Ayşe G., "makbul kuir" dayatmalarını, bu dayatmalar yüzünden lubunyaların düştüğü yetersizlik hissini yazdı.
Geçtiğimiz günlerde, Mae Martin’in senarist ve oyuncu olarak yer aldığı Feel Good (2020-2021) dizisini izlerken ana karakterlerden biri olan George ile empati kurmaktan kendimi alamadım. Stand-up komedyeni Martin’in kendi deyimiyle “yarı otobiyografik şov”unda anlatılan bu toksik aşk hikâyesi, George ve Mae’nin bir barda tanışmasıyla başlıyor. Dizi, daha önce bir kadınla hiç ilişki yaşamamış olan ve Mae ile birlikte yönelimini keşfeden George’un yolculuğunu da anlatırken, ansızın bifobinin havada uçuştuğu sekanslar seyirciyi karşılıyor. Geçmişinde sadece erkeklerle birlikte olan George, altı aydır Mae ile ilişki yaşamakta olsa da ailesi, arkadaşları ve hatta sevgilisi tarafından bile heteroseksüel olarak kabul ediliyor. Nihayetinde George ve Mae’nin ailesi arasında geçen konuşma bu konuya açıklık getiriyor:
“Mae’nin sevdiği belirli bir tip var.”
“Ne tipi?”
“Heteroseksüel.”
Bu noktada izleyici olarak “heteroseksüel tip” nedir diye kendime sormadan edemiyorum. Mae’den farklı olarak uzun kahve saçları, feminen kabul edilen tarzıyla cis-het bir kadınla özdeşleştirilen George, asıl olarak erkeklere ilgi duyduğuna dair söylemlere o denli alışıyor ki, o dahi kendisinden heteroseksüel bir kadın olarak bahsediyor. Bi+ kişilerin, yönelimlerine dair kafa karışıklığı yaşadıklarının düşünülmesi elbette yeni bir konu değil. Ancak, kuir olarak kabul edilmek için belirli şekillerde giyinmek, davranmak, var olmak gerektiği düşüncesinin yarattığı baskıya George’un maruz kaldığı davranışlar üzerinden tanık olmak bana kuir sahtekarlık sendromunu (queer imposter syndrome) hatırlattı. Peki, nedir bu kuir sahtekarlık sendromu?
En anlaşılır tanımıyla, kişilerin LGBTIQ+ şemsiyesi altında ya da kuir alanlarda yer almayı hak etmediğini düşünme ve ait olmadığını hissetme halidir. Panseksüel bir kadın olarak benim bu sendromla tanışıklığım; bir erkekle yaşadığım ilişkide heteroseksüellik atamalarına maruz kalmamla gerçekleşmiş olsa da kuir sahtekarlık sendromunu yaşamak birçok farklı nedenle bağlantılı olabilir. Daha önce kuir bir ilişkide bulunmamış olmak, kimliğini hayatının sonraki yıllarında keşfetmek, travmatik bir açılma deneyimine sahip olmamak, kuir çevrelerde yer almamak ya da bu çevrede kimliğinin yeterince temsil edilmediğini düşünmek gibi sayısız deneyimden bahsetmek mümkün.
Shape’teki yazısında Hilary Weaver, ilk randevusunda taşlı siyah Zara elbisesi içerisinde ayağa kalktığında onu baştan aşağı süzerek “Cidden sen ne kadar geysin ki?” diye soran kadının ardından, görüştüğü kişilerin ondan daha kuir görünüp görünmediği ve karşısındaki kişinin onu nasıl gördüğüne dair yaşadığı yoğun anksiyeteden bahsediyor. Pek çok kuir arkadaşının aynı deneyimi yaşadığını söyleyen Weawer, feminen olduğu kabul edilen kıyafetler giydiğinde, kendini biseksüel olarak tanımladığında veya sadece yeni flört sahasına girdiği durumda, insanların kuir alandaki meşruiyetini sorguladığını söyleyerek önemli bir noktaya dikkat çekiyor.
