ÜniKuir gönüllüsü Gökay, daha iyisini aramak için çıkılan yollardan bazılarının çıkmaz sokağa vardığını anlatan bir deneyimi Türkçeye çevirdi.
“Zorbalık ve gizlenme ile geçen uzun yılların sonunda, ilk kuir aşkım için ulaşılmaz standartlar koydum.”
Yazar: Bobby Box
Yayın tarihi: 20 Aralık 2022
Yayınlayan: them
Çeviri: Gökay (ÜniKuir gönüllüsü)
Jacob ile 2019’da New York’un kuzeyindeki bir basın gezisinde tanıştım. Karşılıklı bir çekim hissettik ve uzaktaki cırcır böceklerinin ormanda ötüşüyle birlikte geceyi kokteyller eşliğinde birbirimizi tanıyarak geçirdik. Lindsay Lohan’ın ve Heidi Montag’in müzik kariyerlerin asıl değeri üzerine tartıştık ve ardından onun kabininde vücutlarımız birbirine dolandı.
Onunla bir gün daha geçirdikten sonra eve döndüm ve her gün konuştuk. Farklı ülkelerde yaşasak da ilişkimizi ciddileştirmek için heyecanlıydım. Evet, açıldıktan sadece bir yıl sonra birine bağlanmak gözümü korkutuyordu ama Jacob için duyduğum heyecan bunu gölgede bıraktı. Açılmam için gereken cesareti toplamak 27 yılımı almıştı ve belki de hayatımın aşkının geçip gitmesine izin veremezdim.
…
Ama aradan üç yıl geçtikten sonra, artık ayrılmaya hazırdım. Koronavirüs pandemisi başladığında birbirimizi dokuz ay boyunca göremedik. Yalnız ve kapalı kapılar ardında derin bir depresyona düştüm. Hissettiğim izolasyondan giderek ilişkimizi sorumlu tutmaya başladım. Davetsiz fikirler de daha çok aklıma düşmeye başlamıştı: Açıldıktan hemen sonra niye ciddi bir uzak mesafe ilişkisine daldım ki? Kendi benliğimi bu ilişkinin dışında geliştirmem gerekmez mi? Ve zamanımın tamamını internette geçirirken, özellikle insanların alışılmışın dışında müstehcen içerik paylaştığı Twitter’da, tekrar bekar olmanın hayalini kurmaya başladım.
Sonunda, ilişkimize bir son verdim. Bu karar, bugüne kadarki en büyük pişmanlıklarımdan biri.
Geri dönüp baktığımda fark ediyorum ki bu, "tepenin ardındaki çimenler her zaman daha yeşil" düşüncesinin klasik bir örneğiymiş. Bulunduğunuz konumun dışında sizin için daha iyi bir şeyler olduğuna dair amansız bir hisse kapıldığınız kabul edilmiş psikolojik bir durumdur bu. Duyguların büyük bir kısmı korkuya dönüşür: sadakat tuzağına düşme, can sıkıntısı, kişinin bireyselliğini kaybetmesi. Sonuç olarak bu duruma düşenlerimiz, yeni ya da farklı bir şeyin peşinde koşmanın bize can attığımız, arzuladığımız ve önem verdiğimiz her şeyi getireceğine inanırız.
Bu düşünce şekli sadece lubunyalara özgü değil tabii ki. Ama bu deneyimin lubunyalar arasında çok yaygın ve belirgin olduğunu fark ettim. Kalp kırıklığım hakkında konuşunca neredeyse her arkadaşım aynı ya da benzer sebeplerden biten ilişkilerinin olduğunu söyledi.
Düşününce, bu eğilimim acaba kuir biri olarak deneyimlerimi ve en sonunda da ilişkimi bitirme kararımı etkiledi mi diye merak ediyorum. Biraz araştırma sonunda buldum ki cevap: Olası.
Öncelikle, birçok kuir geleneksel heteronormatif ilişki yapısına bağlı değil. Birçok ülkede kuirler evlenebilse de komünitemizde ilişkilerin sonsuza kadar süreceği ya da sürmesi gerektiğine pek de önem verilmiyor. Bu, tabii ki geleneksel değerlerin ne kadar toksik olduğuna bakıldığında kötü bir şey değil. Benim için bu daha da belirgindi: Sadece yapması “gerektiğine” inandığı için (o zamanlar açılmak akıl alır gibi değildi) bir kadınla evlenmesine sadece bir ay kalmış biri olarak, geleneksel beklentilerden kurtulmak benim için önemli hale geldi.
