin parlamento ve siyasi partiler nezdinde nasıl karşılık bulduğu hep tartışıldı. Kimileri özellikle günümüzde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin etkisiyle işlevi zarar gören parlamento ile uğraşmanın anlamsız olduğunu savundu; kimileri ise mücadeleyi bırakmamak gerektiğini ve tarihe not düşmenin gerekliliğini. LGBTİ+’ların ve LGBTİ+ örgütlerinin haklı talebi, yasama organında söz almak, söz edilmek ve savunulmak oldu.
Bu izleme çalışmasıyla LGBTİ+’ların gündeminin Meclis gündemine ne kadar yansıdığını gözler önüne sermek için yola koyulduk. Bunu yaparken amacımız siyasi partileri ve parlamenterleri yermiş olmakla kalmak değil. Elde edeceğimiz verilerle, hareketin emeğinin ve LGBTİ+’ların gündeminin Meclis’e daha iyi bir şekilde nasıl taşınabileceğine ilişkin yeni yollar arayışında ve ısrarında olacağız.
Dernek bu izleme faaliyetini tamamladığında her yasama yılı sonunda bir rapor yayımlamış olacak. Bu raporda TBMM’nin yasama ve denetim faaliyetlerinin yürütüldüğü genel kurul, komisyonlar, grup toplantıları, basın toplantıları, kanun teklifleri, meclis araştırma önergeleri, yazılı soru önergeleri, meclis soruşturma önergeleri ve genel görüşme önergeleri incelenecek. Haftalık olarak güncel gelişmeleri, aylık olarak özet bulguları ve nihayetinde yasama yılı sonunda raporu kamuoyuyla paylaşacağız.
Ben ise bu yazılarda derneğin raporlama çalışmasından ayrı olarak, aylık verileri kişisel görüşlerimle yorumlayacağım. Kişisel olarak AKP-MHP ittifakından herhangi bir lehe eylem beklentisinde olmadığım için odağım muhalefet olacak. Çünkü yeni bir başlangıç, çağdaşlık, özgürlük vaat edenlerin, bunları LGBTİ+’lar yokmuş gibi kurguladığı ve LGBTİ+’lar olmadan yapamayacakları görülmeli diye düşünüyorum.
TBMM Ekim ayı gündeminin LGBTİ+ hakları bakımından izlenmesinin özet bulguları ÜniKuir Derneği'nin sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. Bu verilere ve incelenen içeriklere baktığımızda adeta TBMM üyeleri ile farklı ülkelerde yaşıyormuşuz gibi hissettim. Hani bazen bazı siyasetçiler eline mikrofonu alıyor ve herkesin kıskançlıktan çatladığı, her konuda öncü, her işte iyi bir Türkiye’yi anlatıyor ya. Meğer o siyasetçilerden ve onun karşı cenahtaki alternatiflerinden Meclis’te ne çok varmış.
Lubunyalar bu ay nefret yürüyüşlerine rağmen var olmaya, sansüre rağmen sesini çıkarmaya, yargı tacizlerine rağmen adaleti savunmaya, ev içi şiddete, yoksulluğa, hedef göstermelere rağmen hayatta kalmaya, yasaklara rağmen bir araya gelmeye, transfobik AKBİL uygulamasına itiraz etmeye, interseks farkındalık gününde öğrenmeye ve güçlenmeye devam etti. Ancak Meclis’in bunlardan haberi olmamış.
Öte yandan Meclis’in muhalefet kanadı, sorun olduğunu gördüğü ve çözüm üretmeye gayret ettiği ortak meselelerin lubunyaları nasıl etkilediğini görmeye de yanaşmamış. Hapishanelerdeki hak ihlalleri araştırılsın derken tek kişilik koğuşlarda tecrit edilen, yasaların hak olarak tanıdığı cinsiyet uyum sürecini gerçekleştirmesi engellenen LGBTİ+ mahpuslar akıllarına gelmemiş; kadına yönelik şiddet gündeme taşınırken kendi evinde vahşi bir şekilde öldürülen Hande Buse Şeker kimsenin gözünün önüne gelmemiş; barınma sorunlarına değinirken sırf onur yürüyüşüne katıldığı için yurttan atılan LGBTİ+’lardan bahsedilmemiş; kayyum rektörler konuşulurken BÜLGBTİ+’nın kurulan komplo sonucu kapatıldığı düşünülmemiş; RTÜK’ün hukuka aykırı uygulamaları eleştirilirken nefret yürüyüşünün kamu spotu olarak yayınlanmak istendiği dile gelmemiş. Devam etsem bir bu kadar daha yazabilirim ama durumun vahametini anlatmaya yetmiştir sanıyorum.
TBMM üyeleri arasında LGBTİ+ örgütleriyle bağı hiç fena olmayan, insan hakları mücadelesinin farklı alanlarına emek vermiş olan, kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğrayan pek çok milletvekili var. O milletvekillerine bugün halen; eşitlik adı altında herkesi tek bir potada eriterek “insan” diye kimliksiz bir varlığın iddia edilemeyeceğini, tek kaynaktan beslense dahi toplumsal sorunların farklı grupları farklı şekillerde etkileyebileceğini, dezavantajlı grupları görünmez kılmanın sorunları daha da derinleştireceğini anlatmamıza gerek yoktur sanıyorum. Ama belki şunu daha yüksek sesle söylememize ihtiyaç var: Bizim sürekli ötelenen tarihlerin ve dönüm noktalarının ardına ertelenmeye, karşılaşınca gönlümüzün hoş tutulup arkamızı dönünce unutulmaya, bu mücadelenin en dirençli gruplarından biriyken yok sayılmaya tahammülümüz yok artık.
Son olarak bu ay Meclis kürsüsünde LGBTİ+’ların sorunlarını ve hak taleplerini dile getirenleri sıralayarak kapatmak isterim: HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş ile TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil.
Söylediklerinizi de Sustuklarınızı da Bir Kenara Not Ediyoruz
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.