9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü Davası, bir öğrencinin polis şiddetini anlattığı savunması ile devam etti. Dördüncü duruşma, 5 Nisan 2024’te görülecek
20 Mayıs 2022’de kampüste düzenlenen Onur Yürüyüşü'ne katıldığı için işkence ile gözaltına alınmış olmalarına rağmen haklarında kamu davası açılan 69 kişinin yargılaması sürüyor. İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davada, “Kanuna aykırı yürüyüşe katılarak ihtara rağmen dağılmamakla” suçlanan öğrencilerden ikisi ayrıca "görevi yaptırmamak için direnme" suçlaması ile yargılanıyor.
Kamu davası 70 kişiye açılmış olsa da öğrencilerden biri, Ekim 2022’de hayatını kaybetti. Bir akademisyenin de aralarında bulunduğu yargılanan 69 kişi, üç duruşması gerçekleşen davada Onur Yürüyüşüne katılmanın “neden suç olmadığını” anlatıyor.
“Polisler, panik atak geçirdiğimi görmelerine rağmen müdahale etmedi"
Davanın üçüncü duruşmasında bir öğrencinin savunması dinlendi. Boğaziçi Üniversiteli Y.B., zorla ablukaya aldıkları öğrenciler arasında sağlık sorunu yaşayanlar olduğunu, polisin hasta öğrencileri gözaltına aldığını ve bir polisin gözaltı aracında kendisine terörist dediğini aktardı.
Hakim, yargılanan diğer öğrencilerin duruşma günü beklemeden savunma vermesi yönünde hüküm verdi.
Polislerin değil, 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşüne katıldığı için işkenceye maruz kalan öğrencilerin yargılandığı davada, bir sonraki duruşma 5 Nisan 2024'de saat 11.00’de görülecek.
İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda görülen davayı LGBTİ+ aktivistleri, Ankara Barosu LGBTİ+ Hakları Merkezinden avukatlar; MLSA, Sivil Alan Araştırmaları, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Mekanda Adalet Derneği, Yurttaşlık Derneği; EuroMed Rights ile ABD ve Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğundan temsilciler takip etti.
Saat 10.00’da başlayacak duruşma öncesi, yargılanan öğrencilerin avukatlarından S. Duygu Çildoğan duruşma salonunda polis olduğunu ve çıkarılmasını talep etti. Hakim, Çildoğan’ın talebini kabul etti.
Kampüste düzenlenen yürüyüşünün sadece yakınından geçtiği için polis şiddetine maruz kalan Y.B., yürüyüş günü kampüste Taşoda Festivalinin de olduğunu hatırlattı ve müzik kulübünden eşya almak için yürürken bir anda kendilerini polis ablukasında bulduklarını anlattı:
"Arkadaşım fenalaşmıştı. Polis 'Hasta olanları dışarı çıkaracağız' dedi; ama sonra ilk bizi gözaltına alacakları ortaya çıktı.”
Öğrenciye, dağılmaları yönünde ihtar duyup duymadığı sorulduğunda, "Duymadık. Açılan tek koridor gözaltı aracına götürmek için açılan koridordu. Kandırdı polis bizi. O aslında 'Gözaltı aracına gelin' yoksa döveceğiz demekmiş” diye yanıt verdi.
"Arkadaşım fenalaşmıştı. Polis 'Hasta olanları dışarı çıkaracağız' dedi; ama sonra ilk bizi gözaltına alacakları ortaya çıktı.
Sonra, Emniyet'e götürülmüş olmamıza rağmen uzun süre kapalı halde, havasız, ışıksız arabada tutulduk.
Kelepçeler çözülmedi, gözaltı aracında bir polis benle münakaşaya girdi.
'Ben sizin ana babanız olsam size para yollamazdım' deyince ben de karşı çıkıp ‘Biz öğrenciyiz, sen ne diyorsun dedim. 'Ne öğrencisi, siz teröristsiniz' dedi."
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.