LGBTİ+’ların pedofili ile ilişkilendirildiği sözlerin işitildiği Meclis’te, geçen hafta hak temelli tek bir söylem duyuldu.
LGBTİ+’lardan Meclis çatısı altında nasıl bahsediliyor, LGBTİ+’lar hangi kelimelerle hangi gündemlerin içine dahil ediliyor? Bu soruların cevaplarını bulmak için ÜniKuir hafta hafta Meclis’i izlemeye devam ediyor.
18-24 Aralık haftasında AKP ve MHP milletvekilleri, LGBTİ+’ları ait oldukları toplumun dışına iterek tehdit gibi göstermeyi sürdürüyor. LGBTİ+’lar kimi zaman yaptırımsız kalmaması gereken “yaşam tarzları” arasında, kimi zaman yeni anayasa ile çözülmesi gereken bir sorun olarak konumlandırıldı. Ancak nefret söyleminin zirveye eriştiği nokta ise AKP milletvekili Mehmet Akif Yılmaz'ın çocuklara yönelik cinsel şiddeti LGBTİ+’larla yan yana getirmesi oldu.
Geçtiğimiz hafta Yeniden Refah Partisi, AKP’den LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığın dozunu artırmasına yönelik taleplerinin sürdürdü.
Meclis’te geçtiğimiz hafta sadece EMEP Milletvekili Sevda Karaca Demir, LGBTİ+’ların yüz yüze olduğu şiddete ve ayrımcılığa dikkat çekti.
18 Aralık, Yazılı Soru Önergesi
Yeniden Refah Partisi Konya Milletvekili Ali Yüksel’in sunduğu önergede, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler gibi toplumsal cinsiyeti tanıyan kurumlarla iş birliklerini eleştirdi.
“Türkiye bir yandan Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden biyolojik cinsiyeti savunuyor. Diğer yandan toplumsal cinsiyet temelinde eğitim programları düzenliyor ve bu konuda UN WOMAN (Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi) ile iş birliği yapıyor. Bir yandan toplumsal cinsiyet temelinde örgütlenen LGBT’ye karşı olduğunu söylüyor öte yandan kimlik kartlarına toplumsal cinsiyet aidiyetini ifade eden GENDER (toplumsal cinsiyet) yazıyor. Bu çelişkiler düzeltilecek mi? Kimlik kartımızdaki GENDER maddesi eski haline getirilecek mi?” ifadeleri yer almaktadır.
19 Aralık, Basın Toplantısı
EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir, LGBTİ+ göçmenlerin yaşadığı çifte ayrımcılığa dikkat çekti:
“Başka bir özgün sorunlar yaşayan toplumsal kesim ise LGBTİ göçmenler. Geri gönderme merkezlerinde LGBTİ göçmenler çok ciddi riskler altında. Bu geri gönderme merkezlerinin koşulları bu merkezlerde kalmaya zorlanan tüm kesimler için bir cezalandırma aracına dönüştürülmüş durumda. Ama özellikle LGBTİ göçmenler açısından bu cezalandırmaya ek olarak bir de şiddet durumu söz konusu. Biz bu merkezlerde bir arada tutulmaması gereken göçmenlerin, aynı odayı paylaşmaya zorlandıklarını, aynı koğuşu paylaşmaya zorlandıklarını öğrendik geri gönderme merkezlerinde kalan göçmenlerden. LGBTİ bireylere özel bir alan sağlanmadığı için çok ciddi taciz, kötü muamele, şiddet ve hatta tecavüz riskine maruz kaldıklarını yine bu aktarımlardan öğreniyoruz. Şiddetten koruma yöntemi olarak ise geri gönderme merkezlerinde LGBTİ göçmenlerin tecrit altında tutulduğu, pek çok örnekte bize aktarıldı.”
21 Aralık, Genel Kurul
Geçen hafta tek bir oturumda dört MHP’li vekilin de LGBTİ+’ları hedef gösterdiği Genel Kurul’un ardından MHP’nin nefret mesaisine yeni milletvekilleri ekleniyor. MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, RTÜK’ün LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı politikalarının sürmesi yönünde “temennilerini” dile getirdi.
“Saygıdeğer milletvekilleri, günümüzde yayıncılık anlamında faaliyet gösteren kanal ve grupların gerek mecra gerekse sayılarındaki artış RTÜK'ün faaliyet ve kararlarını daha önemli hâle getirmektedir. Zaman zaman gerçekleştirilen suçu ve suçluyu meşru gösteren yalan ve iftira yüklü yayınlarla kamuoyunu yönlendirmeyi amaç ve alışkanlık edinen, Türk aile yapısını hedef alan ve sapkın akımlara yol açan yayıncılık faaliyetleri karşısında daha hassas olunmalı, Türk milletinin değerleri korunmalıdır. Temenni ve beklentimiz, RTÜK'ün sorumluluk sahasına giren konulardaki irade ve kararlılığının sarsılmaz şekilde devam edebilmesidir.”
MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut ise bazı “yaşam tarzlarının” yaptırımsız bırakılmaması gerektiğini savundu.
“Emperyalizm ve izdüşümleri millî birlik ve beraberliğimizi sarsacak sinsi propagandalarına hız kesmeden devam etmekte, bir yandan topluma kirli bilgi ve dezenformasyon eşliğinde kin ve nefret şırınga ederken, diğer yandan şuursuzca artan sosyal medya kullanımı toplum yapımızı içten içe çürütmeye hedef almaktadır. Millî hedefler etrafında birleşen fedakâr millet yapımız, sapkın sosyal medya fenomenlerinin ucube içeriklerinin etrafında yuvalanmış ve şuursuzca verdikleri destekle kötülüğün meşrulaşmasına ve yayılmasına çanak tutan cehalet sarmalının saldırısı altındadır. Cehalet meşrulaştırılamaz, cehalet hoş görülemez, cahilce davranışlar bir tercih ve hak olarak değerlendirilemez. Ahlaksızlık, demokratik sınırlar içerisinde hukuk koruması altındaki bir yaşam tarzı ya da tercih olarak kabul edilemez, yaptırımsız bırakılamaz. Teşhircilik ne bir para kazanma yöntemi ne de bir yaşam tarzı olarak topluma dayatılamaz, genel kabul görecek şekilde sıradanlaştırılamaz. Toplumun ahlaki duyarlılıklarının her gün sistemli bir şekilde aşındırıldığı, böylece her türlü ahlaksızlığın sıradanlaştığı ve toplum yapımızın günden güne bayağılaştırılmak istendiği bu sinsi sürece kayıtsız kalınamaz.
Ahlaki reflekslerin mutlaka etkili bir hukuki mücadeleyle desteklenmesi, bir avuç çığırtkan ve sapkının başları sıkıştıkça ağızlarında sakız gibi çiğnedikleri özgürlük, fikir hürriyeti ve modernizm gibi kavramların arkasına sığınmalarına aldırış etmeden ve bu kavramları daha fazla kirletmelerine müsaade etmeden toplum yapımız bu aşırılıklardan arındırılmalıdır. Yeni bir anayasayla millî kültürümüz, tarihî birikimimiz ve ahlaki değerlerimiz çerçevesinde devletimizin yeniden teşkilatlandırılması mücadelesine devam etmeli, dünya tarihinde derin izler bırakan medeniyetimizin güçlü, tam bağımsız ve refah seviyesi yüksek bir şekilde geleceğe taşınması kararlılığını sürdürmeliyiz.“
22 Aralık, Genel Kurul
AKP Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmaz:
“Değerli milletvekilleri, tarihin en kritik eşiğindeyiz. İnsanlığı, devletleri, milletleri, kadını, erkeği, aileyi, toplumsal tüm değerleri, dinî ve ahlaki olanı, tüm yaşam biçimlerini tehdit eden bir süreçle karşı karşıyayız. Yeni sistem, din ve ahlak ile gelenekten arındırılmış bireyler istiyor. Kadim değerlerimizi yıkmayı hedefleyen bu anlayış toplumsal, kültürel ve dini kimliklere saldırıyor, ilahi mesajlar ve dinî talepler damgalanıyor. Bireylerin yönelimleri ve tercihleri ise sorgulanamaz yeni kutsallara dönüşüyor. Haz temelli, bireyselleşmiş, sisteme mutlak bağlı, değerlerinden arındırılmış bir insanlık. Anne ve babaya ihtiyaç olmadan laboratuvarlarda üretilecek bu yeni tip insanoğlu için aileye de ihtiyaç yok.
Toplumun temeli olan aile mefhumunu yıkmak için sapkın cinsel eğilimleri meşrulaştırma ve yaygınlaştırma çabaları tüm hızıyla devam ediyor. Avrupa’da şu anda LGBT’nin alt kolu olarak pedofiliye özgürlük ahlaksızlığı bile faaliyet gösterebiliyor. Dünya ve insanlık kendi hazırladığı bir cehenneme doğru koşar adım gidiyor. Bu dönüşüme öncülük edenler bizi insan türünün son örneği olarak nitelendiriyor. Elit bir yönetici sınıf, zihinleri ve yaşamları köleleştirilmiş, sayısı azaltılmış bir insanlık hedefliyorlar. Şiddet artıyor, depresyon artıyor, intiharlar artıyor; katliamlar, soykırımlar, savaşlar artıyor. Tabii olana, fıtrata, yaradılışa ve Yaradan’a karşı bir savaş var.”
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.