Ne yediğinize dikkat edin! Ne içtiğinize de! Ama en çok da ne okuduğunuza!
Herkese merhaba! ÜniKuir Medya Gönüllüleri olarak TNK (Twitter Nefret Karnesi) serimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. “LGBT” araması ile karşılaştığımız içeriklerden derlediğimiz TNK’nin üçüncü haftasında yine nefreti kenara bir bir yazıyor, boş lafların çetelesini tutuyoruz. “Ne badireler atlattık da bugüne geldik” diyeceğimiz günler için kayıt tutuyoruz. Ben Eylül, medya gönüllüleri olarak yaptığımız takibi bu hafta size sunacağım.
Markette gezerken, kahve seçerken ya da eline kalem aldığında fobiklerin aklı hep onlarda, kim olduğunu bilirsin sen!
Bu hafta önce, küçük ürün yerleştirmeler var. Koli koli (o değil ayol!) Coca Cola alıp yıkanan amcalar edasıyla Starbucks’ı boykot ederken aklından LGBTİ+’ları atamayan fobiklerimiz, şimdi de peynire cinsel yönelim, cinsiyet kimliği atamaya başlıyor. Yetmiyor! Filistin’in işgalinden sanki LGBTİ+’lar sorumluymuşçasına nefret kusuyorlar. Kusmak demişken, bu haftaki takibimizde bir yaşlı ahtapot-insan motifimiz var ve gerçekten kusuyor… Hem de gökkuşağı! O sırada J.K. Rowling de “Ben unutuldum, konuşulmam lazım” diyerek yine transfobi mesaisine kaldığı yerden devam ediyor. En önemlisi de bir travesti terörü meselesi var ki… Hadi hepsini beraber inceleyelim!
Bu haftaya “cebimde beş kuruş kalmasa da yulaf sütlü flat white’tımdan vazgeçemem” dediğin ve her sabah yolunu tutup akşama kadar gullüm yaptığın Starbucks’tan başlıyoruz. Türkiye ve Orta Doğu’daki şubeleri Kuveytli Alshaya Group tarafından işletilmesine rağmen kamuoyunda “İsrail markası” olarak bilinen ve Filistin topraklarını işgal eden İsrail Devletini desteklediği iddia edilen Starbucks, Türkiye’de türlü şekilde boykot ediliyor. Starbucks, geçtiğimiz günlerde web sitesinde İsrail’e desteği olmadığını açıkladı ancak boykot dünya genelinde yayılıyor. Twitter’da ise boykot yine bir şekilde LGBTİ+’lara geldi. Yukarıda bir örneğini gördüğünüz üzere, LGBTİ+’lara yönelik hedef göstermelerin asıl nedeninin şirketin LGBTİ+ kapsayıcı kampanyaları olduğunu çok biliyoruz.
Bir diğer ürün yerleştirmemiz ise dolapta daha fazla duramayıp açılan Pınar (krem) gey peynirimiz. Krem peynirin ambalajındaki gökkuşağını görenler, ambalajın çocukları gey yapacağından korktu. Anaokulunda dağıtılan krem peynirden sanki zehir çıkmış gibi tepki veren fobik öğretmenlerimiz ve velilerimiz keşke ambalajdaki doğa olayına değil de KYK yurtlarında çıkan yemeklere tepki verseniz! Bakın hem iktidar sevdası hem sistematik hayvan sömürüsü sebebiyle biz de Pınarcı değiliz ama siz bu “subniminal” mesajları okumaya küçük bir ara mı verseniz?
GÖKLERDEN GELEN BİR KUSMUK
Geçen haftanın TNK’sinde görüldüğü gibi bu haftaki taramamızda İsrail-Filistin gündeminde LGBTİ+’ların çokça kez hedefe koyulduğunu gördük. Bizi bu sefer, sanat camiasında ses getirmesini öngördüğümüz bir görsel şölen karşılıyor: Yaş almış ak sakallı bir lubunya canavarı…
Kendisi tahminen Yahudi ve dokunaçlarına bakılırsa ahtapot familyasından. Gökkuşağı istifra ederek dünyayı lubunyalaştırma görevinde olduğu tahmin ediliyor sanat tarihçileri tarafından. Hatırlarsanız geçtiğimiz haftalarda kameralar önünde Dürzi bayrağı açan İsrail askerlerinin LGBTİ+ bayrağı açtığı iddia edilmişti. Soykırımın faillerini unutup, Yahudileri ve mücadeleler sonucu kazanımlar elde etmiş İsrailli LGBTİ+’ları canavar gibi gösteren bu sanat eseri… Çok anlamlı!
