"Erkek atanan kişilerin kaldığı yurtlarda korkunç konuşmalar dönüyor. LGBTİ+’lar olarak iletilişiyoruz ve aynı odalarda kalmayı tercih edebiliyoruz."
Tercih döneminin sonu geliyor. ÜniKuir olarak, birkaç ay sonra kampüslere güneş gibi doğacak lubunyalar için pek çok üniversitedeki LGBTİ+ özneden deneyim aktarımları almak için yola koyulduk. Lubunya Tercih Yapıyor (LTY) serisinde, kampüs güvenliğinden barınma sorunlarına, ders içeriklerinden burs imkanlarına, üniversite personelinin tutumlarından şehirdeki koli fırsatlarına kadar pek çok şeyden konuşmaya devam ediyoruz.
Elbette bu seri, tek bir lubunyanın belirli bir dönem içindeki deneyimini kapsıyor. Üniversitenin farklı kampüslerin, farklı bölümlerinden hatta aynı dersi alan lubunyaların tecrübe ettiklerinin dahi birbirinin aksi olabileceğini göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü hepimizin deneyimi biricik.
Üniversiteli LGBTİ+ olmak hakkında daha çok deneyimi görünür kılmak ümidiyle oluşturduğumuz serinin otuz beşinci konuğu İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Tan.
LTY Serisi #34: İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Oğulcan anlatıyor
Tan, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Ekonomi bölümünde lisans eğitimi alıyor. Üniversiteyi, liseden farklı olarak ilerici bir yer hayal eden Tan, tercih yaptığı İTÜ’nün de kayyum rektörle yönetildiğini başta hatırlatıyor. Okuduğu bölümün İTÜ’de sosyal bilimler adına tek alan olduğunu söyleyen Tan, okulun teknik üniversite olmasının sonucu olarak toplumsal olayları sorgulayan bir kültürü olmadığını ve piyasaya eleman yetiştirmekle sınırlı kaldığını aktarıyor. Ancak şu hatırlatmayı yapmadan geçmiyor: “Bu konularda duyarlılığı arttırmaya çalışan öğrenciler olarak mücadele ediyoruz.”
Eril şiddetle “ünlü” Vadi Yürüyüşü’nün yapıldığı Vadi Yurdu’nda kalan Tan, yurt ortamının da yürüyüşten hiç farklı olmadığını anlatıyor. Yurttaki rahatsız edici ortamdan LGBTİ+’ların kendilerini koruyabilmek için birbirleriyle iletişim kurarak aynı odalarda kalmaya çalıştıklarını aktarıyor. Odalarından memnun olmayan lubunyalara, yurt müdürü ile konuşarak oda değiştirmeyi denemelerini de tavsiye ediyor.
Üniversite yönetiminin kurduğu baskı ortamının ikiyüzlülüğünden de bahsediyor Tan. Kampüste Kadın ve LGBTİ+ Özgürlük Yürüyüşü gerçekleştirdiklerini hatırlatan Tan, idari personelin bir katılımcıyı arayıp kulübe yaptırımlarla tehdit ettiğini anlatıyor. Ancak garip olan, üniversite ofisinden çıkan bir raporda toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili kısımda üniversitenin LGBTİ+ topluluğu Cins Arı’nın etkinliklerini örnek gösterildiğini aktarıyor.
Öyleyse kısa bir özetten sonra sözü Tan'a bırakalım.
Senin tercih döneminden nasıl geçmişti, oradan başlayalım mı?
Tercih dönemi çok zorlu bir süreçti. Toplumun işleyişini daha iyi anlamak istediğim için sosyal bilim okumak istiyordum. Sosyal bilimlerin içerisinde bana en karmaşık görüneni ekonomiydi. Bu alanda eğitim almanın amacıma olumlu katkısı olabileceğini düşündüm. Ekonominin toplum ile yakından ilgisini sezmemin de bu kararda etkisi vardı. Çevremde İTÜ’nün köklü ve nitelikli bir okul olduğuyla ilgili genel bir kanı görüyordum, bu yüzden İTÜ’yü seçtim.
İTÜ’ye gelmeden önce ne umuyordun? Neyle karşılaştın?
Üniversiteyi, liseden çok daha farklı olarak, ilerici bir kültürü olan bir yer olarak hayal ediyordum. Kafamda toplumsal konulara daha duyarlı bir öğrenci profili vardı. Bilim, kültür, sanat merkezi gibi kurguluyordum.
İTÜ, kayyum tarafından yönetilen okullardan biri. Bu nedenle zaten birçok diğer okul gibi özgür bir akademiden söz edilemez. Ancak İTÜ ayrıca, benim okuduğum Ekonomi bölümü haricinde sosyal bilimlerle ilgili hiçbir bölümün olmadığı bir teknik üniversite. Sanırım bunun ve belki birçok başka durumun etkisiyle, toplumsal olayları sorgulayan bir kültürü yok. Bu konularda duyarlılığı arttırmaya çalışan öğrenciler olarak mücadele ediyoruz.
