Hazır ol lubunya, bu hafta bize özel hazırlanan metrolara binip “yargıya sızdık”! Çok hareketli bir gündem seni bekliyor!
Herkese merhaba! ÜniKuir Medya Gönüllüleri olarak TNK (Twitter Nefret Karnesi) serimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Twitter üzerinden “LGBT” taramasıyla eriştiğimiz içeriklerden derlediğimiz TNK’nin dördüncü haftasında yine nefreti kenara bir bir yazıyor, boş lafların çetelesini tutuyoruz. Biz Büşra ve İzot, medya gönüllüleri olarak yaptığımız takibi bu hafta size sunacağız.
Bu hafta da “Ayol abartmayın bizim ne alakamız var?” diyeceğimiz tweetlerle beraber yazımızı açıyoruz. “Özgürleştirici” bir homofobi açılımı yapanlardan tutun, "Gelmeyen metrolar hep lubunyanın suçu!" diyen dayılara kadar çok çeşitli karakterle tanışıyoruz. TNK başladığından beri her hafta malzeme edildiğimiz Filistin’deki soykırım başlığına “Biz nasıl girmişiyiz yine?” diye göz atıyoruz. Son olarak da LGBTİ+’ların yargıya “darbesindeki” son duruma dair detayları öğreniyoruz. Memleketin derdini unutup yine bize saranlara gelin bir de beraber bakalım, işin içine kendi yorumumuzu da katalım.
“NE VAR SAPKIN DEDİYSEM, HOMOFOBİK DEĞİLİZ YA?”
Başlangıcı, haftalardır radarımıza takılan LGBTİ+ nedir bilmeden LGBTİ+'lara sallayan o muazzam kullanıcılardan biriyle yapıyoruz. Konu LGBTİ+'ları ilgilendirse de ilgilendirmese de aniden söze LPG diye başlayan güruhtan gelen nadide bir örnekle karşı karşıyayız. İktidarın “Biz insanların özel hayatlarına karışmıyoruz, sadece LGBT propogandasına karşıyız” diye ortaya attığı örtük fobiye kalpten inanmış bu kullanıcıya, homofobinin sözlükteki karşılığı olabilecek bir tespiti nefret literatürüne kazandırdığı için ancak müteşekkir kalabiliriz. “Sapkın dedik diye homofobik mi oluyoruz?” diye atar yapan birine başka ne demek elden gelir?
LGBTİ+’LARA ÖZEL METRO
Yukarıdaki kullanıcıyla ise İstanbul'daki Büyük Filistin Mitingi'nin olduğu gün attığı tweetle tanıştık. Önce meseleyi "CHP'nin Milli Güvenlik sorunu" olarak adlandırılmasıyla başlıyor. Ardından konu, her onur yürüyüşünde “sırf lubunyalar spor yapsın” diye İstanbul Valiliği tarafından bazı durakları kapatılan ve seferleri azaltılan metrolara geliyor. Arkadaşın ne metroların bozulabilen araçlar olduğundan ne de yoğun kullanım yüzünden arızalar yaşanabileceğinden haberi var diye savunmak istiyoruz ama bu kullanıcı da çoktan LGBTİ+'ların büyük oyununu görmüş bile… Bu hafta metroları kapattığımız yetmiyor, aşağıda görüleceği üzere savaşların, kırımların, ölümlerin kaynağı da biz oluyoruz!
SOYKIRIMIN DEĞİŞMEZ GÜNDEMİ LGBTİ+’LAR
Metroların bize bağlandığı yetmedi; üstüne tüketim tarihi geçmiş fobiler, raflardan indirilerek ısıtılıp ısıtılıp önümüze koyuldu. Aylar önceki Voleybol Milli Takımının zaferinde kilit rol oynamış Ebrar Karakurt’a verilen desteği hazmedemeyen bir LGBTİ+ düşmanı, bu “tuhaf kıskançlığını” ilginç bir bağlamda Filistin’in işgali ile birleştiriyor. Evet, doğru okudunuz: Hak savunuculuğunu, savaş karşıtlığının karşısına koyuyor, tam da "harika" bir şekilde! Bize de bu karmaşık zihin jimnastiğini anlamlandıramamak kalıyor. Filistin'den kadın voleyboluna nasıl geçildiğini anlamak için belki de o arkadaşın iç dünyasına bir yolculuk yapmamız gerekiyor.