Kuir sahtekarlık sendromu, ekseriyetle biseksüel ve panseksüel insanlar arasında yaygın olarak görülüyor. Buna dair deneyimlerini aktaran Anna Levinson, Ariana Grande’nin Monopoly şarkısını yayınlamasının ardından gelen tepkiler yüzünden, cinsel kimliğini akışkan adı altında tanımlayan ve daha önce sadece erkeklerle ilişkilenmiş bir kadın olarak yaşadığı endişeyi anlatıyor. Olayı kısaca hatırlayacak olursak, şarkıda geçen “Kadınları ve erkekleri severim.” sözleriyle yönelimini açıkça etiketlemeden ifade eden Ariana Grande, queerbaiting* yapmakla suçlanmış ve kuir olmanın dezavantajlarını yaşamadan ilgi için bu kimliği kullandığı söylenmişti. Gelen tepkiler üzerine Grande, kendisini etiketleme ihtiyacı duymadığını söyleyerek gereken cevabı vermiş olsa da bu tartışmanın yaşanması şu soruyu da beraberinde getirdi: Daha önce ayrımcılığa maruz kalmamış biri gerçekten kuir midir?
Şiddetin, ayrımcılığın kuir deneyimin bir parçası olduğu düşüncesi, tek tipleştirilen kuir var oluş temsilinin bir sonucudur. Kimlik polisliğine soyunarak kişilerin yönelimini geçersiz saymak, deneyimini görmezden gelmek ve kuir olarak tanımlanmak için belirli kıstasların olduğunu öne sürmek, nihayetinde deneyimlerin biricikliğini de görmezden gelmektir. Non-binary bir seks işçisi ve eğitimcisi olan Corey More’un bu konudaki sözleri dikkate değerdir:
“Kuir sahtekarlık sendromu eylem halindeki homofobidir. Baskın kültür bize kuir bir insanın belirli bir şekilde bakması, hareket etmesi, var olması ve sikişmesi gerektiğini söyler çünkü cis-hetero patriyarka kuirliği tanımlayabilmek ister.”
Bu sendromla mücadele etmek zorunda kalan More, cis-gender insanların saldırganlığına maruz kalmadığı durumda daha az trans hissetmeye başladığını ve kendisini 'yeterince kuir' hissettiren temel şeylerden birinin toplumsal şiddet korkusu ve deneyimi olduğunu fark ettiğini söylüyor. Benzer şekilde Gabrielle Kassel, bir erkekle sevgili olmanın toplum içinde ne denli özgür ve kolay olduğunu deneyimlediğinde, kadınlar ve non-binary insanlarla birlikte olduğunda yaşadığı homofobiyi artık yaşamadığı için kuirliğini sorguladığından bahsediyor.
Cinsiyetleri ikili olarak tanımlayarak özellikler belirleyen ve heteroseksüel ilişkiyi normatif olarak dayatan patriyarkal düşüncenin iz düşümlerini bu noktada görmek mümkündür. Toplumsal inşa yoluyla oluşturulan bu kimliklerin belirli şekillerde dışa vurumlarının olması, kuir kişilerin de doğumdan itibaren taşımakta olduğu bir yükümlülük olarak kendisini göstermektedir. Kuir olduğumuz anlaşılana kadar cis-hetero varsayılıyor olmamızın, bunun aksini kanıtlama çabasını da beraberinde getirmesi şaşırtıcı değildir.
Deneyimlerimizi görmezden gelen ve beyanımıza saygı duymayan insanların olduğu bir çevredeyken kuiriğimizden şüphe duymak elbette anlaşılır. Ancak unutulmamalı ki, heteroseksüel olmanın tek bir şekli olmadığı gibi, kuir olmanın da tek bir şekli yok. Tek tipleştirilen kuirliğin dışında kalan var olma hallerinden bahsetmek, tüm kimliklerden insanların kendilerini güvenli alanda hissetmesi ve deneyimlerinin eşsizliğini fark etmesi için önem taşıyor. Cinsel ve romantik hayatlarımızdaki tecrübelerimiz, geçmiş veya mevcut ilişkilenme şekillerimiz, başkalarının bizi nasıl gördüğü ne kadar kuir olduğumuzu belirlemez. Evet, yeterince kuiriz ve asıl güzel tarafı da bunu kimseye kanıtlamak zorunda değiliz!
---
*Queerbaiting: Herhangi bir medya metninde, ticari bir amaçla, fiilen gerçek anlamda tasvir etmeden LGBTİ+ temsillere yer veriyormuş gibi göstererek ilgi çekmenin amaçlandığı pazarlama tekniği. Terim aynı zamanda, özne olmamasına rağmen özne gibi davranarak LGBTİ+’ları tavlamaya çalıştığı iddia edilen popüler kültür sanatçılarının eylemleri için de kullanılmaktadır.
---
ÜniKuir medya portalında yayınlanan köşe yazıları, yazarlarının sorumluluğundadır. Yazıların unikuir.org adresinde yayınlanmış olması, ÜniKuir’in metindeki görüşleri desteklediği anlamına gelmemektedir.
---
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.