Bu yazı 25 Mayıs 2021 tarihinde KAOSGL’de yayınlanan E. Ege Tektaş’ın “İnterseks Forum’da Neler Yaşandı” başlıklı yazısının genişletilmiş halidir.
ÜniKuir Derneği ve İnter Dayanışma’nın düzenlediği İnterseks Forum 22 Mayıs Cumartesi günü dijital ortamda gerçekleşti. Foruma katılmaları için LGBTİ+ aktivistlere, LGBTİ+ hakları savunuculuğu yapan derneklere, dernek gönüllülerine, tıp meslek örgütlerine ve tıp öğrencilerine açık çağrı yapıldı. 12:00 – 16:30 saatlerinde gerçekleşen Forum’da “İnterseks hakları ve hukuki gelişmeler” başlıklı konuşmasıyla Belgin Günay, “İntersekslere yönelik tıbbi müdahaleler” başlıklı konuşmasıyla Zeynep Keskin, “Eğitim, istihdam ve örgütlenmede interseksler” başlıklı konuşmasıyla Şerife Yurtseven ve “Payımıza düşenler” başlıklı konuşmasıyla Yasemin Bahar; konuşmacı olarak yer aldı. Her oturumun başında İnter Dayanışma ve Lamdaİstanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nin hazırladığı LGBTİ+’nın İ’si İntersekslere Sorular serisinden videoların gösterimi yapıldı.
Malta Deklarasyonu'ndan notlar
Forumun ilk oturumunda Belgin Günay interseks haklarının çeşitli boyutlarını ve hukuki alandaki güncel gelişmeleri anlattı. Belgin Günay konuşmasına kimlik belgelerindeki cinsiyet hanesinin interseksleri nasıl etkilediğinden bahsederek başladı. İnterseks çocukların, diğer tüm çocuklar gibi farklı bir cinsiyet ile özdeşleşebileceğinin farkında olarak cinsiyet düzenlemesi yapılması gerektiği vurguladı. Cinsiyet hanesinin koşullu ve koşulsuz (sadece otonomi ile) değiştirilen ülkeler ile kadın ve erkek dışında cinsiyet seçeneği olan ülkelerden örnekler verdi. Bunun yanı sıra Malta Deklarasyonu’ndaki cinsiyet hanesinin kimliklerde bulunmaması talebinden bahsetti; Malta Deklarasyonu’nun İnter Dayanışma tarafından Türkçe’ye çevrilmiş versiyonu okudu ve yorumladı. Bu sırada hukuki olarak interseks bireyler için önerilen hukuki korumalar ve güncel olarak dünyada gerçekleştirilen hukuki ihlaller üzerine konuştu.
"Yapılan rıza dışı müdahaleler bir işkence ve hak ihlali"
Kürtajdan, kısırlaştırılmadan ve kozmetik gonadal ve genital müdahalelerden bahseden Günay, yapılan rıza dışı müdahalelerin beden bütünlüğünü ve sağlığı bozduğu, bir işkence ve hak ihlali olduğu belirtti. Hukuki ve tıbbi alanda intersekslerin patolojize edilmesinin zararlarının altını çizdi. İntersekslerin hukuk önünde tanınması ve korunması yönündeki olumlu örnekleri, İsveç’deki tazminat kararını anlattı. Bu bağlamda özellikle güncel bir örnek olarak Almanya’nın 2021 Mart ayında kabul ettiği üçüncü cinsiyeti tanıyan ve interseks çocukların bedeni üzerinde anne ve babalarının haklarını sınırlayan yasadan bahsetti. Yasanın çeşitli eksikleri ve açıklarını da sundu.