E, dün lubunyaları savunanları bugün Filistin’in işgalini destekliyorlar diye damgaladınız onu anladık. “Peki Filistin’i savunan lubunyalar? Gururla onlarla aynı safta İsrail işgalini protesto etmeye var mısınız?” a bizimki de soru.
Londra’da yapılan Gazze’ye destek yürüyüşünde gökkuşağı bayrağının indirilmesiyle fobiklerimiz yine keyiflendi. Yürüyüşe katılan LGBTİ+’ların bayrağı yırtıldı, kendilerine de şiddet uygulandı. Bir insanlık suçuna karşı gelince de lubunya kimseye yaranamıyor anlayacağınız. Bizi kendi başımıza bırakmayı bir türlü beceremiyorlar, öyle çok seviyorlar ki bizi! Susup otursak sorun, sesimizi çıkartsak sorun. Ama ne gurur ki hiçbirimizin fobiklere yaranmak gibi bir derdi yok. Hepimizin bir kalbi ve basit mantığı var, oturup düşünme kabiliyetimizle katliama karşı ses çıkabiliyoruz. Kalpleri kararmış bir avuç çapulcuyla ne aktivizmi tartışmanın bir manası var ne de insan canının kıymetini anlatmanın. Önümüze bakıp elimizden geleni yapıyoruz, bize gölge etmeyin yeter!
YARGIDA "LGBT KUMPAS"!
İsmailağa tarikatına bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel geçtiğimiz bir yıldır kızını 6 yaşındayken evlendirilmesiyle gündemdeydi. Gümüşel ve iş birlikçileri hakkında karar çıktı! Çıktı çıkmasına da bu çocuk istismarı ağının ortakları, inanır mısınız konuyu allem edip kallem edip yine LGBTİ+'lara getirdi. Önce ailenin avukatı Engin Kartal devletle "LGBT ve sol tandanslı" yapıların aynı amaç için çalıştığını söyledi. "LGBT ve Sol tandanslı" yapılar… Sanırız hukuk sisteminden, insan onur ve haklarından bahsediyor. Keşke… Keşke onlarca çocuk ve LGBTİ+ hakları çalışanı dostlarımızla beraber devlette beraber çalışabiliyor olsaydık avukat. Keşke, çocuk istismarını ve ayrımcılığı engellemek için harcayabilseydik tüm enerjimizi, izin verseydiniz de… Ama üzülmeyin başka dünyalarda buluşuruz.
Tabii konu bununla da kalmadı. Bir de yargıda "LGBT Kumpası" gündeme geldi. Çünkü malum, LGBTİ+'lar öyle güçlü YAPILARDIR ki (her gün LGBTİ+ derneklerinin kapatılması konuşulmuyormuş gibi çek knk!) var olmaları bile siyasi baskı yaratır. Her lafı LGBTİ+’lara bağlamak için ellerini ovuşturarak bekleyen İhsan Şenocak bu sözleriyle dikkat çekti.
ERDOĞAN SÜRPRİZİ(!)
Biricik cumhurbaşkanımız üçüncü (ve inanılmaz önemli) aile şurasında yine bizi anmadan duramadı. Canımızın içi ne kadar dertlendiyse bizim hakkımızda ülkenin halini bir kenara koydu, önceliği yine bize verdi. “Cumhur İttifakı'nda LGBT gibi bir anlayış yoktur. Varsın LGBT Millet İttifakı'nın malzemesi olsun tepe tepe kullansınlar. Bizde aile kutsal bir yapı. Bu yapıyı biz lekeleyemeyiz. Buna da müsaade etmeyiz.” diyerek herkesin içine bir su serpti. Ülkenin ekonomisi batmış, millet açlıktan kırılıyor kimin umrunda canım. Önce biz aileyi bayanla erkek arasında tutalım da gerisi zaten kendi kendini çözer bir anda, yirmi yıldır çözüldüğü gibi. İnsanlığın başından beri süregelmiş var oluşların ağızlarda sakız olması can sıksa da unutmayın, “Bizde LGBT yoktur” diyenlerin inadına da buradayız, hayattayız. Hayatlarını dört duvar arasında yaşayan bu insanların arasında hayatta kalmak zor, biliyoruz. Tüm zorluklara rağmen özgürüz, yaşıyoruz ve yaşatıyoruz. İyi ki varız!
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.