Hacettepe’nin LGBTİ+ kulübü, kapatılmak üzere olduğundan ÜniKuir’i haberdar ettiğinde “Yine başlıyoruz…” diye panikledim. Sonra ne mi oldu? Hiçbir şey
Biliyorsunuz artık Onur Ayı çok uzun. İlk cemre, Boğaziçi Üniversitesi kampüsüne Mayıs’ta düşer; ta Temmuz ortasında Ankara sıcağında beliren gökkuşağına kadar sürer de sürer.
Bu sene de lubunyalarımız, seçimin bünyede bıraktığı hasarları silmek istercesine bulduğu her fırsatta, her yerde kendini gösterdi maşallah. Söyleşilerden atölyelere, spor müsabakalarından pikniklere, e tabii eylemlerden yürüyüşlere… Yaz boyunca şanlattı da şanlattı. ÜniKuir’in medyasını yapan bana da uzun mesailer düştü çok #şükür.
Sonra yaz bitti. Öğrenciler kampüse dönene kadar ağır bir tempoda işlerimize devam ederiz derken… O haber geldi: Hacettepe Üniversitesi Kuir Araştırmaları Topluluğu (nam-ı diğer Queer Deer) kapatılıyor. Kulübün başkanı Melis, Etkinlik Komisyonu’nun oy çokluğu ile aldığı kararın yakın zamanda kendilerine bildirileceğini tahmin ediyordu. Üniversitenin on yıllık resmi öğrenci topluluğu, düzmece bir nedenle, hemen seçimin akabinde kapatılmak üzereydi.
Kapatılma kararının öncesindeki siyasi atmosferi hatırlayalım: Anayasa değişikliği kisvesi altında LGBTİ+’ların var oluşlarının Meclis’te tartışmaya açıldığı, öyle ki devlet tarafından kimliği tanınmış transların evlilik haklarının elinden alınmasının dahi konuşulduğu[1][2]; meydanlarda her gün LGBTİ+ düşmanlığından oy devşirilmeye çalışıldığı[3], vaadi “LGBT derneklerini kapatmak” ve “LGBT Propaganda” yasağı gibi saçma sapan tasarıları olanlarla ittifak kurarak iktidarın varlığını sürdürdüğü günlerden geçmişiz. İşte bu günlerin akabinde, (daha öğrenciler kampüse bile dönmeden) devlet üniversitelerindeki bir elin parmağından az sayıdaki resmi statüye sahip LGBTİ+ öğrenci kulüplerinden biri kampüsten silinmeye çalışılıyordu.
2023 çok zor bir seneydi. Öğrenciler kampüse dönene kadar, biraz da olsa stresten uzak kalmaya hakkım olduğunu düşünüyordum. Melis’ten gelen haber, bu yüzden keyfimi bir kat daha kaçırdı. Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün (BÜLGBTİA+) kayyum rektör tarafından kapatılmasını, üniversiteden önce Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un duyurduğu o cadı avı günlerini tecrübe ettiğimizden, bambaşka bir arka plana sahip olduğu için aynı havayı yaratmayacak olsa da (çünkü Boğaziçi Direnişinin en alengirli günleriydi onlar) Hacettepe’deki kararın da mutlaka gündemde hatırı sayılır bir yer bulacağını ve bir yığın hadiseyi beraberinde getireceğini tahmin ediyordum. Kulüp kapatıldı ve sonra ne mi oldu? Hiçbir şey. Hiç-bir-şey! Bendeki ileri görüşlülük şaka mı? Slayy!
#KapatmaklaBitmeyiz kampanyasından isim çorladığım, haber-röportaj-köşe yazısı kıvamındaki bu ne idüğü belirsiz içerikte; “Deer meer, yok böyle bir şey!” diye kapatılan öğrenci kulübünün aslında kampüsteki göz alıcı varlığının dününe bugününe bakıp yarın için ihtimalleri yoklayacağız. Üç bölümden oluşan Kapatmakla Bitmeyiz dosyasında, resmi statüsü düşürülen Queer Deer’dan son gelişmeleri alıp, bir bugününden bir dününden zikzaklarla ilerleyeceğiz.
Bu amaçta bize ÜniKuir’den rehberlik edecek isimler var. Kapatma kararının iptali için dava açan topluluğa hukuki danışmanlık veren avukat Duygu, bu süreçte toplulukla sürekli dirsek temasında bulunan Topluluk Çalışmaları Koordinatörü Serhat ile Queer Deer’ın yasaklarla mücadele serüvenini kısaca bize aktaracak topluluğun eski başkanlarından, aynı zamanda ÜniKuir Gönüllülük Çalışmaları Koordinatörü Doğuş bizimle olacak.