Spor alanında ayrımcılık
Ardından Türkiye’de interseksleri kapsayan ve koruyan yasalar olmadığı, yalnızca sözde herkesi koruyan yasaların olduğundan bahsetti. İntersekslerin spesifik olarak maruz kaldığı hukuki ihlallere yönelik yasaların gerekliliğini vurguladı. Bu ihlallere örnek olarak kozmetik tıbbi müdahaleler, özel hayatın gizliliğinin ihlali ile genital fotoğraflarının paylaşılmasını verdi. Türkiye’de sağlık çalışanlarının etik sorumluluklarının yeterince gözetilmediğini örneklerle açıkladı. Dünyada rekabetçi spor alanında intersekslerin maruz kaldığı ayrımcılıklardan bahsetti ve örnek olarak atlet Caster Semenya’nın maruz kaldığı ayrımcılıkları ve verdiği mücadeleleri anlattı. Türk Tabipler Birliği’nden Aile Hekimi Uzm. Dr. Filiz Ak katılım sağlayarak Türkiye’deki hekimleri bağlayan ulusal ve uluslararası hukuki etik belgelerinden ve eksiklerinden söz ederek Belgin Günay’a eklemede bulundu. Meslektaşlarının ve tıp öğrencilerinin bu konudaki farkındalık eksikliğinden kaynaklanan ayrımcılıklarından örnekler verdi.
Belgin Günay’ın konuşmasından öne çıkan notlar şöyle:
“Nasıl ki kadın üreme organı, erkek üreme organı diye dillendirilen organlara has tıbbi sorunlar olabiliyorsa intersekslere özgü sorunlar da olabilir. Kadın olmak bir hastalık olmadığı gibi interseks olmak da bir hastalık değil.”
“Spor otoriteleri, insan haklarına aykırı bir şekilde interseks sporculardan hormon seviyelerini azaltmalarını ya da yükseltmelerini hatta ameliyat olmalarını isteyebiliyor.”
“Yaşadığımız zorlukları, deneyimlerimizi anlattığımızda “iyi de ne yapalım, ne istiyorsunuz” sorusuna madde madde cevap veren bir metin Malta Deklarasyonu; bu sebeple interseksler için çok önemli.”
“Kendi ailenizle bile yaşadıklarınızı, travmalarınızı paylaştığınızda küçümsemeyle karşılaşıyorsunuz. İnsanlar bir türlü sizin temel benlik algınız oluşturan bedenlerinizin rızanız dışında ‘modifiye’ edilmesinin bıraktığı hasarı ve size etkisini anlamıyor ve yaşadığımız kültür de bunu normalleştiriyor. Dolayısıyla bu konuda toplumda daha fazla bilinç yaratılması gerekiyor.”
Belgin Günay’ın konuşmasına ÜniKuir Podcast’den erişebilirsiniz: İnterseks Hakları ve Hukuki Gelişmeler
"İntersekslere özgü tıbbi durumlar intersekslerin hasta olduğu anlamın gelmez"
Forumun ikinci oturumunda Zeynep Keskin, intersekslere yönelik tıbbi müdahaleleri anlattı ve deneyim aktarımında bulundu. Konuşmasına interseks varoluşa dair doktorlar tarafından bir kâr- zarar oranının yapıldığını ve eğer “zarar” fazlaysa bir hastalık olarak görüldüğünü ancak interseks varoluşun bir hastalık olmadığını belirterek başladı. Yapılan müdahalelerin sakatlamaya ve sağlık sorunlarına yol açtığından bahsetti. Üreme engelinin de hastalık olarak görülmesine sebebiyet verdiğini ancak üreyebilen interseksler olduğunu vurguladı. İntersekslere özgü tıbbi durumların olduğunu ancak bu durumların intersekslerin başlı başına hasta olduğu anlamına gelmediğini ifade etti. Tıbbi müdahalelere dair çerçeveyi çizenlerin ebeveynler, doktorlar ya da normlar değil, intersekslerin kendileri olması gerektiğini belirten Keskin, başkalarının interseksler ve deneyimleri üzerine konuşmaması gerektiğini vurguladı. Keskin, tüp bebek / taşıyıcı aile yöntemiyle komplike şekilde çocuk sahibi olmaya dair deneyim aktarımı yaparken doktorun “anne mi olacaksın baba mı?” ifadesine karşı suç duyurusunda bulunduğunu ancak tıbbi kayıtlarına erişemediği için kanıtların yeterli bulunmadığı için soruşturmaya izin verilmediğini, idari mahkemeye taşınan davanın hala devam ettiğini belirtti. Bu alanda yeterli yaptırımın ve intersekslere güvenli bir alan sağlayan yasal düzenlemelerin eksikliğini vurguladı.
