"Değişen hikayemle, hâlâ ben olmaya devam edecek miyim? Sıray Sır’ın bu soru ile bizi yolculuğuna davet ettiği Yer Var Mı? ile ÜniKuir Blog yayında!"
Geri Dönüşüm’de bugün bir travestinin… bugün bir trans kadının… bir non-binary trans kadının… Geri Dönüşüm’de bir hikâyesi var. Anlatılanın gerçek kişi ve kurumlarla… gerçek olay ve durumlarla… gerçekle… Anlatılanın ilgisi yoktur.
Yer var mı?
Bir dönmenin çalışabileceği alanlar içerisinde köşe yazarlığı yok. Atabilirsem kendimi bir kafeye barista olarak atarım, ya da bir üniversitede toplumsal cinsiyet yükseği yaparım. Bütün bu umutlarıma rağmen itiraf ediyorum, bazen derslerde ve kafelerde adımı soran baristaya kimliğimdeki ismi söylüyorum. Erkek adımı her söylediğimde kariyer hayatıma ihanet ettiğimi, dönmeliğimi ayaklar altına aldığımı hissediyorum. Kasadaki barista benle flörtleşiyor, ya da ben azgınlığımdan öyle zannediyorum. Erkek adımı söylüyorum ve aramızdaki her şey bitiyor. Artık kolileşmeyeceğimizden eminim. Bunun gibi cıvır laçoları korkutur böyle şeyler. Kafenin ortasında delikanlı bir herif oluyorum, bıyıklarım uzuyor, sesim kalınlaşıyor, çoraplarım kokmaya, tırnaklarım kısalmaya, topluma dair umutlarım artmaya başlıyor. Kahveme uzanırken sevgilim beni arıyor.
Telefonu şen şakrak açıyorum: “Aşkımm, bitanem”. Yeniden bir salon kadını... Bıyıklarım yere düşüyor, sesim inceliyor, çoraplarım fileleniyor ve tırnaklarım uzuyor. Travestiliğimin zirvesindeyim. Toplumun bana vaat ettiği hiçbir umut kalmadı artık. Belki, yalnızca belki, barista yeniden kolim olmak istiyordur. Belki toplumsal cinsiyet yükseği beni bekliyordur. Belki kendime köşe yazarlığı bile bulabilirim.
Hayatının bu kadar sıkışmasına canın sıkılmıyor mu?
Valla benim çok sıkılıyor.
Nereye kadar orospuluk devam edecek?
Nereye kadar babam beni kabul etmeyecek?
Nereye kadar toplumsal cinsiyet makalesi okuyacağım? Yemin olsun ki fizik ve biyoloji ve ekonomi ve tarih ve sosyoloji ve aktif metaller ve pasifler ve Kant ve bilgi felsefesi ve mRNA aşıları hakkında da bir şeyler biliyorum. Fizik bilgimi göstermek için size şunu söyleyeceğim: bıyığımın altına sürdüğüm ruj ağzımdan çıkan ses dalgalarını engelliyor. Bu yüzden ne zaman ahlâk felsefesi üstüne konuşsam insanlar beni duyamıyor. Oysa her seferinde tarih yazdığımı düşünüyorum. Ahlâk felsefesi üzerine ahkâm kesen bir travestinin yaşadığı dünya gerçekten de evrenin merkezi olmalı.
Cinsiyet ve beden ve sağlık ve cinsiyet ve meslek ve cinsiyet ve LGBTİ’ler ve koliler ve cinsiyet ve aktivizm ve yoldaşlar ve cinsiyet konusunda başına ne geleceğini bilmeden bekleyen çocuklar gibiyim. Travesti ne, CD ne, ap ne, yer var mı ne demek, açıkça hiçbir zaman öğrenmedim. Hastanede bekleyen bir çocuğu düşün. Az sonra bedenine ne yapılacağını, yapılanın ne boka yarayacağını, hatta kendisinde ne olduğunu bile bilmeden bekleyen. Ben de bekledim.
“Sıraaaay!”