Aynı zamanda, nasıl davrandığımıza ve partnerlerimizden beklentimize yansıyabilen, zorbalık, dışlanma, ilişkileri gizli tutmaya zorlanma gibi büyürken yaşadığımız deneyimlere verdiğimiz ortak tepkiler de söz konusu. Washington’da yaşayan kuir kimlikli hayat ve seks koçu Craig Cassey, ilişkilerde insanların iki kategori içine düşme eğiliminde olduğunu belirtiyor: “memnun olanlar” ve “fazlasını isteyenler”. Cassey, gey erkeklerin çoğu zaman ikinci kategoriye daha yatkın olduğunu yani birçoğumuzun en iyiyi hedeflediğini ya da bize seviye atlatacağını düşündüğümüz her fırsata koştuğumuzu ifade ediyor. Diğer taraftan memnun olanlar, ellerindekilerle tatmin oluyorlar. “Kişiliğini ve güven duygusunu kendi eseri, kişisel başarısı ve yaptıkları her şeyde en iyi olma duygusuyla inşa eden kuir erkeklere rastlamak alışılmışın dışında değil.” diyor Cassey. Bunu anlayabiliyorum: Gençliğimde acımasızca zorbalığa maruz kaldığımdan, aşağılık duygusunu yenebilmek için her şeyde iyi olmam gerektiğini hissediyordum.
Araştırmalar bu fikri destekler nitelikte. Bazı çalışmalar bizim homofobiyi akademi ve diğer profesyonel alanlarda çok çabalayarak telafi ettiğimizi savunarak, istatistiklere göre kuir erkeklerin genelde yüksek başarı gösterdiğini belirtiyor. Ek olarak, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) verileri LGBTİ+ gençlerin heteroseksüel akranlarına göre daha yüksek sağlık ve intihar riski taşımaya devam ettiğini gösteriyor; heteroseksüel gençlerin %17'sine kıyasla gey veya lezbiyen gençlerin %29'u okul sınırlarında zorbalığa uğruyor.
Bu deneyimler travmatik olabiliyor ve romantik ilişkilerimizde kendilerini gösterebiliyor. Araştırmalar ayrıca içselleştirilmiş homofobinin (geylerin kendine yönelik olumsuz sosyal tutumları), LGB bireylerin romantik ilişkilerindeki birçok olumsuz sonuçla bağlantılı olduğunu bulmuştur.
New York City'de kuir kimlikli bir terapist olarak Madison McCullough, "kuir olarak büyümenin zorluklarının, deneyimlediğimiz ötekilik hissine “değmesi” için bize baskı yapabildiğini söylüyor. Bazı kuirler, gençliklerinde onları hiçe saymış kimselere “göstereceğim ben onlara” demek istiyor, bu da bu insanları toplum nezdinde mümkün olduğunca arzulanan bir ilişki için çaba sarf etmeye teşvik edebiliyor. “Bu durum, hiçbir ilişki içinde yeterince iyi hissetmemeye yol açabilir” diyen McCullough, “Burada öz-eleştiri ve utanç duygusu çok etkili” diye ekliyor.
Terapistim herhalde bu görüşe katılırdı. Kendisi bana, açıldığım zaman ya da açılırsam ailemin hayalleri kırılmasın diye beklenenden kat kat fazlasını başarmaya çalıştığımı anlamama yardım etti. Bakılınca anlaşılıyor ki aynı hatayı ilk eşcinsel ilişkimde de yapmışım. Eğer bir erkeği seveceksem o, yaşadığım her homofobi ve zorbalığa değmeliydi. Bu imkânsız bir standarttı.
Jacob’tan ayrıldıktan sonraki aylarda fark ettim ki bu arayış hızlıca bitmek bilmeyen bir hayal kırıklığı zincirine dönüştü; yeni ve değişik her şey sıkıcılaşarak gittiğim her yerde tepenin ardındaki çimenlerin hep daha yeşil olduğunu düşündüğümü ortaya çıkardı. Ama artık çok geçti. Gerçeğin ta kendisi, yanımdakinin kıymetini yanımdayken bilememiş olmamdı. Bu kısmen, saklandığım ve gençliğim elimden alınmış olduğu için olabilir mi? Belki. Nihayetinde, yaptıklarımın sorumluluğunu almayı tercih ederim. Bu, nevrotik rasyonelleştirmelerimi ileri götürmekten çok daha kolay.
Ayrılma kararımı hayatımdaki en büyük hatalardan biri kabul etsem de işler yavaşça düzelmeye başlıyor. İçtenlikle söyleyebilirim ki tekrar flörtleşmeye başlamak beni heyecanlandırıyor ve o zamandan beri kalbimi sevgiyle dolduran arkadaşlarla tanıştım. Sadece gelecek ilişkilerim, tepenin ardındaki çimenler karşı koyup koyamayacağımı gösterecek, ama en azından artık bu illüzyonun tehlikesine karşı dikkatli olmam gerektiğini biliyorum.
İlerleyen zamanlarda ise geçmişimden getirdiklerimin, bir ilişki ne olmalı veya nasıl görünmeli konusundaki fikirlerimi etkilemesine izin vermeyi bırakacağım. Bazen, en büyük derslerimiz en büyük hatalarımızdan çıkar ve belki de Jacob sonunda bana, kendime istediğim kişiyi, istediğim şekilde sevme özgürlüğünü vermeyi öğretti.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.