Tıp etiğinin tartışmaya açılması
İntersekslerin yaşadıkları ruhsal sorunların kaynağının ise interseks olmak olmadığını, toplumun intersekslere yaklaşımı ve toplumsal normlar olduğunu belirten Keskin, interseks çocuklara dair yaklaşımların kentlerde ve kırsalda farklılaştığını aktararak intersekslerin maruz bırakıldıkları tıbbi müdahalelere, hak ihlallerine ve ayrımcılıklara karşı güçlü ve caydırıcı yaptırımlar olması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasının devamında, tıp etiğinin tartışmaya açılması, doktorların hak ihlallerine karşı bilinçlenmesi ve bu konuyu meslek örgütleri içinde tartışmaya açmaları, toplumsal normların sorgulanması gibi önerilerde bulunan Keskin, aileleri bilinçlendirecek ve doğru yönlendirecek tıp ve ruh sağlığı uzmanlarının olması gerektiğinin altını çizdi. İnterseks çocuklara eğitim ve sağlık alanında destek sağlanması gerektiğini çünkü her çocuğun korunmaya ihtiyacı olduğunu belirterek, bu destek ve korumanın interseks çocuklar bağlamında ikili cinsiyet sistemine karşı bir koruma olarak algılanması gerektiğini ifade etti. İnterseksler ve interseks öz örgütleri için ise kişisel güvenliklerini tehlikeye atmadan deneyimlerini konuşmanın, paylaşmanın ve güvenli bir sosyal alan oluşturmanın gerekliliğinden bahseden Keskin, kabuğa çekilmenin interseksler dışında kalan herkesin onlar adına konuşmasına yol açabileceğini söyledi. Soru cevap kısmında ise katılımcıların da katkılarıyla interseksler için sağlık hizmetlerinde güvenli bir alan yaratmanın yolları üzerine konuşuldu.
Zeynep Keskin’in konuşmasından öne çıkan notlar şöyle:
“Tıp doktorlarının hastalık olarak tanımladıkları bedenlere kendilerinin yapmış olduğu sakatlamaya kadar giden müdahalelerin sonucunda daha vahim durumların ortaya çıktığını görüyoruz. Onların bu tür müdahaleleri olmadığı sürece biz yaşamımızdan memnunuz.”
“Ben hiçbir zaman kendimi hastalıklı olarak görmedim. Velev ki hastalık: bu benim elimde olan bir şey değil ki, suç değil ki! Kontrolüm dışında bir şey. Yani hastalık olsaydı bile bu yüzden dışlanmak çok saçma olurdu. Bu bir faşizm ve ne yazık ki tıpta bu faşizm devam ediyor”
“Çocukluğum kentte geçtiği için daha farklı yaklaşımlarla karşılaştım. Kırsalda daha zor bir durum anladığım kadarıyla. Kentlerde yaşayan insanlar biraz daha “olabilir böyle bir şey” diye düşünüyorlar ama yine de olmamasını diliyorlar ve dışlıyorlar.”