Adımı hastane sekreteri okusun diye bekledim. Sonuna hanım ya da bey ekleyemedi. O zaman anladım ki dönme sıram geldi. Ne olduğunu bilmeden. On üç yaşında sezersin ya bir şeyler, on beş yaşında travesti kelimesinden korkarsın, on altı yaşında ilk travesti pornonu izlersin. Yarın başına ne geleceğini bilmeden. Hastanedeki çocuk nasıl annesine sevgisinden ve güveninden geldiyse oraya, ben de güvendim demek ki bir şeylere. O kısmı, neye güvendiğimi bilmiyorum artık. Sohbet odalarında “CD misin?” diye soran erkeklerin nesine tutuldum? On altı yaşımda izleyip heyecandan 31’ime ara verdiğim travesti pornosunda bir şeyler bulduğum kesin. Bütün bunları profesörler ve psikiyatristler ve endokrinciler ve Freudcu olmaya yemin etmiş erkekler düşünsün. Ben hâlâ devlet hastanesinin bekleme salonunda sıra bekliyorum.
Konunun köşe yazarlığından çocukluğa, çocukluktan hastalığa, hastalıktan erkeklerin azarlığına gelmesi tesadüf değil.
İlk ne zaman fark ettin vücudunun salgıladığı hormonlarla hücrelerindeki kromozomlarla toplumsal cinsiyet üzerine yazdığın tezlerle ve dating applerde boşalttığın erkeklerle cinsiyetine kavuştuğunu?
Okura bu kadar soru sorulur mu?
Bu kadar uzun topuklularla topa vurulur mu?
Hormon kullanmazsam cinsiyetim bozulur mu?
Ameliyatlarla mahvettiğiniz bedenim bir gün huzur bulur mu?
Doğrusunu söylemem gerekiyor. Birçok soruya cevabım yok. Kendimi hastanedeki çocuğa benzetmem boşa değildi. Bir şey bilmiyorum. İngilizce zamirleri kullanamıyorum. Trans kadının ne demek olduğunu trans kadın olarak yıllar geçirdikten sonra öğrendim. Travesti olarak büyüyünce non-binary olmaya alışmak zaman alıyor. Non-binary olmak çocukluğumdaki hiçbir küfre nesne olmuyor. Karşıladığı anlam özgeçmişimde eksik. Geçmişime dönüp anlamları değiştirmem, eskileri çöpe atıp yerine yenilerini koymam, ibneliğimden ödün vermem gerekiyor. Sıray Sır’dan vazgeçmem gerekiyor. Anlamlarımı değiştirdiğimde hikâyem de değişecek.
Değişen hikâyemle ben, hâlâ ben olmaya devam edecek miyim?
“Bir şey” olabilmek için önce kendimi yıkmam gerekiyor. Ameliyatvari. Kendimi açmam, bir şeyleri değiştirmem, yeniden kapatmam ve iyileşip ayaklanmam gerek. Yalnızca ben de değil. Bunu bilseniz siz de iyi edersiniz. İnsan ameliyat masasına yattığında aletlerin, ellerin, bakışların içine girmesine izin veriyor. İçime giren çıkanın haddi hesabı yok. Beni diğerinden ayıran sınırlar bulanıklaşıyor.
Bütün bunlar olurken narkozdayım. Etrafımdan uzaklaşıyorum. Yani ameliyat masası demiştim ya. Örneğin diyorum, benzetiyorum. Yoksa kahve sırasında baristayla bakışıyorum. Bu kadar hesaplaşmanın yapılacağı yer değil orası. Zaten travestilik hep yersiz, zamansız, yurtsuz oluyor. Hep bir anda, her anda, hiçbir anda oluyor. Telefonum titriyor. Düşüncelerim dağılıyor. Elimi cebime atıyorum. Tam o anda cinsiyetim yok sanki. İnsanın elini cebine atması için cinsiyetinin olması gerekmiyor.
Ya da gerekiyor mu? Eteğimin cebi yok. Çantamdan çıkardığım telefona bakıyorum. İnstagram’da “ankarapasif” hesabı beni takip etmek istiyor.
Çerez Politikası
Size en iyi hizmeti sunabilmek ve reklam çalışmalarında kullanmak amacıyla sayfamızda çerezlerden faydalanıyoruz. Sayfamızı kullanmaya devam ederek çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz. Çerezler hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikamız'dan ulaşabilirsiniz.