Okuldaki eğitim, toplumsal bir gelişmeyi hedeflemektense sadece piyasaya eleman yetiştirmeye çalışıyor gibi. Okuldaki en aktif ve rağbet gören kulüpler kariyer kulüpleri. Ayrıca güçlü bir Kadın ve LGBTİ+ Mücadelesine ihtiyaç duyan, eril kültüre sahip bir okul. Mücadelemizin de buna uygun şekilde güçlenmekte olduğunu, şimdiden olumlu birçok kazanım elde ettiğimizi düşünüyorum.
Nasıl bir kampüs ortamı sunuyor sence İTÜ?
İTÜ’de kulüpler çok aktif. Az önce belirttiğim gibi en ön plandaki kulüpler kariyer kulüpleri. Bu durumun kampüsün kültürünü olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Ancak kültür, sanat, düşünce, bilim ile ilgili kulüpler de var. Bunlardan biri de okulun resmi bir kulübü olan Cins Arı. Ayazağa kampüsü hareketli bir kampüs, ben de bu kampüste yaşayan biri olarak burada bulunmanın keyifli olduğunu söyleyebilirim.
Cins Arı’nın birçok etkinliğinin de düzenlendiği Mimarlık Fakültesi’nin bulunduğu Taşkışla, daha özgürlükçü bir kültürü bulunan oldukça güzel bir kampüs. İTÜ kampüsleri, İstanbul’un merkezi yerlerinde ve ulaşım kolay.
Aldığın eğitim hakkında ne söylersin?
Çok beklediğim gibi çıkmadı diyebilirim. Sosyal bilimle alakalı değil gibi, ağırlıklı olarak teknik bir eğitim görüyoruz. Ders müfredatının siyasi olarak manipüle edildiği de ortada, örneğin Marksist İktisat ile alakalı hiçbir şey görmüyoruz. Öğretim üyelerinin akademik geçmişi oldukça iyi, akademisyenlerin geneliyle alakalı bir sorunum yok.
Nerede yaşıyorsun? Yurtta mı kalıyorsun evde mi? Barınma sorunu yaşadın mı?
Yurtta kalıyorum. İTÜ’de yurt zor çıkıyor, yurt sırası bekleyen öğrenciler özellikle şu anki ekonomik durumda barınma konusunda çok sıkıntı yaşıyor. Ben ünlü(!) Vadi Yürüyüşü’nün de kaynağı Vadi Yurdu’nda kalıyorum. Burası okulun hem en ucuz hem de en kalabalık yurdu.
Sadece erkek atanan kişiler kalıyor. Özellikle bu güz döneminde kaldığım bloktaki kişilerin davranışları rahatsız ediciydi. Ortak alanlarda korkunç konuşmalar dönüyordu. Eril küfür edilmesinden söz etmiyorum bile, konuşulan konuların konusu doğrudan kadın düşmanıydı. Yurttaki LGBTİ+’lar olarak iletilişiyoruz ve doğal olarak aynı odalarda kalmayı tercih edebiliyoruz. Yeni girişliler için oda sıralaması bu yıl numara sırasına ve dolayısıyla fakültelere göre yapılmıştı. Farklı fakültelerin farklı kültürleri olabiliyor, bu da durumda etkili. Örneğin şu an yaz dönemi için blok değiştirdim ve aynı sorunları yaşamıyorum. Şanssız bir kata düşen kişiler yurt müdürü ile konuşarak odasını değiştirebilir, Cins Arı Whatsapp grubundan yurtta kalan başka lubunyalarla tanışabilir. Cins Arı zaten özellikle fobik olaylar karşısında birbirimizden destek alabileceğimiz bir dayanışma.
Bir lubunya olarak senin kampüs deneyimine biraz daha odaklanalım mı? Neler yaşıyorsun, nelere şahit oldun?
Okul her şeye rağmen dışarıdaki birçok yere göre daha güvenli bir alan. Ben okula girdiğimden beri doğrudan bir öğrenci veya akademisyenden LGBTİ+ fobik bir saldırıyla karşılaşmadım. Okulun eril kültüründen dolayı ilk girdiğimde her konuda tam olarak rahat hissetmeyebiliyordum ama dayanışma bizi güçlendiriyor. Bilinçlendikçe birbirimizden öğrendikçe yavaş yavaş aşıyoruz bir şeyleri. Okulda bilinçsiz kişiler olabilir. Ama LGBTİ+fobi konusunda daha duyarlı ve fobi karşısında sana destek olmaya hazır kişiler de var.