“Ben koruyucu aile olmak istediğimde, farklılaşmamış gonadlarımı dondurmak istediğimde “sen anne mi olacaksın, baba mı” diye sormuştu Endokrinoloji doktoru. Burada anne ya da baba olmak diye değil, ebeveyn olmak üzerinden bakabilsek daha iyi olurdu. Beni derinden etkileyen bir şey olmuştu bu ifadesi. Benimle hasta dosyamı paylaşmadığı için, tam da gonadlarım çıkarıldığı -bana göre ise sakatlandığı- ameliyattan sonra doktor hakkında soruşturma açmak istemiştim ancak hastane soruşturma izni vermedi. Ben de idari mahkemeye taşıdım. CİMER (T.C Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi)’e[1] başvurdum ve buradan da bir geri dönüş gelmedi; şimdi CİMER’in geri dönüş yapmayışına dair yeni bir başvuru yapmayı düşünüyorum.”
“(16 yaşındayken) Çengele çıkıp muayene olduğumda, maalesef ki, birçok doktorun gelip cinsiyet atamasına dair görüşlerini belirttiği deneyimler yaşadım. Benim için çok onur kırıcı bir davranıştı bu.”
“Tıp etiği tartışılmaz deniyor ancak tartışılmalıdır. Öteden gelen toplumsal kaygılar ve toplumun oluşturduğu kurallar ve kaideler sorgulanmalıdır. Biz vardık, var olacağız, şaka değiliz. Ortada bir gerçek var ve bu hem bireysel hayatlarımızda hem de toplumsal hayatta ilelebet sürecek bir durum. O yüzden kaçmak ya da yüzleşmemek yerine doktorların da bunlarla yüzleşmesi gerekiyor.”
Zeynep Keskin’in konuşmasına ÜniKuir Podcast’den erişebilirsiniz: "İntersekslere Yönelik Tıbbi Müdahaleler"
"Şiddete uğrayacağımdan korkulduğu için okula gönderilmedim"
Forumun üçüncü oturumunda Şerife Yurtseven eğitim, istihdam ve örgütlenmede interseksler hakkında konuştu. Türkiye’deki LGBTİ+ derneklerinin ve aktivistlerinin eğitim ve istihdamda interseks savunuculuğu yaptığı çeşitli faaliyetlerden örnekler verdi. Yurtseven, daha önce bu alanda yaptığı konuşmalardan ve bu konuşmaların sonraki etkinlerinden bahsetti. Özellikle doktorlar ve öğretmenlerin zamanla farkındalık kazanmasından örnekler veren Yurtseven, önyargıları aşmanın ve farkındalık kazandırmanın uğraş isteyen bir süreç olduğundan bahsetti.
Kendisi çeşitli interseks bireylerin okul deneyimlerinden bahsetti. Ayrımcı söylemlerin ve interseks farkındalığının eksikliğinden ortak temalar oluştu. Örneğin “çift cinsiyetli” denilen, “hayır öyle bir genetik çeşitlilik yok” denilen; kimliğindeki cinsiyetinden farklı görüldüğü için üniversite sınavına alınmayan, okula gönderilmeyen çeşitli interseks kişilerin deneyimleri okundu. Yurtseven interseks olduğu için okula gönderilmediğini, ailesinin toplumdan utanması ve şiddete uğrayacağından korkması sebebiyle okula gitmesine izin vermediğini ifade etti. Ardından kendi imkanlarıyla eğitim hayatına devam ettiğini aktarmakla devam etti ancak iş hayatında bu durumun kendisini hala etkilediğini ifade etti. İntersekslerin aynı başarıları ve imkanları elde etmek için herkesten çok daha fazla çalışması ve göze girmesi gerektiğini belirten Yurtseven, eğitim ve istihdam dahil tüm alanlarda sürekli cinsiyet sorulmasının da kendimizi açıklamamızı gerektirdiğini ortaya sundu. Bu alanda eğitimlerini sürdürmeleri, zararlı kozmetik müdahaleleri durdurmaları ve psiko-sosyal destek sunmaları için ailelere çok sorumluluk düştüğünü söyledi.