Finalde ise Beytepe Kampüsüne gideceğiz ve Queer Deer’ın şimdiki başkanı Melis ile gullüm, öfke ve inat içeren Kapatmakla Bitmeyiz sohbeti yapacağız.
Fakaaat… Madem ki bu dosyayı ben hazırlıyorum ve belli ki uzun bir metin olacağı için pek de okunmayacak. Öyleyse meseleye girmeden, kişisel merakımı tatmin etmek için Hacettepe Üniversitesi bileşenlerine yönelteceğim bir soruyla başlamak istiyorum. Açıkça söylemek gerekirse bu içerik, Türkiye üniversitelerindeki bir LGBTİ+ topluluğun on yıldır onca şeye rağmen resmi statüsünü nasıl koruduğuna ve kaybettiğinde de mücadelesine nasıl sarıldığına dair bilgimizi artırsın diye oluşturulsa da içimi gıcırdatan bir rahatsızlık benim için asıl motivasyon oldu.
Soruyorum…
İktidarın yaratmakta hünerli olduğu korku iklimi, her ne kadar Türkiye’deki üniversite kampüslerinin her köşesine sızmış olsa da öğrencisi olduğum bu üniversitenin, hiç de öyle başını çevirme ustası akademisyenlerin işgalinde olduğu falan yok. Çok uzak bir tarih değil: “Bu Suça Ortak Olmayacağız” dediği için bedel ödemiş, buna rağmen hala kamusal alanda sözünü sakınmayan hocaların varlığından haberdarım. Kariyer kulüplerinin her köşeyi tuttuğu kampüste, hala düzene eleştirel kalabilen muhalif öğrenci topluluklarının varlığından haberdarım. Bir de Mezunlar Derneği var mesela, en son 6 Şubat depremlerinin “faciaya dönüşmesinde sorumluluğu olanları istifaya” çağırdığı açıklamadan da haberdarım.
Sayın Hacettepe Üniversitesi bileşenleri! İktidar; bir yandan varlığını reddettiği ama bir yandan da her gördüğü yerde sırtına sopa indirdiği LGBTİ+’ların üniversitenizdeki varlığını bir imzayla silmeye çalıştı. Tekrar edelim: İktidar, siyasi bir emelle okulunuzdaki bir öğrenci kulübünü kapattı! Bir (1), bir tane bile ses çıkmadı. Eylemi geçtim, bir basın açıklaması okumak… Ondan da geçtim, yahu bir “post atmak” bile mi mümkün değildi? Edeceğiniz bir cümle kulübü tekrar açtırmayacak elbette, herkes farkında. Ancak sözünüzü üniversitenizdeki lubunya öğrenciler, topluluğu elinden alınan aktivistler duyacak. Bir topluluğunun olması suçmuş gibi hissettirilerek yalnızlaştırılan, görünmekten vazgeçmeye zorlanan öğrencilere küçücük bir “Bu kampüste yalnız değilsin” ya da “Hocan, sıra arkadaşın, okuldaşın olarak yanındayım” diyecek bir sözünüz de mi yok? Kapatılmanın üstünden tam üç ay geçti. Hiç mi yok?
“Biliyorum nasıl bir ucubeyim
Neyse ki kendine tapan biri değilim
Yalnızca başını kaldırsan yeter
Küçük bir öpücükle bir sene geçer
Peki ama hiç mi yok?
İçinde bana dair hiç mi bir şey yok?”
“1 yıl boyunca stant ve tanışma toplantısı hariç, tüzüklerindeki amaçlara uygun etkinlik yapmayan…topluluklar(ın) kapatılmaları uygun görülmüştür.”
Hacettepe Kuir Araştırmaları Topluluğu’nun (Queer Deer) kapatılması, işte bu gerekçeye dayandırılıyor. Karar, üniversitenin Queer Deer’ın başına getirdiği ilk musibet değil. Queer Deer’ın tarihi, bir bakımdan üniversite yönetimi ile mücadele tarihi aslında. Neyi mi kastediyorum?
Ankara Valiliği, 2017 yılında tüm şehire “LGBTİ+ etkinlik yasağı” getirdiğinde, üniversite bünyesindeki resmi öğrenci topluluğuna “Siz yasaklısınız” deyip stant açtırılmayan topluluk Queer Deer. Hukuksuz kararlara rağmen kampüsteki görünürlüğünde vazgeçmediğinde, üyelerinin disiplin soruşturmalarıyla tehdit edildiği topluluk Queer Deer. Yasak kararları mahkemeler tarafından iptal edilmesine rağmen tanıtım videoları, “Üniversite Yaşamına Giriş” dersinin içeriğinden atılarak sansüre maruz kalmış topluluk, Queer Deer. Kampüsteki alanlarının daraltılmasına karşı bir araya gelebilecekleri bir ortam yaratmak için kampüsün “aykırı” resmi topluluklarıyla bir araya gelip düzenleyeceği Bahar Etkinliğinin dilekçesini, üniversitenin Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı değerlendirmeye dahi almadığı için etkinliği yapamayan topluluk, Queer Deer.
