LGBTİ+ Gençlere Yönelik Zorbalıkla Mücadele Günü'nde (Spirit Day) özneler mücadele hikayelerini aktarıyor.
Bu içerik tetikleyici olabilir: Zorbalık, şiddet.
Bana iki tane çocukluğum varmış geliyor. Bir tanesi herkesinki gibi, zamanını doldurduğum bir çocukluk. Bir diğeri ise lubunya olduğumu anladıktan sonra beni gerisin geriye çağıran, her saniyesini gözden geçirmemi isteyen, yetişkin halime kendini en baştan açıklayan çocukluğum.
“Lubunya olduğumu anladıktan sonra” lafına pek inanmamış görünüyorsunuz. Biliyorum, çoğunuz için lubunya olduğunuz gerçeği tüm çocukluğunuz boyunca orada duruyordu ve deneyimlerinizin çoğu o gerçekle (ya da o gerçeğe rağmen) şekillenmişti. Ama benim lubunya olduğumdan haberim yoktu. Homoerotik deneyimlerle dolu bir çocukluğum olmasına rağmen vallahi de billahi de haberim yoktu.
Şimdi anlatacağım hikaye, yalnızca ve yalnızca lubunya bir çocuk olduğum bilgisiyle yola çıktığımda gerçeğini benimle paylaşmaya razı gelen çocukluğuma ait. Ah lubunyalık, alacağın olsun! Aynı yolları bana iki kere yürütüyorsun. Ama yalan yok, ben de bu yolu yürümeye gönüllüyüm. Uzay boşluğundaymış gibi salınan çocukluğumun omuzlarından tutuyor ve onu tutunabileceği bir zemine bırakıyorum. Biliyorum, onun anlatacaklarına benim ne kadar ihtiyacım varsa onun da bana, hikayesine inanmama o kadar ihtiyacı var.
***
Okul yıllarım boyunca şu mesaj bana kaç kez iletildi sayısını hatırlamıyorum: “X seni dövecekmiş”. Liseye yeni geçmişim. Yine haber geldi. Birinin kız arkadaşıyla yakın olduğum için yine dayak programına alınmışım.
Aynı gün, tanımadığım bir numara beni arayıp ertesi gün okula gidersem eve geri dönemeyebileceğimi söyledi. Ben n’aptım? Okula gitmedim. Liseler arası basketbol müsabakaları vardı, okula diye çıkıp oraya gittim. Kavgadan kaçmak değil bu, sadece basketbolu önemsiyorum, olamaz mı? Olamaz.
Neyse… Finalde, bir gün beni okulda yakalıyor. Yumruklarını kontrolsüzce yüzüme yüzüme savuruyor. İyi dövüşen birine benzemesine ve put gibi yerimde donakalmış olmama rağmen yumrukları beni sıyırıp geçiyor. “Benim de hetero arkadaşlarım var” ve olayı görünce üzerine çullanıyorlar. Yine bilmem kaçıncı kez hiçbir şey yapmadan dayaktan kurtuluyorum.
Her lisede görülebilecek bu oğlan kavgasında anlatmaya değer ne var? Üstelik hadisenin içindeki erkeklikten nefes alamıyoruz, lubunyalık bu hikayenin neresinde? Çok haklısınız.
***
Ben bu hikayeyi uzun yıllar şöyle yaşandı diye biliyordum: Yakın arkadaşımla aynı liseyi kazandık. Onun hemen bir sevgilisi oldu. Sevgilisi bizim yakınlığımızı sorun etti, beni darp etmeye kalkıştı. Bu olaylar yaşanırken, ben de yakın arkadaşıma ilgim olduğunu fark ettim. İkimizin arasında bir seçim yaptığına inandım, beni tercih etmedi. Bu seçim çok zoruma gitti, hatta bir gün oturup “aramızda yaşanamayanlar” nedeniyle ona bir şiir yazdım (çok ezikçe).
Bir süre gerçeğim buydu. Sonra üniversiteye geçtim. Klasik… Birine vurulma hikayesi ve ardından kaymakamlıktan size iletilen tebligatı imzalıyorsunuz işte: “Lubunya olduğum bilgisine yer verili evrakı teslim aldım”. Kendime gelmek için memlekete döndüm. Uyuyor ya da çay içiyordum. Bi de eşyaları karıştırıyordum.
Bir gün yukarıda bahsettiğim şiir çıktı onların içinden. Önce kime yazıldığını anlamadım, kimin yazdığını bile anlamadım. 5 sene geçmişti üstünden, el yazım bile değişmişti.
Sonra hatırladım hikayeyi. Hatırladım ama bu kez önümde felaket zor bir engel vardı. “Gördüklerime şimdi gözümü kapamazsam, tüm geçmişimi didik didik etmem gerekebilir” öyle düşünmüştüm, hatırlıyorum. Bırakmadım, tekrar tekrar okudum elimde tuttuğum şeyi. Ne olup bittiğini öyle anladım: Şiir, yakın arkadaşıma değil; beni dövmeye kararlı erkek arkadaşına yazılmıştı.
Tüm çocukluğum dağılıyor. Sadece bu hikayedeki kişinin geçtiği anların patlama sesi bile annemleri uykudan uyandırmaya yetebilir. Onu izlerken neden bu kadar mutlu olduğumu anlamadığım anların hepsi başıma üşüşüyor. İngilizce dersindeyiz, ödevini yapmadığı için hoca onu tahtaya çıkarmış. Şeytan tüyünü, tamamlamadığı ödevinin karşılığı olarak gösterip hocayla şakalaşıyor. Going demiyor, g’yi yutuyor, goin’ diyor. Ellerini cebine sokmuş, bu yüzden azar bile işitmiyor. Parıl parıl parlıyor. O kadar enerjik ki eti vücuduna sığmıyor. Etrafında olmak istiyorum. İzlemeye devam etmek istiyorum. Yaptığı şeye şahit olmak istiyorum.
***
Bir yıla yakın tehditi etrafımda dolaşmıştı. Başta korktum, sonra alıştım. Lubunya olmasaydım, yani bir erkek çocuğuna aşık bir erkek çocuğu olmasaydım bu sistematik tacizin üstesinden gelemeyebilirdim. Yanılıyorsunuz, faile aşık olma hikayesi değil bu. Ben bir erkeğin öfkesini saymadım, duysa belki midesinin bulanacağı bir yolla alt ettim onu, böyle hayatta kaldım. Yumruklarını yüzüme savururken “vur bana aslanım” değil, “boşuna uğraşma, ben nasıl ayakta kalacağımı buldum” dedim. Hetero kardeşlerim, haberiniz olsun: Ayakta kalan biz olacağız.
---
ÜniKuir medya portalında yayınlanan köşe yazıları, yazarlarının sorumluluğundadır. Yazıların unikuir.org adresinde yayınlanmış olması, ÜniKuir’in metindeki görüşleri desteklediği anlamına gelmemektedir.
---
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.