"İnterseksler arasındaki diyalog güçlendirilmeli"
Ardından tıp alanındaki akademisyenlere ve gelecek nesil sağlık çalışanlarına interseks kapsayıcı ve destekleyici bir eğitim vermeleri gerektiğini, günümüzde Türkiye’de bunun çok nadir olduğunu, doktorlara öncelikle interseks bireylerin hastanelerde özel hayat sınırlarının ihlal edilmemesi gerektiğinin de öğretilmesi gerektiğini söyledi. Bu konuya dair yaptığı deneyim paylaşımında yaşadığı hak ihlallerinden bahsetti. Yurtseven konuşmasının devamında intersekslerin arasındaki diyalogu güçlendirmekten, özellikle sağlık ve örgütlenme alanında dayanışmanın güçlendirilmesi gerektiğinden bahsetti. Yurtseven’in konuşmasının ardından, bireysel aktivistler, LİSTAG Derneği, Lambdaİstanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği ve ÜniKuir Derneği’nden katılımcılar interseks aktivizmi için gelecekte neler yapabileceklerine dair fikirler sundu.
Şerife Yurtseven’in konuşmasından öne çıkan notlar şöyle:
“İnterseks olduğum için; ailem her gün kapıya sorun getireceğimi ve köydeki diğer çocukların maskarası olacağımı düşündüğü için hiç okula gönderilmedim. 17 yaşından sonra dışarıda tamamladım eğitimimi. Burada aileye çok iş düşüyor. Aile öğretmene bu durumu anlatıp destek isteyebilir; ancak aile gizliyor, kişi gizliyor ve hayatımız gizlilikle geçiyor.”
“Eğer interseks isen herkesten fazla çalışmak, herkesten fazla özveride bulunmak, herkesten fazla göze girmek zorunda kalıyorsun.”
“Toplumda kabul görmek için önce hastanede ve eğitim kurumlarında varlığımızın tanınması gerekiyor. En az eşcinseller kadar translar kadar biz de tanınmalıyız. Ancak o insanlar, bu tanınma için bedeller ödeyerek örgütlenebildiler; biz de bu yıl daha aktif bir şekilde bir araya gelip örgütlenebildik. Bu yüzden mutluyum”
“Bizim desteğe ve sağlık, örgütlenme, eğitim ve aile gibi her alanda müttefiklere ihtiyacımız var. LGBTİ ailesi içinde sayısını bile hatırlamadığım katıldığımız tüm etkinliklerde “İnterseks etkinliği yaptık mı? Yaptık, tamam bitti” denilip rafa kaldırılıyoruz.”
Şerife Yurtseven’in konuşmasına ÜniKuir Podcast’den erişebilirsiniz: Eğitim, İstihdam ve Örgütlenmede İnterseksler
Payımıza düşenler
Forumun dördüncü ve son oturumunda Yasemin Bahar, sağlık çalışanlarının, eğitimcilerin ve ailelerin interseksler ve interseks aktivizm neler yapmaları gerektiğine dair önerilerde bulundu ve var olan iyi uygulamalardan bahsetti.
Sağlık hizmetleri ve sağlık çalışanlarına dair önerilerde, ebeveynlerin interseks çocuklara dair bilgi eksikliğini giderebilmek amacıyla Aydınlatılmış Ebeveyn Onam Formu’nun içeriğinden ve öneminden bahseden Bahar, risk ve erteleme seçeneğinin açıkça belirtilmesi, ebeveynlere eksiksiz, doğru ve ayrımcı olmayan bilgilerin verilmesi, ebeveynlere karar vermeleri için yeterli süre sağlanması gerektiğini söyledi. Bir başka uygulama önerisi olarak mahkeme kararı/etik komite onayından bahseden Bahar, bu uygulamanın ameliyat kararını sadece ebeveynlere ve bireysel doktorlara bırakmadığı için olumlu gözüktüğü halde bedenlerine dair kararı tamamen öznelere bırakmadığı için olumsuz yanlarının altını çizdi.