Bu sebeple, yukarıda alıntıladığım kapatılma kararını şöyle okumakta hiçbir beis görmüyorum: “Biz yıllardır zaten sizi işlevsiz hale getirmek için elimizden geleni yapıyorduk. Baktık iktidarın LGBTİ+’lara yönelik nefret politikası son dönemde bir şahlandı. Bu durum bizi sıkıntıya sokacak anladık, biz de on yıllık topluluğu bir toplantıda paketleyip ortadan kaldıralım dedik. 6 Şubat depremleri yaşanmış, uzaktan eğitime geri dönülmüş hiç önemi yok; biz öyle bir kulpuna oturttuk ki soranlara ‘Yahu ne ayrımcılığı, ne baskısı! Ortada bir topluluk yok, bakın yeterli etkinlik bile düzenlememişler’ diyecek, işin içinden sıyrılacağız.”
Kapatılma kararı çıktığında Melis’e telefonda, “Siz yapıyordunuz ama etkinlik?” diye sormuştum. Koşullar gereği Zoom’dan yaptıklarını söylemişti. Çevrimiçi etkinlik için okuldan izin alma ihtiyacı hissetmediklerini, Zoom etkinliği için okuldan izin alan topluluk da duymadığını eklemişti. Sizin anlayacağınız, üniversite “iyi çalışmış” ve emir büyük yerden demek yerine LGBTİ+ topluluğundan kurtulmak için kendi bir yol uydurmayı başarmış.
“Yıllardır uygulanmayan bir kural, bizi kapatmak için işletiliyor”
Hacettepe Üniversitesinin Queer Deer’ı kapatmak için başvurduğu yöntemi, ÜniKuir adına topluluğa hukuki danışmanlık veren Duygu’ya sordum. Meğer kapatılma haberine “ayak oyunu” tabirini yazarken, üniversitenin çevirdiği "asıl" ayak oyununun ne olduğunun farkında değilmişim.
Yürütmeyi durdurma ve kararın iptali istemiyle açılan davada olumlu bir karar çıkmasına yönelik umudunun başlarda az olduğunu anlatıyor:
“Önümüzde bir şekilde yönetmeliğe uydurulmuş bir karar vardı. Öğrencilerin etkinlik yapmaya devam ettiği, sosyal medya hesapları açılıp bakılsa çok net görünüyor aslında. O da mühim değil. Pandemi geçmiş, depremler yaşanmış öğrenciler bir değil iki-üç yıl da yüz yüze etkinlik yapmasa makul; ama okul, topluluğu kapatmak için bir gerekçe bulmuş gibi gözüküyordu.”
Ancak dava açmaya hazırlandıkları sürede Duygu fark ediyor ki “Öğrenci Toplulukları Kuruluş ve İşleyiş Yönergesi” Ağustos 2023'te değiştirilmiş. Önceki yönergede bir değil, iki yıl üst üste etkinlik yapmayan toplulukların kapatılacağı belirtiliyor. Bu demek oluyor ki ortada usülen bir hata var. Çünkü Queer Deer’ın aktif olmadığı iddia edilen eğitim yılı 2022-2023 dönemi; ancak kararın gerekçelendirildiği yönerge bu tarihten sonra, yani sadece bir aydır yürürlükte olan bir metin. Topluluğun son iki yılına bakıldığında ise zaten üniversitenin imzasını almış etkinlikleri mevcut ve bu kez belgeli. Sürpriz!
Hacettepe'nin, daha bir ay önce değiştirdiği yeni bir yönergeyi bahane ederek topluluğu kapattığını fark ettiğinde umudunun tazelendiğini söyleyen Duygu, “O kadar haklıyız ki ortada hukukun kırıntısı dahi varsa iptal talebimiz reddedilemez” diyor:
“Aksi takdirde bu kararın devamı niteliğindeki usulsüzlüklerin de önü daha fazla açılmış olacak. Oldu o zaman… Bundan sonra aklına estiğini yapmak isteyen idareler, yeni bir yönetmelik çıkarsın; sonra gidip geriye doğru yürütmeye çalışsın.”