Uygulanan 3 günlük milli yas sürecinde Zeynep Bastık, konserlerinin iptal edilmesini eleştiren bir metni sosyal medya hesabında yayınladı. Açıklaması üzerine çok sayıda eleştiri alan Bastık, aslında “LGBTİ+ karşıtı olmadığı için” hedef gösterildi. Peki Zeynep Bastık hem Filistinlilere destek mesajı atsaydı hem de LGBTİ+’ları art arda destekleseydi bu kişilerin “ikiyüzlülük” süzgecinden geçebilir miydi? Anlaşılıyor ki, iktidarın “makbul” sınırlarına uymayan herkese, yakın zamanda “LGBT destekçisi” unvanı sunulacak. Ne diyelim, umarım sanatçılarımız bu unvanı taşımaya isteklidir.
BOĞAZİÇİ’NİN İŞGALİNDEN MEMNUNİYET DUYAN İŞGAL KARŞITLARI
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, Filistin için kampüste eylem yaptı. Eylemde, LGBTİ+ görünürlüğüne dair hiçbir emare olmamasına rağmen LGBTİ+’lar “mentiondan” çıkmadı. Gerçi Boğaziçi deyince aklınıza LGBTİ+’ların gelmesi bizim için bir gururdur ama…
Boğaziçi Üniversitesine kayyum rektör atanmasına karşı akademisyenlerin 700 kez rektörlük binasına sırt çevirerek yaptığı eylemleri ve öğrencilerin direniş sürecinde LGBTİ+ görünürlüğünü sağlayan protestolarını “ayakta dikilen kütükler ve lgbt şeyleri” şeklinde tanımlamayı tercih eden bu kişi, Filistin gündeminden çok okulun iktidarın siyasi ajandasına göre hareket etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiriyor.
Hatırlatalım: Boğaziçi Üniversitesine iktidar tarafından yapılanlar kayyum rektör atanmasıyla sınırlı değil. Başta iktidarın ideolojisini yaymakla görevli 2 yeni fakülte kurulması (Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültesi) ve birçok akademisyenin okuldan uzaklaştırılması olmak üzere küçük büyük aklınıza gelebilecek her kanaldan okula zarar verildi. Kayyum dekanlardan, bölüm başkanlarından bahsetmiyoruz bile…
TRAVESTİ TERÖRÜ, TERÖRİSTLER LİGİNDE
Birkaç twink toplanıp piknik yapmaya çalıştık diye polis şiddetine maruz kalan da biz, terör örgütü ilan edilen de biz. Bu nasıl iş? “Travesti terörünün” çok yanlış anlaşıldığı yerdeyiz.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Can Atalay için başlattığı özgürlük yürüyüşünün 19. gününde verdiği röportajda cemaatlere ve tarikatlara karşı olduklarını söyledi. Süper zeki bir Twitter kullanıcımızın ise hesap sorarken LGBTİ+’ların da terör örgütü olduğunu ve TİP’in “sugar mommy”si olduğunu iddia etmiş. Biz “girl dinner” yapmaktan gün içinde kan şekeri düşüklüğünden bayılırken Erkan Bey’i nasıl doyuralım!
Teröristliğimizin bir diğer örneği, Ümit Özdağ’ın Bilkent Üniversitesi kampüsünde yapacağı söyleşiye karşı yapılan eylemden türedi. Öncelikle ırkçı söylemleriyle meşhur bir politikacının kampüste işi ne? Bu soruya kampüslerinin güvenliği için cevap arayan öğrenciler linçle karşılaştı; fakat en saçması, kabul görmemiz için faşist LGBTİ+’lar olmamızın salık verilmesiydi. Bir kullanıcı, Ümit Özdağ’ın Bilkent’teki söyleşisine karşı çıkan kişinin profilini inceleyip önce LGBTİ+ olduğunu tespit etti, sonra bununla sorunu olmadığı söyledi (ARO!); ancak faşizm karşıtı olduğu için öğrenciyi “terörist” ilan etti. O kullanıcıya sesleniyoruz: LGBTİ+ mücadelesi faşizme karşı her alanda mücadele etmiş ve edecektir!
J.K ROWLING, VOLDEMORT’DAN DAHA KORKUNÇSUN!
Transfobikliğinden başka vasfı olmayan o yazar J.K Rowling, ismini başka alanlarda duyuramadığı için yine transfobik bir cümleyle ilgi ve tepki toplamayı başardı.
Geçtiğimiz günlerde “regl olmayan birey kadın değildir” diyerek sadece trans+ları değil, regl olmayan ciskadınları da kadınlık deneyiminden uzak tutan Rowling, bu sefer “trans+ bir kişiye yanlış cinsiyet atamanın hapis cezası olsa 2 yıl yatarım” dedi ve bu bomboş cümlesine kimseyi inandıramayarak sessizce köşesine çekildi. Tamam, en kadın sensin be! Sus artık!
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.