"İnterseks olmak tanı kılavuzlarında patalojize bir durum olarak geçiyor"
Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün en çok önerdiği uygulamanın acil ve gerekli olmayan müdahalelerin ertelenmesi olduğunu belirtten Bahar, bu şekilde beden bütünlüğü ihlalinin yapılmadığı, bedenine dair kararın kişiye bırakıldığını, travmatik tecrübelerin engellendiğini ve kişinin zorla bir cinsiyet kalıbına sokulmadığını söyledi. Bu önerilerinin yanında Dünya Sağlık Örgütü’nün interseks varoluşu birkaç sene önceye kadar hala hastalık olarak tanımladığından, günümüzde bu değişse bile tanı kılavuzlarında patalojize bir durum olarak geçmesini eleştiren Bahar, intersekslere bebekken ameliyat “normalleştirme” amaçlı çok görüldüğünü, bu amacın kısırlaştırma ve topluma “uyumlandırma” olduğunun altını çizdi. Bir ayrımcılık çeşidi olarak, bazı Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika’da görülen interseks bebeklere kürtajı eleştirdi. Erken yaştan itibaren bilgi vermek ve çocuğun yaşı arttıkça tekrar bilgilendirilmesi, öznenin kendisinin çocuk olduğunu unutmadan yaş arttıkça ebeveyne değil doğrudan ve sadece çocuğa bilgi verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Hukuki uygulamalara ve yasalara dair önerilerde Malta Deklarasyonu’ndan bahsetti. Ayrımcılıkla mücadele mevzuatı oluşturulması ve geçmişte interseks kişilere verilen acı ve adaletsizliklerin telafi edilmesi gerektiğini ifade etti ve bazı ülkelerdeki tazminat davalarını örnek verdi. Ardından Aydınlatılmış Onam Formu’nun zorunlu ya da kozmetik müdahalelerin yasak olduğu ülkelerden örnekler verdi. Ayrımcılıktan yasal korunma uygulamasının ve resmî belgelerde cinsiyet sınıflandırılmasını değiştirebilme uygulamalarının olduğu ülkelerden bahsetti.
"Aileler için patalojize etmeyen, olumlayıcı, otonom psikososyal ve akran desteği sunmak önemli"
Sunumunun ailelerin payına düşenler bölümünde, Bahar ailelerin çocuklarının cinsiyet kimlik algı ve performansının ailelerinin öngördüklerinden farklı olabileceğini kabul etmelerini, tıbbi müdahalelerin zorunlu olmadığı durumlarda müdahaleden kaçınmalarını, 4 yaşından itibaren çocuğu bilgilendirmelerini ve tıbbi geçmişini çocuklarından saklamamalarını önerdi. Aileler için patalojize etmeyen, olumlayıcı, otonom psiko-sosyal ve akran desteğinin sunulmasının önemini vurguladı.
Bahar, eğitimcilerin, iç eğitimlerle ve yeni kaynaklarla öğretmenlerin kendilerini bilgilendirilmesi, ilgili derslerde interseks varlığı ile ilgili ayrımcı olmayan bilgilerin verilmesi, öğrencilerin isimlerini ve hitap şekillerini sormaları, gerekli olmadığı durumlarda sağlık geçmişlerinin ve cinsiyetlerinin sorulmaması, okulda/sınıfta düzenleme gerektiren bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sormaları, interfobiye ve ayrımcı bir davranışa sıfır tolerans olduğunu öğrencilerine ifade etmeleri gerektiğini vurguladı.