Duygu’ya davanın ne kadar süreceğine yönelik tahmini soruyorum. İdare Mahkemesinde görülecek davanın hızlı yürütülmesi gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü ortada bir hak kaybı var. Duygu, bu süre zarfı içinde içinde topluluğun faaliyetlerinin engellendiğini ve geri dönüşü olmayabilecek bir zarara, yani ortada bir topluluğun kalmamasına bile neden olabilecek bir karar alındığına vurgu yapıyor:
“Bu yüzden bir an önce yürütmeyi durdurma kararının verilmesi gerekiyor. Yürütmeyi durdurma verilmedikçe topluluğun işlevsiz hale gelme riski mevcut. LGBTİ+ topluluklarının enerjisinin çoğu zaten varlığını muhafaza etmeye gidiyor.
Kararın ne zaman çıkacağını bilmiyoruz, kasıtlı olarak geciktirilmesi de ihtimaller arasında. İptal kararının bugün verilmesi ile bir yıl sonra verilmesi arasında büyük fark var. Evet, o da bir kazanımdır ama ortada topluluğu yürütecek öğrenci kalmadığında, öğrenciler inancını kaybedip pes ettiğinde karar çıkmış çıkmamış bir önemi olmayacak.”
ÜniKuir Topluluk Çalışmaları Koordinatörü Serhat, Kuir Araştırmaları Topluluğunun motivasyonunu kaybetmesine neden olabilecek pek çok şeyi daha şimdiden yaşadığını hatırlatarak Duygu’nun kaldığı yerden devam ediyor.
“Queer Deer, aslında kapatıldıktan sonra bütün yolları denedi. Resmi statülerini kaybettiklerini görünür kılmaya uğraşarak başladı. Sonra oryantasyon haftasında stant açmak için temaslar kurdu, açtırılmadığında alana gidip mevcut toplulukları bilgilendirme yoluna başvurdu. Dava açtı, yeni topluluk kurmak için çalışmalara başladı. Nefret ve yalnızlaştırmaya rağmen yaptılar bunu.
Üniversitenin tanıtım günlerinde LGBTİ+ topluluğunun yer alması da yasak!
Topluluğun belli bir motivasyona sahip olduğunu görebiliyoruz, tanışma toplantısı aldılar etkinlikleri devam ediyor. Ama ihtiyaç duydukları desteği göremedikçe motivasyonlarını tazeleyebilecekleri alanlar da daraldı. Kamuoyundan yeteri kadar destek görmediler, yeteri kadar medyada yer verilmedi, akademisyenler yanlarında değil.”
Bu süreçte topluluk üyelerinin mağdur suçlayıcılıkla dahi karşılaştığını aktaran Serhat, sadece LGBTİ+’ların değil öğrenci aktivizminin topyekün desteğine ihtiyaç olduğuna işaret ediyor:
“Çünkü aynı hukuksuzluk onları da tehdit ediyor. Ancak yaratılmak istenen korku ikliminin uzantısı olarak, artık öğrenciler arasında dayanışmayı örmek gittikçe zorlaşır hale geldi.”
Serhat’a bizi bekleyen günleri nasıl yorumladığını sorduğumda ise önümüzdeki sürecin çetin geçeceği yönündeki gözlemini paylaşıyor:
“İktidarın LGBTİ+ karşıtlığından geri adım atmayacağı açık. Hacettepe’nin, emsal bir kararmış gibi kullanılması ve medya eliyle kampüsteki LGBTİ+ mücadelesine karşı yürütülmesi bir seçenek.
Bu karar beraberinde iki tehlike getirebilir: Hem resmi toplulukların kapatılması hem de resmi olmak isteyenlerin önünün kapatılması.”
—
Kapak fotoğrafı: Hacettepe Üniversitesi Kuir Araştırmaları Topluluğu arşivi
[1] Hatırlayarak keyfinizin yeniden kaçmasını göze alıyorsanız, Anayasa Komisyonunun 27'nci Yasama Dönemindeki 19 Ocak ve 24 Ocak tarihli iki oturumunda AKP’lisinden CHP’lisine LGBTİ+fobinin kitabını yazanların söylemlerine bir bakın derdim.
[2] ÜniKuir Siyasal Katılım ve Savunuculuk Programının hazırladığı “Türkiye Büyük Millet Meclisi 27. Dönem 6. Yasama Yılının LGBTİ+ Hakları Bağlamında İzlenmesi Raporu” ve [3] “Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği Seçimlerini LGBTİ+ Hakları Bağlamında İzleme Raporu”, 14-28 Mayıs Seçimlerinden ve Meclis’ten geçen döneminden LGBTİ+’ların payına düşenleri görebileceğiniz kaynaklar.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.