Hocaların, akranlarının, okul personelinin ve üniversite yönetiminin LGBTİ+ öğrencilere ve LGBTİ+ gündemlere yaklaşımları nasıl?
Teknik bir üniversite olmasından kaynaklı bölüm derslerinde LGBTİ+’nın konuşulabileceği konuların geçmesi çok zor, bunun için hocaların tavırlarını çoğu zaman anlayamıyoruz. Benim bölümümdeki çoğu hocanın kapsayıcılık konusunda duyarlı olduğunu düşünüyorum. Okulda başka bölümlerde fobik hocaların olduğunu da biliyoruz.
Okul yönetiminin yani kayyumluğun LGBTİ+fobik olduğu açıktır. Kapsayıcı bir yaklaşımları yok. LGBTİ+fobi konusunda duyarlı bir yönetimden söz edilemez. Kampüste Kadın ve LGBTİ+ Özgürlük Yürüyüşü gerçekleştirdik. Okulun kulüplerden sorumlu birimi, katılımcımızı arayıp kulübe yaptırımlarla tehdit etti. Komik olan nokta okulda bir Sürdürülebilirlik Ofisi var ve Sürdürülebilirlik ile ilgili bir rapor yayınlama sorumluluğu var bu ofisin. Bir arkadaşımız tesadüfen raporu buluyor ve okuyor. Yayınladıkları raporda toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili kısımda Cins Arı’nın etkinliklerini koymuşlar.
Üniversitenin uluslararası saygınlığının artması için bizim yaptığımız çalışmaları habersiz kullanmışlar ama bir yandan kulübün üzerinde baskı var. Alakasız sebeplerle çalışmalarımız engellenmeye çalışılıyor. Özgürlük Yürüyüşü’nde bizden daha kalabalık bir güvenlik ordusu bizimle beraber yürüdü.
Okulun birimleri, vegan menü mücadelesinde İTÜVeg katılımcılarının taleplerine duyarsız ve öğrenci düşmanı bir tavırla yaklaştılar. Bunun dışında Cins Arı, İTÜ Dayanışması gibi bazı topluluklardaki çalışmalar sırasında güvenliklerin baskısıyla karşılaştım. Bu tür baskılara karşı öğrenci dayanışmamız olduğunu unutmayalım.
Bir LGBTİ+ olarak üniversitendeki kulüpler hakkında ne söylersin?
Okula geldiğimden beri içinde bulunduğum, çokça şey öğrendiğim Cins Arı okuldaki LGBTİ+ mücadelesi için çok önemli bir alan. Vegan Topluluğu, Kadın+ Dayanışması, Taşkışla Kadın Çalışmaları Kulübü ile güçlü bir dayanışmamız var. Kültür ve Sanat Kulüpleri’nin bizimle dayanışma konusunda duyarlı davrandığını söyleyebilirim. Ama okuldaki çoğu kulüp LGBTİ+ mücadelesine duyarsız kalıyor.
Kampüsün neler sunduğundan bahsettik, biraz da şehirden bahsedelim. Nasıl bir şehir sence İstanbul?
İstanbul’da lubunya olmak gerçekten ilginç bir deneyim. Cins Arı olarak zaten bol danslı, müzikli, güllümlü etkinlikler de düzenliyoruz veya etkinlikler sonrasında “After”a gidiyoruz. Bunlar kampüste kuir bir kültürün yaşatılabilmesi için önemli buluşmalar. LGBTİ+ hakları savunuculuğunda da önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. İstanbul’da lubunya olmak hem keyifli hem öğretici. Şehirde her zaman güvende hissetmeyebiliriz; ama buna karşı da yine dayanışmamız ve mücadelemiz var diyorum.
Bir lubunya olarak kampüs yaratma imkanı verilse sana, nasıl bir yer yapardın orayı?
Kampüs bize verilse mutlaka ilk önce tüm ayrımcılıklara karşı sosyal eşitliği güvence altına alır, düşünce özgürlüğü sağlamaya çalışırdım, vegan menü hakkını sağlardım. Ama kampüste yaşadığımız birçok sorunun ülke ve dünyada yaşanan sorunlarla bağlantılı olduğu ortadadır. Gerçekten eşit ve özgür bir eğitim istiyorsak sorunların köküne odaklanmamız gerekiyor diye düşünüyorum.
İTÜ’yü tercih etmeyi düşünenlere söylemek istediğin bir şey var mı?
İTÜ’de yalnız değiliz, her alanda bütünleşik mücadeleyi büyütmeye çalışıyoruz, seni de bekiyoruz. Umarım senin için en iyi olacak tercihi yaparsın. İTÜ’ye gelirsen yalnız olmadığını unutma sakın.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.