"İnterseksleri sadece ikili cinsiyet sistemini çürütmek için bir piyon olarak kullanmayın"
LGBTİ+ derneklerinin, interseks aktivizm için interseks farkındalığı alanında iç eğitimler düzenlemesini, interseks farkındalık ve görünürlüğü arttırıcı etkinlikler yapmayı, kaynaklar üretmelerini ve yaygınlaştırmalarını, politika belgelerine interseksleri dahil etmelerini öneren Bahar, konuşmasını hem interseksler hem de tüm LGBTİ+lar için herkesin yapması gereken şeylerin özneleri dinlemek, görünürlük çalışmalarını desteklemek, ikili cinsiyet sistemi ve cinsiyetçiliğe karşı tutum sergilemek, interseksleri de sadece ikili cinsiyet sistemini çürütmek için bir piyon olarak kullanmamak olduğunu hatırlatarak bitirdi.
Yasemin Bahar’ın konuşmasından öne çıkan notlar:
“İnterseks bireylerin tıbbi kayıtlarına ulaşma hakkı engellenmemeli. Ben interseks olduğumu ortaokul sonda tesadüfen öğrendim. Öğrenmeseydim belki de yıllarca bilemeyecektim. Bu çok sık karşılaşılan bir durum. Dolayısıyla biraz da bu yüzden intersekslerin sıklığını bilemiyoruz.”
“Benim bir tane kız çocuğu bir tane de erkek çocuğu doğum belgem var. Hastahane iki tane belge çıkarmış, “alın istediğiniz ameliyatını yaptırın, sonra kullanmadığınızı geri verin” demişler.”
Yasemin Bahar’ın konuşmasına ÜniKuir Podcast’den erişebilirsiniz: "Payımıza Düşenler"
Forum sonrası katılımcıların yorumları:
Forum’a katılan dinleyiciler hem konuşmacıların deneyimlerinin hem de oturum başlangıcında izledikleri videoların yanlış bildikleri veya bilmedikleri çok şey olduğunu fark etmelerini sağladıklarını; üzerine hiç düşünmedikleri damgalamaları ve zorlukları duyduklarını ifade ettiler. Oturum sonlarında yer alan soru cevap kısımlarında en çok tartışılan iki konudan biri tıp uzmanı ve öğrencisi olan katılımcılar ile konuşmacılar arasında yapılan sağlık hizmetlerindeki hak ihlallerine karşı birlikte ne yapılabileceği oldu; diğeri iste bağımsız LGBTİ+ aktivistleri, LGBTİ+ dernekleri ve gönüllülerinin katılımlarıyla intersekslerle dayanışmada herkesin payına ne düştüğü ve interseks görünürlüğünün nasıl arttırılacağı oldu.
“Malta Deklarasyonu’ndan haberim yoktu. Çok yeni olmamasına ve her talep herkes için kapsayıcı olmama riski taşımasına rağmen interseksler ne talep ediyor diye düşünsem, artık gidip bu deklarasyona bakarım.”
“İntersekslerin talepleri ne kadar "küreselleştirilmeye" çalışılsa da yerelde birbirinden başka deneyimleri var. O yüzden interseks "hallerinin" çeşitliliği gibi interseks olmanın karşılıkları da aşırı çeşitliymiş. Mesela interseks fetüs var diye kürtaj hakkı tanınması benim için wtf bi şeydi.”
“Hem diğer lubunyalar bizi biraz yalnız bırakıyorlar eleştirisi vardı hem de LGBTİ+ mücadelesinin açtığı yollar, kendimizi kabullenmek gibi konular konuşuldu. Forum boyunca intersekslerin özeleştirisi kısmına da tanıklık ettik tabii. “Biz niye örgütlenemiyoruz” bunun üstüne fikir yürütmeye çalıştılar. Bu özeleştiriyi, dayanışmayı ve mücadeleyi bir arada görmek çok kıymetliydi.”
[1] Yurttaşların talep, ihbar ve şikâyetlerini doğrudan cumhurbaşkanlığına iletebilmesi amacıyla 2015 yılında kurulan bir web servisidir. Bu portalle Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve 3071 sayılı Dilekçe hakkı kanunu kapsamındaki haklarını kullanabilmektedir.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.