LGBTİ+ Gençlere Yönelik Zorbalıkla Mücadele Günü'nde (Spirit Day) özneler mücadele hikayelerini aktarıyor.
Bu içerik tetikleyici olabilir: Zorbalık, ayrımcılık.
Futbol oynamadığım için akran zorbalığınıza ne çok maruz kalmıştım. Sizin tarafınızdan takılmış çok lakabım da oldu. Şu an bazılarınızın adını, bazılarınızın yüzünü, bazılarınızın ise varlığını dahi hatırlamıyorum. Ama bana kendimi nasıl hissettirdiğinizi şimdiymiş gibi hatırlıyorum. Bir duygu yıllarca insanın göğsünde nasıl fokurdayıp kaynar, nasıl demlenip tütermiş… Damarlarıma kadar kök salmış dışlanmışlık duygusuyla, hatanın sorgulanamaz surette bende olduğu bir kurgunun içinde.
Bir şey söylüyordum, karşılığında gülüyordunuz. Ama hiç dostane olmayan şekillerde.
Size ulaşamıyordum.
Ben farklı konuştuğumu fark etmemiştim oysa. Hem beni o konuma siz koymuştunuz. Üstelik karşıma geçip kırık ve kirli aynalar tutuyordunuz. Ne diyebilirdim ki? Susmak en güvenli olanıydı. Bir sarmal gibi içime buruldum, kendi içine bükülen bir aynı oldum.
Bir gün hırsla babamın yanına gidip bana Galatasaray forması almasını istemiştim. Yıl 2002, yaz başlangıcı. Hatırlıyorum, Galatasaray şampiyonluk sonrası yeni bir yıldızı henüz kazanmıştı. Futbolun F’sinden anlamaz, takım da tutmazdım; ama benimle alay etmenize ve aşağılayıcı sözlerinize daha fazla dayanamamış ve kendimce bu meseleyi kökünden halletmek için babama o formayı aldırmaya karar vermiştim.
Mağazadan eve döner dönmez üç yıldızlı formayı üzerime giyip hevesle top sahasına koşturmuştum. Annem de babam da şaşkın, bir yandan mutlu.
Çocuk halimle “cool” takılmaya çalışarak size doğru adım adım yaklaşıyordum. Yalan yok, kalp atışlarım hızlanmıştı. Biraz ileride ekip halinde oturuyordunuz. Üzerimdeki formayı fark ettiğinizde patlattığınız çiğ kahkahalar hafızamda öyle gerçek, öyle çatallı tınlıyor ki…
“N’oooldu laaann top!! Formayı giyince erkek mi oldun?! Nonoşun haline bak!!”
Kahkahalar devam etmişti. Arkamı dönüp hızlı ve hınç dolu adımlarla eve dönerken hayatımda ilk defa dilim düğümlenmişti ve Allah’a ilk defa kızmıştım.
Bu hikâyeden utanmamayı öğrenmek dahi yıllarımı aldı.
Ne çok savaş verdiğimi hesaplayamıyorum. Bu, ölçü birimi olmayan şeylerden.
Her çocuk değerli olma duygusunun incinmediği bir dünyada büyümeyi hak eder; ancak hayat bunu neredeyse hiç kimseye vermez. Biliyorum, size de vermedi. Sizin de yoksunluklarınız vardı. Benim aksime siz susarak değil, bağır çağır baş edebiliyordunuz, tekme-yumruk! Dışarıdan sert çocuklardınız, ama içinizde kırık döküktünüz.
Herkesin hikayesi ve yolculuğu farklı işte. Ben bu akşam İstanbul’da otuzuncu yaşımı kutlarken sizler her neredeyseniz, dilerim o günden bugüne kalbinizde sevgi çoğalmıştır. Dilerim yaralarınızı iyileştirmenin yollarını bulmuşsunuzdur. Ve umarım çocuklarınız, bizimkinden daha iyi bir dünyada büyüyordur.
Sizinle ilgili geriye kalan duygu ve düşüncelerim sadece bunlardan ibaret. Hepinizi affettim. Artık özgürüm.
---
ÜniKuir medya portalında yayınlanan köşe yazıları, yazarlarının sorumluluğundadır. Yazıların unikuir.org adresinde yayınlanmış olması, ÜniKuir’in metindeki görüşleri desteklediği anlamına gelmemektedir.
---
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.